hesabın var mı? giriş yap

  • geçen seçimlerde böyle tam sandık başında durup,sandık görevlisine;

    "ben seçilmem seçerim.." demeyi ne kadar çok istedim anlatamam.hatta adama bi 3 saniye falan bakakaldım.

  • türk dizi tarihinin;

    - en tırt holdingini, (bütün mahalleyi işe aldılar)
    - en tırt ceo'sunu, (hiç danışmanı, avukatı falan yok, en küçük sorunda bütün yetkileri damadına devretti)
    - en tırt komiserini, (kuzey'in peşine takıldı olay çözmeye çalışıyor, arada kuzey'i alttan alıyor, sakinleştiriyor falan)
    - en tırt mafya babasını, (alt tarafı bir adam vurdu, japonya'ya kaçtı herif)
    - en tırt girişimcilik hikayesini (makara),
    - en tırt stilistini (sabah sporunu park aletlerinde yapıyor)

    barındıran dizi.

    kabul edin aslında senaryo komple ilkokul müsameresi gibi ama izliyoz işte mal mal.

  • rasyonalist teorilerin uluslarararası politikanın yapılarını yalnızca materyal bir değerlendirmeye tabi tutmasına ve uluslarararası politikanın aktörlerinin çıkarlarının ve davranışlarının belirlenmesinde sadece materyal unsurların etkili olduğu görüşüne karşı tepki olarak ortaya çıkan bir akımdır. kontrüktivistlere göre "dünya sosyal bir inşaadır" yani uluslararası politikanın temeli materyal olmak yerine sosyaldir. nedir peki devleti yada devletlerin politikasını oluşturan aktörler: din, dil, ırk, kültür, ideoloji vs vs...

    materyal yapıların ancak içinde bulunduğu sosyal çevreyle anlam kazandığını savunmuşlardır. buna bir örnek vermek gerekirse: abd için ingiltere'nin sahip olduğu nükleer silahların bir tedirginlik yaratmadığını, fakat kuzey kore'nin sahip olduğu nükleer gücün kaygı doğurduğunu belirterek görüşlerini doğrulamaya çalışmışlardır.

    konstrüktivistlere göre 3 temel varsayım vardı:
    1-toplum ve bireyin birbirini oluşturur.
    2-dil ve türevlerinin sosyal ilişkilerde inşaa edicidir.
    3-kurallar maddi varlıkları kaynağa dönüştürür.

    bu adamlar realistleri ampirik açıdan yetersizlikle suçlamışlar, peki kendileri yeterince ampirik olabilmişler midir: hayır.