hesabın var mı? giriş yap

  • "fatih'te tramvayın çarptığı vatandaş"
    "#sıcakhaber tramvayın altında kaldı, tramvay altında kalan yayayı kurtarma çalışması sürüyor."

    her şeyin özeti, kahpe medya. hem de büyük harflerle.

  • sarılmak, sarılırken koklamak. derin derin içine çekmek kokusunu. ne müthiştir.

    not: erkeğim, ibneliğin lüzumu yok.

  • tam anlamıyla bir turnusoldur. bir insanın ne mal olduğunu kısa süre içinde anlamak istiyorsanız bulunduğu ortamda kendinden bir "alt statüde" olan kişilere nasıl davrandığına bakın. davranışları kalibresini ve kalitesini çok kısa bir süre içinde gün yüzüne çıkartacaktır. asla şaşırtmaz.

    tanım: makam ve mevkiye tapmayan, insan gibi insandır.

    edit : arkadaşlar hayatının çok büyük bir bölümünü garsonluk yaparak geçiren bir kişi olarak girdim bu entryi. dikkat ederseniz "alt statüyü" de tırnak içinde yazdım. her şeyden bağımsız, insana salt insan olduğu için değer verilen bir toplum yapısı sizler gibi benim de en büyük dileğim. fakat siz de takdir edersiniz ki kapitalist toplumun realitesi bu şekilde işlemiyor. ne yazık ki bir avuç "ahlaklı" insanın düşüncesi değil, yığınların düşünsel pratiği hakim tüm toplumsal yapıya.

  • benim saçma bulduğum nokta, "kendini ağırdan sat", "hemen yüz verme amk", "sabret" gibi tabirler. lan çok güzel bir gece geçirmişsin birlikte (yoksa niye atasın zaten), çok eğlenmişsin, hatta kapısına kadar da bırakmışsın, kesin atarım abi. bundan mutlu olan kızla zaten devam ederim, diğer türlü "ay manyak yapıştı" diyecekse o zaman 2 saat önce nerene yapıştım ulan diye sorarım. benim istediğim, attığım mesajı görünce gülümsemesi, kısa bir cevap verip dönüp kıçını uyuması.

    şöyle olaylar için strateji varsa ben yokum canlar.

  • 93m ile mecidiyeköy'den zeytinburnu tarafına ilerliyorum. sağımda, pencere kenarında bir kız oturuyor. önümde en son durakta binmiş bir kız oturuyor. onun yanında da bir erkek ama belli fırlama biraz. bu kişiler, bir birlerine tamamen yabancı.

    e5'te seyir halindeyken sağ tarafımızda, çok alakasız bir yerde, havai fişekler patlamaya başlıyor, tabii herkes dönüp izlemeye başlıyor. o arada ön çaprazımdaki fırlama, yanındaki kıza dönüyor birden ve "bak sen yanıma oturdun diye havai fişek gösterisi yaptırıyorum" dedi, herkes gülmeye başlıyor ve ben o arada havai fişeklere doğru sağa dönüyorum, tabii doğrultu olarak yanımdaki kıza bakıyorum da zannedilebilir. o anda kız benim ondan tarafa baktığımı görünce bana dönüp "o kadar zaman oldu, yanımda oturuyorsun, hiç havai fişek patlatmadın" dedi. bu arada hal-i hazırda gülmekte olanlar yerlere düşmeye başladılar. ben ne diyeceğimi bilemez halde, kem küm ettim biraz. insana böyle de yüklenilmez ki!

  • an itibarıyla tv’deki yayını üzerinden “siz kimsiniz oğlum?!” diyerek bizlere kimlik soran zat.

    ben voyager altin plak; güneş sistemi’nden çıkarak yıldızlar arası yolculuğa çıkan insan yapımı uzay aracındaki plak. insanlığa dair her şeyi üzerimde barındırıyorum.

  • yurt dışına taşınmak istemiyorum, türkiye artık güzel ve yaşanılası bi yer olsun yakamızı bıraksınlar istiyorum.

  • yukarıdaki haberi gördüğümden beridir çin propaganda timi nerede kaldı diyordum ki tim lideri 5 günlük gecikmeyle de olsa uyanmış.

    evet, israil'de aşının uygulandığı 5 milyon kişi arasında toplam 62 kişide kalp kası iltihabına rastlanmış. bunlardan ikisi ölmüş, geriye kalan 60 kişi taburcu olmuş. bu sorunla aşı arasında doğrudan bir bağlantı henüz kurulmuş değil.

    bakın kalp kası iltihabı için istatistikler ne diyor:

    the incidence of myocarditis is approximately 1.5 million cases worldwide per year. ıncidence is usually estimated between 10 to 20 cases per 100,000 persons.

    kalp kası iltihabı normal şartlarda her 100 bin kişiden 10 ila 20'sinde görülen bir durum. 7.8 milyarlık dünya nüfusu içerisinde her yıl 1.5 milyon kişide görülüyorsa bu da 100 binde 19.23 kişi yapar. bunu 12 aya böldüğümüzde her ay bu sorunla karşılaşanların oranı 100 binde 1.6 kişi olur.

    biraz daha araştırınca, israil'in aşılamaya aralık ayı sonunda başladığını görüyoruz. yani aşılamaya başlamalarıyla bu haberin piyasaya sürülmesi arasında 4 ay var. hadi diyelim ilk ay aşılama yavaş gitmiş olsun, ve o ilk ayı çıkaralım.

    normal şartlarda 100 binde 19.23 kişi oranından gittiğimizde, her yıl her 5 milyon kişiden 961'inde bu sağlık sorununun baş göstermesi beklenir. bu rakamı dörde böldüğümüzde de o 5 milyon kişi arasından 3 aylık sürede bu teşhisle hastanelik olma oranını buluruz. ne hikmetse, israil'de aşıyı yaptıran 5 milyon kişi içerisinde, hiç aşı yaptırmamış olsalar 240 adedinin sahip olması beklenecek sağlık sorununa sadece 62 kişide rastlanmış.

    diğer veriyi, yani 100 binde 10 ila 20'yi seçip alt sınırını aldığımızda da 5 milyonda yıllık 500 kişide, 3 ayda ise 125 kişide bu soruna rastlanması gerekir diyebiliriz. ancak hangi rakamı kullanırsak kullanalım aşıyı olanlar arasındaki kalp kası iltihabına rastlanma oranı beklenenden çok daha düşük. yani pfizer/biontech aşısı 62 kişide kalp kası iltihabına yol açtı denilebileceği gibi, fizer/biontech aşısı 63 ila 178 arasında kişiyi bu hastalıktan korudu da denilebilir, ki bu istatistiksel açıdan çok daha doğru bir yaklaşım olur. rakamlara, istatistiklere neresinden bakarsak bakalım, aşının kalp kası iltihabına rastlanma ihtimalini arttırdığını değil, aksine yarıya ya da çeyreğe indirdiğini görüyoruz. buyrun burdan yakın.

    şimdi bir de yukarıdaki bütün rakamları gözardı edip, bu aşının 5 milyon kişi arasından gerçekten normalde kalp kası iltihabı sahibi olmayacak 2 kişinin ölümüne yol açtığını farz edelim.

    koruma oranının %95 olduğunu bildiğimiz bu aşının 5 milyon kişiye uygulanması 4 milyon 750 bin kişinin ölümcül hastalığa karşı bağışıklık kazanması anlamına geliyor. yani bu aşı her 2.5 milyon kişiden 2 milyon 375 bininin hayatını kurtarırken 125 bin kişiyi o ölümcül hastalığa karşı korumasız bırakıyor, 1 kişiyi de dolaylı yoldan öldürdüğünü farz ediyoruz.

    bu çinli arkadaşın biontech boktan, size bunu verelim diyeceği sinovac aşısının koruma oranı ise %50.4. yani aşıyı yaptıran her 2.5 milyon kişiden 1 milyon 240 bini hastalığa karşı korunmuyor. bununla kalmayıp, korunduğu zannıyla gardını düşürüyor. gardını düşürmekle de kalmayıp çevredeki aşılanmamış olanlara da bulaştırıyor. brezilya'da ve şili'de covid vakalarının sinovac aşılamalarından sonra artmış olması boşuna değil. devlet araştırmak istese eminim ki türkiye'deki artışın da sinovac aşısına bağlanabileceği ortaya çıkacak.

    sonuçta, 5 gün önce bu haber haber sitelerine düştü ancak olması gerektiği gibi ihtiyatla karşılandı. ilerde, aşının beklenenin üzerinde bir yüzdeyle kalp kası iltihabına yol açtığı ispatlanırsa bunu da özgür, demokratik ülkelerin medyalarında görür, okursunuz. ne de olsa adamlar çin ya da malum ülke medyaları gibi ağır sansür altında çalışmıyorlar, propaganda metinlerini kopyala/yapıştır yapmıyorlar.