hesabın var mı? giriş yap

  • biz bu adamların sahasında kupa kaldırdık. yaptıkları tek şey ışıkları kapatmaktı. onun da goygoy'unu çevirdik. kapa ışıkları ya da en kötü aç çimleri sulama sistemini vs. vs...

    sahaya girip, futbolculara saldırmak nedir? kendini savunmaya çalışınca da ceza vermek nedir? aksine trabzonspor'a güvenlik zaafiyetinden ceza yağmalı ve içeri giren taraftarlar da alabilecekleri en ağır cezayı almalı. soğuttunuz futboldan, mahvettiniz futbolu ulan!

    edit: "kadıköy sokaklarında polis arabası yakıldı" vs diye mesaj atmaya gerek yok. "saha içi" ve "saha dışı" olayların farkını iyi idrak etmeli. kaldı ki böyle bir olumlama söylemi de olamaz. saha içinde karanlıkta efendi efendi kaldırdık kupamızı ve yapılan protesto da uzun yıllar sürdürdüğümüz geyiğe dönüştü.

    ayrıca baydı artık özellikle trabzonspor ve beşiktaş taraftarının, sonra da diğerlerinin "biz deliyiz, her şeyi yaparız, öyleyiz, böyleyiz" böbürlenme adı altında sergiledikleri serserilik ve şuursuzluklar, deliyseniz gidin tedavi olun. 4 büyük takımdan ikisini temsil eden insanlarsınız siz, aklınızı başınıza toplayın mk.

  • 1600 yılına ait narh defterine göre istanbul'da;

    ekmek 2.3 akçe,
    koyun eti 8 akçe,
    zeytinyağı 18.5 akçe,
    pabuç 55 akçe olarak tespit edilmiş.

    bünyamin duran ve ahmet yavuz çamlı'nın "klasik dönem osmanlı toplumunun sosyo-ekonomik yapısı" kitabından öğrendiğime göre, 1500 'lerde istanbul'da bir işçi yevmiyesi ile 2 kilo et alabiliyormuş. aynı kaynağa göre 1550 'lerde istanbul'da bir duvarcı ustasının yevmiyesi 10 akçeymiş.

    islam ansiklopedisi'nin filori maddesine göre; 1587 yılında, flori diye bahsedilen venedik dukasının karşılığı 120 akçeymiş.

    bu verilerle birlikte ilk entryde bahsedilen köle fiyatlarına bakarsak, 60 florin olarak belirtilen kölenin değeri (15 yıllık enflasyonu da dikkate alırsak) yaklaşık 8000 akçeye karşılık geliyor. yani yukarıda bahsettiğimiz işçilerin 2 yıllık yevmiyesi gibi bir tutar.

    rus olan cariyenin fiyatı 16.500 akçe olarak verilmiş. eflak kökenli olanın 2 katı değerinde. o zaman da ruslar revaçtaymış anlaşılan.

    eflak olanın diğer cariyenin değeri de 250 sikke olarak verilmiş. altın sikkenin duka altınla aynı değerde olduğunu kabul edersek, bu kölenin fiyatı da 30.000 akçe gibi görünüyor.

    tarihçi değilim. konunun uzmanları daha doğrusunu bilir.

    bu hesaplamalarda bir yanlış yapmadıysak, o dönemde köle sahibi olmak her yiğidin harcı değilmiş gibi görünüyor.

    edit: @portakal gazoz 'un uyarısıyla "günlük yevmiye" ifadesini "yevmiye" olarak düzelttim. kendisine teşekkür ederim.

  • cumhurbaşkanlığı iletişim ofisi doların ne kadar olacağını nerden bilmektedir?

    doların ne kadar olması gerektiği cumhurbaşkanlığı iletişim ofisinden mi belirlenmektedir?

    cumhurbaşkanlığı iletişim ofisinin serbest piyasaya müdahele etme yetkisi var mıdır?

    piyasa manipülasyonu suç değil midir?

    seçimden sonra 40'ı geçerse cumhurbaşkanlığı iletişim ofisi tekzip yayınlayacak mıdır?

    istediğiniz sorudan başlayabilirsiniz.

  • fm 2011'de denizlispor ile bank asya'da lider giderken bir anda youla'nın sakatlanmasıyla tepetaklak 9. sıraya kadar gerilemiştik ve böyle bir takım nasıl olur da iyi yönetilemez diye kendime kızıp takımın geleceği adına sezonun ikinci yarısının başlarında istifa ettim ve takım sezonu orta sıralarda tamamladı.

    bu sırada gerçek dünyada denizlispor ligde liderdi ve doludizgin gidiyordu. oha dedirten kısmına bakarsak doludizgin giden takımda oyundaki gibi youla sakatlandı takım bir anda düşüşe geçti ve teknik direktör hamza hamzaoğlu istifa etti ve takım sezonu orta sıralarda tamamladı.

  • mazhar alanson'a hak verenler olaya bardak yönünden bakmış. çocuk anladığım kadarıyla onları çiziyor yani süblimasyon bir baskı yapmıyor. özetle stüdyodan kovulan bardakçı genç değil ressam bir çocuk. tuvalinin bardak olması yaptığı sanatı niye alaşağı etsin ki?

    öte yandan şakayla karışık çocuğun kovulması oradaki izleyicilerde gülümseme ve alkışa neden oluyor hatta sunucu da kahkahayı patlatıyor. işin burası daha da enteresan bence. kovandan çok kovmasına izin verenlere kızdım ben. yazık.

  • biz hep hastaneye sıçtığımızdan, bizi bağlamayan tip.

    sokakta öpüşmeye gelince iş, "uuuu batının ahlaksızlığı". ortalığa sıçmaya gelince "e orda da yapıyorlar." batının ahlaksızlığını alıyor muyuz almıyor muyuz gençler, bi karar versek artık?

  • imar affı kahramanı akp'li hasan kaçan'ın ayin tweetidir. bu sözleri söyleyince koruma zırhı edindiğini düşünüyor olmalı.

    "bazi meşhur muhalifler "seçim zamanında susan sanatçılardan hesap soracağız" buyurmuşlar...
    bu korkutucu ve tırsıtıcı ikaz neticesinde susmayayım ki başıma bir şey gelmesin. o halde;
    yaşasın türk milletinin yüz akı erdoğan!
    yaşasın türkiye'nin büyük lideri erdoğan!"

    link

    hasan senin hesabın ayrı. sen boşver diğerlerini. imar affı reklamında oynayan bir ibişsin sen. utanman ve arlanman yok. utanmaz herif.

  • seni hayvanat bahçesinden aldık, maymunsun aslında sen gibi bir hikayeye kardeşi inandırmaktan daha vicdanlı bir harekettir. bir de üzerine "ben seni kafeste gördüm, çok beğendim diye alıp eve getirdik" demiştim ki bana da azıcık minnet duysun. tabii bu hayvansever, vicdan sahibi abla imajım kendisi bağıra bağıra anneme gidip "anne ben maymun muyum?" diye ağlayana kadar sürmüştü.

  • etkileri ciddi anlamda korkunç olan ot. güney amerika yerlilerinin tanrılarına ulaşmak için kullandığı bir ottur ayrıca. etkisi bir anda kendini gösterir. önce sıcak basar sonradan soğuk soğuk terlersiniz. göz fonksiyonlarınız öylesine değişir ki olanlara inanamazsınız. gördüklerinize her ne derseniz diyin, ister tanrı ister hayal ister bok püsür... sonuç hep aynı. kırmızı ya da siyah bir kutu boyasının içine düşmüş gibi hissedebilirsiniz kendinizi. gördüğünüz her şey kırmızı ise şeytan sizi sevmiştir ve sizin bu otu içmenize izin vermiştir. ancak siyah görmüşseniz vay halinize...
    dipnot: kırmızılığın etkisi yaklaşık olarak 2-3 gün kesintisiz olarak uyuduktan sonra geçmekte. siyahınki ise bir hastalık ile sonuçlanmakta.

  • ne ülkeymiş ne vatanmış arkadaş? 18 ay askerlik yaptım saçlarım döküldü bildiğin kel kaldım, halen ayaklarımdaki mantar geçmedi. yıllardır vergi ödüyorum kazandığım paranın 3 mislini devlete ödüyorum yetmiyor birde öleyim.
    devlet bana ne verdi aç kalsam bakacak mı? işsiz kalsam iş bulacak mı? hasta olsam iyileştirecek mi? param olmadan kesinlikle sanmıyorum.
    bu denklemde bir hata yok mu?
    ben öleceğim tayyip sarayda beyaz çay yudumlayacak? vatana bak vatana...

  • hogwarts'ta işlerin ne derece kirli işlediğini gözler önüne seren bir gerçektir.

    --- spoiler ---

    bilindiği üzere harry potter'in ilk senesinde bölüm kupasının sıralaması şöyleydi;

    1. slytherin 472 puan
    2. ravenclaw 426 puan
    3. hufflepuff 352 puan
    4. gryffindor 312 puan

    bu sıralamaya göre bütün hogwarts süslenmiş, bütün odalar "saldır yılanım" flamalarıyla bezenmiş, her yer şanlı slytherin'in yeşili ve siyahı boyanmış, taraftar şampiyonluk kutlamalarına başlamışken tutuyor bu alçak hogwarts müdürü hiç bir kurala kanuna dayanmayan tamamen sikinin keyfine verilmiş puanlarla gryffindor'u şampiyonluğa ortak ediyor.

    bütün sene haşaralılıklarıyla herkesi hayatından bezdiren, değerli hocamız severus snape'a, öz beöz slytherin çocuğu malfoy'a ve camiamıza ağza alınmayacak hakaretler eden hermione-ron-harry üçlüsüne sırayla 50, 50, 60 puan vererek adeta ulu orta kayırmacılık yapıyor.

    ama işte allah'ın sopası yok. hesabını iyi yapamamış olacak ki bunak herif, şikeyi bile doğru düzgün yapamadan iki takımı 472 puana eşitlemiş oluyor.

    bundan sonrası daha da evlere şenlik. kürsüde konuşurken yaptığı hatayı anlayan dumbledore, son bir kıvırmayla bütün sezon yokları oynayan nevile'e 10 puan daha yazıyor.

    bu tiyatroya itirazlarıyla adeta çılgına dönen slytherin taraftarına ise hiç kulak asılmadan flamalar filan bir büyüyle değiştiriliyor.

    böylesine şaibeli ve ahlaksız bir sonuçtan bile utanmayan gryffindor takımı ve bilhassa harry potter, sözüm ona tarafsız dumbledore ile objektiflere poz vererek kupayı kaldırıyor.

    buradan bu tiyatroyu kınıyorum. ve slytherin'in alnının akıyla kazandığı kupasının geri verilmesini talep ediyorum

    --- spoiler ---

    edit: bugün gryffindor'un yanında olan hufflepufflu ve ravenclawlı kardeslerime sesleniyorum; bu ateş üflemekle sönmez. adaletini bozduğunuz kantar birgün sizi de tartar.

    edit2: arkadaşlar gerçek şampiyon slytherin'imizin asıl renklerinin yeşil gümüş olduğunu biliyorum. o seneki deplasman formasının yeşil-siyah olmasından ötürü öyle söyledim. siz bu algıcı gryffindor yosmalarına aldırmayın.