ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ev alamayan doktor çift
-
edit: yine "nereye harcıyor 12-13k cı" tayfa gelmiş amk. ulan insanlar karı-koca doktor olmuş. ne yapacaklar; asgari ücretliler gibi halk ekmekten ekmek alıp bulgur pilavı yiyip ayran mı içecek?
4-5bin liralık ev kirası, aidatı, araba taksidi, kasko taksidi, mtv'si, 3bin lira civarı mutfak masrafı, temizlikçisi, sosyal aktivitesi, tatili, kaçamağı, restoranı, otu boku topla kaç para yapacak? adam doktor olmuş evinde oturup tiktok mu çekecek?
tuhafsınız amk. hayat standardı denen bir şey var. amerika'da doktorlar tesla'ya biniyor, bu doktor çift 48 ay boyunca clio taksidi ödüyor. el insaf.
sözlük yine embesil kaynıyor.
nasıl alacaklar ulan?
eve 20bin giriyor diyelim, istanbul'da 1+1 evler 500k. 650-700'lük bir ev beğensen 150-200bin peşinat vermen gerekiyor.
adamlara 20bin giriyor, bunun 12-13binini zaten net bir şekilde harcıyorlardır.
tatilidir, arabasıdır, kaskosudur otudur bokudur derken 3-4bin lira tasarruf yaparlar taş çatlasın. 200bin peşinat için 50 ay boyunca o parayı biriktirmeleri gerekiyor kısaca.
bu ülkede, anadan babadan dededen mal kalmayan, destek almayan kimse eli yüzü düzgün bir ev alamaz.
gerçekten hoşlanılan kişiye karşı mesafeli durmak
-
bir elmas örneği ile açıklamak gerekirse;
kömürle kaplıyken çok da değerli gibi görünmez. hoyratça kullanılabilir ya da fırlatılabilir. sıradandır, elinize ilk aldığınız an samimi olabilirsiniz çünkü gündelik bir değeri vardır ve kendiniz olabilirsiniz. sizi beğenmesini, istemesini ya da sizde kalmasını arzulamazsınız. oysa işlenip, düzgün kesim yapıldığında elmasa dönüşür. o zaman elinize aldığınızda sizin için çok değerlidir. çok dikkatli tutarsınız hatta çoğunlukla uzaktan bakıp seyredersiniz. sizin olmasını istersiniz, sırf size yakışsın diye en güzel tavrınızı takınır, en güzel makyajınızı yapar ve en güzel kıyafetlerinizi giyersiniz. o size alışıncaya kadar, sizi kabulleninceye kadar kendiniz gibi davranamazsınız. kasılır ve en iyiyi oynamaya çalışırsınız.
gerçekten hoşlanılan kişiyi bulduğunuzda da binlerce kömür arasından elması bulmuş gibi olur, uzaktan izlemeyi tercih edersiniz. çünkü öyle değerlidir ki asla sizin olamayacakmış gibi gelir. asla sizi görmeyecek, sizin ona baktığınız gibi bakmayacakmış gibi gelir. o an kendinizi basit bir çakıl taşı gibi hissedersiniz. elmasın kendi parlaklığından asla göremeyeceği kadar sönük. ya da elması ellemekten korkan bir çulsuz gibi... oysa sadece bir elmastır. sadece iyi kesim yapıldığı için değerlidir. yerin altından çıkarılmış bir kömür parçası.
sözün özü; kaybetmeyi göze alamayacak bir korkaklık, hiç elde edemeyecekmiş gibi umutsuzluk, kendini beğendiremeyecekmiş gibi güvensizliktir.
teşkilat dizisinde z kuşağına verilen cevap
-
trt'de yayınlanan teşkilat adlı dizide, akp'nin suriye politikasını eleştiren genç kesimlere 'okkalı' bir cevap verilmiş. daha doğrusu diziyi yapan kekolar bunun okkalı olduğunu düşünüyorlar.
özetle dizide bir karakter, "suriye'de ne işimiz var?" diye bir soru soruyor. diğer karakterler de "her masada varız, sen rahat ol" gibi aptal saptal ifadelerle genç karaktere yanıt veriyor. hatta bir yerde "döverim ben bunu" falan diyor bir karakter.
fakat bu soruya verilen cevaplar da akp'nin "yalan üretim merkezi" videosunda olduğu gibi, sorunun altında kalıyor.
kaynak
bravo trt, bizim vergilerimizle bize saldırmaya devam et.
sevgili akp, z kuşağını ve diğer genç kesimleri böyle kazanacağını zannediyorsan çoktan siki tutmuşsun ama haberin yok.
topçu kışlasının tasarımlarını yaptırıyorum
-
gezici arkadaşlar gaza gelmeyin 2013den beri 1 çivi bile çakmayan şimdi hiçbirşey yapmaz
bu seçim daha çetin geçecek gibi görünüyor ekonomik olarak sıkıntıda olan halka o sıkıntıyı unutturacak tekrar kendilerine bağlayacak malzeme lazım
%70 in sağ partiyi desteklediği bununda %55 in iktidar tarafı olduğu bir ülkede eğer sokağa çıkarsanız kaybeden olursunuz
bu dünya kimseye kalmaz bugün o yaptırır yarın başkası yıkar bunu unutmayın
fernand coulibaly
-
yenildikleri bir maçtan sonra televizyonculara röportaj verirken şöyle bir diyaloğa girmiştir:
coulibaly: (düzgün bir türkçeyle) abi hep onlara penaltı, bu hakâmler manyak ya..
spiker: coulibaly, ceza almayasın sen de, manyak diyosun da..
coulibaly: (bozuk bir türkçeyle) ban turkşe bılmiyor, manyak ne demek bılmiyor..
tcdd'nin getireceği yeni tren için isim önerileri
-
rayyip
hayattaki küçük mutluluklar
-
sabahları, burnunuzun dibine kadar sokulduktan sonra gözlerinizin içine bakarak "baba uyandık mı? " diye soran üç buçuk yaşında sarı kafalı bir oğlan çocuğu.
ardından "henüz uyanmadık oğlum" deyip, yarım saat daha sarılarak uyumak; hayattaki küçük mutlulukların en değerli bonusu.
arkadaşlığın bir üstü sevgililiğin bir altı
forrest gump
-
"75 iq'ya sahip olmak, gercek hayatta idiyot olmak anlamina gelirken orduda dahi olmak anlamina gelir" gibi ince ayarlari bunyesinde barindiran film.