hesabın var mı? giriş yap

  • entry'lerin çoğunu okudum, bok atanların nerdeyse hepsi "gidecektim, vazgeçtim" gibi sığ sebeplerle gid-e-memiş kişiler.

    yurtdışına hayatımda ilk kez 2002'de yılında daha 19 yaşındayken çıktım., isviçre'ye gittim. 2 yıl okudum ve vizeyi uzatamadığım için geri döndüm, eğitim bitmişti. 2006'da, gittiğim için pişman olsam da, bir delilik edip çin'e gittim. ufak bir danışmanlık şirketinde business developer olarak çalıştım. 11 ay sonra kendi isteğimle geri döndüm.
    döner dönmez, askerliği halledip istanbulda iyi bir şirkete girdim, çalıştım, arada birkaç iş değiştirdim. tecrübe kazandım derken 2014'te katar'dan iyi bir ücret karşılığı danışmanlık teklif gelince bastım gittim. üstelik eşim ve 2 yaşındaki oğlumla birlikte... türkiye'deki şirketten istifa ettiğimde aldığım ücret, sanırım o zamanlar 7500 tl civarıydı. şu anda aynı pozisyon 10.000tl üstünde maaş öneriyor. evde izlediğim filme kadar para ödetmeyecek yan haklar da hariçti. eşim de çalışıyordu, kendi evimiz vardı vs vs... herşeye rağmen, katar da olsa ingiliz milleti ağırlıktadır deyip, yurtdışı her türlü rahattır deyip basıp gittik.

    katar'da 2 yıl kaldım, iyi para yaptım ve danışmanlığın süresi bitince ingiltere'yi gözüme kestirdim, ankara anlaşmasına hazırlandım ve bastım geldim. 2016 mayıs'tan beri de buradayım.

    bunları niye anlattım, hayatında ilk kez yurtdışına çıkıp da "gavur yapıyor amuğagoyim" diyen biri olmadığımı anlayın diye. çin'i de gördüm, dubai-katar'ı da... yaşadığım ülkeler dışında da, kah gezmek kah iş için, kah arkadaş ziyareti için 20den fazla ülke gezdim. arkadaşlarımla da sürekli irtibat halinde olduğumuz için çoğu hakkında ahkam kesebilirim.

    tüm bunların sonunda emin olun ki; türkiye kadar bozuk ortama sahip, insanların birbirine somurttuğu bir ülke görmedim. srilanka'ya gittim, yahu herkes mi yardımsever olur. 3 gün gezdiğimiz srilankalı şoför, "burada hindu tapınağında da tapabilirsin, yandaki camiye de gidebilirsin. biz karşı tarafa saygılıyız" diyordu. şu ceylon çaylarının çıktığı, eski adının ceylon olduğu srilanka... türkiye'de yılbaşı eğleniyor diye reina'ya saldırdılar da akmallar alkış tuttu. şimdi oraya cami yapıyorlar.

    velhasıl, gidemeyenlerin boş umutsuzluk triplerine aldanmayın. londra'dan bildiriyorum. oğlum 5 yaşına girdi, ingiltere gibi bir ülkede eğitim alıyor. kendi kafam rahat. siyasetle boğmuyorum bütün günümü, etrafımda sağcı-solcu kim olursa olsun karşıt görüşe küfreden insanlar yok. varsa da kolaylıkla hayatımdan çıkarabiliyorum. türkiye'de birini kovsan diğeri önüne atlıyordu.

    kısacası kısa ömrümü çomaristanda heba etme niyetim yok. niyeti olan varsa da buyursun kalsın.

    hala motive olamamış, az biraz hedefi olup da kafasında sorusu olan varsa; yurtdışına çıkma konusunda her türlü motivasyonu vermeye hazırım.

    londra'dan bildirdim...

  • son birkaç yılın en iyi bilimkurgu filminden biri.

    açıkçası ben bugüne kadar vakit kaybı diyen entel ekşiciler yüzünden kararsızlığa düşmüş, ertelemiştim izlemeyi ama bugün izlediğimde bu sözlük artık iyice beğenmemenin bokunu çıkardı diye düşünüyorum.

    özellikle konusunun sınıfsal farklılık olması ve bunu olabildiğince sert işlemesi sayesinde içinde yaşadığımız dünyayı sorguluyorsunuz ve aynı zamanda konuyu da olabildiğince sürükleyici işlediği için hiçbir şekilde sıkılmıyorsunuz. ki sırf aksiyon niyetine bile izlense iyi bir film izlemiş olursunuz.

  • otobüse binerken mecidiyeköy'de bir numara yok. bir güzel uyudum. sonra gözümü bi açtım, karşıdan karlı dağlar geçiyor. bir daha açtım başımda bir çocuk: “kalk abi.” diyor “kars’a geldik(!)” *

  • edit: iddialarin aksine, bu entry hic silinmemistir.

    cocukluktan beri ara sira dusundugum bir konu bu. "ne yapardim ?" diye. aslinda biraz daha spesifik bir soru sormustum kendime, "sezar'in yasadigi doneme gittim ve beni yakaladilar, sezar'in karsisina cikardilar. ne yapardim ?" diye.

    bu baslikta daha once bilgisayar uzmani olup da "o donemde bilgisayar mi vardi ? bir sey yapamazdim" yazanlar olmus. oysa ki benim kendime verdigim cevap bunun tam tersi. bilgisayar uzmanligim sayesinde hayatta kalabilirdim.

    nasil ? sorusunun cevabi asagida.

    oncelikle (bkz: sezar şifresi). uygarligin her doneminde islem (oncelikle dort islem) yapabilme kapasitesi ve matematik belirleyici olmustur ve onemlidir. cunku uygulama alani askerlikten insaata, muhasebeden vergilendirmeye kadar yuzlercedir ve her biri bir siyasi iktidarin varligi icin son derece onemlidir. dolayisi ile islem kapasitesinin artmasi ve hizlanmasi tum devletler icin onemli bir arzu nesnesidir.

    bu yuzden, sezar'in karsisina ciktigimda onerecegim sey basit de olsa bir bilgisayar ve onun getirdigi islem kapasitesi ozellikle de sifreleme (bkz: xor) teknigi olacaktir.

    "bilgisayar olsa ben de oneririm. o donemde elektrigi, bilgisayari nasil bulacaksin ?" diyeceksiniz tabii ki dogal olarak. cevabi asagida.

    32 tane kirmizi giyinmis asker, 32 tane mavi giyinmis asker, 32 tane de beyaz giyinmis asker aliyorsunuz. ellerine de birer bayrak veriyorsunuz.

    bunlari ayni renkte olanlari yanyana olacak sekilde beyazlar onde, maviler ortada, kirmizilar ise arkada olacak sekilde diziyorsunuz. sonra, beyaz giyinmis askerlere basit bir egitim veriyorsunuz.

    diyorsunuz ki, "ben simdi karsinizdaki tepede duracagim, elimde de cesitli renklerde bayraklar olacak, bu bayraklari kaldirdigimda su basit islemleri yapacaksiniz".

    her bayrak degistirdigimde, arkandaki mavi ve kirmizi giyinmis askerlere bak. ellerindeki bayraklarin durumuna gore (bayrak yukarida veya bayrak asagida) su basit islemleri yap ve sen de elindeki bayragi buldugun sonuca gore ya kaldir, ya asagida tut. (buradan sonrasini tahmin edebileceginizi dusunuyorum)

    eger yesil bayrak (and islemi) kaldirirsam:

    1. mavi ve kirmizili askerlerin her ikisinin de bayragi yukarida ise: bayragi kaldir
    2. mavi ve kirmizili askerlerden herhangi birinin ya da ikisinin birden bayragi asagida ise: bayragi asagida tut.

    eger sari bayrak (or islemi) kaldirirsam:

    1. mavi ve kirmizili askerlerden herhangi birinin veya ikisinin birden bayragi yukarida ise: bayragi kaldir.
    2. mavi ve kirmizili askerlerden her ikisi de bayragi asagida tutuyorlarsa: bayragi asagida tut.

    eger mor bayrak (xor islemi) kaldirirsam:

    1. mavi ve kirmizili askerlerin her ikisi de bayragi indirmisse: bayragi indir
    2. mavi ve kirmizili askerlerin her ikisi de bayragi kaldirmissa: bayragi indir
    3. aksi durumda bayragi kaldir.

    sonuc: temel binary operations'lari yapabilen, cok yavas da olsa calisan dusuk cycle'li fakat 32 bitlik bir bilgisayar urettik. diger temel operation'lari da benzer sekilde uretmek mumkun.

    peki bununla ne yapabiliriz ? temel bilgisayar bilimleri bilgisi olan herkesin tahmin edebilecegi gibi o tarihte cag atlatabilecek hesaplamalari yapabiliriz.

  • bunların kol uzunluğu dirseklere kadar olanlarından giyniyorum, cebine de erik doldurup kütür kütür yiyorum vallahi. ardından düğmesini boynuma kadar ilikleyip çorabıma sıkıştırdığım marlboro'yu içerken kahvede okey oynayanlara yancılık yapıyorum. hayat bana güzel hacı.

    bu arada derdinize sokayım...

  • marca'da hakkında çıkan yazıyı ismail er tarzı ele alırsak;

    "maç sonrasında nuri'yi odasına çağıran tecrübeli çalıştırıcı "alman liginde takımına şampiyonluk yaşatmış bir oyuncusun. ben seni buraya baş rol oyuncusu olman için getirdim. bunun için biraz daha özveri göstermen lazım. ben takımını atağa kaldıran, sert şutları ile kalecilerin korkulu rüyası olan, lider kimliğini sergileyen bir oyuncu istiyorum. kafamdaki nuri değilsin" diye konuştu..

    hocasının sözleri karşısında duygulanan nuri ise "camianın beklentilerinin farkındayım. yaşadığım ağır sakatlık sonrasında elimden gelen her şeyin en iyisini yaparak eski günlerime dönmeyi arzuluyorum. kendimi daha da toparlayacağıma ve camianın gözüne gireceğime söz veririm. sizi utandırmayacağım" şeklinde cevap verdi."

    (bkz: kafamdaki tello değilsin)

  • taso çıksın diye cips yiyerek şişmanlattığınız çocukları şimdi yürüterek zayıflatıyorsunuz.
    teşekkürler nintendo.

    uyarılar üzerine gelen edit: oha entry nick olmuşum *

  • dün neredeyse tüm günü annemle beraber hastanede geçirdik. artık eve dönüş zamanı geldiğinde annemi hastanenin açık otoparkına çıkardım ve birlikte ağabeyimin arabayı getirmesi için beklemeye başladık. ikimiz de çok yorgunduk. tüm enerjimizin tükendiğini düşündüğümüz sırada, kar beyaz tüylü, bal rengi gözlü güzeller güzeli dişi bir sokak köpeği belirdi on metre kadar önümüzde. tam da o sırada hastaneden çıkan, kendine insan diyen bir çift, onlara hiç sokulmadığı halde, bu güzeller güzeline tekme attılar. gördüğüme inanamadım. tam ikinci tekmeyi atmaya yeltenirlerken, tüm enerjisinin bittiğini düşünen ben kendimi bunu yapan insan müsveddesine bir güzel haddini bildirirken buldum.

    hayvanların, özellikle de sokak hayvanlarının ne kadar akıllı varlıklar olduklarını gözlemleyenler iyi bilir. bu gördüğümüz güzel varlık da elbette öyleydi. hiçbir zarar vermediği halde, ona tekme atılmıştı ama o şiddet gördükten sonra dahi saldırmayı ya da havlamayı seçmeyerek bir asalet sergiliyordu adeta. üstelik benim onu savunduğumun da farkındaydı. bahsini ettiğim yaratık çift oradan uzaklaştıktan sonra hafif öne doğru eğilip, sağ elimle, sağ dizime vurarak yanıma çağırdım. koşarak yanıma geldi. usulca başını uzattı. araba gelene dek elimi üzerinden hiç çekmedim. o esnada tesadüfen kuzenim yanımıza geldi. o da hiç iğrenmeden, elini uzatıp bu tatlı kızı sevdi. gün boyu kaybettiğim tüm enerjim yerine gelmişti. onu severken, ona kötü davranan herkes adına, ondan özür diledim. tabii bana kendimi iyi hissettirdiği, annemi gülümsetebildiği için de bolca teşekkür ettim.

    sokak hayvanlarının tümünü ayırt etmeksizin çok seviyorum ve asla onlardan iğrenmiyorum. iğrendiklerime gelince, onlar yukarıda satır aralarında açıkça yazıyor zaten.

    edit: imla takıntısı

  • 31 mart 2019 yerel seçimlerinde, chp'nin, dsp adayına giden oylar sebebiyle kaybettiği belediyelerin listesidir.
    normalde alanda görünürlüğü olmayan, sosyal medyada bile görünürlüğü olmayan fakat seçim gelince ortaya çıkıp aday gösteren dsp'nin sebep olduklarının bir kısmı şunlardır:

    silivri / istanbul
    mhp - 46.740 (volkan yılmaz)
    chp - 43.933 (özcan ışıklar)
    dsp - 6689 (selami değirmenci)
    kazanan ve chp/ittifak adayı arasındaki oy farkı: 2.807
    -----
    keşan / edirne
    akp - 18.429 (mustafa helvacıoğlu)
    chp - 18.406 (şenol yalı)
    dsp - 59 (yunus emre ergamalıoğlu)
    kazanan ve chp/ittifak adayı arasındaki oy farkı: 23
    -----
    çifteler / eskişehir
    mhp - 4.758 (kadir bıyık)
    chp - 4.750 (zehra konakçı)
    dsp - 21 (sevilay altaş)
    kazanan ve chp/ittifak adayı arasındaki oy farkı: 8
    -----
    pazarcık / kahramanmaraş
    akp - 17.901 (ibrahim ylmazcan)
    chp - 10.684 (haydar ikizer)
    dsp - 10.067 (kamil dalkara)
    kazanan ve chp/ittifak adayı arasındaki oy farkı: 7217
    -----
    aksu / antalya
    akp - 15.467 (halil şahin)
    iyi parti (chp ittifak adayı) - 12.473 (durmuş ali arslan)
    dsp - 11.506 (isa yıldırım)
    kazanan ve chp/ittifak adayı arasındaki oy farkı: 2994
    -----
    serik / antalya
    akp - 28.759 (enver aputkan)
    dsp - 24.777 (mehmet habalı)
    iyi parti (chp ittifak adayı) - 21.287 (yusuf mecek)
    kazanan ve chp/ittifak adayı arasındaki oy farkı: 7.472

    örnekle çoğaltılabilir fakat hiçbiri 1999 ankara seçimleri kadar unutulmaz olmayacaktır:

    ankara büyükşehir belediyesi
    fp - 541.515 (i. melih gökçek)
    chp - 512.083 (murat karayalçın)
    dsp - 169.490 (doğan taşdelen)
    kazanan ve ikinci arasındaki oy farkı: 29.432

    çankaya belediye başkanlığından büyükşehir belediye başkanlığına geçmeye çalışan doğan taşdelen, aday gösterilmeyince dsp'ye geçerek aday oldu ve ankara'yı melih gökçek'e teslim etti.