ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bebek'te yalıya giren yaban domuzu
-
ebru gündeş'in yalısı olabilir. umarım çocuğu etkilenmemiştir.
(bkz: azerbaycan domuzu)
(bkz: devletin malı deniz yemeyen domuz)
pasaport polisleri ile girilen diyaloglar
-
fransız dallama polis: öeğen jöğğğö papepapeeğğğ
pz: i can't speak french.
fransız dallama polis: oğağağa ğğğğğ ğğğğ pığğğğ
pz: (gülümseyerek) i'm sorry i can't understand you.
fransız dallama polis: (pasaportu karşıtırıp damga vurarak) üğğü moağaa de la ağaağ ğğğğğ
pz: yes yes.
fransız dallama polis: (pasaportu uzatarak) have a nice day.
pz: oğğğğuva.
ingilizce bilip sizi anladığı halde fransızca konuşan bir fransız dallamasıyla karşılaşma olasılığınız yüzde 78,3'tür.
git sen de ona vur diye gaz veren ebeveyn
-
(pazartesi)
- anneeeaaa alikerem benim oyunumu aldi serviste, geri isteyince de vurduuu
- oglum, yarin guzelce iste, baskasinin malini almak hirsizliktir diye anlat, isterse paylasacagini da soyle, eminim geri verir.
(sali)
- aneeaaaa alikereme soyledim, paylasirim da dedim, bu sefer tekme atti
- oglucum, sen uzulme, eminim alikerem'le ortada bir yol bulursunuz, anlasirsiniz, oyunu aldin mi?
- alamadim, kafani servis kapisina takar suruklene suruklene okula kadar gidersin dedi (ne manyak cocukmus lan bu da, alt tarafi 8 yasinda).
- tamam, kendi aranizda cozemiyorsaniz servis ablasindan yardim isteyin o zaman.
(carsamba)
- anneeeaaa alikerem kolumu isirdi, gozume de yumruk atti, oyunu da alamadim. bi daha istersem tenefuste beni lise binasinin bahcesine goturup dovecekmis, oyle dedi.
- yarin git sen de ona vur o zaman
(persembe)
- anne, oyunumu aldim.
- hmm... iyi oglum. (irdelemiycem, allahim naaptim ben?)
(persembe saat 19:30, telefon calar)
- aloo, ben alikerem'in annesi bilmemne, oglunuz alikerem'i dovmus. (ahanda!)
- allah allah, cok ilginc. ne olmus, neden kavga etmisler?
- bilmiyorum valla, anlatmadi alikerem.
- bi sorun bakalim.
(on dakika sonra)
- alo, sizin oglan durup dururken vurmus, servise biner binmez yumruk atmis.
- hanfendi, ben aralarinda halletsinler diye uc gundur ugrasiyorum (olayi bildigim kadariyla anlatirim), oglunuzla uzlasmasmaya calistigina eminim oglumun, ama sonunda boyle halletmisler iste.
- nesi hallolmus? kaba kuvvetle mi hallolurmus. ne bicim annesiniz siz, ne bicim cocuk yetistiriyorsunuz? mudure sikayet edecegim oglunuzu.
- buyrun edin. bu arada, alikerem kac yasindaydi pardon?
- 8
- benimki 6 oldu, cuma gunu. (ne diyorum ben? bu ben olamam? ama nasi da dovmus kendinden buyuk cocugu) iyi aksamlar (nezaketin batsin zkurmus, kari suratina kapadi telefonu)
(cuma)
- anneee mudurun odasina gittim yine
- (bilmezden gel zkurmus, sakin ol) aaa neden?
- bilmiyorum ki, birinin koltugunu tekmelemisim galiba serviste
- hmm, alikerem'e vurdun diye olmasin?
- yok ya, vurmadim bile, oyunumu ver yoksa seni bayiltana kadar doverim dedim, odu koptu.
- aaa baak koca bir karga gecti disarda. (naaptim ben, naaptim?)
ludovico einaudi
-
efsane müzisyen. the intouchables ve mommy için yaptığı müzikler kutsal kategorisindedir.
https://www.youtube.com/watch?v=k016mr9tqdi
https://www.youtube.com/watch?v=ewxbjawcp2u
annenin tavuk döneri lüks zannetmesi
-
mümkündür.
senede ancak iki kere yaşadığı muhitten çıkabilen, onda da ya nicedir ağrıyan beli için doktora, ya da yeğeninin düğününe giden, kendi iradesiyle markete ya da mağazaya girip birkaç parça şey almaya dahi imkanı olmayan milyonlarca kadın yaşıyor şu ülkede.
hatta benim teyzemdir bu. köyden neredeyse hiç çıkmamıştır, öyle başlığı açan arkadaşın annesi gibi tavuk döner yemeye dahi gidememiştir oğlunu yanına alıp. bir akşamüstü çıkıp eşiyle kahve içmemiş, bir mağazadan kendisi beğenerek etek seçememiştir hiç. hazır satın alıp yiyebileceği her şey lükstür onun için; bir poğaça versen eline, yolda yemez öyle, eve gelene kadar saklar da yanına çay demler...
nerede doğdunuz, nerede büyüdünüz bilmiyorum ki...
alex de souza vs gheorghe hagi
-
alex: palmeiras, cruzeiro, parma, fenerbahçe
# brezilya kupası (1998)
# copa libertadores (1999)
# uefa şampiyonlar ligi çeyrek finali (2008)
* turkcell süper lig : (2005, 2007, 2011)
hagi: steau bükreş, real madrid, brescia, barcelona, galatasaray
# avrupa süper kupa (1986, 2000)
# uefa kupası (2000)
# uefa şampiyonlar ligi finali (1989)
# uefa şampiyonlar ligi yarı finali (1988)
# uefa şampiyonlar ligi çeyrek finali (1991, 1995, 2001)
# fifa kulüpler dünya kupası finali (1986)
# uefa kupası yarı finali (1992, 1996)
* türkiye süper ligi şampiyonluğu (1997, 1998, 1999, 2000)
valla bence çok şey ifade ediyor.
6 saat ömür kalsa yapılacaklar
-
tövbe niyetiyle
gusül
abdest
2 rekat namaz.
ardından ; "niyet ettim varsa kaza namazımı kılmaya" diyerek azrail gelene kadar merhamet dilenmek.
kandırmayalım birbirimizi, düşen uçakta ateist olmaz.
osmangazi köprüsü'nün çok pahalı olması
-
biz buna vizyon değil müteahhit zengin etme projesi diyoruz.
tanım: fahiş fiyatlı, geçenin parasını, karsta köyünde oturan mehmet amcanın ödediği vergiden karşılanan, geçiş garantili ama bu garantisi daha hiç tutmamış olan köprü.
şehit eşinin çocuğunu düşürmesi
-
ulan gene gelin buraya yok kobane yok özgürlük yok ana dil deyin de tertemiz yedi ceddinize söveyim.
namusunuz, şerefiniz, insanlığınız hiçbir şeyiniz yok. hepiniz cehennemliksiniz. öyle görünüyor ki bu tarafta bulmayacaksınız belanızı ama öbür tarafta sizi sımsıcak bir ortam bekliyor.
adi yaratıklar.
ıraklı kürtlerin amerika'ya teşekkür reklamları
-
kuzey ırak'taki kürdistan yönetiminin hazırladığı amerika'ya teşekkür klibidir kendileri. bütün dünyada dönmekte olup, amerikan yönetimi "bakın ırak'ta insanlar ne kadar bize müteşekkir, ne kadar iyi işler yaptık aslında" diye propaganda yapmaktadır.
önce izleyelim (gerçi ben sadece dinleyebildim)
http://www.youtube.com/watch?v=mtllejglc4u
diğerleri için (bu web sayfası kurdistan regional government 'ın sayfasıdır)
http://www.theotheriraq.com/
not: sayfanın altında 3 tane klip var. her klibin 2 versiyonu var birinde amerika'ya, birinde ingiltere'ye teşekkür ediyorlar.
metin
“thank you”
vo narrator:
saddam’s goal was to bury every living kurd…
he failed.
(saddam'ım amacı yaşayan her kürdü öldürmekti...ama başaramadı)
yahu, halepçe katliamında daha sonra da birinci körfez savaşında sizi önce saddam'a karşı gaza getirip sonra saddam'ın kucağına atan kimdi ? amerika değil miydi ? saddam'dan kaçarken, amerika'ya mı sığındınız, türkiye'ye mi ? amerika bu kadar saddam düşmanıydı da, neden o zaman, birinci körfez harekatından bağdat'a 60 km kala durdu ve saddam'ı ırak'ın başında bırakarak geri çekildi.
kurd citizens: (kürt topluluğu)
“thank you.”
“thank you, america.”
“thank you.”
vo narrator:
the kurds of iraqi kurdistan just want to say ‘thank you’…
for helping us win our freedom.
(irak'ın kürtleri, özgürlüğü kazanmamızda bize yardım ettiği için amerika'ya teşekkür etmek istiyor)
kurd citizens:
“thank you for demoggrasiieeaa.”
“thank you, america.”
kurdish hero girl:
“thank you.”
bir de ne için teşekkür ediyorlar ona bakalım
http://www.marchforjustice.com/fallujah22.swf
tarihte böyle bir omurgasızlık çok nadir görülmüştür. çok ülke amerika tarafından işgal edildi ama hiçbirisi "teşekkürler amerika" diye reklam yayınlamadı. amerika senin bin yıldır beraber yaşadığın insanları, basra'da, bağdat'ta ve felluce'de katliama uğratsın, tavuk keser gibi kessin, amerikan askerleri ırak kadınlarına tecavüz etsin sen hiçbir şey yapma hatta yataklık et, yetmiyor gibi bir de bütün dünyaya "thank you amerikaaaa" diye reklam yayınla.
türkmenler de saddam'dan çekti ama herkes gördü telafer'de nasıl şerefli insanlar gibi amerikan işgaline direndiler. bu reklamları yayınlayanlar ve onaylayanlara da, umarım birgün başkaları demokrasi getirir !
http://www.zaman.com.tr/…lt=&trh=20051111&hn=227940