hesabın var mı? giriş yap

  • bu boktan satış stratejisi ayrı tartışılır ama şok market çalışanlarına üzülüyorum gerçekten.

    bugün sigara almak için şok'a gittim. kasada bir tane kızcağız önümdekilere yalvar yakar “bir tane piko alır mısınız” diyor. istemeyenlere lütfen, prim alamayacağım yoksa, bir tane alın falan diye kendini acındırıyor.

    sıra bana gelince kıza sordum. o bölgede 13 tane şok market varmış. aralarında piko satmak için yarışıyorlarmış. en çok satan markete de prim veriyormuş merkez. her hafta sanırım başka ucuz bir ürün sattırıyorlar böyle yalvar yakar, dilencilik yaptırarak.

    yazık değil mi lan insanları bu hale getirmek. ne vicdansız iğrenç insanlarsınız siz. yok bir de başka şok markete gitsem, orada da başka biri böyle yalvaracak. ondan alsam bu kez önceki kız prim alamayacak. yapacağınız işe sıçam.

  • yes minister'da şu şekilde işlenmiş olan hükümet pratiği:

    james hacker: when am ı going to do all this correspondence?
    bernard woolley: you do realize you don't actually have to, minister.
    james hacker: don't ı?
    bernard woolley: not if you don't want to. we can draft an official reply.
    james hacker: what's an official reply?
    bernard woolley: ıt just says "the minister has asked me to thank you for your letter"; then we say something like "the matter is under consideration", or even, if we feel so inclined, "under active consideration."
    james hacker: what's the difference?
    bernard woolley: well, 'under consideration' means we've lost the file; 'under active consideration' means we're trying to find it.

    türkçesi:

    bakan - bu kadar yazışmayı ben hangi ara yapacağım?
    müsteşar - yanıt vermek zorunda olmadığınızın farkındasınız değil mi bakanım?
    b - değil miyim?
    m - istemiyorsanız hayır. her zaman bir 'resmi cevap' yollayabiliriz.
    b - resmi cevap nasıl oluyor?
    m - önce 'bakanlık mektubunuz için size teşekkür eder' gibisinden bir şeyler söylüyoruz, sonra ya 'konuyla alakalı inceleme başlattık' diyoruz, ya da, o da eğer cidden lüzum görürsek, 'konuyla alakalı fiili inceleme başlattık' diyoruz
    b - ikisinin arasındaki fark ne?
    m - valla 'inceleme başlattık' dosyayı kaybettik demek, 'fiili inceleme başlattık' dosyayı bulmaya çalışıyoruz demek.

  • çoğunlukla 50 gb olarak uygulanan adil kullanım kotası o kadar komik ve adaletsiz ki, bunu rakamlarla açıklamaya çalışalım:

    8 mbps'lik bağlantıyı tam kapasite kullanan biri saniyede 1 mb veri indirebilir. bu da ayda, (60*60*24*30=) 2.592.000 mb eder.

    yani ayın 1'inden 30'una kadar hiç durmadan 24 saat full download yapan birinin indirebileceği toplam miktar en fazla (2,592,000 / 1024=) 2531 gb'dır. yani yaklaşık 2,5 terabyte. interneti download olarak görüyorlar ya, işte 8 mbps'lik hattın download kapasitesi bu: 2,5 terabayt.

    aylık kapasitesi 2.5 terabayt olan bir hattın daha 50 gb'ını kullanan birine, "sen bu hattı sömürüyorsun" demek, en basit anlamıyla arsızlıktır.

    ben hattımın kapasitesinin daha % 2'sini kullanmışken, sen bana nasıl "adaletsiz kullanıyorsun" dersin?

    adil kullanım kotası gerekli olabilir ama bu şekliyle ve ttnet'in uyguladığı biçimle en adaletsiz uygulamalardan biri. rakamlar da ortada.

    üstüne üstlük, bu paketleri "limitsiz" adı altında satıyor. yani % 2'den sonra sınırlayacağı hattı satarken "limitsiz" ibaresini koyup tüketiciyi aldatıyor.

    benim kapasitemin % 2'sini bana sınır olarak koyan, paketin ismiyle tüketiciyi yanıltan şirketi hangi mahkeme haklı bulur acaba?

    avukat olsam veya bu işlere harcayacak param olsa bu sisteme dava üzerine dava açarım.

  • yeni uyanmış sevgili sıcacıktır.
    suratı hiç karizmatik değildir. şişmiş gözleri ile bir japona duyulan şefkati hissettirir. bir başkasında gördüğünde gözünü kaçırdığın çapaklara işaret parmaklarınla yumuşacık dokunup almak istersin.
    mırmır mırıldar sevgili.
    hele gözlerini açıp da seni görünce gülümserse, bir an nefesin durmuş gibi hissedersin.
    ister 35 numara bir kadına ister 45 numara bir erkeğe ait olsun, yorgandan dışarı sızmış bir sevgili ayağı, içindeki tüm kötü duyguların panzehiridir.
    insanın en zayıf noktasıdır o, uyurken herkes masumdur tezinin kanıtıdır o yamuk duran, yorganlardan fırlayan yaramaz, bilinçsiz ayak.

    uyku sonrası ilk saçmalama cümlelerine şahit olmak yakınlaştırır iki insanı birbirine.
    çünkü saçlarını arkaya yatıracak, parfümlerini sıkınacak, yüzünün anlamını istediğin gibi resmetmene yarayacak makyajı yapacak zaman yoktur.

    gri farlarla boyadığın gözlerin, paçaları liğme kotunla vermeye çalıştığın özgürlüğüne düşkün ve asi imajına tur bindirir, yastığın altına saklanmış kol, yakası yamulmuş ayıcıklı pijama.

    kalkar kalkmaz;- benim prensiplerim vardır bebek- diyemez kimse, algılar hala bilinçaltı ile gerçek yaşam arasında gidip gelmektedir. en fazla;
    -mm picamanı mmmmrm ters mi giymişsin mmmrrr , saçın yan dönmüş çok şirin mmmrrrmm- çıkar ağzından

    ben astığım astık erkeğim tripleri, hiç olur, bir avuç içiyle göz ovma hareketiyle.

    insan aslında çığlık çığlığa bağırmaktadır, benim şevkate de ihtiyacım var, diye.

    yeni uyanmış sevgili ile hergün yeni duygular uyanır içinde. kedi yutmuş gibi cırmalanır kalbin.

    kendini yorgandan sızan ayaklara gülümserken bulursan birgün, kedi tırnaklarıyla aşk yazmış demektir kalbine.

  • aslında sagopa çoktan barış çubuğu uzatmıştı. hatırlarsanız iki üç sene önce aynı anda türk rapinin mihenk taşlarıyız şeklinde bir tweeti vardı fuat, ceza ve dr fuchs'ı etiketleyerek. bu çağrısına fuchs karşılık vermiş, son albümünde halen isminde güzel bir şarkı icra etmişlerdi.

    sular duruldu derken fuat gereksiz yere "1999 yılında buralar rap açısından bildiğin çöldü. o zamanlar dj mic check'in evine giderdik -burada onun ismi halen benim için dj mic check diyor- adamda plastik mikrofon dahi yoktu gittim almanya'dan cihazlar getirdim rap yapabilmek için, adamakıllı mikrofona o zaman sahip oldular." deyince ortalık karıştı. sagopa'nın bugünkü tweeti o sözler için sarf edilen tweetlerdi.

    valla fuatçığım yaş olarak hem sagodan hem de cezadan daha büyük bir isimdin. türkçe rap'e de onlardan önce başladın ancak bunlarla kurduğun dostluk sayesinde 2003'te tv8'de yayınlanan programla ana akıma çıktın. arkada mic check kendini geri plana atarak djlik yaptı yani sagopa o programda kendisini geri plana atarak size stratch yapıyordu. sonra adamın kariyeri senden daha iyi bir yere evrildi.

    nağme olayına gelirsek şimdi hepsi nağme yapıyor buradan yürümek de çok enteresan. ayrıca okyanuslar ve birkaç şarkın dışında pek imza atamadın sago ve ceza kadar türkçe rap'e. bu ne cüret şarkısında dj mic check yerine ft kısmına sagopa kajmer yazmana rağmen adam telif atmadı ne youtube'da ne de spotify'da ama ikisine karşı karın ağrın daha geçmemiş anlaşılan. yıllar sonra iki pushta diye de diss atan sendin yani bilemiyorum.

    edit: yine büyük resmi çözdünüz mü iki dakikada:) reklam kokan hareketler gelsin konserler falan diyorsunuz fuat'ı bilmem de sago'nun zaten her ay turnesi var twitter sayfasında program halinde yayınladığı. demekki bugün ergen gibi boş kaldı elde sigarayla tüm gün tweet atmak istedi canı. şimdi de kolera'nın 9 dişim kırıldı lafına esen iyice uçmuş dokuz dişini mi kırmışım dio sdaflkhşjsad iyi geldi bünyeye de taşınma işlerim var neden tüm günümü ben buna ayırdım hiçbir fikrim yok.

  • özet: yolcu telefonu uçağa binmeden önceki bekleme yerinde bırakmış. uçaktan inip almasına izin vermemişler. bir arkadaş gelip alacak getirecek demişler onu da yapmamışlar. sonra yolcuya bir şekilde kapıyı açmışlar, uçaktan inip telefonu almış ama bu sefer de uçağa geri binememiş yasakmış.

    edit: özetleme tekniğimi soranlar, mit'den geçen hafta yayınlanan "from sparse to dense: gpt-4 summarization with chain of density prompting" makalesini okuyabilir.