hesabın var mı? giriş yap

  • tespit edilebilmesi için en azından 40 yıllık abazanlık geçmişine ihtiyaç duyulan dirkilmedir. öyle 20-25 yaşında abazanın fark edebilme imkanı yoktur. abazanlığı meslek haline getirmek şarttır.

    tespiti yapan arkadaş abazanlık işini sigortalı yapmış olsa şimdiye çoktan emekli maaşı alıyordu...

  • normal bir durum. genele gitmeye gerek yok, mahallende aç fakir çocuklar dolanırken sen internete telefona ayda 100+ lira döşeyip çocuklara 1 lira bile destek olmuyorsan senin de bir farkın yok. aç insan var diye bilim de yapmasınlar oldu amk.

  • (bkz: lizbon)

    edit: aşağıda benim gibi düşünenleri cehaletle suçlayan, kendisine olan yanıtımı kamuya açık şekilde yazmadan direk kendisine kibar ve gülücüklü bir mesajla ilettiğim, ancak yanıtında "salak" ve "davar" şeklinde hakaretamiz ifadelerde bulunan dallamaya* da belirttiğim gibi; 6 ay barcelona'da, 1.5 yıl buenos aires'te yaşamış, kahire'de deniz olduğunu zannedecek, buenos aires'in 7 tepeli istanbul'la alakasız şekilde dümdüz olduğunu bilmeyecek kadar zırcahil dallamanın* bahsettiği tüm şehirleri bizzat görmüş, hatta bu dallamanın kimsenin zorbalığa uğramaz dediği barcelona'da 2 metre cüssemle bir soyulma, bir gasp yaşamış bir şehir plancısı olarak cevabım gene aynı: lizbon.

    ispat niteliğinde şu görseli de şuraya bırakalım:
    https://listelist.com/…14/08/lizbon-listelist-6.jpg

    edit: entry'de adı geçen dallama* uçurulmuş. bu agresiflikle çok bile kalmış burada.

  • bir de bu çıktı başımıza. özellikle instagram'da bolca görebileceğimiz bir örnek.

    atıyorum 3 tane kız arkadaş var, isimleri ayşe, fatma, necla. ayşe ile fatma bir bara veya cafeye gidip orda fotoğraf çektirir ve bunu instagram'a yükler ve mekanı da yazar. necla ise bir sebepten dolayı gelmemiş veya çağrılmamıştır.

    fotoğrafın altına kaçınılmaz yorum gelir;

    ''bensizzzzzzzzzz :(''

    klasik cevap ise gecikmez;

    ''aşkım bir dahaki sefer beraber mutlaka :) özledimmmmm''

    (bkz: bi bitmediniz amk)

  • mecaz falan kullanıldığı yok arkadaşlar, bu insanlar gerçekten tiyatro yüzünden birbirine girdi ve boşandı.

    olayı bilmeyenler ve anımsamayanlar için özetleyeyim:

    levent kırca-oya başar tiyatrosu, oya başar yönetmenliğinde al birini vur ötekine oyununu sahneye koyuyordu. başrolünde levent kırca'nın oynadığı bu oyun, oya başar'ın ilk yönetmenlik denemesiydi (son oldu galiba).

    oyunda, adalet sisteminin çürümüşlüğü ve mahkemelerde görülen trajikomik davalar işleniyordu. meddahlık geleneğine ve kabareye selam çakmayı seven levent kırca, oyun sahnelenirken metne güncel eklemeler yapıyor, doğaçlama takılıyordu. yönetmen oya başar ise, bu eklemelerin trajikomik oyunun gülmece yönünün ağır basmasına neden olduğunu, dramatik ve eleştirel yönünü gölgelediğini düşünüyordu.

    bu iş ikisi arasında inada bindi. levent kırca "kabare böyle oynanır" diyerek doğaçlama güncel esprilere devam etti. oya başar ise oyunun ruhunun bozulmasını ve yönetmenliğine karışılmasını istemediğinden, madem öyle işte böyle diyerek, kapalı gişe oynayan oyunu kaldırdı, artık oynatmıyorum dedi.

    bunun üzerine araları açıldı. birlikte çektikleri televizyon programı olacak o kadar'ın çekimlerine oya başar gelmedi. levent kırca da "öyle mi? o zaman ben de eve gelmiyorum" dedi ve tiyatroda yatıp kalkmaya başladı. oya başar boşanma davası açtı. daha sonra arayı bulmak için hatırlı insanlar girdi devreye, araları tam düzelecekken yine oyun yüzünden bozuldu. levent kırca, bu konuda tiyatronun ve olacak o kadar'ın daimi kadrosundan fatma murat ve ebru kural'ı rollerini beğenmedikleri için laf taşımakla ve oya başar'ı kendisine karşı kışkırtmakla suçladı ve onları kadrodan attı. oya başar da arkadaşlarına yapılan bu muameleyi kabullenemedi ve yolları tümden ayırdılar.

    daha öncesinde levent kırca'nın girdiği tırışkadan açlık grevi falan var da onlara giremeyeceğim.

    özetin özeti: oya başar tiyatroda ilk yönetmenlik denemesinde, sahnede levent kırca'ya bir türlü söz geçiremedi. yönetmenliği ve otoritesi sayılmayınca, oyunu sahneden kaldırdı. dışarıdan anlaşıldığı kadarıyla naz yapıyordu. ama levent kırca bunu anlayamamış olsa gerek ki, evi terk etti. naza karşı naza çekti kendini. ikisi de gurur yaptılar ve bir oyun yüzünden pisi pisine boşandılar. şaka gibi ama gerçek. inatçı keçiler!

  • filmdeki karakterler şu an ne yapıyor;

    deniz: 2 sene sonra girdiği sınavda mimar sinan end. tasarım bölümünü kazandı. 5 sene okudu. 2003'te mezun oldu. biraz bakındı. askerliği aradan çıkartmak istedi. gitti geldi, işe girdi. 2014 e kadar deneyim kazandı, kazandığını yedi. tam para kazanmaya başlayacaktı ki memlekette bombalar patlamaya başlayınca çalıştığı şirket turkiyeyi terketti. 1 yıl boş kaldı. sonra son maaşının yarısına iş bulunca kaçırmak istemedi. halen o şirkette çalışıyor. umraniye serifalide oturuyor. evlendi. 2 yaşında oğlu var. şimdiden yüzme kursuna verdi çocuğu. konut kredisi taksidinin bitmesine 4 yıl kaldı.

    denizin annesi; çocuklarının hayatını darlamaya devam etti. kizi üniversitede işletme okurken eve çıkınca o da kızının yanına gitti. yaşlandıkça huysuzlasti. simdi deniz ile ebrunun çocukları olunca yaşama azmine kavuştu. bi birine bakıyor bi diğerine.

    ebru; trakya üniversitesi işletmeyi bitirdi. 2001 yılında mezun oldu. 1 sene yurtta kaldı sonra arkadaşları ile eve çıktı ailesinden gizli. 3 sevgilisi oldu. 3. ile halen evli. okulu bitirince ingilizce kursuna gitti. ingilizce anlıyor ama konuşamıyor mertebesine erişti. 2004 te garanti bankasına girdi mt olarak. halen garanti bankası selamicesme şubesinde yönetmen olarak çalışıyor. brüt 14.000 alıyor neti 10.000 anca yapıyor. çocuğu 10 yaşında. göztepede butik bir okula gidiyor. konut kredisi taksiti yeni bitti. yeni ev bakıyorlar.

    denizin babasi; 2000 yılında emekliliğine 6 ay kala kalp krizinden öldü.

    aslı; bir sonraki yıl 18 tercih yaptı. odtü sosyolojiyi kazandı. 2003 yılında bitirdi. istanbulda bir iki ajansta takıldıktan sonra 2005 te fransaya gitti master için. orda medyaya merak saldı. turkiyeye döndü. dijital medyanın ilk yıllarında önemli dergilerde çalıştı editorlukler yaptı. 2010 yılında evlendi. 2016 yılında besiktastaki bombalı saldırıda yaralandı. sonra turkiyeyi terketti. halen fransa'da yaşıyor.

    burak; serseri gibi takildi durdu 2 3 yıl daha. 2001 krizinde bodrumda kriz sebebiyle batan bir barı -çevresi çok geniş olduğu için- onlardan aldığı borçlarla devraldı. 2006 yılında tüm borçlarını bitirdi. 2013 yılına kadar şahane isler yaptı. sonra sıkıldı. 500bin dolara barı devretti. o tarihte yeni bir mimar sevgili yapmıştı, onunla amerikaya gitti. 6 sene orada yaşadı. orada mimar sevgilisinden ayrıldı, yazılımcı bir kızla takıldı. onun sayesinde bitcoin işine girdi. bir süre devam etti. sonra sıkılıp bıraktı. btc 1300 dolar iken 150 bitcoin karşılığında işi devretti. bitcoin 20bin doları görünce herseyi bıraktı barda çalışmaya başladı. 2020 de amerikadan geçici olarak ayrıldı. halen bodrum'daki yazlığında takılıyor. su an 95 bitcoini ve 110 adette etheurum'u var.