hesabın var mı? giriş yap

  • ilk bilgisayari oyun yuklu sekilde satin almistik sene 2002. icinde tabiki fifa 2002 var, fakat biz kardesimle hayatimizda ilk defa bilgisayar goruyoruz ve ilk defa fifa oynuyoruz o zaman. bilenler bilir, fifa 2002 world cup da takimlari secip turnuva basladiginda her mac baslarken, klavye ile oynamak istedigin takimi her seferinde isaretlemen gerekiyor. eger bu islemi yapmaz ve taraf secmez isen, biligsayar kendisi oynuyor. biz bir yaz boyunca kardesimle oynadigimizi zannedip ekranin basinda cpu nun yaptigi hareketleri izledik.

  • rüyamda 1-1 biten maç. beşiktaşım 2. dakika da demba ba ile öne geçiyordu. maçın son dakikalarında galatasaray sow ile beraberligi yakalıyordu. evet bildigin sow. düşün adam ne kadar meraklı derbilerde beşiktaşa gol atmaya.

  • biz zamanlar polisken 4-5 kere kadın erkek kavgasına denk geldim. usulca yanaşıp tarafları ayırıp, adamın duyamayacağı bir mesafeye ilerleyip "hanımefendi şikayetçi misiniz?" diye sorduk. sadece 1 tanesi sikayetçi oldu. adamın taşkınlığı devam edince kelepçeledik merkeze aldık.

    diğerleri "hayır sorun yok o benim kocam/sevgilim." dedikleri için mecburen arkamızı dönüp yürüdük. çünkü direk müdahale eden arkadaşlarımızın mağdur olduğuna sahit olduk.

    adam darp edildiği için (aslında zor kullanıldı) sikayetçi oldu, kadın ben yardım istemedim ki dedi. ve arkadaşlarımız sokaktan geçen masum bir insanı döven sivil vatandaş gibi yargılandı.

    tanıdık geldi di mi "ben yardım istemedim." cümlesi.

    soran arkadaşlar için edit: yaralanma ya da "kan" yoksa yukarıda dediğim gibi yapacak bişey de olmuyor. fakat yaralama mevcutsa zaten "suç" oluşmuş olduğu için gereği mutlaka yapılıyor.

  • özellikle bu zihniyetteki 60+ yaş kişilere, zerre saygı duymamamın yegane sebebi olan dayıdır.

    ülkemizde bolca olduğu gibi şehrimizde, mahallemizde, sokağımızda hatta akraba çevremizde de bulunmaktadır.

    yüzlerine karşı diyorum, vatan haini nankörlersiniz, gelecek katilisiniz.

    edit : ifade

  • bardaktan ne çıkacak videosunda çağan'ın fıstık çıkınca yicem mi deyişine, sonra sude'nin hurmayı beğenmeyişine, çağan'a çiğ makarnayı zevkle yedirişine kurban olacağım youtuber :)

  • ilginç bir kavim. pek çok devlet kurmuş bir kavim. savaşçılık yetenekleri bakımından dünya tarihinde rakipsiz bir kavim. kökenleri konusunda %100 netlik yok, ancak çoğunluğu çin kaynaklarına ait belirli bilgiler var.

    tarihsel olarak "moğol" kavminin ilk kökenlerinin, ilk kez milattan önce 7. asırda kayda alınan donghu olarak anılan kavimler konfederasyonunda olduğuna inanılır. donghu, eski çince'de "doğulu yabancılar" gibi bir anlam ifade eder. donghu konfederasyonu, bugünkü çin moğolistan'ı ve kuzeydoğu çin yöresinde yerleşmiş göçebe bir kavimler grubudur. bu kavimler grubu, m.ö. 2.-3. asırda (tam da asya hunları'nın ilk duyulmaya başladığı dönemlerde) çince'de xiongnu olarak anılan ve kendisi de bir kavimler konfederasyonu olan asya hunları tarafından (bizatihi mete han da bunlarla savaşmıştır) dağıtılmış, akabinde wuhuan ve xianbei (hsien-piadıyla da bilinir) adı ile iki ayrı konfederasyona ayrılmıştır. çin kaynakları bu iki ayrı konfederasyonun aynı dili konuştukları ve aynı kültüre sahip olduklarını ifade ederler. wuhuan daha güneyde, xianbei ise kuzey tarafında konumlanmıştır.

    xianbei konfederasyonu, asya hunları'nın (xiongnu) daha kuzeyine ve doğusuna yayılmış, yine göçebe olan bir mongolik konfederasyondur. xiongnu ile xianbei arasındaki ayrımın dilsel nitelikte olması muhtemeldir (birisi türki, diğeri mongolik unsurları içinde barındıracak şekilde). bölgedeki türki ve mongolik kavimlerin dip dibe yaşadıkları bilinmektedir ve konfederasyon düzenleri içinde birbirlerinden ögeler taşımaları muhtemeldir. tam olarak aynı dilleri konuşmasalar da, türki ve mongolik diller birbirlerinden farklı olsalar da, uzun yıllar süren bir kültürel ve dilsel etkileşim içinde oldukları ve yakın toplulukların bir şekilde ortak bir dil bularak anlaşabildikleri aşikardır (dillerin kendilerinden de bellidir -- keza cengiz han döneminde dahi bölgedeki türki ve mongolik ögelerin pek zorluk çekmeden bir arada bulunabildikleri veya diplomasi yürüttükleri bilinir).

    xianbei uzun yıllar kuzey çin ve moğolistan yöresinde yerleşik halde gezinmiş ve akabinde xianbei'nin bir güç ortaya çıkışı asya hunları'nın tarih sahnesinden silinmeye başlamasıyla paralel olmuştur. xianbei de tıpkı asya hunları gibi bir devlet kurmuş, uzun yıllar boyunca akınlarıyla çin'i hırpalamış; ancak bu devletin de sonu hunların devletiyle benzer olmuştur. zaman içinde bölünerek dağılmışlardır. yan , wei gibi kısa süreli devletler kurmuşlarsa da nüfuslarının belirli bir bölümü zaman içinde çin'e entegre olmuştur. kalanı ise zaman içinde yeniden toparlanmak üzere sıralarını beklemeye koyulmuşlardır.

    ancak sonrasında bu xianbei konfederasyonun ardılları, çin'e ve dünyaya uzun asırlar boyu (en az bin sene) damga vurmuştur. bu hikaye avarlar (rouran veya juan-juan diye de anılırlar) ve kitanlar ile başlamaktadır.

    sonrasında moğol imparatorluğu ile dünyaya nam salmışlardır.

    arkası yarın..

  • sosyal medya olmaktan çıkıp, ana haber bültenine dönüşen insanlardır. dün 18.15 eskişehir-ankara yüksek hızlı treninde ben de gerçekleştirdim bu eylemi. başlarken bi tedirgin oldum, kavga çıksa, linç edilsem kaçacak yerim yok, 250 km hızla giden trenden de atlanmaz ki diye. bu tedirginlikle başlattım kaydı. herkes sus pus oldu, dinledi. yaklaşık on dakika boyunca kimseden ses çıkmadı. kayıt bitti, bir dakika geçti, hala çıt yok. sonra çözüldü insanlar, kimisi kendi arasında muhabbetine döndü, kimisi ses kaydını konuşmaya başladı. bir sonraki vagona geçtim, orada da açtım kaydı son ses. bir teyze ne olduğunu anladıktan sonra "dinlemek istemiyoruz biz bunları, montaj bunlar montaajjj" dedi. ben cevap veremeden birkaç kişi "kendi adına konuş, dinliyoruz biz" diye susturdular teyzeyi. bitince bir sonraki vagona geçtim, orada bir abla ben dinletirken bir yandan düşmanca gözlerle bakıp bir yandan yüksek sesle oflayıp pufluyordu, karşısındaki yolcu kendisini "şşşşt" diye susturup dinlemeye devam etti. toplam beş vagon boyunca karşılaştığım yegane kötü tepkiler bunlardı. bunun dışında insanlar kaydın trende dinletilmesine şaşırdılar ama tepki vermediler. bilal'in sesini duyunca yanındakine kafasını sallayıp "bak işte bu" diye işaret eden de vardı, "ne dinlio ki bu kız" diye şaşkın şaşkın bakan da. şaşkınlıkla bakanlara "başbakanımızla oğlunun ses kaydı çıkmış da, dinlememiştim, şimdi dinliyorum" diye açıklama yaptım. kimisinden bir karşılık aldım, kimisi anında kafasını çevirdi, karşılık alamadım. sonuç olarak 25 şubat 2014 günü 18.15 treniyle eskişehir'den ankara'ya dönen insanlar arasında bu kaydı duymayan neredeyse kalmadı. gururla bildiririm.*

  • çölüne dön !

    böyleleri bulundukları yeri ortadoğu bataklığına çevirmek isterler ama sefa sürüp insan gibi yaşamak istediklerinde ilk adresleri batı olur!