ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bedava dondurma çubuğu çetesi
-
firma yetkilileri “bizim kullanıcılar için hazırladığımız çubukların çok daha fazlası geri geliyor. bazılarının sahte olduğundan şüpheleniyoruz” demisler. demek ki bu ibneler de her 12324452452 dondurmadan sadece 1'inde bedava oldugunu kabul etmisler boylelikle.
akilli olun az daha bedava koyun cubuklara yoksa koyarlar. şlaskdjaşlksdjas. ulan ne ulke be.
7 temmuz 2016 telegraph'ın türk atletizmi makalesi
-
tamam dopingi sabaha kadar eleştir, oma lafım yok da. devşirmeyi eleştirecek en son 5-6 ülkeden birisin lan sen. allahtan fransız gazetesi değil. devşirme yasaklansa fransa bütün spor dallarında 3. lig seviyesini anca görür amk.
canlı yayında kazayla evini yakan japon
-
yanakiri yapmış.
yerli üretim logosu
-
şunun suyu mu çıktıydı ben anlamadım. bin yıldır vardı zaten bunun bir logosu?
uzun süre doğruluğuna inanılan ebeveyn yalanları
-
yalan olma ihtimali hiç düşünülemeyen yalanlar.
-dönüşte alalım o oyuncağı...
-ağlayan pirinç taneleri...
-kalan pirinç taneleri kadar çocuğun olacağı hayali...bazen 1 bazen 3 bazen 10 pirinç...
-sinema salonu tamirattaymış...
-senin istediğin bebek bitmiş...
-kardeş için evimiz çok kalabalık...
-evlenip giden kedilerim...
-seyahate çıkan kırmızı balıklarım...
-sık sık elektrikleri kesen ve erken yatmak zorunda bırakan belediye başkanları...
-ben doğdum diye her yıl 29 ekimde tüm ülkede havai fişeklerin patlatılması...
-başının arkasında gözü olan anne...
-odada kulağını unutup her şeyi duyan büyükanne...
yazdıkça utandım ''ıq'' yerlerde.
hiç yoktan okur yazarlığımız var, iyi kötü okul bitirebilmişiz nasıl ''o inek benim'' olduysam?
...
saat reklamlarında saatlerin onu on geçmesi
-
belki de başkası yazmıştır aramaya üşendim. biraz aradım bulamadım. ama böyle bir hadise var. tüm reklam görsellerinde saatleri aşağı yukarı 10'u 10 geçeye ayarlıyorlar. bilemedin 10'u 8 geçe olsun. fakat hiç saat 18:00'i gösteren reklam görmedim. çünkü 10'u 10 geçe olunca simetrik oluyormuş. üstelik gülen surata benziyormuş, bilinçaltında daha pozitif etki yaratıyormuş bakan insanda. ben ilk duyduğumda ha sittirin lan olur mu öyle geyik demiştim. fakat sonra baktım ki durum böyle.
bak şimdi mesela
bu
veya bu
ya da şu şekil
eski reklam
yeni reklam
bu da kanıtı
cartier
niye böyle
niye her reklam böyle?
sizin yapacağınız ayarı skim.
citizen de böyleymiş.
şopar
eskiden 8:20'ye ayarlıyorlarmış o da aslında 10'u 10 geçenin yatay eksene göre ters simetriği gibi. fakat orada akrep ve yelkovan aşağıya baktığı için sanki insanı da böyle daha çok demotive eden bir yönü var gibi diye bu standarda geçmişler. saatlerin çoğunun markası tepede olunca, saati 10'u 10 geçeye ayarladığımız zaman markayı çerçeveye almış gibi oluyor o açıdan bu durum zamanla endüstri standardına dönüşmüş. saatler için reklam sektörünün yazılmamış bir kuralı haline gelmiş bir durum.
1920'li 1930'lu yıllarda saat 8:19 veya 8:20 de kullanılıyor dediler ama üşenmedim baktım, orada da durum pek farklı değil.
sinan çetin'in çekeceği filme isim önerileri
-
(bkz: esaretin bedellisi)
bir avukatın günlüğü
-
biraz önce takriben yirmi dakika kadar babamınkini dinlediğim günlük.
önce biraz önbilgi verelim. mahkemenin verdiği kararı yargıtay'da temyiz ediyoruz ya, işte yargıtay o kararı bozarsa eğer, "al bu dosyanın şuralarını tekrar incele" deyip aynı mahkemeye geri gönderiyor. mahkeme bu sefer, ya yargıtay'ın bu dediğini yapıp dosyayı tekrar inceliyor, ya da "hayır, yazılanları okudum ve ben haklıyım" deyip önceki kararında direniyor.
fakat bu direnme kararını almak zordur. mahkemeler genelde yargıtay'a direnmez. şimdi konuya dönelim.
babamın herhalde 17 senedir filan uğraştığı bir davası var. uzun hikaye. özetle, babam kazanıyor karşı taraf başka bir yoldan yenisini yapıyor. böyle böyle derken işte yıllar oldu. hatta bu yılların birinde, mahkeme babamın aleyhine bir karar aldığında bizimki duruşmada elli saat laf anlatmış, hakimle şöyle bir diyalog geçmiş aralarında:
- avukat bey, siz bu davanın üzerine çok düştünüz herhalde?
- hakime hanım, iki çocuk okutuyorum ben!
nihai karar yine babamın lehineydi, karşı taraf yine temyiz etti, dosya yine mahkemeye döndü. bugün duruşması vardı, ya bozmaya uyma ya da direnme kararı verilecek.
direnme kararı verilmiş.
babam o kadar mutlu ki, telefonda yirmi dakika boyunca bu davadan ve mesleki tecrübenin öneminden bahsetti. ki ben istanbul'da olmama rağmen, kendi davam kadar biliyorum artık meseleyi. beş yüz kere filan dinledim çünkü herhalde.
ve şöyle dedi:
- kızım, o kadar heyecanlandım ki, duruşmadan sonra kimseyle konuşamadım, müvekkile bilgi bile veremedim. gittim bir bankta oturdum, nefes aldım, ayakkabım da rahat değildi ama te oradan ofise kadar yürüdüm. ancak açıldım. ben bu heyecanı, ancak işte annen evlenme teklifimi kabul ettiğinde filan yaşamıştım.
42 yıllık avukat bu adam.
allah bana da yaşatsın.
aykut kocaman
-
langırt oynarken yanlışlıkla iki gol atsın, orta sahadaki adamları tornavida ile söküp gerideki çubuklara takar.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"sigara kullanmadığım için tam 3 saat 47 dk otobüs bekledim amk. allahtan durağa biri geldi sigarasını yaktı da yarısında otobüs geldi."