hesabın var mı? giriş yap

  • sauron'dur.

    yıllardan beri gelenekselleştirdiğim lotr izleme günlerinde fark ettiğim durum. filmlere göre yorum yapmak gerekirse elinde şunlardan 9 tane var. minas tirith savaşı sırasında birkaç mancınıkla beraber biraz da asker öldürüyorlar. ee bu kadar mı? saçtıkları korku fersah fersah yayılan ölümsüz krallar değil mi bunlar aga? bu kadar mı zarar verebiliyorlar düşmana?

    hadi gandalf var diyelim. ama onun da bir halt ettiği yok. bir kere osgiliath'ten kaçan faramir ve askerlerini asasından ışık çıkartarak kurtarmıştı. ama bunu minas tirith savaşı sırasında yapmıyor.

    yani sözün özü sauron başarısız bir liderdir. ben sadece 9 nazgul ile fethederdim middle earth'ı be. orklara ve uruk hailere gerek duymadan.

  • ilay (4), ege (6)

    ilay: nasıl görünüyorum?
    romica: çok güzelsin.
    ilay: iyi de tarif et...
    romica: saçların rengini güneşten almış, gözlerim kamaşıyor bakamıyorum...gözlerin menekşeleri kıskandırıyor...
    ilay:hihihihi...
    ege: beni de tarif et...
    romica: saçların altın bir madalyon gibi parlıyor, gözlerin ise aynı adını aldığın ege denizi kadar derin mavi bakıyor...
    ege: yakışıklıyım yani...
    romica: evet, dünyanın en yakışıklısı sensin...
    ilay: kendini de tarif et...
    romica: saçlarım alev renginde bir deniz gibi dalgalanıyor, gözlerim bal gi...
    ege: bir kere senin saçını kuaför boyuyor, ayda bir de dibi geliyor, hiç kendini övme!
    romica: eşşoğlusu!%!!

  • mantıklı olan doktordur.

    elinde tek bir yatak varsa eğer, seçimini cahil cühela bir tipten yana kullanmıyor oluşu takdir edilesidir.

  • (bkz: açılın ben doktorum)

    teorik olarak vardır, ama düşüktür.
    türkiye’den son yıllarda bildirilen insan kuduz vakaları genellikle yarasa gibi hayvanlarla temas sonrası görülmüştür. çoğu da belli başlı illerden olmak üzere.
    ancak kuduz riskli temas bildirimi 2000’li yıllarda artış göstermiş. bunun sebebi de köpeklerin kuduz vektörü olabilmesi ve köpekle temas eden hastanın kuduz şüphesinin bildirilmesi.
    ayrıca türkiye, insanda kuduz vakasının halen görülebildiği tek tük avrupa ülkelerinden birisi. (bkz: bir avrupa ülkesi olarak türkiye)
    bu entry 1989 yılında girilseydi önermesi kesinlikle çok farklı olurdu. zira 1979-1989 yılları arasında avrupa’dan bildirilen kuduz vakalarının toplam %7.3’ü türkiye’den bildirilmiştir. ayrıca önemli bir fark da avrupa’da yabani hayvan kuduzu, toplam kuduz vakalarının %72’sini oluştururken, türkiye’de evcil hayvan kuduzu, tüm kuduzların %98.4’ünü oluşturmaktaymış. ancak o yıllara ait bir insan kuduzu vakası bulamadım. yine de evcil hayvanlarla temasın o yıllar için kuduz riski açısından önemli olduğu anlaşılıyor.

    tetanoz riski her açık ve kirli yara sonrası vardır, bunun hayvanla, hayvanın yabaniliğiyle çok ilgisi yoktur.

    kısa bir bilgi daha: hayvanla temas sonrası kuduz aşısı olabileceğiniz merkezler çok sınırlıdır, bunu sağlık kuruluşlarından öğrenebilirsiniz. ama tetanoz bütün acillerde yapılmaktadır.

    yatırım tavsiyesi olmamakla beraber ben sokak hayvanlarıyla aşırı teması olan ve günde en az bir pati yemeden rahat edemeyen biri olarak bir kere bile aşı olmadım. turp gibiyim. sadece biraz gerizekalılık var, ufak bir asabiyet.

    (bkz: crazy cat lady)

  • bu kuramin kurucusu howard gardner, zekayı “içinde yaşanılan toplumda faydalı bir şeyler yapabilme kapasitesi; her insanda kendine özgü bulunan yetenek ve beceriler bütünü” olarak tanimlamistir. bu kuram, insani zeki kilan farkli ozellikler ve yetenekleri oldugunu kabul eder. bu yeteneklerin sonucunda farkli urunler ortaya cikabildigini ve problemlere degisik cozum yollari getirilebilecegini iddia eder. bu yuzden, egitim suresince insanlarin bu farkli zeka boyutlarini kesfetmeleri ve onlari gelistirmeleri saglanmalidir. bu kuramin tv dizilerindeki karsiligi heroes tv dizisidir. heroes dizisindeki her karakterin kendisine ozgu bir yetenegi vardir.

  • askerde sık sık parti yapardık. parti dediysem askeriyenin yanındaki lojmanın marketine belli saatlerde girme iznimiz vardı. oradan cipsler kolalar alıp gazinoda toplanıp yer içer eğlenirdik. o markette kiloluk çiğ köfte, lavaş falan da olurdu. haliyle partimizin starı da çiğ köfteydi. genelde de lavaş yetmezdi. tabi o zamanlar böyle doritoslu dürümler ortada yok. arkadaşlardan birisi lavaş bitince doritosun üzerine koyup yemeye kalktı. tadının harika olduğunu söylese de hepimiz iğrenir gözle izledik onu. sonra birisi daha cesaret etti. o da çok beğendi. birisi daha birisi daha derken hepimiz bu eşsiz tadı denemiştik. artık partilerimizin starı doritoslu çiğ köfte olmuştu.

    zaman böyle akıp gitti biz terhis olduk. terhisten bir kaç ay sonra gördüm ki komagene bu doritoslu dürümleri listesine eklemiş. o yüzden hiçbir zaman kim olduğunu bulamadım ama bu fikri komagene'ye veren kişinin benim devrelerden birisi olduğuna eminim.

  • siz aktrollere bakmayın, 2001 krizinde meyve sebze, ekmek ve diğer gıda ürünleri ytl karşılığı kuruşla satılıyordu. yine ytl hesabıyla 2001 krizdinde domates 25 kuruştu, kasa kasa alırdık. herkes evine şekeri, unu, her şeyi torba torba alırdı. muz kıtlığı hiç çekmedik. her şey boldu çünkü yaşadığımız halkın değil bankaların, siyasilerin kriziydi. şu an yaşadığımız iflas. devletin ve halkın iflası. ben böyle bir dönem hiç görmedim. savaşta olsak bu kadar batmazdık.

  • bu sayfanın paylaşımlarını beğenen ve paylaştıklarına yorum yapan arkadaşlarım olduğundan uzun zamandır haberdarım bu olaydan. kızlar bi de paylaşılan evin fotoğraflarına yorum yapıp üzerinde tartışıyorlar. hatta geçen lüks sayılabilecek bir ev gördüklerinde kadının kocası ne iş yapıyor diye yorumlar vardı. yine böyle bir sayfada kızın biri 20 yaşındaymış kendisini isteyen adam 30 yaşında olduğunu anlatıp yardım istiyordu sizce ne yapmalıyım, evlenmeli miyim diye.

    toplumun çürümesi tam da böyle bir şey. öncelikle bu genç kızlar sanki hayatlarının en büyük amacının hemen evlenip güzel bir evde oturmakmış gibi olması umut kırıcı. eğitim, kendi ayaklarının üzerinde durmak gibi şeylerden habersizler. diğer bir konu ise özel yaşamlarını herkes ile paylaşarak hem fikir almak hem de güzel evleriyle nispet yapmaları var ki beni benden alıyor.

    ülkede o kadar hırsız, katil, vicdansız varken bu genç arkadaşlar mı göze batıyor diyenler olacaktır elbet. lakin neden daha 20 yaşına gelmemiş gençler ev kurmak çocuk yapmak için bu kadar çabalıyor anlam veremiyorum. gördüklerim içinde en azından üniversite bile akıllarında yok. ben kendi adıma üzülüyorum açıkçası.