hesabın var mı? giriş yap

  • bulunduğum ilçenin bir köyünde testi pozitif çıkan birinin ailesinden ve bütün akrabalarından helallik isterken hepsine sarılması ve şapır şupur öpüşmeleri neticesinde bütün köyün karantinaya alınması haberini aldıktan sonra çok da şaşırmadığım olay.

  • yurdumuzda da kpss adıyla var olan ve devlet kurumlarında çalışacak kamu personellerinin seçildiği sınavların ilki çin'de gerçekleştirilmiştir.

    m.ö. 1122'den m.ö. 226'ya kadar çin'de hüküm süren zhou hanedanı tarafından başlatılan bu sınavlara sadece okuma - yazma bilen erkekler girebiliyorlardı. tabii bu da yetmiyor.

    tahmini 9 tane kitabı ezbere bilmek zorundaydı adaylar. yine coğrafya ve matematik konusunda da yeterlilik aranıyordu.
    daha sonra bu şartlara konfüçyüs'ün öğretilerini bilmek de eklenecektir.

    şimdi biraz o dönemleri düşününce olayların birbirleriyle bağlantılarını da görüyoruz hocam.
    yoksulluktan kurtulmak için bu sınavlara deli gibi hazırlanan çinliler sayesinde devlet kadrolarında torpil yerine bilgi ile istihdam edilen insanlar var olmaya başlamışlardır.
    işte tam da bu dönem çin'in antik yazım devrinden çağdaş yazım devrine geçtiği dönemdir.

    yine bu dönem çinli entelektüellerin zirve yaptığı, çin kültür felsefesinin sağlam bir şekilde oluşturulduğu dönemdir.

    yine bu dönemde çin'de demirin işleyişi hız kazanır. çünkü türkler de bu sınavlara girip demircilik sektörünü neredeyse ele geçirmişlerdir. kişisel teorime göre ilk türk entelektüelleri bu dönemde çin'de var olmuşlardır.

    nitekim alman tarihçi wolfram eberhard'a göre zhou hanedanı zaten türk kökenlidir. ( bu tezi dillendiren çok tarihçi var araştırabilirsiniz )

    savaşlar sonrası bu hanedanı devirip başa geçen qin hanedanı bu sınavlara da son vermiştir!

    tarih kitaplarında bu kadar anlatılır hocam ama kafa yoralım biraz.

    " ... bu sınavlara son vermiştir! "

    peki ama neden?

    yine kendi tezimi sunacağım:

    qin hanedanı, koyu türk düşmanı bir hanedan.
    bakıyorlar ki türkler, devlet kadrolarında iyice yer edinmişler bu sınavları sonlandırıyorlar ve kendi diledikleri adamları kamu kurumlarına sokuyorlar.

    tarih güzel şey vesselam.

  • bilim öncesi insanlar, deprem gibi doğal felaketleri tanrının gazabı, cezalandırması, uyarısı olarak görürlerdi. şimdi bilim ilerledi, depremin nasıl ve niçin olduğunu biliyoruz: fay hattına ev kurarsan, evini sağlam yapmazsan önünde sonunda yıkılacağından haberdarız. artık birkaç cahil dışında kimse depremi tanrının kullarını cezalandırması olarak değerlendirmiyor.

    ancak, onca bilimsel ilerlememize karşın, depremin yerini ve zamanını tahmin edemiyoruz. bilemediğimiz için korkuyoruz, depremin tedirginliği ile yaşıyoruz.

    ve bilemediğimiz, bizi korkutan, çaresiz kaldığımız tüm doğal afetlerin izahını, binlerce yıldır yaptığımız gibi "bilinmeyen bir güç"te arıyoruz. ilkel insanın; "açıklayamadığı" depremi "tanrıların kızgınlığı"na bağladığı gibi, modern insan da açıklayamadığı depremi "abd'nin kızgınlığı"na bağlıyor.

    bir bilinmezi, yine başka bir bilinmezle, haarp ile, illuminati ile, gizli servisler ile, ufo'lar ile açıklamaya çalışıyoruz. cahil aklımız, gücümüzün yetmediği yerde, başımıza gelenleri "bizden çok daha güçlü" başka bir şeye bağlamaya o kadar bayılıyor ki...

    ne zaman nerede olacağını bilemediğimiz depremin artık tanrı tarafından gönderilen ceza olmadığına eminiz ama, depremin "görünmeyen güçlerin" verdiği bir ceza olduğu o kadar işlemiş ki genlerimize; "tanrı yapmadıysa, abd yapmıştır, illuminati yapmıştır" diyor ve buna inanıyoruz...

  • bir buçuk yıldır jr backend developer olarak çalışıyorum. çalıştığım firma temmuzda enflasyon zammı da yapmadı. linkedın üzerinde başvuru yaptığım yurdışından tr ye ofis açan bir şirkette mülakata girdim ve mülakatı başarılı olarak geçtim. bana doğrudan maaşımın 2 katını teklif ettiler. bütün yan haklarımı da koruyacaklar. burada yaptığım işin birebir aynısı hiç bir değişiklik yok. sadece ingilizce şartı var extra olarak. bayramdan önce istifamı verdim. arife günü şuan çalışmakta olduğum şirket bana aynı maaşı teklif etti kalayım diye. sırf bunu yapabilecekken sesim çıkmamış diye zam yapmamışlar resmen. şimdi itimad edip kalmamı bekliyorlar. türkiye de zihniyet budur. kriz sadece kurdan kaynaklı ve yazılımcılara özgü değil, çürümüş bu zihniyetin hakim olmasından kaynaklanıyor. bu zihniyet ile memleketin neresinde çalışırsanız çalışın hep ensenizde bir soluk gibi hissedeceksiniz. çalışan olarak değer görmeyeceksiniz. kendinizi kurtarmaya bakın şirketler insanı bozuk paradan daha kolay harcıyor çünkü...

  • hala gsliler ''bizim kongre çok iyi, herkes saygılı'' falan diyor. ulan 20 yıllık diktatörlüğü yıkmak kolay mı amuğa koyduklarım.

  • facebook ve myspace jenerasyonunun jaws i olan film.. mevzu hakkinda tek kelime bilinmemesi gerekiyor film hakkinda.. filmden maksimum verim almak icin.. bir ask hikayesi, bir veda partisinde gecmesi gerekiyor tüm tanitim yazilarinin.. ve bir sekilde gerceklikten dert yananlar, "onlarca saat, nicin kamera'nin pili bitmedi" diyenler, "herseyi birakip kameraya alan dallamalar doldurmus filmi" diyenler allaskina bana, gülen gozler filminde vecihi eve ucakla girdiginde ucagin neden patlamadigini anlatsinlar.. sinema'nin bir sanat olmasinin yegane hadisesi gerceklikten biraz uzaklasabilecek olmasidir kanimca.. saf gercekligi istesem asla sinema filmi izlemezdim sanirim.. ve gercekligi, uygunlugu gozetmek esas dingilliktir bana kalirsa.. tabii mikrafonlarin gozukmesi, set işcilerinin gozukmesi gibi teknik hatalari saymazsak..

    her neyse dedigim gibi youtube jenerasyonunun filmidir.. oyle bir durumda kalsam sahsen ben, aynen cekim yaparim, sonra kurtulursam da tak koyarim youtube a.. ki filmin yapimcisi abrahams abimiz de bunu bu sekilde belirtmistir, devam filmi için ozellikle, "o gece koca manhattan da bir tek kamera calisiyor olamaz dimi arkadaslar?"

    o gün, o gece orada olsaydim sanirim ben de farkli seyler yapmazdim.. hele ki kiz arkadasim o durumda olsaydi.. ve bi noktadan sonra, o bilinmezlikle, o telase icinde ne yaptigini bilmeyeceklerini düsünüyorum insanlarin.. hepimiz 17 agustos depreminde bu hadiseyi etüt ettik sanirim.. depremden bir iki ay sonra "ulan ne salak seyle ugrasmisim" demek bir anene olmustu neredeyse.. sahsen ben elimden karpuz yedigim catali birakmamistim.. aklima gelmemisti birakmak. kameranin film boyunca bu denli gezdirilmesini de ayni travmaya bagliyorum ben..

    ve filmdeki karakterlerle birlikte sizin de bi boktan haberiniz olmamasi, onlarin gorduklerinden ote bilgiye sahip olmamaniz inanilmaz derecede keyifli.. 11 eylül'ü yasayan birisi gibi, daha fazla bilgiye ulasmak isterken bunun size sunulmamasi hadisesi felaket cildirtici.. o yüzdendir ki filmden doyasiya keyif aldim sanirim..

    son olarak sunu soyleyeyim, filmin sonunda, cooney island sahnesinde, kamera denize bakarken sag tarafa dikkatli bakin.. suya bişilerin düstügünü goruceksiniz.. bu da boyle bir kiyagim olsun.

  • kendinizi layık gördüğünüz işte bir başkası çalışacak;
    istediğiniz arabaya bir başkası binecek;
    beğendiğiniz kıyafetleri bir başkası giyecek;

    ve hatta
    sevdiğiniz kadın bir başkasıyla evlenecek.

    üzülmeyin...

  • sonunda bu sezonun fatality hareketini de yedik. aslında taraftarı olmasak bu beşiktaş çok komik bir takım.