hesabın var mı? giriş yap

  • kediler ölür, kadınlar gider, günler aylar geçer ama her ikisinin de saçları kıyafetlerinizden, eşyalarınızdan, evinizden, sağdan soldan çıkmaya devam eder.

  • akpliler' in osbir çekerek katıldığı isyan. arap var, istiklal marşına tepki var. türklük karşıtı ne ararsan var. tam akpliler' in istediği ortam.

    edit: bak bak. arapçılara bak. telaşla savunmaya gelmişler. neymiş, düzgün türkçe imiş. mülteci bu kadar düzgün yazamazmış. arabına halel gelmesin diye atılan taklalara bak.

  • ural ile altay dilleri arasında doğrudan organik bağ bulunmadığı gerekçesiyle, yani bir proto ural-altay dili bulunmadığı veya saptanamadığı için 1960'lardan beri artık kabul görmemekte olan dil ailesi hipotezidir.

    şimdi ural ve altay dilleri çok net birtakım benzerlikler göstermektedir. her ikisindeki ortak dil bilgisi özellikleri çok belirgindir ve temel noktalardadır:
    her iki grupta da:
    1- sondan ekleme/türetme(agglutinasyon)
    2- ünlü uyumu
    3- özne-nesne-fiil(sov) dizilimi
    4- cinsiyetsizlik(feminen-maskülen yokluğu)

    görülür.

    velhasıl sıkıntı kelime dağarcığı noktasında başlar. ural ve altay dilleri arasında aynı kökten olduklarını belirtecek bir kökensel dağarcık benzerliği sözkonusu değildir. (hint-avrupa dilleriyle karşılaştırınız: farsça - birader, almanca- bruder ; ingilizce - star, farsça - sitare)

    gramer benzerliğine rağmen kelime kökleri aynı veya benzer değildir, genelde tamamen farklılık gösterirler. belli başlı birtakım benzer kelimeler vardır. ancak bunlar loanwords(kiralık kelimeler) olarak tanımlanmaktadır. zira altaik ve uralik insanların birbirine yakın bölgelerde, benzer yaşam tarzıyla yaşadığı bilinmekle beraber, bunların birtakım bir arada yaşam yahut ticaret ilişkileri içine girdiğine dair kuvvetli bulgular vardır.

    bu kadar gramer benzerliği bir yandan, akla şöyle bir olasılığı getiriyor:

    ural-altay insanları tarihin bir noktasında belli bir ortak dili konuşurken bir noktada dağılarak ayrılmış ve bu gruplardan biri, başka insan gruplarıyla karşılaşmak suretiyle benzer gramer üzerine farklı ve yeni bir kelime dağarcığı inşa etmiş olabilirler.

    japon ve kore dillerinin altaik statüsü halen bir ölçüde tartışmalıdır. ancak bu iki dil hakkında pek detay bilmediğim için buna girmekten kaçınıyorum.

  • olm artik bunu da savunmayin ya. hayvan bile nerede yemek yiyecegini nerede sicacagini ustunu nasil ortecegini biliyor.
    psikololojik falan demissiniz de psikolojisi ortalara sicacak kadar bozuk olan insan cikarir patirpatir sicar oyle kunil gibi gozlem yapip uygun bir anda sis bombasini cakip yokolan ninja gibi kaybolmaz.
    askere gidenler bilir orda da boyle saga sola iseyen klozete tuneyen psuvara sican adamlarla doludur. bu teyze de onlarin annesi iste.
    mesela bayramda bunun elini opuyorsun. cocuguna ogretmenlik yapiyorsun .muayene ediyorsun. kocasiyla ayni yerde calisiyorsun.
    oyle bir toplum.

  • evet bildiginiz su sehirler arasi yolcu otobuslerinden bahsediyorum. her gordugumde inanamiyorum. ben arabayi anca sigdiriyorum bir seride, bunlar da ayni seritde gidiyor. tam bir mucize. bir serit gercekten o kadar buyuk mu yoksa izafiyet teorisi burada da mi gecerli?

  • iskoç komedyen daniel sloss, jigsaw adlı şovunda, toplumun "yalnızsan eksiksin, ruh eşini bulmak zorundasın" baskısına şu sözlerle karşı çıkıyor:

    "aranızda, benim gibi 26 yaşında birinin, aşk ve ilişkilerden bahsetmesini dinleyen daha olgun seyirciler olduğunu biliyorum. muhtemelen diyorlar ki;
    'daniel, çok gençsin, çok safsın, çok alaycısın. biliyorum tatlım, çünkü senin gibiydim. senin yaşındayken aynı şeye inanırdım. kesinlikle aşk diye bir şey yoktur derdim. sonra 'o'nunla tanıştım. o zamandan beri beraberiz. uzun bir yolculuktu, zordu ama sevdiğimiz için çabaladık. çünkü yanıldığın şey bu, daniel. emek ve çaba gerekli ama buna değer. anlıyorum daniel, neden böyle hissediyorsun biliyorum ama bir gün gerçek aşkı bulacaksın ve bulman için sabırsızlanıyorum.'
    eğer böyle hissediyorsanız, umarım haklısınızdır. birinin kocası olmak istiyorum, baba olmayı her şeyden çok istiyorum. çünkü eğer haklı değilseniz, eğer yanılıyorsanız; diğer bir olasılık şu: benim yaşımdayken yalnız kalmaktan öyle korkmuşsunuz ki, kendinizi birini sevmeye zorlamışsınız."

    "dünyada 7.5 milyar insan var ve siz ruh eşinizi yaşadığınız yerden 30 km ötede mi buldunuz? bana fazla büyük bir tesadüf gibi geldi!"

    "içtenlikle söylüyorum, dünyadaki ve dolayısıyla bu salondaki ilişkilerin yüzde 80'i palavra. bazıları, yalnız kalmayı öğrenmek için hiç zaman harcamamış, kendilerini nasıl seveceklerini öğrenmemiş, böylece bu görevi başkasına vermiş."

    "evliliklerin yüzde 55'i boşanma ile sona eriyor. 30 yaşından önce başlayan ilişkilerin de yüzde 99'u bitiyor. bunlar ameliyat istatistiği olsa kimse bu riske girmezdi.
    ...aşkı bulmak imkansızdır, demiyorum. tek söylediğim, istatiksel olarak bulamadığınız."

    sloss, kendisini sevmeden; tabiri caizse kendi ruhunu bulamadan ruh eşini bulamadığına takılan insanlar için de şu şekilde tavsiye veriyor:

    "bir başkasının sizi sevmesine izin vermeden önce kendinizi sevmeyi öğrenmelisiniz. işte bu. bekar olmak, yalnız olmak yanlış değil. biriyle çıkmaya başlamadan önce kim olduğunuzu bulmak için kendinize zaman ayırmak yanlış değil, çünkü kim olduğunu bilmezsen sahip olduklarını nasıl gösterirsin?"

    "kendinizin sadece yüzde 20'sini severseniz, biri gelip sizin yüzde 30'unuzu sevebilir. 'vay bu çok fazla' dersiniz. ama tam anlamıyla yarıdan azdır. kendinizi yüzde yüz severseniz, size aşık olan birinin sizi özel hissettirmek için gerekenden fazlasını yapması gerekir."

    son olarak, sevdiğim bir cümlesini bırakayım:
    "hayatta yapabileceğiniz en kötü şey, onu yanlış insanla geçirmektir."

    (daniel sloss, bu şovu 2018 yılında yapmış. eğer adamın güncel ilişki durumunu merak ediyorsanız hemen söyleyeyim; geçtiğimiz ay diz çökerek sevgilisine evlenme teklifi etti.)*

  • 500t'nin de bir canı olduğunu gösteren gelişmedir. sen kalk istanbul'un en çilekeş güzergahında milyonlarca yolcu taşı, haftalık izninde bir ankara kaçamağını çok görsünler.