hesabın var mı? giriş yap

  • muntons pilsner kit için yaparken dme (kuru malt özü) kullandıysanız daha güzel biranız olur. hatta bana göre en iyisi 1 kg dme ve 200 gr şeker. bu noktada dikkat edeceğiniz şey 3 hafta kovada beklemek. evet sitede 2 hafta diyor ama bence de pek çok insanın dediği gibi ticari bu söylem. ha 18-19 gün olabilir belki optimum değer ama kesinlikle 14 gün değil. ha bu demek değil ki 14 günde iyi bira olmaz ama kovada bence 21 günü beklemeye çalışın ya da 15. günden sonra hidrometre aldıysanız her gün numune alıp yoğunluk ölçüp, değişim yoksa şişeleyin. benim tahminim 19. günde fermantasyon bitiyor ama henüz hidrometrem olmadığı için 21 gün bekletiyorum :) 21 gün beklemişseniz şişelemeden sonra 5. gün 1-2 saatlik derin dorunduruda hızlıca soğutup içilebilir biranız olur ama berrak olmaz ve hafif maya tadı gelir, ki maya tadı bence kötü değil :). tam berrak ve iyi lezzet için en az 7 gün şişe sonra 4 gün ve üstü buzdolabı. tabi 7 gün bitti diye komple buzdolabına yığmayın, bekleyecekse dışarıda beklesin, daha lezzetli olur :) ha bu arada en kötü yapılmış hali piyasa biralarına göre gerçekten lezzetlidir yeter ki birayı yudumlamanız 25-26 günden önce olmasın. şişeleme şekeri keyfe bağlı, çok gazlı seviyorsanız 750/360 şekerlerden 2 tane, az seviyorsanız 1 tane bu kullanın. az dediğim de öyle çok az olmaz, yeteri kadar diyelim.

    edit: şişeleme şekeri için 2 tane 750/360 kullanmışsanız tadım için bile 7 günü bekleyin, 1 tane kullanmışsanız 5. gün hızlı soğutma ile tadım yapabilirsiniz. 2 şekerliler 5. günde biraz şekerli olabiliyor tadarken.

    edit 2: en iyi duruma ne zaman geldiğini soranlar var. hadi yuvarlayalayım 20 gün kova, 20 gün şişe. buzdolabı süresi çok önemli değil pilsner için, soğutun için. illa o da mükemmele yaklaşsın derseniz 3-4 gün de buzdolabı diyelim ama çok farketmiyor, zaten tortuyu kaldırmadığınız sürece berrak bir bira pilsner. buzdolabından aldıktan sonra tortuyu kaldırmak da kolay değil öyle, çalkalamadığınız sürece sorun yok. tek seferde şişenin dibinde 2 parmak seviye kalana kadar bardağa dökün. o kalan 2 parmaklık seviyeyi de şifa niyetine sonra için :)

  • bu cervantes denen amca osmanlıya karşı savaş vermiş bir kişidir. ama ne olmuş osmanlı donanması kendisini esir almış ve türk gemilerinde forsa olarak yaşamış. forsanın özgürlüğüne kavuşabilmesi için tazminat ödenmesi gerekiyor. bildiğin esir çünkü. cervantes amcanın annesi de hali vakti yerinde bir insan. ancak koca osmanlıya tazminat ödeyecek kadar eşek yüküyle altın sahibi değil. ancak ufak bir ayrıntı var ki cervantes ile birlikte esir düşen asilzadeler için ispanya gerekli tazminatı ödeyip esirlikten kurtarır. neyse gel zaman git zaman cervantes forsa olarak yıllarca gemilerde kullanılır. bir gün bir şekilde kaçma şansı bulur ve ispanya'ya döner.

    işte don kişot, cervantes'in bu dönüşümünün hikayesidir. cervantes ispanya uğruna savaşmış, ispanya'daki sistem için canını ortaya koymuştur. oysa ispanya cervantes'in canını hiçe saymıştır. işte don kişot biraz da "madem öyle, işte böyle" kitabıdır. "bu nasıl bir sistemdir, bu nasıl çürümüş bir düzendir" diye düşünür ve oturur don kişot'u yazmaya koyulur.

    don kişot, var olan sistemden rahatsızlık duyan ispanya halkını temsil eden bir karakterdir.
    yel değirmenleri ise ispanya'daki sistem. kocaman, güçlü bir dev.
    sancho panza ise sistemle barışık yaşayan, "aman boşver" diyen kesim.

    don kişot, tek başına kaybedeceğini bile bile yel değirmenlerine yani sisteme saldırır. "belki sistemi çökertemiyorum, ama bak, en azından bir tane pervanesi zarar gördü. sen de bir pervaneyi kırabilirsin, öteki de bir tanesini kırarsa sistem işlemez hale gelecektir" der.

    don kişot bu alt metniyle edebiyat tarihinin en önemli eserlerinden biridir.
    yoksa adamın birinin yel değirmenlerine saldırması çocuk masalı olmaktan ne kadar öteye gidebilir ki?

  • çok az bilinen bir hikayedir bu aslında. hazır karabağ savaşı bitmişken bu hikayedende bahsetmesek olmaz. ayrıca her türk'ün bilmesi gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. adam öyle bir deha ki şu an dil ucu sınır kapısı olarak isimlendirilen bölgeyi parasını kendi servetinden verip 13 kilometrekarelik araziyi iran'dan satın alarak vatan toprağı yapıyor ama bu 13 kilometrekarelik alan öyle bir noktada ki sadece jeopolitika bilen ve ileri görüşlü birisinin anlayabileceği bir 13 kilometrekare olsa gerek.

    https://hizliresim.com/q75sjk

    bölgenin önemine gelirsek o zamanlar nahçıvan denilen bölge iran ve ermenistan arasında sıkışan bir alan. atatürk nahcıvanın türkiye'nin orta asya'ya açılan kapısı olduğunun farkında o yüzden o zaman sıkı ilişkiler kurduğu iran şahı rıza pehlevi yi ikna ederek bu bölgeyi kendi cebinden para ödeyerek türkiye'ye bağlıyor ve dil ucu diğer adıyla türk kapısı olarak bilinen bölge ile nahçıvan birleştiriliyor. yıllar yıllar sonra ilk karabağ savaşında bu bölgeden nahçıvana silah ve gıda yardımı yapılarak bölgenin ayakta kalması sağlanıyor. atatürk bu hamlesiyle türkiye'nin orta asyadaki soydaşları ile bağlantısının kopmasını engelliyor denilebilir hemde sadece 13 kilometrekarelik alanla. peki bu gün ne mi oldu ? karabağ savaşını azerbaycan kazandıktan sonra türk koridoru ile türkiye nahçıvan azerbaycan birbirine bağlandı ve bu bölgeye demir yolu hattı kurulacağı açıklandı. dolayısı ile tüm turan bölgesine hazar denizi üzerinden ulaşım sağlandı ve bütün hepsi atatürk'ün cebinden satın aldığı bu 13 kilometrekarelik alan sayesinde oldu. banada bu gün paşa'nın ileri görüşlülüğünü bir kez daha selamlamak düşer

    ayrıca bizzat nahçıvan başkonsolosluğunun sitesinde de geçer kaynakcanlara gelsin.

    http://naxcivan.cg.mfa.gov.tr/…%9f%c4%b1%20bilinir.

  • bu kadınlarla fazlasıyla içli dışlı olmuş profesyonellerin, sol ve sağ topukların yere vurduğu anlarda çıkan tak-tuk sesleri arasındaki bpm değerinden, boylarını tahmin edebildiği kadınlar.
    (bkz: bpm)

    hayal edemeyenler için somutlaşıralım:

    taktuktaktuktaktuk: boy: 1.50
    tak...tuk...tak...tuk...: boy: 1.75

    (bkz: milisaniyelik sapıklıklar)

  • tanıştık.
    arkadaş olduk.
    iyi arkadaş olduk.
    çok iyi arkadaş olduk.
    dost olduk.
    en iyi dost olduk.
    sevgili olduk.
    ayrıldık.
    bitti.