hesabın var mı? giriş yap

  • karnını zor doyuran, geçim derdi-bilimum ekonomik problemlerle uğraşan bir halk, cahil ve bilinçsiz, üstüne bunu aşmak için hiçbir çabası veya zevki olmayan kaderci, yaşamasına yetecek minimali öğrenen, dünya ile ilişiğini kesmiş-zamanının gerisinde hepsinden öte düşünmeyen bir toplum var elde, bilimkurgu da neyine, izdivaç programları reytingleri altüst ederken. filmleri olay ve durum filmleri olarak ikiye ayıralım, komedi, durum ve drama konusunda başarılı olduğumuzu düşünüyorum. çünkü bu halkın acı hikayelerine ihtiyacı var. sadist bir şekilde başka hikayelerin mutsuzluğunda, kendi haline şükretmeyi öğreniyor ve dayanma gücü buluyor kimisi, kimisi ise kendi sefil hayatından kareler buluyor ve dile gelmiş olmaktan mutluluk duyuyor, kendisi ile ilişkilendiriyor.

    yaşadığı çağı okuyamayan, gelecek kaygısı paradan-geçim derdinden ibaret olan, insanlık gidişatını değerlendirme yetisi bulunmayan üstüne ütopik olmakla niteleyen insanlara "bakın geleceğe dair bir bakış açısı koyduk önünüze" demek zor dostlarım. dense, dinletmek zor. yüzeyel yaşamlarımız, derine inmek için gerekli olanaklardan da yoksun, elde değil. bollywood sinemasından esaslı bir bilimkurgu beklemek gibi abes türkiye'den kaliteli bilimkurgu çıkmasını beklemek. olayın maddi kaynak kısmı ikincil planda. çünkü potansiyeli olsa kapitalizm bu, kar etme fırsatını kaçırmaz.

    ben şahsi olarak türk insanını bilimkurguya alıştırabilmek için salt bilimkurgudan ziyade öncelikle duygusal beklentilere karşılık verebilen ve içine bilimkurgu öğeleri serpiştirilmiş yapımlardan yanayım. yana olmak da değil, tek yolun bu olduğunu düşünüyorum. içinde aşk, intikam, melankoli veya ileri derece komedi olmadan izletemezsiniz insanlara. ilk aşamalarda dünyaya satılamayacak olan bu yapımlar, aksi takdirde izleyici kitlesi sınırlı bir pazarda verdiğinden fazlasını kazanamaz. gora bir bilimkurgu-komedi filmiydi mesela, cem yılmaz yapımı değil de salt uzayla ilgili bir bilimkurgu olsaydı, bu derece gişe hasılatı elde edemeyecekti.

    son olarak, biraz da ülkenin gelişmişlik derecesi ile ilgilidir bilimkurgu hayali. gelişmiş ülkelerin teknolojisini daimi olarak geriden takip eden, bilimle pek bir ilgisi olmayan toplumun, bilimi kurgulaması-kurgulaştırması pek beklenebilecek bir durum değil. o sebeple dediğim üzre, salt bilimkurguya yumuşak geçişler yapılmalıdır.

  • babasının: binlerce flörtüm oldu. bir gece bir bayanla beraber oldum ve bir daha da görmedim. sonra 'çocuğum var' diyerek çıktı.

    bu çocuk o çocuk aq.

  • bazen enteresan şeyler de öğreniyoruz bu güldürü anılarından..

    "malumdur dersanelerde okumanın neşvesinden gelen bir şevkle güreş yapılır."..

    "okumanın neşvesinden gelen şevkle güreş yapmak" nedir, nedendir? ayı yavrusu musunuz lan siz?

  • adamlar gittikçe abartmaya basladı..

    geçenlerde yazdığım bir mailin içinde "ekledim" kelimesi geçiyordu. send tusuna bastım ve karşıma bir uyarı çıktı;

    "merhaba ....
    yazdığınız mailin içince -ekledim- kelimesi geçiyodu ama siz bir dosya eklemediniz.
    herhangi bir dosya eklemek ister misiniz?"

    yahu kendimden şüphe ettim, nasıl bir uyarı, nasıl bir algılama katsayısı..

  • lan daha iş çıkış saatlerinde ümraniye'den altunizade'ye bir buçuk saatte zor geliniyor amk şehrinde.
    ankara'ya gidiliyormuş...

    ankara'yı bırak, tcdd-pendik garına gitmek kafadan bir saat lan zaten kartal-pendik'te oturmuyorsanız..

  • ''numaramı gizleyip tüm arkadaşlarıma çağrı attım. gece gece eski sevgililerini düşünüp akılları karışsın. uyuyamasınlar.''

  • eski eşim de beni hep böyle kandırırdı. ağzıma sıçar sıçar basit bir özürle olayı kapatırdı. ama benim yaptığım hatalar aşırı büyütülürdü.

    şimdi sevgili akbank kullanıcıları da kredi kartı ekstresini geciktirince bir özürle faizden yırtabiliyorlar mı o önemli?