hesabın var mı? giriş yap

  • o kitabı erdoğan'ın yazdığını düşünen var mı?

    danışmanı olarak tuttuğu ayak takımın bir araya gelip ''mevcut enkazı nasıl kaldırırız'' çalışmasının ürünlerinden biri bu kitap.

    erdoğan'ın bu kitabı açıp okuduğuna bile inanmıyorum. kimse bana prompter olmadan konuşamayan bir adama kitap yazdı dedirtemez.

  • rakıya su katıldığında beyazlamasının sebebi:
    alkol(burada etilalkol) organik bir çözgen olmasına rağmen su ile yaptığı hidrojen bağları nedeni ile suda da her oranda çözünür/karışır. anasondan gelen pigment organik maddedir ve alkolde çözünür fakat suda çözünmez. rakı da genelde alkol oranı hacmen %45 kadardır. yani 100birim rakını 45birimi alkol, 55birimi sudur(katı olarak çözünmüş maddelerin hacmi etkilemediği göz önüne alınmalıdır tabi). bu 45birim alkol anasonu çözmeye yetmektedir. üzerine su konduğunda alkol oranı azaldığından, alkol molekülleri su içinde dağılarak, pigmentin çevresini sarmayı(çözmeyi) başaramaz. pigment alkol-su karışımı içerisinde suspanse bi şekilde kalır ve görünür hale gelir. şimdi bu nasıl oluyor derseniz şöyle anlatablirim: organik maddelerde renk olayı çoklu bağa sahip moleküllerde görülür, çoklu bağlarda görünür bölgede ışık emisyonu olur. alkol pigmenti çözerken bu çoklu bağlar ile bir şekilde bağ kurarak elektronlarını paylaşır ve bağın ışık emisyonu görünür bölgenin dışına kayar. alkol çözemez hale gelince tekrar görünür bölge emisyonu yaparak, rasata müsait hale gelir.

  • -anadolu ya da türk coğrafyalarında bulunan mezar taşları türk dili, tarihi ve kültürü üzerine önemli kalıntılardır. osmanlı mezar taşları da, orta asya’dan gelen bir kültürün devamıdır. çoğunlukla selçuklu etkisinde kalan osmanlılar, zamanla kendilerine has bir tarz oluşturmuştur.

    -osmanlı coğrafyasında bölgesel bazı farklılıklar olmakla beraber genel olarak mezar taşları benzer şekilde yapılmıştır. osmanlı mezarlarını sandukalı ve şahideli olarak ikiye ayırabiliriz. sanduka, genelde türbelerde bulunan lahit tarzı mezarlardır. şahideli mezarlar ise baş ve ayak taşından oluşan daha sade mezarlardır.

    -mezarların hepsinde kitabe bulunur. kitabede ayetler ve şiirlerin yanında, ölen kişinin adı, mesleği yazılırdı. kitabe “hüve’l - baki” ile başlar, son satırda “ruhuna fatiha” ve tarihle biterdi. ilk dönemlerde kitabeler arapça ve farsça yazılmış, sonrasında türkçe yazılmıştır.

    -erkek ve kadın mezarları şekil yönünden genelde farklıdır. erkek mezar taşlarında, sosyal statüyü belirleyen serpuş (sarık, fes) kullanılırken, kadınlar için çiçek motifleri kullanılmıştır. bazı kadın mezar taşlarında broş ve küpe de kullanılmıştır.

    -bitkisel motif olarak servi ağacı çokça kullanılmış. mezar taşlarında kullanılan servi ağacı türk mitolojisindeki hayat ağacının yansıması olabilir. ayrıca elif harfine benzemesi, allah’ın birliğine bir gönderme olabilir. bir başka yoruma göre roma ve bizans etkilenmesi ile alınmış olabilir (çünkü selçuklular hurma ağacı motifi kullanmışlar).

    -ilgimi çeken bir diğer nokta ise mezarlarda bulunan kandil ve şamdan kabartmaları oldu. mum yakma adeti islamiyet’te olmamasına rağmen, mezar süslemelerinde kandil ve şamdanların bulunması bana ilginç geldi. bu konuyla ilgili şöyle bir yorum var: pek çok mezarda “nevverallahu kabreh” ifadesi bulunmaktadır. “allah kabrini nurlandırsın” demek olan bu ifadeyle allah’ın nuru mezar taşlarının üzerine yapılan bir kandille gösterilmekteydi.

    -on yedinci yüzyıl ile birlikte klasik şeklini alan mezar taşları lale devri’yle farklılaşır. batı etkisi mezar taşlarında da kendisini gösterir. mezar taşları süslemelerinde barok, rokoko üslupta süslemeler başlar.

    -ıı. mahmut’un sarık kullanımını yasaklamasıyla mezar taşlarında serpuş yerine fes yapılmaya başlanır. yapılan feslerin şeklide padişah dönemlerine göre değişmiştir (mahmudi, azizi, hamidi).

    -genel olarak bakıldığında osmanlı mezar taşları şekil yönünden farklı olsa da içerik yönünden bugün ki mezar taşlarından çok farklı değildir.

    -bu entryde farklı osmanlı şehirlerden örnekler almaya çalıştım. manisa, giresun, bursa, mardin, istanbul-üsküdar şehirlerinden örnek mezar taşlarını inceledim. her şehirden fikir vermesi için birkaç tane örnek vereceğim.

    -örneklere geçmeden önce araştırma sürecinde dikkatimi çeken birkaç şey var. manisa-gördes’te bulunan kadın mezar taşlarındaki camii motifleri gerçekten görmeye değer. pek çok örnekte görülen bu cami motifini diğer şehirlerde görmedim. göstereceğim beş örnek 1709-1834 yılları arasına tarihleniyor. yakın tarihli olsa tek bir usta elinden çıkmış diyebilirdik. uzun yıllar bu şekillerin işlenmesi bölgede oluşan bir kültürle açıklanabilir.

    -bir de gariplerin mezarları var. kimsesi olmayanların mezar taşları da ölümden sonra da onları kimsesiz bırakıyor. üzerinde kitabesi bulunmayan, basit bir çizim bulunan mezar taşları. bu örnekler de manisa-gördes mezarlığına ait.

    -bir de boyanmış mezar taşları. ilk yapıldığında boyanıp boyanmadığına dair bir -bilgiye rastlamadım ancak boyandığına dair tahminler var. bugün boyalı mezar taşları türbelerde bulunuyor. açık havada hala boyalı birkaç tane mezar taşı gördüm, onlar da muhtemelen yakın zamanda boyanmıştır.

    -genç yaşta ölen kızların mezar taşına kırık gül yapılması istanbul süleymaniye camii haziresinde bulunan bu mezardan dolayı söylenmiştir. başka bir kaynakta benzer mezar taşına denk gelmedim.

    -giresun
    1 2 3

    -bursa
    1 2 3

    -mardin
    1 2 3

    -istanbul
    1 2 3

    bonus*

    entry videosu
    tarih ve genel kültür içerikli videolar hazırlıyorum. amacım güzel vakit geçirirken bir şeyler öğrenmek/öğretmek. youtube kanalıma bakmak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.

    kaynaklar
    •ahmet bodakçi, mardin merkezde bulunan osmanlı dönemi mezar taşları.
    •barış sipahi, ayten çetin, 1697-1910 yılları arasında osmanlı kültüründe muhasebecilerin mezar taşlarının karakteristik özellikleri.
    •gazanfer iltar, giresun ili sahil şeridindeki osmanlı mezar taşları.
    •hicabi gülgen, osmanlı mezar taşlarının bursa ve civarındaki ilk örnekleri.
    •hür kamil biçici, manisa gördes'te bulunan osmanlı dönemi süslemeli mezar taşları.
    •nurcan boşdurmaz, bosna hersek osmanlı dönemi müslüman mezar taşları.
    •süleyman güven, istanbul küçük ayasofya camii (sergios bakhos kilisesi) haziresinde bulunan osmanlı dönemine ait mezar taşları.
    •zeyneb hocaoğlu, üsküdar mihrimah sultan camii haziresindeki mezar taşları

  • öğretmene değil devlete atılan dayaktır.

    bakanlık şapkasını önüne koyup öğrenciden veliye gelinen bu noktayı sorgulamalıdır.

  • ırkçılığın, geri zakalılığın, beyinsizliğin, insansızlığın ve insafsızlığın vücut bulmuş halidir. uygur türklerine yapılanlar yıllardır zaten yazılıyor çiziliyor.

    kadın çinli değilmiş. bir kere çinli olsa ne olacak? olmasa ne olacak. zulümü o kadın mı yaptı? hadi o yapmış olsun senin de ona farklı şekilde zulüm etmenin mantığı ne olur bu durumda. bu nasıl hoşgörü, bu nasıl dindarlık, bu nasıl bir millet.

    sen onu dövünce uygurların intikamı mı alınmış oluyor, yaptığın bir s*e merhem mi oluyor?

  • rtük başkanı ebubekir şahin: “sevda noyan olayı çok büyütülecek bir konu değil. darbeyi övenlerin karşısında söylenenleri biz cezalandırmak gibi bir pozisyonda değiliz” demiş kendileri.

    değil radyo televizyon kuralları ihlali anayasaya aykırı düşünen yaratıkların arkasında durmaya çalışmak bile nasıl aşağılık bir durumdur, çocuklarınızı utandırmayın bari.

    https://twitter.com/…tatus/1261263689065299970?s=21

    edit: hukuki olarak anayasada suç ve ceza kavramları olmadığı için anayasal suç kısmı değiştirildi. uyaran arkadaşlara teşekkür ederim.

  • bunun biri benim,

    kısa vadeli yıllık, orta vadeli 5 yıllık ve uzun vadeli 10 yıllık iş planlarım vardı.

    hiçbirine, insafsızlık, komisyonculuk, vefasızlık, kanun bilmezlik, gözünün yaşına bakmama gibi unsurları dahil etmemişim.

    siz dahil edin.

    ha arada bir de hırsızlık var.

    dikkat edin.

    edit: şimdi ne yaptığımı soranlar fazla,

    beyaz "yakalılığa" devam.

    edith piaf: ulan ne entry tuşu aşığıymışım be.

  • sen babandan abinden sevgilin oldugunu saklamak zorunda kal,
    sevgilinden erkek arkadaslarin oldugunu saklamak zorunda kal,
    erkek arkadaslarin yanlis anlamasin diye surekli davranislarini kontrol et,
    annenden evlilik ustune surekli nasihatlar ve toplumun baskisini al,
    ablan varsa onun yaptigi hatalari surekli dinleyerek paranoyaklas,
    kizkardesin varsa surekli onu kendi kazik yedigin adamlar gibilerinden korumaya calis,
    evde komsunun kiziyla okul basarin karsilastirilsin,
    sitede baska kizlarla kiyafetlerin ustunden dalga gecilsin,
    okulda hocalarin tarafindan asagilan,
    yasitlarin tarafindan alay konusu olmayayim diye surekli dikkat et,
    otobuste fortculardan sakin,
    gece karanliga kalmamaya calis,
    etek giydiginde toplum herkese vermeye calistigini dusunsun,
    birine yakin davrandigin anda ona yavsadigini sansinlar,
    komsundan kork,
    ele ele tutusmaya cekin,
    kisacasi istedigin hic bir seyi gonlun kafan rahat yapama.
    sonra biz de senden ayrica ozguvenli ve komplekssiz olmani bekleyelim.
    (bkz: sevr anlasmasi)

  • sorun doktorun uygulamasında değil sağlık sistemindedir. mesai süresince 8:20'den 16:30'a kadar her 10 dakikada bir hasta veriliyor. tahlil istenen, film istenen, önceki gün veya günlerden sonuç getiren hastalar için herhangi bir süre ayrılmıyor. zaten 10 dakika bir hastanın hakkıyla değerlendirilmesi için yeterli değilken üstüne sonuç ve kontrol hastalarına da bu randevulu hastaların süresi içinde bakılmaya çalışılıyor. ek olarak her gün hastane çalışanlarından randevu alamayanlar ricacı oluyor. randevu almayı başaramamış engelli ya da çok yaşlı hastalar geliyor.
    bazen bir hasta dışarı çıktığında muayene bulguları, tetkiklerinin sisteme işlenmesi henüz bitmemiş oluyor dolayısıyla hasta çıkınca hemen bir sonraki hastayı çağrı butonuna basamıyorsun. sen çıkan hastanın işini bitirmeye çalışırken ya da başka poliklinikte muayene olmuş bir hastanın raporunu e-imza ile imzalamaya çalışırken birileri kapıyı açıp randevusuz bakılmak için ricada bulunuyor. her hastaya yukarda bahsettiğim şeyleri anlatmak da neredeyse muayene kadar sürdüğü için bir yerden sonra kısaca randevusuz bakamayacağınızı randevu alıp gelmelerini öneriyorsunuz.
    tabi hasta da kendi penceresinden bakınca “içerde kimse yok, boş boş oturuyor bize bakmıyor” diyor. hatta bazen “iki dakka baksanız ne olur “ diyorlar. iki dakikada ayak üstü bakılınca aslında çok şey oluyor. mesela basit bir bel ağrısı diye düşünüp yeterince zaman ayırıp muayene edemediğiniz hasta verdiğiniz ağrı kesici ile biraz rahatlayıp, bittikçe eczaneden tekrar tekrar alıp. sonrasında artık o ilaçlar etki etmediğinde geldiğinde yayılmış bir rahim kanseri olarak çıkabiliyor karşımıza. sonrasında “2 dakika baksanız ne olur” diyen hasta yakınları “anneme geç tanı koydukları için kanseri ilerledi , tedavi şansını yitirdi “ diye size dava açıyorlar, hasta da yeterli muayene edilmediği için tedavi şansını yitirmiş oluyor.