ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
mehmet demirkol
-
az önce muhtemelen uzun zamandır ettiği en güzel laf çıktı ağzından:
" "türkiye'de ırkçılık yoktur!" türkiye'de ırkçılık olup olmadığına sen karar veremezsin kardeşim. bunu git çingene'ye, ermeni'ye sor, onlar söylesin sana türkiye'de ırkçılık olup olmadığını."
helal olsun.
insanın dünyada ulaşabileceği en yüksek makam
-
hiçlik makamı..
nasreddin hoca’ya sormuşlar: “kimsin? ”
“hiç” demiş hoca, “hiç kimseyim.”
dudak büküp önemsemediklerini görünce sormuş: “sen kimsin? ”
“mutasarrıf” demiş adam, kabara kabara.
“sonra ne olacaksın? ” diye sormuş nasreddin hoca.
“herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam...
“daha sonra? ..” diye üstelemiş hoca.
“vezir” demiş adam.
“daha daha sonra ne olacaksın? ”
“bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
“peki ondan sonra? ”
artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş: “hiç.”
“daha niye kabarıyorsun be adam ben şimdiden senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: ‘hiçlik makamı’nda.”
bir de ubûdiyet makamı var, hakîkî manada olanı tabi..
istanbul metro'sunun ambleminin değişmesi
-
al sana kapı gibi algı oyunu. metroyu chp'li belediye yapınca olmaz tabii. ulaştırma bakanlığının u'su olacak ki hükümet yapmış gibi görünsün.
akılları bu tarz alavereye iyi çalışıyor.
nişanlılık
-
oniki yaşındaki oğlan ondört yaşındaki amcaoğluna soruyor:
- abi ablam nişanlanıyor biliyorsun...
- yaz sonu nikah varmış, bizim evde de konuşuyorlardı.
- ben sana bir şey sormak istiyorum...
- söyle...
- bu nişan dedikleri ne? evde sordum, 'eh evlenecekler işte' diyorlar ama nişanlanınca ne oluyor, onu anlayabilmiş değilim.
- hıııım... zor soru, bak ben sana bir örnekle anlatayım...
- dinliyorum.
- diyelim ki şubat'ta yarıyıl karnesini aldın, hepsini pekiyi getirdin. sana bir bisiklet alıyorlar ve 'haziran'da bütün dersleri pekiyi getir, sınıfı geç, bu bisiklet senin' diyorlar. işte şubat ile haziran arasındaki o süre var ya, bisiklet senin ama binemiyorsun; o süreye 'nişanlılık dönemi' deniyor.
- haa şimdi anladım, bisikletin var, evde duruyor; sen ona bakıyorsun o sana bakıyor; ama binemiyorsun ta ki sınıfı geçene kadar. peki dokunmaya izin var mı?
- vallahi onu ben de tam bilemiyorum; binmek kesinkes yasak da, galiba ziliyle oynayabiliyorsun!.
***
25 yaşından sonra aşık olmanın imkansızlaşması
-
aşktan tam olarak ne anladığınıza göre değişebilen bir durumdur.
lise aşkları biraz farklıdır ve hormonların yeni yeni etkisini göstermesiyle başlar. bir şekilde delicesine aşık olursunuz. onu düşünmeye, sürekli hayaller kurmaya başlarsınız. yeme-içmede bir azalma olur cidden iştahtan düşersiniz. bir çeşit güçlü bir takıntıya dönüşür bu aşk. onu düşünmeden yapmazsınız her şeyiniz bir kişi olur. öylesine güçlü bir istektir ki gözünüzü karartırsınız bu açıdan lise aşkı insanın hayatında ciddi bir iz bırakır. lise aşkı, aşkın çok vahşi ve içgüdüsel bir yönüdür.
üniversite aşkı ise daha farklıdır aşk duygusundan ziyade sevmek ön plandadır. onu seversin ve ona dair şeyler hoşuna gider. birlikte zaman geçirmeyi, delicesine bir şeyler yapmayı istersin. ortak anılar biriktirirsin her şey daha çok netleşmeye başlar. sevgililiğin en güzel dönemleridir lise aşkı kadar kaotik değildir mantıkta işin içine girmeye başlamıştır. pek çok şeyi sevgilinle öğrenirsin ve yaşarsın.
iş hayatına atıldığında ise artık hayatın gerçekleri yüzüne daha sert çarpıyor demektir ayakların yere sağlam basmaya başlar. ne istediğini iyi bilirsin hatta daha önemlisi ''ne istemediğini''. yorucu bir ilişkiye ve aptal oyunlara tahammülün kalmamıştır. aşkı, sevgiyi ve daha önemlisi uyumu aramaya başlamışsındır. olgunlaşırsın gerçekten seveceğin birisini ararsın geceleri ve boş zamanlarında... kendini anlatabileceğin, beraber dünyayı gezebileceğin, hayata karşı elini tutabileceğin birisini sevmek istersin. 25 yaşından sonraki aşk bir anda olmaz lise aşkı gibi ya da üniversiteli sevgisi gibi değildir. 25 yaşından sonra aşk zamanla gelişir bir anda birisine bir şey hissedemezsin. detayları bilmen gerekir, zevklerini görmen gerekir, kendini nasıl ifade ettiğini bilmen gerekir. bu açıdan aşkın en kaliteli halidir ne istediğini bilen iki insanın birbirine kavuşma serüvenidir.
bana göre 25 yaş sonrası aşk > üniversite aşkı > lise aşkı.
immanuel tolstoyevski
-
kicina ansiklopedi kacmis gibi yazdigi icin herkes bu adami kultur yumagi saniyor, bilgili filan saniyor.
oysa ki, onune bir avuc nohut, bir avuc bakla, bir avuc da mercimek koyun sonra "bulgur bunlardan hangisi ?" diye sorun, gununuz senlenecek.
olan biten
-
sevgili yazarlar;
her şey, bir şey gibi şeyler görüldüğü üzere ayrı yazılır. bu bir yazım kuralıdır.
entrylerinizde yazım kurallarına uymanızı isteyemeyiz elbet ama yeni bir başlık açarken lütfen biraz daha özenli olalım.
(not: birleşik yazma sevdalısı yazarlar için günün kelimeleri: birçok, birkaç, birtakım, birmingham...)
muhteşem yüzyıl
-
dönemin ve dizinin muhteşem yüzyıl olarak anılmasının sebebi; sanılanın aksine kanuni'nin tahta çıkması değil türk kızlarının saraydan gidip yerlerine ruz kızlarının gelmesiymiş...
kanuni'nin torunları olduğumuz konusunda şüphe yok.
ha laz müteahhit ha osmanlı sultanı ikisi de rus görünce çocuğunun anası olan türk'ü şutluyor..
a101'de satılan her şeyi yiyen çocuk kitabı
-
içeriğine tam bakamadan bizim ufaklığın tutturmasıyla a101'den aldığım kitaptır. içeriği tam olarak görsellerde paylaştığım gibi rahatsız edici çizimler ve cümlelerle dolu.
görsel
görsel
görsel
abarttığımı düşünüyordum ancak gelen tepkilere bakınca durumun vahametini daha iyi anladım. çocuk kitabında erasmusla gelen yamyam gibi karakterin ne işi var? karınca yiyen bir çocuğun kitapta olması örnek teşkil ederek çocuklarda da aynı davranışın görülmesini tetiklemeyecek mi? hadi biz kitabın ismine aldanıp belki yeme içme alışkanlığı düzelir diye, kitapta gördüklerini yemek ister diye kitabı aldık. kardeşinin külodunu yemek nedir? biz tüketici olarak dikkat etmedik bakmadan aldık. sen kurumsal marketler zinciri olarak hiç mi bakmadın bu kitaba?
kitabın devamında çocuk osurarak uzaya çıkıyor, annesi 80 sene ceza veriyor falan. telif hakkı nedeniyle tabi tümünü çekip koyamıyorum ancak evlere şenlik bir kitap yani. ayrıca kitap neredeyse tüm e-ticaret sitelerinde ve büyük kırtasiyelerde de satılıyor.
edit: başlık bazı haber sitelerinde yayınlandı.
https://www.yasamgazetesi.com.tr/…-seyi-yiyen-cocuk
https://halktv.com.tr/…onelik-skandal-kitap-768679h
https://www.webtekno.com/…cocuk-kitabi-h137151.html
https://www.sondakika.com/…en-cocuk-kitab-16311606/
ürünün a101 linki;
https://www.a101.com.tr/…cuk-resimli-hikaye-kitabi/
görsel
4 mart 2017 alman otomobillerine ambargo
-
napacan, italya'dan lamborghini ithal edip ona mı binecen?
düzeltme: lamborghini de volkswagen'e aitmiş. al işte ona da binemeyeceksiniz; deveye geri dönersiniz artık.
çağan ırmak
-
su siralar demirdokum reklami cekmekteymis kendisi. evdeki sofbene bakar bakar aglariz artik.
ekşi sözlük tatil arkadaşı aranıyor ilanları
-
yaşım 27, boy 178 kilo 78.
meslek:genel cerrah
gidilecek tatil yeri: doğu karadeniz
aranan özellikler: bol su tüketmesi, daha önce böbrek rahatsızlığı geçirmemiş olması, pek kimsesi olmaması.
emil michel cioran
-
"biz hepimiz, huzurun anahtarını yitirmiş, artık büyük acının sırlarından başka bir şeye varamayan öfkelileriz"*