hesabın var mı? giriş yap

  • insanoğlu hakket doyumsuz. mesela ben sinemanın efsanelerini izlerken bile sürekli acaba ne farklı olsaydı izlediğim şey daha iyi olurdu diye düşünürüm. mesela bir karaktere daha fazla vakit ayrılsaydı ya da finaldeki bir diyalog komple çıkarılsaydı nasıl olurdu diye kendi kendime yorum yaparım. her zaman bir şey bulamıyorum tabi ama yine de bunun üzerine düşünmek keyifli. mesela ikinci dünya savaşı filmleri için bir ekol olan er ryan’ı kurtarmak filmini izlerken de aynı şekilde kafa yordum biraz. bu filmin açılışındaki normandiya çıkarmasına söyleyecek bir şey bulamıyorum zaten ama film ilerledikçe ve birçok defa daha izledikçe hikayenin dramatik yönü biraz gözüme batmaya başladı. örneğin filmin kullandığı neden sonuç ilişkisi insan gibi karmaşık bir yapıyı ele almak için görece sade kalıyor. ya da askerlerin savaşın anlamsızlığından bahsettiğini görüyoruz ama film genel olarak kahraman amerikan askerleri söylemini bırakmıyor.

    --- spoiler ---

    ancak bu konuda dizi ve sinema dünyasında sık rastlanmayan bir şansa sahibim. çünkü gözüme batan bu noktaları değiştirerek daha iyisini yapan bir dizi var. o da şimdi konuşacağımız band of brother. bu çıtanın yükselmesi de tesadüf değil. çünkü bu dizinin uygulayıcı yapımcısı konumunda steven spielberg ve tom hanks var. ki aslında uygulayıcı yapımcılar gelip işlere burnunu sokan insanlar olarak görüldüğü için pek sevilmezler ancak ikinci dünya savaşı filmi çeken diğer yönetmenler bile spielberg’ü arayıp akıl danışıyormuş. ayrıca tom hanks duyguları aktarmak konusunda dünyanın en başarılı aktörlerinden biri. bu nedenle kimsenin bu iki ismin ekipte olmasından şikayet edeceğini düşünmüyorum.

    bu iki isim bir ödül canavarı yaratmak için yeterli. ancak bu diziden 3 yıl önce bire bir aynı konuyu işlediler zaten. bu nedenle dümdüz tekrara gitseler madeni bulduk kazabildiğimiz kadar kazalım mantığı hakim olabilirdi aslında. ancak işin içine bir de hbo dahil olmuş. hbo son zamanlarda game of thrones sayesinde daha geniş bir kitleye ulaştı ancak drama konusunda zaten öncesinde de çok başarılıydı. mesela the sopranos, six feet under, the wire gibi önemli yapımların hepsi hbo’nun elinden çıkma.

    hbo’nun katkısını da bu dizide anlatılan insanların karmaşık yapılarında görüyoruz. mesela hikayedeki rolleri gereği band of brother’daki richard winters ile tom hanks’in canlandırdığı john miller aşağı yukarı aynı insan. kişisel özelliklerinin merak edilmesi (winters’ın quaker’lığı ve miller’ın mesleği), askerlerleriyle kurdukları bağ gibi pek çok ortak noktaları var. ancak hanks karakterini dramatik etki için daha babacan canlandırıyor. winters’ı canlandıran damian lewis ise askeri okuldan çıkma gibi. askerleri ile arası iyi ama askerlik mesleğine yatkınlığı duygusal yönüne göre daha fazla.

    bir de band of brothers, neden sonuç ilişkisi konusunda er ryan kadar açık değil. mesela filmde bir olay yaşandıysa, bu illaki seyirciye bir şey söylenmek için oluyor. dizide ise aynı ödül ceza sistemi geçerli değil. yani bir karakterin başına bir şey gelecekse bu daha öncesinde alakasız bir kötülük yaptığı için gelmiyor. örnek vermek gerekirse dizideki webster, er ryan’da olsa ukalalığı nedeniyle bir yerde illaki cezalandırılırdı. dizi ise insanların farklılığı hakkında ahlaki çıkarımlar yapmıyor ve bu tür aykırı hareketler cezalandırılmıyor. en fazla sobel’ın easy company’den gönderildiğini görüyoruz ama o da askerlerin isteğiyle oluyor. gidişinin nedeni de kötü bir insan olması değil kötü bir lider olması.

    ancak bu demek değil ki band of brother duygusal yönü zayıf bir yapım. mesela hemşire renee çok az bir süre görünmesine rağmen kısa zamanda kendisine bağlandığınız bir karakter. dizinin farkı size ne hissetmeniz gerektiğini dikte etmemesi. burada sadece olaylar anlatılıyor. çıkarım ise izleyiciye bırakılıyor genelde.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak band of brothers aslında zoru başarmış bir yapım. çünkü zaten zirve olan bir yerden başlayıp bunun da üstüne çıkmışlar. ayrıca hikaye anlatımından kalite akıyor. ben ikinci dünya savaşı literatürüne çok hakim değilim. o nedenle fazla örnek veremem ama şimdiye kadar ikinci dünya savaşı üzerine okuduğum en iyi kitap liddell hart’ın yazdığıydı. bu diziyi izlerken de onun yazdığı kitabı okurken aldığım keyfi aldım. zaten band of brothers da bir kitaptan uyarlama. belki de kendimizi hikayenin bu kadar içinde hissetmemizin nedeni budur. ben bile diziyi izlerken bir süre sonra el işaretlerini anlamaya başladım. dizinin imdb sayfasında dolaşıp isimleri okurken de mesela ramirez deyip geçemiyorum. biri ramireeez diye bağırıyor. o sırada düşen bombaların sesini duyuyorum. dizi o kadar yer etti kafamda.

    edit: basil liddell hart'ın ismi lider olarak gelmiş buraya. onu düzelttim. uyarı için arnatuile'a teşekkürler.

  • öncelikle mekanı cennet olsun. elim bir kaza...

    "maalesef duble yollarda yayaya yol vermek çok tehlikeli sonuçlara neden olabiliyor."

    tehlikeli sonuçlara neden olan "yayaya yol vermek" değildir. tehlikeli sonuçlara yol açan ülkedeki eğitimin yetersizliği ve buna bağlı olarak her alanda kural tanımaz, ben merkezci insanların kendileri hariç çevrelerindeki herkesi yok saymalarıdır.

    her gün yüzlercesini gördüğümüz önce ben, benim işim, benim yolum görüşünün kameralara yansımış halidir. oysa ki yaya geçidi olan bir yere yaklaşırken:

    * ileride yaya geçidi olduğunu belirtir trafik işareti olur.
    * hızınızı düşürmeniz için hız sınırını gösterir trafik işareti olur.
    * yaya geçidi, dönel kavşak, ana yola kontrollü katılan tali yol gibi yerlere yaklaşırken hız önceden düşürülmelidir konusu ehliyet kurslarında defalarca tekrarlanır ve ehliyet sahibi herhangi bir insanın ben bunu bilmiyorum deme şansı yoktur.

    görüldüğü gibi sorun yayaya yol vermek değil, yayaya yol verilmesi gerekebilecek yere yaklaşırken tam gaz yola devam etmek ve trafik işaret ve işaretçilerine uymamaktır.

    bu sorunu en net gösteren yer dönel kavşaklarımızdır. dönel kavşaktaki öncelik sıralaması ve dönel kavşağa yaklaşırken hız kesilmesi herkes tarafından bilinen ülkelerde aşağıdakilerden hiçbirini göremezsiniz.

    * dönel kavşağa yaklaşırken bulunan kasis. bu kasis, kimse hız kesmediği için konulmaktadır. oysa ki böyle bir şeye gerek yoktur. zaten dönel kavşağa hız kesilerek kontrollü yaklaşılması gerekir. kimse yapmadığı için mecburen kasis de ekleniyor bizde.
    * dönel kavşak içindeki kasis... saçmalığın daniskası. dönel kavşağa girmiş aracı yavaşlatmaya çalışyor, yani sübliminal mesaj olarak yol sende değil, sağdan yardırıp gelen var, viraj içinde dur diyor. oysa ki yol onun hakkı...
    * (bkz: kocaabdil) mahlaslı suserin katkısıyla dönel kavşağa trafik ışığı konması da ağır bir saçmalıktır.

    dönel kavşağa gelirken 2 adet ikaz levhası olur.
    ikaz 1 dönel kavşak var ileride demek...

    ikaz 2 bu da yol ver demek... ama bizde kimse bu 2 tabelayı bilmediği için bu da var. yazıyla anlatmış artık...

    şuna da yaya geçidi deniyor mesela. sarı çizgiler oraya yaklaşırken aralıklı olur, tam gaz gitme diyor yani... yavaşla ki yolun kenarında yaya olursa veya önündeki durursa sen de ona çarpamadan durabilesin.

  • önce ufak bir para cezası verilecek, daha sonra konuyla ilgili twitterda gündem vs oluşursa gözaltına alınıp para cezası arttırılacak kişinin işidir. zira ülkemizde hukuk, sosyal medya tepkisine bağlı olarak işliyor biliyorsunuz.

  • ben yan pisuvarda biri varken zor işiyorum, kadın binlerce insanın önünde şarkı söylerken şelale gibi işiyor. hayret ettim gerçekten...