hesabın var mı? giriş yap

  • leonardo di caprio'ya bu filmde oscar getirmediyse daha da beklemesin. sacha baron cohen denen herifin altın küre alabildiği bir ülkeden bahsediyoruz nihayetinde. her neyse; leonardo'nun yine oscar alamadığını görünce aklıma geldi shutter island ve ekşiciler ne demiş bi' bakayım dedim. piiii! bakmaz olaydım. bir sürü beyin fırtınaları, fikir yürütmeler ve çoğu filmle alakasız yorumlar. amme hizmeti yapmak için filmden
    -kronolojisine bağlı kalarak- bazı detaylar vereceğim.

    --- spoiler ---

    öncelikle her şey açık ve net, yaşananların tamamı doktor tarafından daha önceden kurgulanmış bir deney:

    1.filmin başında teddy'nin suyla bir sorunu anlayabiliyoruz. ''ı just can not stand on water''-suya katlanamıyorum- diyor. öehh artık. daha ne desin?

    2.karısının hediye ettiği o bok gibi kravattan bahsetmek istemiyorum bu arada. ne güzel yaktı ama, çok iyi oldu çok da güzel iyi oldu.

    3.ted ve chuck adaya gelir gelmez güvenliklerde deneyin gerginliği var. silahlarına yapışıyor herifler. ne de olsa adanın en tehlikeli, en eğitimli suçlusu geldi.

    4.hastaneye girerken elektrikli telleri hatırlıyor aslında. ama nerede gördüğü üzerinde durmuyor hiç. bu bize ted'in daha önce orada olduğunda dair bir ipucuydu aslında.

    5.o kadar çok detay var ki; c koğuşuna yalnız giremezsiniz diyor güvenlik şefi. hatta yazılı izin almanız lazım diyor ki sonra telefonun asla çalışmamasından! mesela, bu iznin de asla alınamayacağını anlıyoruz. yalnız girememesinin sebebi; c koğuşuna kontrollü bir şekilde sokmak istemeleri. çünkü oradaki mahkumları, özellikle noyce ve orayı biliyor, tanıyor.

    6.yine aynı şekilde silahları ellerinden alınıyor. alınmasa ve ola ki o oyuncak silahı kullanmaya kalksa deney bitebilir.

    7.bir sürü detay var hangi birini anlatayım? kadının kaçtığı odaya girdiklerinde iki çift erkek ayakkabısı var. bu oda o kadına ait değil. bu arada doktor delilik seçim değildir diyor ama ted her şeyi hatırladıktan sonra o seçimi yapıyor.

    8.peki ya kadını arama çalışmaları denen, güvenlikçilerin pineklediği ortama ne demeli? kayıp kadın falan yok, takılıyorlar garibanlar rol icabı.

    9.ayrıca o sorguda, çalışanlar bizim dedektifle epey taşak geçiyorlar.

    10.ilk doktor sheehan cümlesinde kamera chuck'a döner. -hatta içinde her sheehan cümleden kamera chuck'a döner.- muhteşem oyunculuk; chuck tamam amk çaktırmayın havasında. bu arada ted nasıl anlamadı bilmiyorum ama feribot bunları bırakır bırakmaz kaçtı zaten, giden birisi olsa görürdü. buradan anlıyoruz ki ted'in mesleği olan dedektifliği bok gibiymiş.

    11.alman doktordan sheehan'ın çalışmalarını istiyor bir de utanmadan. hacım adamın birinci hastası sensin, nasıl versinler o çalışmaları sana?

    12.karısını ilk gördüğünde pencereden görünen manzara aslında yaşadığı göl evi.

    13.yine aynı şekilde karısını ilk gördüğü sahnede, önce kendi senaryosunu yani kül olan karısını görüyor; sonra unutmak istediği su ve kanı.

    14.sahte rachel bulunduktan sonra ted'in etkileneceği bir oyun oynuyor ve en son soruyor. ''who are you'' burası ted için kırılma anı diyebiliriz. gölü, çocukları, evi hatırlıyor ama yanlış kadınla, niye derseniz telkin derim.

    15.bazı şeyleri hatırlaması artık c koğuşuna geçebilmesi anlamına da geliyor.

    16.ve erken final. noyce itiraf eder. ''sen bir deney faresisin ve her şey kurgu.'' ve noyce'un senin yüzünden burdayım demesi bu kurgu için c koğuşuna alınması muhtemelen.

    17.farenin çok belirgin bir halüsinasyon nesnesi olduğunu herkes bilir sanırım. özellikle alkoliklerin beyaz fare görmesi mesela.

    18.doktorla kolkola giren kadın, kocasını baltayla öldürdüğünü iddia eden kadın. hemşirenin yüzünü parçaladığını söyleyen adam da orada. aslında o hasta dedikleri kişiler çalışanlar, muhtemelen de doktorlar.

    19.doktor deniz fenerinde ''why are you all wet, baby?'' diyor. hatırla artık amk der gibi.

    --- spoiler ---

  • ben de işyerimi sgk’ya şikayet etmiştim ve bilgilerimin gizli tutulmasını istemiştim. ertesi gün “sen bizi şikayet etmişsin.” diyerek işten kovdular.

    kvkk neden işlevsiz bırakılıyor anlamıyorum. sizi ifşa ettikleri kişi sizin başınıza bir iş açsa sizin bilgilerinizi paylaşan polis görevden alınmalıdır. ama bilgiyi gizli tutması gereken memur neden “aha bu ihbar etti seni.” diye kişiyi gösterir? bizim can ve mal güvenliğimizden sorumlu meslek erbabı değil mi bu insanlar?

  • bakın bu öyle alelade bir sorun değil ve hiç kimse bu konuda hiçbir şey yapmıyor.
    bu konuda ne bir haber okudum, ne de bir gündem çalışmasına şahit oldum.

    geçtiğimiz günlerde dayımın oğlunun bir bahis sitesinde hesabının olduğu ve dayımın kredi kartlarını kullanarak burada kumar oynadığını öğrendik.
    bahsettiğim çocuk 17 yaşında bile değil. babasının kimlik bilgileri ile üyelik almış ve binlerce lira kaybetmiş.

    eğer bu konuda bir istatistik çalışması yapılırsa, gençler arasında kumarın korkunç seviyelere ulaştığını göreceksiniz. rastladığım bazı instagram paylaşımlarında gördüğüm yorumlar ve illegal bahis sitelerinin takipçi kitlesi tamamen 15-25 yaş grubu gençlerden oluşuyor. araştırmalarıma göre gençler arasında gates of olympus ve sweet bonanza adlı oyunlar çok popüler.

    illegal bahis siteleri, gençlerdeki işsizlik ve parasızlıkla besleniyor.

    ortalık anne babasının kredi kartlarını patlatan, cebindeki parayı son kuruşuna kadar bunlara kaptıran mutsuz ve umutsuz gençlerle dolu.
    neticede bu insanlar henüz genç ve tecrübesiz, böyle şeylerden medet ummaları ve hatalar yapmaları kaçınılmaz.

    benim dahi telefonuma hiç alakasız numaralardan spam mesajlar geliyor. ben artık bu sitelere el altından imkan verildiğine ikna olmuş durumdayım.
    ekşi sözlük'ü bile dakikasında sansürleyen bir siyasi rejim, isterse bunların fişini anında çekebilir, ama kılını dahi kıpırdatmıyor.

    toplumu, anne babaları da bu konuda bilinçlendirmek gerek. aksi halde çok geç olabilir!

    edit: bir takım sığırlar reklam yaptığımı ileri sürmüş. olum siz ne art niyetli boktan insanlarsınız lan. örnekledim ki farkındalık yaratayım, sorunun odağında bulunan öğelere dikkat çekeyim. bok yeme diyince bokun reklamını mı yapmış oluyorum? sizin ben aklınızı...

    ayrıca daha şimdiden gelen onlarca mesaj, yardım çığlığı... durum sandığımızdan da korkunç. gençler ihmale gelmez, ilgi ve sevgiye muhtaçtırlar. bize düşen onları korumak, sorunu gündemde tutmak ve yetkilileri bu konu hakkında aksiyon almaya zorlamak. türk genci sahipsiz değildir. bu işin peşini bırakmayalım.

    mesajların sadece bir kısmı;

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    ek: arkadaşlar hepinize dönüş yapabilmem ve yaşadıklarınızı paylaşabilmem imkansız. bizler bu konuda daha fazla ne yapabilir, hangi önlemleri alabiliriz? lütfen sorunun çözümüne yönelik geribildirimlerde bulunun ve enerjimizi oraya yönlendirelim.

  • reklamdan anladığım tek mesaj ;

    "bir banka düşünün kendi parasına bile sahip çıkamıyor 7 milyon lirayı bu çakma sarı kafaya veriyor sizin paranızı nasıl korusun? "

  • bizimki; 14 yıllık hayatı boyunca defalarca ishal oldu, coşkun arkadaşları tarafından kovalandı, eve kaçak giren kedilerle savaştı, bunun kanatları çok uzamış diyen psikopat dayı tarafından kanatları kesildi, yemi dışında fantazi olsun diye tadına bakmadığı yiyecek içecek bırakılmadı, kafesinden firar etti, evin içinde köşe bucak arandı yorganın altından çıktı, su sevdası yüzünden akan muslukların altına girdi, geniş ağızlı bardakların içinde boğulma tehlikesi atlattı, manevra kabiliyetini ölçmek için bir odadan diğerine uçarken üzerine kapı kapatıldı, kaleye geçirilip pinpon topuyla ters köşeye yatırıldı... ve daha birçok şey.

    ama eceliyle gitti, yakışmadı.

  • istiklal caddesinde, dokuz on yaşlarında, büyük olasılıkla tinerci, iki çocukla konuşan polis, birine sorar: "nerede oturuyorsun sen, evin nerede senin?"
    çocuk: "evim filan yok, orada burada uyuyorum" der.
    polis öbürüne döner "peki, sen?"
    ikinci çocuk: "komşuyuz!"
    (bkz: sokak çocukları)(bkz: umut çocukları)

  • sanırım bu durumda ayhan ogan bir sıfat sahibi oluyor. hayırlısı.

    edit: canlı yayında ilgili şahsın kendi ağzından sarf edebildiği kelimeyi ben burada kullanınca hukuki bir problem olabiliyormuş. bu hususta uyarı veren ekşi yönetimine de selam ederim.