ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
italya'da domino's açmak
-
başlık gene cahil dolu.
açılan şube bir sure iyi para kazanıyordu, pizza satamadılar degil. cayir cayir da sattılar.
italyada pizza sipariş ettiğiniz zaman türkiye’deki gibi standart hazırlanmış bir pizzadan ziyade malzemesini kendiniz seçip, malzeme basına da ücret ödüyorsunuz, üstelik pahalı.
domino’s buna ucuz bir alternatifti. guzel de kazanıyordu.
sonrasında lokal restoranların uber eats gibi delivery uygulamaları kullanmaya başlaması ve rekabet etmeye baslamasi ustune de pandemiyle birlikte, domino’s işletmesini yapan italyan şirket iflas etti.
(bkz: franchise)
bu yüzden domino’s gibi diğer sahip olduğu markaları da kapattı.
üçnoktabir
-
kişisel nostalji torbamın, "daha bilinçli" kesesinde yer alan, çok da güzel türk rock grubu idi. 2007'deki tek albümleri sabaha karşı çok çok iyiydi. şimdi yalnızca, yoğun ve kafa doldurmuş bir günün ardından karanlıkta dingin dingin dinlenecek nostaljik bir anı.
değişmem.
erdoğan'ı görünce kendini kaybeden kadın
-
çat kapı gidilen bir evde bu kadar kişi olması da çok büyük bir tesadüf olsa gerek
galatasaray'ın kek kalıbı satması
-
galatasaray, zamanında dalga geçenlere bir cevap olarak gs storelarda kek kalıbı satışa sundu. çok güzel bir cevap olmuş.
satın almak isteyenler için: http://www.gsstore.org/urundetay.asp?urunid=33899
engin baytar ve yiğit gökoğlan'ın para saçması
-
ödev yapabilmek için odasına bir lamba isteyen kız diye de bir gerçek var bu ülkede. adaletini seviyim dünya.
sınavlarda alınmış komik notlar
-
ders : fluid mechanics
not : 1
işin enteresanı 2 sayfa doldurduğum kagıttan nasıl 1 alırım diye hocaya isyan ettim, kağıdı çıkardı gösterdi tepede yazan not 1 değil 0.5 di. insafsiz 0.5 dan 1 vermiş yani bana anlayacağınız.. *
aynı hocanın olaydan 1 sene sonra yine aynı derste herkese açıklanan notlarıyla birlikte sınav kağıtlarını dağıtıp rezil etme gibi bir girişimi oldu; kağıtlar dağıtıldı 1 tane boşta kağıt kaldı, bu mal kim diye bağırmaya başladı sınıfta..hem en yüksek notu almış hemde ismini yazmayı unutmuş kim bu salak diye geziniyor, kağıdın notu da 75 civarı bir nottu yanlış hatırlamıyorsam. sonra kağıtları sayınca anlaşıldı ki bu pek başarılı profumuz kendi cevap kağıdını okumuş birde kendine 75 vermiş, tarihte böyle bir olay yoktur herhalde...
beyler şimdi format konusunda son durum nedir
-
"sözlükte format var mı yok mu lan" şeklinde histeri krizine girmiş yazar sorusu. garip garip başlıklar, eskiden olsa direk uçurulmaya sebep olacak entryler falan. anlamıyorum ben. hayır ben mağaradayken bir şey oldu da ben mi kaçırdım. neyse.
uzungöl'ün son hali
-
vay be! bir de şurayı hala görmeye giden var. beton görmek isteyen ankara' ya falan gitsin, en azından daha az arap görür.
birini tanımanın en iyi yolu
-
kendinden daha aşağıda gördüğü insanlara nasıl davrandığına bakmaktır.
tc kimlik no ezberlenişine göre zeka türleri
-
benim gibi 1+1+1+1+1+1+1+1+1+1+1 formatında ezberleyenlerin gerizekalı sayılarak dışlandığı haberdir.
bir otelin kalitesiz olduğunu gösteren detaylar
-
girişte aldığınız koku
odalardaki sigara kokusu
banyodaki şampuan şişelerinin durumu
kahvaltıdaki peynirler
filtre kahve yazan bir sürahide neskafe sunulması
toplantı odasındaki projektörü kullanmayı bilen kimsenin olmaması
o toplantı salonunun toplantı başlangıç saatinden on dakika sonra hala hazır olamaması
resepsiyondaki görevlinin yemek servisinde servis elemanı ve belboy olarak da izmet vermesi
istanbul'da 164 ölüm varken ülkede 92 kişi ölmesi
-
istanbul büyükşehir belediye başkanı ekrem imamoğlu ibb'de bugün rapor edilen bulaşıcı hastalık kaynaklı ölüm sayısını 164 olarak açıklarken, aynı dakikalarda yalancı fahrettin'in ülke çapında ölüm sayısını 92 olarak vermesiyle ortaya çıkan sonuçtur.
edit: her bulaşıcı hastalık covid değildir diye karşı çıkan arkadaşlar haklıymış. imamoğlu az önce ölenlerin hepsinin kara veba kaynaklı olduğunu açıkladı. covid'den 1 kişi ölür gibi olmuş ama suni teneffüs yapıp hayata döndürmüşler.
mahalle maçlarında kendi spikerliğini yapan velet
-
çok enteresan bir şeklini görmüştüm.
yolda yürüyorum, yaşları taş çatlasa 12-13 olan çocuklar top oynuyor. içlerinde aynen böyle bir çocuk, ama herkes gibi ronaldinho, alex, lincoln, delgado falan değil... fadıl vokri.
- fadıl vokri!.. fadıl vokri!... şuuuuttt!... hay amını skym...
ulan dedim, kimdi lan bu fadıl vokri? vardı böyle biri ama kimdi? sonradan hatırladım. takriben 15-16 yıl önce fenerbahçe' de oynayan sıradan bir futbolcuydu. peki bu eleman nerden biliyor fadıl vokri'yi? yaşı el vermiyor bir kere... efsane biri de değil herif. hadi bi yerden duydu diyelim, ulan başka futbolcu mu yok koca memlekette? ne düşündürmüştü velet beni o gün.
çay ısmarlayacak kadar çok sevmek
-
hayata dair gülümseten detaylardan biri. insan böyle aşkları, aşıkları görünce mutlu oluyor.
-pişt garson.
hatun: aşkım yapma lütfen noolursun.
-sen karışma. kardeşim bize iki tane çay getiriyorsun, biri açık.
garson: tabi efendim.
hatun: sen çok iyi bi insansın...
-şşt sakın, sakın. bir daha bu konuyu açarsan seninle konuşmam.
hatun: amaa, hmpf peki.
-sakın.