hesabın var mı? giriş yap

  • dinin bug'ını buldum, artık çok rahatım;

    geçen gün tüm işlerimi bitirmiş evde boş boş otururken, yine acayip kötülük yapıp, delicesine günah işleyesim geldi. içimden bir ses "git tapu dairesine, görevli memura rüşvet ver" derken, başka bir ses de "konu komşunun kızına iftira at" diyordu. bu sorunlu içgüdüme sebep olan unsuru sorgulamak için mahalleden oldukça feyizli bir abimizin yanına gittim ve sohbete başladık.

    + feyizli abi, ben niye böyleyim, niye devamlı kötülük yapmak istiyorum?
    - bak canım kardeşim, şeytanla allah arasında asırlardır süregelen bir tatsızlık olduğunu biliyorsun di mi?
    + evet abi, biliyorum.
    - bu tatsızlık sebebiyle şeytan kendi gücünü gösterebilmek amacıyla insanları dinden, imandan çıkarmak için devamlı mücadele eder, imanlarını zayıflatmak için uğraşır. unutma ki şeytan devamlı seni kötülük yapman için kışkırtacaktır. bundan dolayı iradeni her daim güçlü tutmalısın.
    + peki şeytan neden benim kötülük yapmamı istiyor?
    - dinden çıkaramadıklarına en azından günah işleterek, cehennemin nüfusunu arttırmak istiyor.
    + peki ya dinden çıkanlar?
    - onlar sonsuza kadar cehennemde yanacaklar zaten.
    + bu durumda ateistler sonsuza kadar cehennemde yanacaklarsa, şeytanın ateistleri kötülük yapmaları için kışkırtmasına gerek kalmıyor.
    - evet lan!
    + bu durumda ben de ateist olursam şeytan yanıma bir daha uğramaz ve ben de asla kötülük yapmam.

    evrenin sırrını bulmuşçasına sevinçten birbirimiz sarıldık ve dakikalarca halay çektik. akabinde ikimiz de derhal ateist olduk. ne bir rüşvet verme isteği, ne de kafa kesme arzusu kaldı içimizde. planımızın son aşamasında, ölmeye yakın kelime-i şahadet getirerek, günah işlememiş müslümanlar olarak direkt cennete girmeyi garantilemiş olacağız. allah ne kadar süper bir şey lan.

  • eski sevgilinin yeni sevgilisine gülümsemesi. bugün gördüm bunu. ama alelade bir gülümsemeden bahsetmiyorum.
    onu okuldan aldığım zamanki gibi gülümsemesi...
    işten güçten uzun bir süre görüşemedikten sonra buluştuğumuzdaki gibi gülümsemesi...
    ilk yurtdışı seyehatimden sonra beni havaalanında karşılarkenki gibi gülümsemesi...
    kar yağarken ellerini ellerimin arasına alıp ısıttığımdaki gibi gülümsemesi...
    kendi ellerimle yaptığım hediyeyi ona sunarkenki gibi gülümsemesi...
    öpüştükten sonraki gibi gülümsemesi...

  • bir boka yaramaz afedersiniz. 10 bin bile az 50 bin tl kazanın ayda en lüks arabayı havuzlu evi alın. yaşam kaliteniz %10 yükselir.

    çünkü.

    20.000 bile kazansanız çocuğunuz dışarıda gezerken tehlike içindedir memlekette her gün türlü türlü boktan işler olur.

    akrabalar rahat vermez.

    trafiğe takılır binlerce barzo ile yüz göz olursunuz.

    istediğiniz kadar para kazanın parayla günde 2 kitap alın zuhahaha öküze bak günde 2 kitap alıyor diye dalga geçerler etrafınızdakiler okumaz çünkü. anasını satayım her hafta 1 dergi ve ayda 1 bilim teknik alıyorum ulan kitaplıkta sıralanan yılllardır duran derginin fiyatı günde 2 dergi parasını sigaraya veren adama batıyor kaç tane var lan ne kadar çok para vermişsin dergilere diyor. babamın dedesinin bütün kitaplarını neden bana verdiğini o zaman anladım 1940 yılının dergileri gazeteleri ile bunlar soba tutuştururdu.

    suratsız insanlarla karşılaşırsınız salak saçma ego ile boğuşursunuz.

    çok para kazanmanız yaşam kalitesini belki %10 yükseltir dışarı adım attığınızda ülkenin yaşam kalitesine düşersiniz.

    mesela gidin norveçe oransal olarak norveçte türkiyenin 3 bin lirası kadar para kazanın inanın türkiyenin 50.000 kazananından daha yüksek yaşam kalitesine sahip olursunuz. etrafınızda iyi eğitimli insanlar vardır çünkü barzo sayısı çok azdır.

    para yaşan kalitesinin küçük bir kısmını satın alır.

    bunlar satın alınamaz

    istediğiniz kadar paranız olsun çocuklarınız halı döşeli mükemmel eğitim sistemine sahip okullarda okuyamaz.

    şehirden uzak piknik yapmaya gidersiniz ama o yerler kapı açık müzik dinleyen bira içen barzolar tarafından işgal edilmiştir dik dik bakar ayılar. (sıkıntım bira içmeleri değil nasıl içtikleri)

    çocuğunuz bisiklet sürer dağdan inen orangutan çocuğunuza çarpar.

    çocuklarınızla kamp yapamazsınız filmlerdeki gibi çünkü gece kurt adamlar dolaşıyor.

    düzenli binaları düzgün yolları satın alamazsınız.

    gönül rahatlığı ile çocuk yetiştiremezsiniz. çünkü memleket barzo dolu.

    ne olur şu olur siz istediğiniz kadar kültürlü ve zengin olun azınlık hayatı yaşarsınız ülkede.

    türkiyede para ev satın alır araba satın alır kültürlü komşu satın alamaz.

    lüks araba satın alırsınız ama etrafınızda çok sayıda faça şahin, modifiyeli doblo kullanan sürücü vardır.

    fakat herhangi medeni bir ülkede alt seviyede bile yaşam sürseniz çocuklarınız 10 numara okullarda eğitim görür.

    kültürlü insanlarla yüz göz olur.

    güvenle bisiklet sürerler.

    kitap okurlar sokakta kimse ne yapılar lan bu diye bakmaz okumanın ne olduğunu bilirler . memlekette herkes hayat okulu mezunu anasını satayım herkes her boku biliyor okuyana mal gözüyle bakıyorlar.

    kimse laf atmaz.

    havuza girerler çünkü oradakiler oranın tuvalet olmadığı işenip sıçılmadığını bilirler

    zaten bu yüzden türkiyede lüks araba iyi maaş güzel ev çok önemli başka bir bok yok çünkü alabileceğiniz bunlar.

    türkiyenin zengininde ne var

    fabrika,ev,araba,arsa.

    para bunları satın alıyor çünkü.

  • (bkz: #87509487)

    öncelikle yukarıdaki entry'nin yazarı @nhk ni youkosu'na teşekkür ederim durumu açıkladığı için. verdiği keyword'lerden yola çıkarak durumu ayrıntılandırmak istedim çünkü afişleri sıralı görünce cidden şok oluyorsunuz.

    bu afişlerde silme mavi gökyüzü kullanılmasının sebebi teal/orange isimli bir renk düzenleme tekniği. bu teknik özellikle son yıllarda popüler olan bir yöntem (teal: cam göbeği, göl mavisi gibi bir renk. orange ise bildiğiniz turuncu). kullanılma amacı kontrast yaratarak kadraj içindeki objeler arasındaki derinliği artırmak. türk işi komedilerde afişler haricinde, film içinde kullanılıyor mu bilmiyorum ama bu, büyük bütçeli hollywood filmlerinde sahne sahne kullanılmakta.

    peki neden başka bir renk ikilisi değil de teal/orange? çünkü esas objelerimiz olan insanların teni turuncu renk spektrumunda yer alıyor. ve renk skalasında onunla kontrast yaratmak için en iyi seçenek teal denilen mavi renk. insan figürlerini belirginleştirmek için arka planlar ve gölgeler mavimsi bir renk tonuna getirilerek tezatlık artırılıyor ve figürler öne çıkarılmış oluyor.

    bu tekniğin bir başka kullanılma sebebi ise izleyicide sıcak bir izlenim uyandırması. mavi huzuru, turuncu ise eğlenceli ve hareketli bir duyguyu temsil ediyor diyebiliriz. birleşimleri, gökyüzünün en berrak ve güneşin en tepede olduğu güzel bir öğle saatini anımsatıyor.

    yerli komediler ise büyük ihtimalle maliyetten kısmak için bunun gibi en popüler ve basit teknikleri bol bol kullanıyor. sıfırdan, yaratıcı bir film afişi tasarlatmak, maliyeti düşük bu tür filmlerin bütçelerine oranla hatırı sayılır bir gider kalemi yaratacağından bir grafikere afişi hallettiriveriyorlardır muhtemelen. başrolleri kırptıktan sonra arka plana da teal/orange'ı çakıveriyorlar. görüntü, bu renk düzenlemesi sayesinde minimum kontrastı sağlıyor ve gökyüzü, başka bir tasarım gerektirmeyen bir dolgu hissi sağlıyor. umarım ileride daha ileri seviyede işler çıkartabiliriz.

  • halk derken dersim halkını kastediyor sanırım. zira sosyal medya kullanmayı bilmiyor olamaz. yoğun tepkiyi görüyordur. olan bizim kara dantelli gençliğimize oldu. mabel matiz'den alıntı yaptım. belki debeye girerim.

  • "kariyerindeki en başarılı olduğu iş; azeri kızı günel'in klibinde "oy didem'i" oynamış olması" demiş hakkında ahmet hakan.

    ahmet hakan ile aynı safta durmamı sağlayan hatun kişidir.