ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ilk maaşla yapılanlar
-
ilk maaşımı istanbul'da aldım. hemen atlayıp ankara'ya geldim ve hepsini babama verdim. ama hepsini. hani sorsalar istanbul'a nası dönecen diye -ki babam sormuştu- şov peşindeydim, ekmek kazanıyordum ve sekiz köşe kasketiyle babam bunu görmeliydi. takribi 10 dk. sonra paranın yarısını geri aldım. zaten babam da kasket takmazdı.
talimat gelmiştir o kararı kendi başına veremez
-
kimse de cikip "madem oyleydi de daha once sen bu adami ne demeye milletvekili olarak tutuyordun?" demiyor mu bu beyanatin uzerine?
evet, soru retorik.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"trabzonun i'si gibisun sevduğum varsın ama ispat edemiyrum."
yaran facebook durum güncellemeleri
-
''selam ben konuşma sırasında ağızdan fırlayan tükürük parçası. masaya düştüm, görmedim numarası yapıyorlar ama herkesin aklı şu an bende.:)))''
gelen talep üzerine edit: alıntıdır.
her zaman kaybedecek erkek davranışları
-
yanlış kadını çok sevmek.
quis custodiet ipsos custodes
-
eski roma'da "koruyuculardan kim koruyacak" anlamina gelebilecek unlu bir soz obegi.. asagidaki gibi bir cok soruyu da cagristirabilecek fesat bir soru;
- sorguculari kim sorgulayacak?
- yoneticileri kim yonetecek?
- kurtaricilardan kim kurtaracak?
- telefonlarimizi dinleyenleri kim dinleyecek?
- gozetleyenleri kim gozetleyecek?
-ozgurlukleri sinirlama yetkisine sahip olanlarin ozgurlukleri sinirlama ozgurluklerini kim sinirlayacak?
- harcamalarimizin hesabini sormaya yetkili olanlarin harcamalarinin hesabini kim soracak?
- yasalara uygunlugumuzu denetleyenlerin yasalara uygunlugunu kim denetleyecek?
- ozgurlukleri kotuye kullananlari engelleme yetkisine sahip olanlarin, yetkilerini kotuye kullanmalarina kim engel olacak?
boyle gider..
insanın en hastalıklı duygusu
-
gecmise olan takintisidir. hatta cogu mutsuzlugun kaynagi da budur adeta bir pranga lakin gecmisten siyrilabilmek pek de kolay bir is degil.
debe editi: kaybedenler kulübüne selamlar.
işler güçler
-
".........eğer marks olmasaydı, sosyal devlet de olmazdı. biliyorsun di mi zehra?
...sendikalar olmazdı. çalışan hakları olmazdı...
marks belki kapitalizmin duvarlarını yıkamadı zehra ama bizim için sayısız delik açtı o duvarlarda, ki biz rahat nefes alabilelim diyee !..."
diyerek insanlığın soldan atan kalbini gülümsetmiş olan, güzelim dizidir..
otobüste yer vermeyen gence tokat atmak
-
çomaristanda yine boktan bir olay..
“bu çocuğa el kaldıramazsın” diyen arkadaşın/abinin tepkisi gerçekten takdire şayan.. helal olsun..
abdi ibrahim personelinin nezih barut videosu
-
3 sene önce tazminatsız işten çıkartılanlardan kontra beklediğim video.
ne lanet bir sektördür bu ilaç sektörü.
27 yaşında olmak
-
gerçekte insan hayatının en güzel yaşı olması gerekirken, en büyük sıkıntıların ve bocalamaların yaşandığı ikinci bir ergenlik dönemi yaşı.beklentiler çok fazladır, diğer yandan çevredeki insanların da beklentileri çok fazladır,ya da size öyle gelir. ama ne sizin ne de diğerlerinin tam olarak ne beklediğini bir türlü anlayamazsınız ve hayatınızdaki belirsizlik ve düşlerinizle gerçek arasındaki devasa uçurum her saniye bunalmanıza yol açar. arkadaşlarınızın evlenmeye, çocuk sahibi olmaya başlaması ne kadar büyüdüğünüzü ve hatta yaşlanmaya başladığınızı size tekrar tekrar hatırlatır. oysa hala yapmak istediğiniz o kadar çok şey vardır ki... zamanın bu kadar hızlı akması, onları asla yapamayacağınız hissini de beraberinde getirir - her ne kadar gereksiz bir histeri olsa da. her iş yemeğine gidişinizde, her fatura kesişinizde, 'ben neredeyim, bunlar kim, ben çizgi film seyretmek istiyorum hala' dersiniz, ama sadece dersiniz. ve her nefes daralmasında aklınıza jim morrison gelir, jimi hendrix gelir, kurt cobain gelir. küçük bir tebessümle geçiştirirsiniz. yapabileceğiniz bir şey yoktur, öylece 28'i beklemek dışında.
galatasaray'ın 6 günde 465.000 bileklik satması
-
mersin idmanyurdu maçını kazansaydı tff'den alacağı para daha fazlaydı.