hesabın var mı? giriş yap

  • bu ortamda ne yapsam, rapor mu alsam diye düşündüren. rapor alsam nereye kadar alacağım. bugün rakip şirketler home office kararı vermişken, biz haftada bir gün home office yaparak mücadele edeceğiz. çalışana sıfır değer veren bir şirkette çalıştığımı öğrendim. şu korona belası bir gitsin, ilk işim iş değiştirmek olacak...

    edit: dm mesajlarına yetişemiyorum çok sayıda mesaj gelmiş. şirket bilgisi paylaşamıyorum afişe olmamak için, ama yalnız değilmişim. herkesin geç kalınmadan gerekli adımları atması dileğiyle...

  • mazhar osman, neyzen tevfik’e içki içmeyi yasaklamı$.. içmeye devam ettigi takdirde hayati tehlike doğacagını söylemi$.. ileri derecedeki samimiyetlerine dayanarak içki içmeyecegine dair bir de and içirmi$.. aradan zaman geçmi$, mazhar osman, neyzen tevfik’e bir yerde içki içerken rastlamı$.. hemen hatırlatmı$:

    - "hani sen içki içmemek üzere and içmi$tin?"

    neyzen $öyle cevap vermi$:

    - "üstat, biz fakir adamız.. bulunca içki içeriz, bulmayınca and içeriz!..."

  • org - 100 lira
    şövale+tuval+boya+fırça – 200 lira
    flüt+trampet+mandolin+melodika – 150 lira
    çocuk kitapları – 100 lira
    kostümler – 200 lira

    çocuğunun yeteneksizin allahı olduğunu fark etmek paha biçilemez…

    hep bir yeteneğim olduğuna ve bunun ortaya çıkarılamadığına inandım. ailemin beni ehil ellere teslim etmediği için bu yeteneğimin güdük kaldığından ve zaman içinde yok olduğundan işkillendim hep. oysa bugün belki bir virtüözdüm, belki bir ressam ya da çok okunan bir yazardım. belki balettim kim bilir, ama olmadı işte malın teki olup çıktım.

    istedim ki aynı şey çocuğumun başına gelmesin, doğumundan itibaren gözlem altında tutayım, yeteneklerini anında keşfedip geliştirilmesi yolunda adımlar atayım. bunun için yukarıda saydıklarımı ve daha fazlasını alıp yığdım eve. müzisyen mi olacak, resme mi ilgi duyacak, yazıyla mı iç içe olacak yoksa drama yeteneğini mi gösterecek bizlere diye bugüne kadar uğraştım.

    kolay değil, 2 yaşında çıktığım bu yolda bugün 3. yılımıza girdik ve ben bisikletini ters çevirip, eliyle tekerleklerini çeviren ve bundan delicesine haz alan çocuğuma baktıkça…

    vasat altı bile olabilir. oysa ben 7 yaşında ilk konçertosunu yazarsa ne yaparız diye uyku uyuyamıyordum lan, ödülüm bu mu olmalıydı? bisikletinin cıyaklayan kornasını eline alıp salonun ortasında bağırarak koşan bu çocuk benim mi allahım? ya cama oturup dışarı su sıkan bu çocuk?

    o ebeveyn benim, org isteyen varsa söylesin...

  • "tırda silah varmış" denileceğine "tırda makarna varmış size vereceklerine suriye'ye yollamışlar; hem de fiyonk makarna olm!" deselermiş daha büyük tepki alabilirlerdi. bu haliyle kimsenin sikinde olmaz.

  • 30 ağustos kutlamaları nedeniyle olduğu söylenen.

    yalnız şunu anlamadım ben lan: osmaniye'de hayat ne kadar felç olabilir ki ya. osmaniye diyorum bakın... markete mi gidemedin? nalbura mı ulaşamadın? ne bileyim; menemen için domatese erişimin mi engellendi? nasıl felç oldu hayat?

    ilginç yav bizim millet. zafer bayramı işte, asker diyor ki: buradayız, arkanızdayız, bize güvenin...

    not: tamamen üstteki entry referans alınarak yazılmıştır. ekstra herhangi bir bilgiye sahip değilim konuyla alakalı.

  • filmleri, bir film sahnesine ait bir fotografin altina yazilmis bir replik kadar taniyan,

    sair, dusunur yahut yazarlar hakkindaki fikirleri, sadece onlara ait bir cumle, dize ya da kisa bir paragraf kadar olan,

    arkadaslarla bir sey yapmayi, kahvenin adinin bile kahve olmadigi ucube mekanlarda karsilikli oturup telefonlara gomulmek sanrisi ile karistiran,

    baskalarinin dayattiklarini, hic suzgecten gecirme geregi duymadan dogru kabul edip icsellestiren ve bu sayede adim adim kendine yabancilasan,

    bu yabancilasma ve surekli poh pohlanma yuzunden, yedigi yemek, o an nerede oldugu, o gun ne giydigi, o hafta sonu kiminle oldugu baskalarinca gercekten onemseniyormus zannedecek kadar benzersiz bir ego sahibi olan,

    nihayetinde, tum bu sanrilarin kacinilmaz sonucu olarak oncelikli ihtiyaci 'ilgi' olan, tum hareket, davranis yahut soylemleri sadece ilgi cekmek adina olan, istedigi ilgiyi bulamadigi anda kendini dunyanin en mutsuz insani ilan eden, bambaskalasan bir nesildir muhtemelen.

    mutlulugu, 'oglen yemegimizzz kips kips' etiketi ile paylasilan bir fotografin toplayacagi 'like'ta arayanlar, mutsuzluga mahkumdur.

  • yıllardır istanbul'un nüfus problemini nasıl çözeriz diye, göçü tersine nasıl çeviririz diye düşünüp duruyoruz... bu projenin gerçekleşmesi demek bunun da kendiliğinden çözülmesi demektir.

    her sene 15000 üniversite öğrencisi yurt dışına mastera gönderilecek, 10 senede en az 50000 doktora yapmış beyin yeni kurulacak tesislerde çalışmaya başlayacak.

    ben akp, mhp ve hdp'nin yerinde olsam dükkanı kapatır chp'ye katılıp bu proje için çalışırım. bence ülke olarak yapmamız gereken şey budur. hatta pkk'lı olsam dağdan inerim şu an. musul olsam türkiye'ye katılmak isterim.

  • size hiç saygı duymadım çünkü beni sürekli arkadaşlarımın yanında küçük düşürdünüz. kilolarımla dalga geçerek onlara örnek oldunuz. başarılıydım fakat her türlü etkinliğin baş kahramanı olarak sırf daha güzel gözüktükleri için hep o sevimli, şirin kız ve erkek çocuklarını tercih erttiniz. bir kere 500bin liram vardı. okulun yanındaki marketten 250 bin lira vererek cips almıştım. haliyle para üstü olarak 250 bin almıştım. çılgın bir kalabalık vardı bakkalın önünde. bakkal benim ödeme yapmadığımı sandı cüzdanımı alıp baktı. 250bin lira var bunu bana vereceksin dedi. direndim. seni okuluna şikayet edeceğim dedi. et dedim ben de. ispiyoncu sınıf arkadaşlarım olayı sana anlatmışlardı. beni, tüm sınıfın karşısında tahtaya kaldırdınız ve azarlayıp aşağışadınız. tarafınızdan iftiraya uğruyordum. o gün ağlamamıştım çünkü iğrenmiştim sizden. tek hatırladığım deli gibi kalbimin çarptığı. bir daha o markete hiç gitmedim. sizi de hiç sevmedim. yıllar sonra karşılaştık. büyümüş, zayıflamış, çocukluk halinden çıkmış ve ergenliğimi atlatmıştım. başarılıydım. sen ise bir grup öğretmen arkadaşınla oturuyordun. beni gördün ve benimle övündün, işte benim öğrencim diyerek... ben sadece samimiyetsizce gülümsedim. keşke o gün söyleyebilseydim, beni sizin iyilikleriniz, zekanız, bilgi kaliteniz yetiştirmedi, beni sizin ikiyüzlülüğünüz, gaddarlığınız ve kötülüğünüz yetiştirdi.

  • öncelikle karşılaştırmalı fotoğraf, bölüm videosunda daha birçok detay var: https://i.hizliresim.com/prjml8.jpg

    türk televizyonun yeni rezilliği. izleyiciyi kurgu maceralarla kandırarak salak yerine koyduklarını biliyorduk, program içeriğinin büyük kısmının otel odalarında ve üstüne kumaş atılmış yemek masalarında geçiyor, bütün bu iç çekimler istanbul'da yapıldı. hatta iki ay önce döndükleri halde hala istanbul'da çekim yapıyorlar. son bölümün önemli bölümü safiye'nin sahte zehirlenmesine ayrıldı. daha sonra "aman da sevgilim zehirlenmiş" diye faik 15 saatlik yoldan bunun yanına gelmez mi? safiye bu arada tırnaklarını kesip boyamış, saçını değiştirmiş ama hala baygın numaraları yapıyor, ms hastası oğlumla konuşamadım diye sömürü konuşması yapıyor. fotoda göreceğiniz gibi yattığı yatak zincirlikuyu'daki avantgarde levent hotel'in residential suitinde. safiye telefonda ingilizce/tarzanca lobiyi arıyor ama anlaşamıyor, bu da zincirlikuyu'daki otelde. daha sonra otelin restoranına iniyorlar, güya vietnam'da oteldeler, mutfağa gizlice girip menemen yapıyorlar. mutfakta buzlamaya çalıştıkları "the buffet" restoranın ismi. bu zincirin 4 şubesi var, hepsi de türkiye'de.

    programın yapımcısına not: böyle sahtekarlıklar yapacaksanız ilk önce prizlere dikkat edin. çok gezenler bilir, bizim prizlerimiz bazı batı avrupa ülkelerinde kullanılıyor, dünyadaki otellerde oda için mutlaka kendi standartlarında priz olur, kesinlikle, asla başka tür priz kullanılmaz, sadece banyo gibi yerlerde çoklu standart destekleyen priz olur. türkiye'de kullandığımız alman standardındaki topraklı prizi uzakdoğu'da göremezsiniz. buradan açık verdiniz. mutfakta buzlama çabasına girip yine de sondaki "fet", baştaki "b" tepedeki "the" kısmı görünen dev logo da foursquare'e "the buffet" yazıp kullandığınız mekanın ortaya çıkmasına sebep oldu. üstelik o bölümdeki kıyafetleri giymiş olan safiye ve faik geçen hafta çekim öncesi gittikleri yemekte magazin programlarına poz verdiler.

    edit: çok şükür işsiz değilim. aq veledi bazı yazarlar sanki kendisi bütün gün atomu parçalıyormuş gibi küçücük beyniyle laf soktuğunu sanıyor ezik. sayfalarca game of thrones kritiği yapınca daha havalı olmuyorsunuz. burada büyük bir medya aldatmacası var, insanları farklı bir ülkede gibi gösterip birbirleriyle sahte kavgalara sokup televizyonculuğu dibe çekmeye çalışanlar var. sen bunun ortaya çıkmasını işsizlik olarak görüyorsan kandırılmayı hak ediyorsundur.

    buyurun bu 9. bölüm, otel odası 10'ncu bölümde de görünecek:
    https://www.youtube.com/watch?v=lddhttpvpew

    otel restoranının foursquare sayfası:
    https://foursquare.com/…et/508cf0b1e4b066b588158c3f

    otelin foursquare sayfası:
    https://foursquare.com/…8c8e5e88c928804f2466/photos

    zomato fotoları:
    https://www.zomato.com/…-hotel-levent-merkez/photos

    otelin web sitesinden resıdentıal suıte fotoğrafları: (cepten girince deluxe oda çıkıyor. pc'den görünüyor)
    http://www.avantgardecollection.com/…l-suite.5.aspx