hesabın var mı? giriş yap

  • "...
    biz kırıldık daha da kırılırız
    ama katil de bilmiyor öldürdüğünü
    hırsız da bilmiyor çaldığını
    biz yeni hayatın acemileriyiz.
    bütün bildiklerimiz yeniden biçimleniyor
    şiirimiz, aşkımız yeniden,
    son kötü günleri yaşıyoruz belki
    ilk güzel günleri de yaşarız belki
    kekre bir şey var bu havada
    geçmişle gelecek arasında
    acıyla sevinç arasında
    öfkeyle bağış arasında
    ..."

  • benim. evde bile derli toplu gezerim. ama raytingi sanıldığı/ söylendiği kadar yüksek değil. o da bilinsin isterim. ele güne karşı değil kendine karşı olunması gereken bir şey.

    vakti zamanında bir sevgilim var. çat kapı gelmeyi seviyor. bir gün şu konuşma yaşandı:

    s*: ben yukarı çıkana kadar ne ara süsleniyosun yahu?!
    b*: bu ev halim.
    s: sucuya mucuya da mı böyle açıyosun kapıyı?*
    b: hayır tamamen soyunuyorum daha fantastik oluyor!
    s: ha ondan siparişlerin şak diye geliyor.

    peki sonunda noldu? adam beni bi güzel aldattı.

    kıssadan hisse: istediğin kadar bakımlı ol, adama kekli börekli kahvaltı hazırla, gömleklerini kolala...
    geçinmeye gönlü yoksa, niyeti bozuksa beyhude! ne demiş aşık veysel:

    "güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa"

    o yüzden bakımlı kadın, kendine özenen ve bunu başkası için yapmayan kadındır.

  • dışarıdan bakana zormuş gibi görünen, ama koşullar oluştuğunda kendiliğinden yağ gibi kayarak geçiş yapılan seçimdir.

    bakışın sahte, gülüşün yalan, tenin anlık, ruhun ulaşılmaz olduğu bir zaman kesiti denk gelir. dostlukların ne kadar kolay vazgeçilebilen şeyler olduğu, düşmanların bile umursamaya değmeyecek şeyler olduğu dank eder. insana ait her şeyin gereğinden çok, gereğinden kolay, gereğinden ucuz ve gereğinden uçucu olduğu gerçeği surata çarpar ve bütün bunların acıtmak şöyle dursun rahatlattığı farkedilir. bir ay, bir hafta, bir gün, bir dakika önce peşinden koşturulan her tür insan ve onlara ait her şey 'istemez kalsın' statüsüne geçer ve bu, insana önce garip sonra çekici gelen bir güç duygusu verir. o zamana kadar hayatın ve varoluşun tanımı olmuş pek çok şey gülünç, grotesk ve saçma hale gelir ve o ana kadar arkasından yetişilmeye çalışılan dünya bir anda ayakların altına girer. 'vazgeçebileceklerin sana, sense vazgeçemeyeceklerine aitsindir' kuralının farkına varılan an budur.

    o anı yaşayana, geçiş inanılnaz derecede kolaydır. vazgeçilen her şeyin bıraktığı boşluğu bağımlılık yaratan bir güç duygusu doldurur. geçmiş zamanda kovalanan, artık kovalayan olur, bağlama sözlerinin yerini alay etme alır, kazanma ve kaybetmenin tanımları değişir, ve dünyayı hiç umursamadan seyretmenin keyfi, kişinin benliğini mutluluk veren bir işgalle ele geçirir.

    tercih edilmiş yalnızlığın verdiği mutluluk ve tatmin duygusundan vazgeçmek imkansıza yakın derecede zordur. her insan için dünyada tek olan çok özel olan başka bir insan denk gelmesi, seçilmiş yalnızlıktan feragat etmenin tek yoludur, başka hiç bir şey bu yoldan çevirecek güce sahip değildir.

  • - havuç.... havuuççç... nerdesin? havuç yine cep telefonu almadık diye ne numaralar çeviriyorsun bakayım... havuuç nerdesin???

    - alın lan size havuç... al havuç bu işte... al....

    - ayyyy amann yarabbim....

    - havucumu kalmış ulan 20 yaşındayım.... delirttiniz...

  • tarihe not düşülmesi gereken bir başka türk hava yolları rezaleti ama bu seferkininin hikayesinin üstüne hbo otursa mini bir sezon dizisi bile çıkabilir o derece değişik. ayrıca türk hava yolları da böyle böyle mağduriyet koleksiyonu yapmaya devam ededursun artık itibarları gözümde metro turizm seviyesine inmiştir.

    biz 17:40’ta tk 7248 uçuşu için uçağa gitmek üzere yer servisine alındık yaklaşık 5 dakikalık bir yolculuktan sonra uçağın dibine geldik ama kapılar açılmadı. bekliyoruz bi uçak var karşımızda gitmek istiyoruz ama gidemiyoruz. uçak da küçük embraer olanlarından hani sanki "bakın nasıl uçağımız güzel mi yeni aldık" diye böyle sergiliyorlar içerde biz ise 40-50 kişi nefes nefese güneşin vurduğu pist sıcağı ise yüzümüzde. neyse on dakika içerde bekledikten sonra yan taraftan bi vip dolmuşu geldi içinde 4-5 takım elbiseli adam ve birkaç güzel giyinimli kadın. bunların direkt uçağa alındığını gördük. hal böyle olunca yaşlıca bi amcaya fenalık geldi önce, sonra cinnet geçirdi kapıyı yumruklamaya, tokatlamaya başladı. bunun üzerine benim de süper kahramanlık dürtüm ister istemez harekete geçti. kapının acil durum çıkışına yarayan kırmızı düğmesini indirmeye başladım. -zaten hep içimde bi tuhaf ukte idi bu tür düğmelere basabilmek bir gün-. yalnız ben bu düğmeyi tam kavrayamadım ve kapı açılmadı bi türlü. yardım isteyeyim bari dedim sonra ulan süper kahraman yardım ister mi hiç diye biraz daha çektim parmağım kanadı. en son dayanamadım "pardon şunu indirebilir misiniz siz de?" dedim ve o sırada diğer kapıların da acil düğmesine bastılar, tüm kapılar açıldı. yaşlı adam ve bir kaç kişi beraber hızlıca görevlinin üstüne haklı bir şekilde kızarak yürümeye başladılar.

    “biz kümeste hayvan mıyız, kaç dakikadır bu sıcakta bekliyoruz otobüste?, neden bize kapıları açmıyorsunuz? vip'leri beklemek zorunda mıyız..niye bi açıklama yapmıyorsunuz?”

    yaşlı amca yer görevlilerine kızdıktan sonra kendinden geçip hostes ve pilotlara da kızdı. (ben bu yaşlı adamın eski ünlü hakem ve de milli hakem kurulu başkanı bülent yavuz olduğunu öğreniyorum. onu da uçaktaki 6 numaralı sivok beşiktaş formalı reyisten öğreniyorum. o da akşamki gençlerbirliği beşiktaş maçına gidiyormuş tek başına destek için. -gidemedi-)

    biz uçaktayken biraz sonra yardımcı pilot anons yaptı yüzünde anlamlandıramadığım bir gülümseme.

    “ya bizim bilgimiz dahilinde olmadan sizi uçağa davet etmişler, o yüzden sizi çıkarmak zorundayız. teknik bir sorun var sonra durumdan haberdar ederiz” dedi. herkes kabin bagajlarını geri aldı ve uçaktan çıktı. otobüse binerken artık iyice sosyal bir deneye maruz kaldığımızı düşünüyorum ve de bekleme salonuna giderken farkettik ki vip’ciler de bizimle beraber bu sefer aynı otobüste. o da ayrı bi komedi. vip dolmuşu ile dönseler daha bi komedi olurdu sanırım. bi tane aşırı zengin abla da gelip şikayet etti en sonunda.

    “biz vip’den çıktık, geri dönmemiz gereken yer de vip olması gerekirken neden burada ( bu fakirlerin arasında) bekliyoruz, anlamadım”.

    ablanın mağduriyeti elite plus mağduriyet bizimkisi basic, classic. öyle de olsa zengin de olsa ablaya ben hak verdim ve kendisinin mağduriyetini birazcık da olsa giderme adına araya mesafe koydum. orda beklerken sorunun ne olduğunu söylemediler, teknik arıza dediler, pilotun uçağı işgal(!) ettiğimizden dolayı kızdığını söylediler, birbirinden çelişkili cevaplar, birbirlerini anlamakta ve bize anlatmakta sorun çeken thy ve tgs görevlileri, atar yapan ego kasan yöneticileri olan ise gariban yolcuya. ulan ben hadi gencim az da sabırlı bi insanım yanımda 80 yasında bir dede vardı "niye buraya geldim" diye söylene söylene uzaklaştı vazgeçti uçuştan. ekranda ise periyodik olarak artan gecikme süresi. 45 dakika, 1 saat 5 dakika, 1 saat 20 dakika..vs

    asıl, 2 saate yakın bir rötardan sonra uçağa bindiğimizde ise suratımıza yedik fatality yumruğunu. "taksi sıramız 12, yaklaşık 45 dakika sonra kalkışı planlıyoruz".

    yani dünyanın bütün firmalarının bütün uçakları rötar yapabilir, bu havacılığın içinde olan bişey ancak bunu insan gibi ekrana yazarlar baştan bilgilendirirler, böyle thy gibi insana gluglu yours deyip hindi muamelesi yapmazlar. insan gibi açıklama yaparlar. yolcunun mağduriyetini giderirler bir şekilde. thy koltuklarında kıbleyi gösteren uygulamalar yapacağına biraz da elemanlarına yol yordam göstersinler. hepsi şaşırmış yönlerini. dün uçuştan 30 kişi vazgeçti umarım hepsi de hakkını arayacaktır bir şekilde. benim de elimden geleni şimdilik bu.

  • periyodik tabloyla alakalı ufak bir bilgi tazelemeye ihtiyaç duydum.
    lise kimya konusu olduğundan tyt hazırlık siteleriyle karşılaşmayı bekliyordum.

    periyodik tablonun özellikleriyle alakalı bir google aramasında bulundum.
    işte sonuç:

    --- spoiler ---

    periyodik tablo nedir? periyodik tablo özellikleri nelerdir? işte detaylar...

    periyodik tablo nedir? sorusunun yanıtı öğrenciler tarafından araştırılıyor. koronavirüs önlemleri çerçevesinde okullar uzaktan eğitim sistemiyle ders anlatımlarına devam ediyor. öğrenciler ise gün içinde işlenen konularla ilgili araştırma yapıyorlar. periyodik tablo 8. sınıflar için özellikle merak konusu oldu. periyodik tablo özellikleri ile ilgili bilgilere haberimiz içerisinden ulaşabilirsiniz.

    periyodik tablo özellikleri merak edilmeye başladı. uzaktan eğitim sisteminde işlenen ders konuları öğrenciler tarafından internet arama motorlarında araştırılıyor. periyodik tablo; dilimizde periyodik cetvel, periyodik çizelge, elementler tablosu gibi birçok şekilde isimlendiriliyor. periyodik tablo nedir? sorusunun yanıtı ile ilgili detaylar haberimizde…
    --- spoiler ---
    sizin ta amk ya. sabahtan beri gülüyor ve sövüyorum.
    alt tarafta içişleri bakanının yediği yemeğin haberi var. yan tarafta ünlü şarkıcının frikik fotoğrafları falan.
    lan ne karaktersiz adamlarsınız ya.

  • ahiretin resmi dilinin arapça olduğunu öğrendiğimiz başlık. ortamlarda dinim evrensel dersin kim bilecek.

  • 30 yaşında bir mimar arkadaş var. hem arkadaşım hem de iş yaptığım bir insan. bana 3 ay önce mimari bir proje gönderdi. statik proje çizdim buna istinaden. 2 hafta sonra projesini revize etti, ben de değiştirmek zorunda kaldım. sonra bir daha, bir daha. kızdım kendisine içten içe baştan yaptığı işi değiştirip beni uğraştırıyor diye. ama sonuçta müşterim, bunun için bana para ödüyor.

    1 ay önce yeniden konuştuk. bir iki güne dönecem, belediyeden ruhsat çıkar, sana haber veririm dedi. 3 hafta önce mesaj attım dönmedi. 2 hafta önce mesaj attım dönmedi. ben de daha aramadım, mesaj da atmadım. ama çok kızdım kendisine, iş bitip para ödeme zamanı gelince cevap vermiyor diye.

    3 saat önce öğrendim.belediyede bizim projeyi onaylatmaya çalışırken virüs kapmış. 1 hafta mücadele etmiş yoğun bakımda. ölmüş. ciğerim yandı. çok zor bir duygu. çok gençti. çok erkendi.

    şimdi o projeye ruhsat çıkacak. o bina yükselecek. ama kimse bilmeyecek mimarın biri, hayatının baharında o projeyi onaylatma çalışırken ölüp gitti. insanlar yaşayacak o binada. arkadaşım çürüyecek.

  • başka bir mülakat sırasında, bir danışmanlık şirketinin işe alım uzmanı ile gelişen bir diyalog;

    +: şirketin işe alım uzmanı
    - : ben

    + müşteriniz sizden bir konuda acil bir sunum istedi. müdürünüz 1 saat içinde bu sunumu hazırlamanızı ve müşteriniz gelince onlara sunmanızı bekliyor. ama konuyu hiç bilmiyorsunuz, en ufak bir fikriniz bile yok, ne yaparsınız?
    - bu konuda bilgi sahibi olan takım arkadaşlarıma danışırım.
    +bu konuda bilgi sahibi olan kimse yok ekipte.
    - o zaman müdürüme sorarım, nasıl bir yol izlemem gerektiğini.
    + müdürünüz de bu konu hakkında bilgi sahibi olmadığını, müşteriden acil istenen bir sunum olduğunu ve sizin halletmeniz gerektiğini söyledi.
    - konuya bağlı olarak şirket içi belgelerden, eğitimlerden veya internet üzerinden araştırma yaparım. en kısa sürede bulabildiklerimi derleyip sunumu hazırlarım.
    + bu konuyla ilgili şirketinizde bir bilgi veya doküman bulunmuyorsa?
    - o zaman bu sunumu yapmak için doğru adres değiliz demektir. belki de müşteri yanlış bir şirketten yanlış birşey istemiştir, karıştırmıştır. en önce bunu kontrol ederim.
    +... (gülümseme ve sessizlik)

    hayır nasıl profesyonel bir şirketsek artık, sahip olduğumuz hiç birşey yok. sadece müdür, müşteri ve ben varız sanırım. insanın çalışası gelmiyor zaten bu sorulardan sonra.