hesabın var mı? giriş yap

  • kilise ve cemevleri imkanlarınca mekanlarını başından bu yana depremzedelere açtı ve insanlara yardım etmeye çalışıyorlar.

    video'da konuşan insanların şikayet ettiği ise, bunlar gelenlere insan gibi davranıyor, çevresini temiz tutuyorlar. nasıl bir kültürden geliyorlarsa, böylesi bir şeyi, ancak özel eğitimli insanların yapabilceğini düşünüyorlar. yok, biraz karşındaki insana saygılı davranmayı ögrenirsen yeter, insana insan gibi davranılması gerektiğini umarım ögrenirler.

    diyanetin başından itibaren, tüm personalini ve imkanlarını depremzedelerin hizmetine sunması gerekirdi. bir tek camiden depremzede çocuklara ali babanın bir çiftliği var şarkısını okuyan eski imama rastladım, onu bu eleştirilerden ayrı tutarım.

  • istanbul yenibosna'daki bimeks'te piskopat bir hanım kızımızın bana ima ettiği sinir bozucu olay.

    26/02/2016 günü saat 13:13'de "71" tl ödeyerek bimeks'ten "addison" marka laptop çantası satın aldım.

    26/02/2016- 05/03/2016 tarihleri arasında almış olduğum çantayı sadece 2 kere kullandım.
    bu kullanımlarda askısının çıkmasında dolayı içerisinde laptopum varken 3 kere çantanın yerlerde sürünmesini izledim.

    birde üstüne fermuarının bozulması eklenince soluğu yenibosna bimeks'te aldım.

    ürünün sıkıntılarını, bana verdiği zararı anlattım ve değişim istediğimi söyledim.

    şubedeki bayan arkadaş, değişim gibi bir hakkımın olmadığını, ürünü "teknik servise" göndericeklerini söyledi.

    teknik servis ne alaka ürünü neden değiştirmiyormusunuz diye sorduğumda hanım kızımız, süper bir açıklama ile konuya açıklık getirdi.

    -beyfendi ürünü değiştirememizin sebebi, getirdiğiniz ürünün sıkıntılı olmasıdır.

    beynim henüz teknik servis olayını kabullenemezken hanım kızımızın verdiği bu cevap ile iyice dumur oldum. kendisine, ürün sıkıntılı olduğu için değişime geldiğimi tekrardan hatırlattım.

    hanım kızımız ona verdiğim cevabı beğenmemiş olacak ki,
    -siz ürünü buradan böylemi aldınız? neden denemeden aldınız? diyerek 2. aydınlatıcı cümleyi kurdu.

    hanım kızımıza,
    -tam olarak ürünü alırken ne yapmam gerekiyordu, laptop ile buraya gelip, laptopu çantanın içine koyup, acaba askısı kopacak mı diye firmanın içinde dolaşıp durmam mı gerekiyordu? diye sorduğumda bana 3. aydınlatıcı cümleyi kurdu.

    -beyfendi bu ürünü alarak hata yapmışsınız, 71 tl lik ürün yerine daha pahalı bir ürün alsaydınız herhangi bir sıkıntı yaşamazdınız. pahalı ürünlerde sorunlar az yaşanır. dedi ve 4. aydınlatıcı cümleyi yapıştırıverdi.

    -ben herzaman bir ürün alırken en kalitelisini alırım.

    hanım kızımızı durdurabilene aşk olsun, her zaman kalitesi ürünler aldığını kanıtlamak için 5. aydınlatıcı hareketini yaparak bana ıphone s6 telefonu gösterdi. böyle altın renkli alacalı bulacalı bişey.

    sonra başladı hayatının her anlamında kaliteye önem verdiğini ve benimde kaliteye önem vermem gerektiğini, 71 tl'lik bir ürün alırsam bu tarz şeylerin yaşanacağını durmadan belirtti.
    ağzından çıkan her 3 cümleden 2'si benim ucuz ürün aldığım üzerine kuruluydu.

    olayın şoku ve şaşkınlığı içerisinde hanım kızımıza, benimle dalga geçip geçmediğini sordum.
    hanım kızımız bana, kendisinin de emir kulu olduğunu kendisine ne söylenirse onu yaptığı söyledi.

    yani tüm bu saçmalığı bana kendi hür iradesi ile yaşatmadığını bizzat firmanın doğrultusunda beni aşağıladığını söylemiş oldu.ve ağzından 6. aydınlatıcı cümle çıktı.

    biz dandik ürün satabiliriz, ama siz almak zorunda değilsiniz. dedi

    sonra çantamı "teknik servise" göndermek için gerekli işlemleri yaptığı söyledi. ismini sorduğumda, beni şikayet edecekseniz adımı bir kağıda yazıp verebilirim dedi.
    hanım kızımızın ciddi sorunları olduğunu düşünerek oradan ayrıldım. tam olarak nasıl bir şikayet polikası yürüteceğime karar verme aşamasındayım.

  • kadının biri kocasını 3 erkekle aldatıyormuş.
    hergün kocası evden gidince 3 adam eve gelir ve kadınla yatarmış.
    kadın yine böyle bir günün sonunda adamlardan birisine demiş ki;

    - 'sen yarın gelirken bir tepsi dolma yaptırıp getir'; diğerine,
    - 'sen de bir büyük kap ayran getir.' demiş.
    diğer adam çok fakir olduğu icin ona,
    - 'sen de... boşver, sen hiç bir şey getirme demiş.

    ertesi gün gelmiş fakat kadın bugünün günlerden pazar olduğunu unutmuş, eteği tutuşmaya başlamış.
    - 'eyvaah' diyerek kocasının yanına gitmiş.
    - 'sen bugün kahveye filan gitmeyecek misin? ben evde temizlik yapacağım deyip kocasını zar zor da olsa evden yollamış.

    kocası gittiği gibi 3 adam da eve gelmiş kadın demiş ki;
    - 'siz hemen gidin. kocam buralarda!' tam bunu söylerken zil çalmış.
    kadın 'eyvah' demiş, 'geldi galiba!' adamları sağa sola saklamış ve kapıya bakmaya gitmiş.

    kocasını karşısında gorunce 'ne oldu?' diye sormuş adam da
    - 'yahu karnım cok acıktı. bana dolma yapsana, canım çok istedi' demiş.
    kadın - 'allah'ım bir tepsi dolma olsa da yesek!' demiş.
    elinde dolma tepsisi olan adam çıkıp yanlarına gelmiş. kadının kocası şaşırmış.

    - 'sen kimsin yahu?!' diye sormuş. adam sakin bir şekilde;
    - 'ben allah tarafından geliyorum. karınız dolma istedi.' demiş. ve hemen çıkıp gitmiş.
    kadının kocası olayın şokunu atlatamadan...

    - 'yaa tamam da..' demiş bu sefer koca,
    - 'bu ayransız gitmez. sen bari bi ayran yap 'kadın büyük bir sevinçle;
    - 'allah'ım bir damacana ayran olsa da içsek' demiş. ayranı getiren adam çıkıp gelmiş.

    kocası tabii çok şasırmış. - 'sen de kimsin?' demiş.
    adam da diğeri gibi,
    - 'ben allah tarafindan gönderildim. karınız ayran istedi' diyerek çıkmış gitmiş.
    kocası hayretler içinde, kendi kendine 'bizim karı ermiş mi oldu ki?' diye söylenmiş.

    kadınla kocası yemekleri yemişler ama 3.adam hâlâ saklanıyormuş.
    1 saat geçmiş, 2 saat geçmiş. 3 saat derken adam dayanamayıp çıkmış yerinden.

    kadının kocası bağırmış,
    - 'ulan sen de kimsin?!!'
    adam:-
    -'ben allah tarafindan geliyorum. boşları almaya geldim...

  • kabinlerin 32 kişilik olması planlanan proje*. o kabinlere 186 kişi biner, teller kuş birikmiş elektrik teli gibi aşağı sarkar, kabinler boğazı yüze yüze geçer. dünyanın ilk teleferibotu hayırlı olsun. serin serin.

  • orjinal adı fransızca 'hollandaise' olan izlerine yazılı olarak ilk kez 1651'de françois pierre la varenne tarafından yayınlanan 'le cuisinier françois' kitabında rastlanan; temelde yumurta sarısının, yağ ile olan emilsüfe tepkimesini kullanarak kremamsı dokulu temel bir sos oluşturma tekniğidir.

    adından dolayı hollanda kökenliymiş gibi bir algı yaratsa da fransız orijinli olmasının nedeni; reform dönemi fransa'dan göçerek hollanda'ya yerleşen fakat bir süre sonra geri dönen protestan fransızların buluşudur.

    yapım şekilleri küçük nüanslar ile değişse de ben yıllar içinde farklı kombinasyonlar deneyerek en mükemmel tarifimi şu şekilde oluşturdum, gün gelir yeni bir şey keşfederim o ayrı tabi;

    araç gereçler;

    orta boy derin bir tencere
    küçük boy derin iki adet tencere
    çırpma teli
    mayonez tenceresi

    malzemeler;

    3 adet orta boy yumurta
    1/4 rakı bardağı-50 ml beyaz şarap sirkesi
    500 gram tuzsuz tereyağı
    bir demet taze tarhun otu
    bir diş sarımsak
    6-7 tane karabiber tohumu
    taze çekilmiş beyaz biber tohumu
    ince çekilmiş tuz

    hazırlanışı;

    öncelikle temel bileşenleri elde etmemiz gerekiyor bunlardan ilki tepkimenin ve lezzetin baş aktörü yağ. tereyağını küçük tencerelerden birine koyarak olabilecek en düşük seviyede en küçük ocak gözüne yerleştirin ve sabırla erimesini bekleyin, bir müddet sonra altın sarısı yağın üstte biriktiğini süt proteininden gelen beyaz kısmın ve suyun altta kaldığını göreceksiniz. üstteki yağı başka bir kaba tencerenizi hafifçe eğerek alın ilk o gelecektir zaten. süzülmüş yağınızı ocağa yakın tutun çünkü donmasını istemiyoruz. 500 gram tereyağından ortalama 200-250 gram 'clarified butter' elde edeceksiniz.

    diğer küçük tenceremizede beyaz şarap sirkesi, tarhun otu, bıçağın düz kısmıyla bir kere vurarak ezdiğimiz sarımsak ve karabiber tanelerini atarak ocağı yüksek ateşte açıyoruz. sirke buharlaşıp kendi seviyesinin dörtte birine düşene kadar kaynatmaya devam ediyoruz. işlem tamamlanınca sirkenin içine koyduğumuz sarımsak, tarhun ve karabiberi süzerek sirkeyi başka bir kaba alıyoruz ve oda sıcaklığından biraz daha ılık olana kadar soğutuyoruz.

    daha sonra orta boy tenceremizi dörtte bir dolayında su ile doldurup ocağa alıyoruz ve yüksek ateşte kaynamaya bırakıyoruz. kaynayınca ocağımızı tenceredeki su hafif kabarcıklar çıkarmaya ve tıngırdamaya başlayana kadar yani kısıyoruz, bunu tam ifade etmek zor ingilizcede buna 'simmering' deniyor yani kaynama ısının bir tık altı olan 90-95 celcius arası. su hazır olduğunda, mayonez tenceremizi ocakta ki tencerenin üstüne oturtuyoruz, burada önemli olan mayonez tenceresinin dibinin tencerede ki sıcak su ile direkt temas etmemesi ısınmayı sudan yükselen su buharının sağlaması ve tencere ağzından minimum su buharı kaçağı olması.

    mayonez tenceresinin içine üç adet yumurtamızın sadece sarılarını koyuyoruz, beyaz kısımları ve asıcı bağının tamamen alınması pürüzsüz bir sos için önemli ayrıca tencerenizin içi kupkuru olmalı bir damla bile su olmamalıdır. yumurtaları sürekli çırparak bir dakika kadar ısısını arttırıyoruz ve oda sıcaklığına gelmiş sirkemizin yarısını ekliyoruz ve çırpmaya devam ediyoruz. yumurta bir ton daha açık sarı olmaya başladığında olabildiğince yavaş bir şekilde ama sürekli akıtarak sıvı tereyağını karışıma ekleyerek çırpmaya ara vermeden devam ediyoruz. 15-20 saniye aralıklarla mayonez tenceresini bir bez yardımıyla soğuk bir yüzeye alıp çırpmaya devam ediyoruz burada ki amaç aşağıdan gelen ortalama 90 derece su buharının yumurtayı 60 derecenin üstüne çıkarmaması yani ısıyı olabildiğince sabit bir aralıkta tutmak yoksa yumurta sarısının yağ ve protein arası bağları kırılır ve yumurta kesilir.

    yağın tamamını ekleyemeyi bitirdiğinizde elinizde oda sıcaklığında bir mayonezden daha sarı fakat aynı kıvamda bir sos olacak, zaten bir nevi tereyağlı ılık mayonez yapmış oluyorsunuz. ocaktan aldığımız hollandezi bitirmek için tadına bakarak; taze çekilmiş beyaz biber(karabiber değilde beyaz biber olması tamamen pürüzsüz görüntü ve rengi bozmak istememek ama biber tadını istemek), tuz ve asit dengesinde eksik varsa sirkemizin kalan yarısından dilediğiniz kadar eklemek.

    üzerini streç film ile kapatarak oda sıcaklığından bir tık sıcak olan bir yerde 3-4 saate kadar formunu koruyacaktır, arada ılık su serpip çırpmanızda ömrünü bir kaç saat daha uzatabilir.

    nerelerde kullanılır kısmına gelirsek; benim için haşlanmış, poşelenmiş, demlenmiş yani sıvı içerisinde pişmiş bir çok malzemeye tad verici olarak kullanılabilir, ben en çok lagos gibi iri yağsız beyaz etli balıklarla seviyorum.

    ortak bir yanılgıdır benim bu verdiğim tarife 'bernaise' da diyenler çıkabilir, haklıdırlarda fakat türeyen soslara isim vermektense orjinal tarifi bilgi birikimiyle geliştirmenin daha yararlı olduğunu düşünüyorum.

  • oturma duzenegi nedeniyle gloria'nin starbucks'dan daha sansli oldugu rekabet. gloria'da elinize verdikleri menuden begendiginiz kahveyi "ahanda şu olsun" diye gostererek isteyebiliyorsunuz, starbucks'da telaffuz etmek durumundasiniz :

    - bana bi tane maçarotti..
    - efendim?
    - bi tane makivetti..
    - nasil?
    - nescafe var mi?
    - yok maalesef..
    - sittir, o zaman bi tane makamotti..
    - ne?
    - ver bisi iste canina yandigim..

  • ders: ilköğretim fen bilgisi

    soru: kurbağaların dolaşım sistemi nasıldır?
    cevap: zıplaya zıplaya dolaşırlar.

    (bu cevap birebir gerçektir ve fen bilgisi öğretmeni olan babamın yaptığı bir yazılıda verilmiştir. babam gösterdiydi de altıma sıçtıydım gülmekten.)