hesabın var mı? giriş yap

  • -abi sen çok kızardın!!
    -hıı?
    -kızardın diyorum, buraların filan kızarmış.
    -hıı?
    -sen içince kız-a-rı-yor-mu-sun diyorummm..
    -abi, kız olunca arıyorum, niye aramiim???
    -??!!!

  • zamana ayak uyduramayan eski kafalı insanların "madem bu işlere kafamız basmıyor, o zaman kafası basanların işine çomak sokalım" demesidir.

    tipik ortadoğulu kafası işte.

  • pizzanızın hamuru nasıl olsun istersiniz?

    -ince
    -klasik
    -kalın
    -ince kömürlü
    -klasik kömürlü
    -kalın kömürlü

    gibi seçenekler sunabilen pizzacı.

  • normalde 2 şarkıyı da dinlemem, ikisi de ilgi alanım değil. kim kimden ne çalmış o da sikimde değil. ancak öyle şeyler yazılmış ve şukulanmış ki entry yazmadan rahat edemedim.

    " shape of you'da, tcl no scrubs
    sample'inin kullandığını ve bunun telif hakkı ödenerek yapıldığını bilmeyen youtibirlar varmis ya "

    bu cümle tam olarak nasıl çalıntı iddiasını çürütüyor? shape of you'nun sample'ı no scrubs'dan alınmış, sen olsan bari'ninki de shape of you'dan. bu söylem iddia çürütmez.

    " ben çok bilgiliyim o youtuber benim kadar bilgili değil öyleyse bu adam haksız olmalı "

    düşünce de vizyon da bu.

    bilmek zorunda mı youtuber? bu nasıl bir ego?

    " yerine .... koy yine aynı çıkacak "

    hayır efendim bu kadar benzer çıkmayacak. kullanılan gam, bpm farklıdır yazılan melodi farklı. 8'lik notalarla 120 bpm çaldığın bir şarkının aynısı 16'lık notalarla 80bpm'de çalınabilir.

    bpm, nota değerlerinden bahsetmiyorsak bize çok fazla şey anlatmaz.

    bu şarkıda hem ton, hem bpm, hem de nota değerleri çok benzer olduğu için muazzam bir örtüşme gerçekleşiyor.

    adam video'da shape of you'nun melodisi klavye olarak kullanılmış, az bir oynanıp çok benzer bir şekilde kullanılmış diyor.

    pop müziğin ortak özellikleri olsa da bu melodilerin benzer olduğu anlamına gelmez.

    " aynı tonda olmaları icin şarkıyı yarım ses yukarı al, bpm'ini ayarla, sonra da 'aa harika bak ne kadar benziyorlar demistim calıntı diye' "

    inanmıyorum. gözlerime inanamıyorum. millete cahil demiş ancak kendisi daha gam kelimesinden bihaber.

    bir kere o aynı ton değil aynı gam olacak. bpm'i ayarla dediği 2 bpm, 2 bpm'i hiçbir kulak fark etmez. onu bir düzeltelim.

    bunu yazan adam hayatında hiç müzik yazmaya kalkmamış. çok net.

    ben pop müzikten anlamam, ama metal üzerinden süreci anlatayım. tamamen sıfırdan bir melodi yaratırsın, sonra ona uygun bateri, ona uygun ritim/lead, intro, bridge, chorus, solo vs. yazmaya devam edersin. kullanacağın gam melodi'den ziyade vokalin çıkabildiği perdelere göre değişir. melodi güzelse hemen her gamda güzeldir zaten. sen yaptığın müziğin türüne ve vokalin yeteneklerine göre gam ayarlarsın.

    ama o melodiyi ilk başta bulmak en zor kısmıdır. ilham kısmı odur. yaratıcılık odur. bir melodi bulduktan sonra onu desteklemek daha kolay.

    melodisi birbirine çok absürd aynı gamda 2 farklı şarkının birbirine uyum sağlayacağından nasıl bahsedebilirsin? her bir nota'nın nota değerinin dizi boyunca uyum göstermesi gerekir. bu da zaten doğrudan çalıntı olduğu anlamına gelir.

    bu video'yu hazırlayan adamın da iddiası zaten melodiyi hazır alıp az oynayıp ondan şarkı yapmışlar iddiası.

    ayrıca video'nun 8.17'sindeki benzerliği kaç farklı pop şarkıda görebilirsin? üstelik 2 şarkının da aynı kısmında var bu boşluk ve müziğin tekrar girmesi.

    denk mi geldi? olabilir.

    klavye'nin bu kadar benzer olması tesadüf mü? olabilir.

    ama değilse bal gibi de alıp üzerine yazmışlar.

  • bizim insanımız taharet musluğuna rağmen nasıl kokuyor?

    hem nasıl kokuyor? öyle kokuyor işte. terler avuçların, kesilir solukların. hem nasıl kokuyor? öyle kokuyor işte.

    debedit: #açıklamabekliyoruz.

  • insanların hayatta kalabilmesini sağlayan oldukça kullanışlı bir özelliktir.

    canlıların sahip oldukları hislerin tamamı hayatta kalabilme ve üreyebilme amacına hizmet eder. bir canlı ne kadar fazla üreyebilirse türünü devam ettirme ihtimali o kadar yüksek olur. daha fazla üreyen canlıların soyları zamanla toplumda baskın hale gelir ve toplumun geneli o canlıların özelliklerini göstermeye başlar. bu özelliklere sahip olan canlıların diğerlerine göre daha fazla üreyebilmesinin sebebi de bu özelliklerin üreyebilmek için daha kullanışlı özellikler olmasıdır.

    korku, üzüntü, sevgi, hırs, kıskançlık... bunların her biri gereklidir ve insanların üreyebilmeleri için faydalıdır.

    örneğin korku hissinin amacı canlıyı en kısa sürede kaçmaya ya da savaşmaya zorlamaktır. bir tehlike anında korkmanızın sebebi tehlikeden kurtulup hayatta kalabilmenin ve daha sonra üreyebilmenin yolunun kaçmak ya da savaşarak tehlikeyi yok etmek olmasıdır.

    mesela kıskançlık kişiyi rekabet etmeye ve olası rakiplerini elimine etmeye zorlayan bir histir. bir dişi ve iki erkeğin olduğu bir ortam düşünelim. bu ortamda çocuk yapabilen erkeğin soyu devam eder ve türün sonraki nesilleri o erkeğin özelliklerini taşır. bir erkeğin dişinin ilgisini kazandığını ve dişinin o erkeği beğenmeye başladığını düşünelim. eğer beğenilmeyen erkek diğer erkeği kıskanmazsa dişi beğendiği erkekten çocuk yapar ve kıskanmayan erkeğin soyu tükenir. eğer erkek kıskanırsa diğerinin kuyusunu kazmaya ya da onun sahip olduğu özelliklerden daha iyi özelliklere sahip olmaya çalışır. başarılı olduğu müddetçe soyunu devam ettirebilir. bu özellik evrimsel süreçte fayda sağladığı için kıskançlık duygusu milyonlarca yıllık süreçte aktarılmış ve bugünlere kadar gelebilmiştir.

    sevgi canlıları fedakarlık yapmaya zorlayan histir. insanlar sadece ve sadece iki koşulda birilerini severler.

    koşul a: sevilecek kişinin sevecek kişi ile ortak gen taşıması.
    koşul b: sevecek kişinin sevilecek kişinin eşit ya da daha fazla fedakarlık yapacağına inanması.

    a koşuluna evrimsel biyolojide kin altruism b koşuluna ise reciprocal altruism denir.

    ortak gen taşıyan kişileri sevmemizin sebebi o kişiler çocuk yaptığında dolaylı yoldan bizim genlerimizi sürdürüyor olmalarıdır. örneğin kardeşinizle ortak taşıdığınız bir miktar gen vardır. kardeşiniz çocuk yaptığında kardeşinizin çocuğu sizin genlerinizi de bir miktar taşır. bu sebeple kardeşiniz çocuk yaptığında yarı yarıya çocuk yapmış gibi hisseder ve kardeşinizin çocuğunu seversiniz. kardeşinizin çocuğu için yaptığınız fedakarlık aslında kendi genlerininiz devamı için yaptığınız fedakarlıktır.

    ortak gen taşımayan kişileri sevmemizin sebebi de o kişiler sayesinde genlerimizi sonraki nesile aktarabilme ihtimaline sahip olduğuna inanç beslememizdir. sevgilinizi seversiniz çünkü sevgiliniz potansiyel anne adayıdır. karınızı seversiniz çünkü çocuğunuz karınızın da genlerini taşır ve karınızın sizin çocuğunuz için yaptığınız fedakarlıklara eşit oranda fedakarlık yapacağına inanırsınız. örneğin evliliklerde eğer bir taraf çocuğuyla ilgilenmeyi bırakırsa o evlilikte sevgi çok kısa sürede biter. insanlar kazıklanmaktan nefret ederler. çünkü eğer insanlar kazıklanırlarsa soylarını devam ettirmeleri zorlaşır. kadının ya da erkeğin çocukla ilgilenmemesi, çocuğun hayatta kalabilme ve sağlıklı olabilme ihtimalini azaltır. bu karşı tarafa atılan bir kazıktır.

    işte üzüntüyü hatırlamanın yegane sebebi de budur.

    üzüntü insanı hatırlamaya zorlayan hissidir. insan sadece kazık yediği zaman üzülür ve üzüldüğü zaman aralığında yaşadıkları beynine kalıcı olarak kazınır. bunun sebebi kazık yiyerek girdiği üzüntü döneminde yaşadığı her şeyi en ince ayrıntısına kadar hatırlamasının onun gelecekte aynı kazığı tekrar yiyebileceği durumlarda aynı kazığı yememesini sağlamasıdır. yani basitçe eğer biri size kazık atarsa üzülürsünüz, üzüldüğünüz için hatırlarsınız, hatırladığınız için aynı kazığı tekrar yemezsiniz. üzüntü hatırlamaya zorlar.

    mutluluğu hatırlamanın ise hiçbir evrimsel avantajı yoktur. mesela hatalarından ders alan birilerini görmüşsünüzdür. peki hiç başarılarından ders alan birini gördünüz mü?

    mutluluk denen şey insanın iki farklı üzüntüsü arasında geçen zamandan ibarettir. herkesin mutlu olmaya çalışmasının sebebi aslında herkesin mutlu olmak istemesi değildir. bunun sebebi aslında herkesin hayatını üzülmeden geçirmek istemesi, yani kazık yemeden geçirmek istemesi, yani soyunu devam ettirebileceği en iyi koşulları elde etmek istemesidir.

    olay bu kadar basit.

    bir de mutsuz anları siler beyin diyenler için.

    beyin mutsuz anları değil, insana "ben bundan sonra ne yaşayabilirim ne de çocuk yapabilirim" cümlesini kurduracak kadar ağır ve dehşet verici anıları, yani travmaları siler.

    hayatınıza devam etmenizi bile zorlaştıracak kadar büyük kazık yeme işine travma denir ve bunları hatırlamak yarardan çok zarar sağlar. hayatınıza devam etmenizi zorlaştıracak kadar büyük olan kazıkları genelde engelleme ihtimaliniz yoktur. mesela biri kafanıza silah dayayıp size zorla bir şeyler yaptırdığında travma yaşarsınız. bunu hatırlamanız size nasıl hayatınızın geri kalanında rastgele insanların sizin kafanıza silah dayamamasını sağlayabileceğinizi öğretmez. bu sebepten bu anıyı hatırlamanın evrimsel bir faydası yoktur. silinmesinin sebebi de budur.