hesabın var mı? giriş yap

  • vertical'la horizontal'dan daha fazla karıştırdığım işaretlerdir.

    "kar=kış modu(ısıtır) - güneş=yaz modu(serinletir)" de
    "kar=soğutma modu(serinletir) - güneş=ısıtma modu(ısıtır)" da olabilir gibi geliyor ve bu farklı iki durumda klimanın yaptığı işin tanımı taban tabana zıt oluyor.

    her iki fonksiyonun sıcaklık aralıklarının da aynı olması (16-30) durumu iyice karıştırıyor. 30 dereceye soğutmak diye bişi olamayacağı için, soğutma fonksiyonu 24'ten yukarısına çıkamasa mesela anlamak daha kolay olurdu.

    ha zaten en nihayetinde seçtiğim dereceye getireceksen o zaman da iki mod koymanın ne anlamı kalıyor?

    (belki bu iki mod arasında sıcaklıktan daha başka fonksiyonel farklılıklar da vardır ama çoğu klimada öyle bi özellik olması yönünde bi umudum yok.)

    vertical limit gibi bi şifre lazım...

    edit: yalnız olmamak iyiymiş. ama özelden "kar tabi ki kış modudur amk mal mısın?" yazanlarla "ahah mal değneği kar tabi ki soğutmaktır" yazanları birbiriyle eşleştirip izlemek istiyorum... sadeleşsinler kendi aralarında. iyi olan kazansın...

    (cevap “kar sembolü soğutur” olarak netleşti)

  • eşinizin sana birsey söylecem sözü ile başlayıp ömür boyu süren kelimelerle tarifi olmayan olgu.
    anne ve babadan binlerce kere duyulmuş anne baba olunca anlarsın sözünün hakllığı karşısındaki boyun eğiş.

    hamilelikle beraber bütün ilgileri üzerine çeken eşin kıskanılır ama vereceği hediye karşısında nefret ettiğiniz kaprisler bile çekilir. çünkü ödül çok büyüktür. karnındaki varlığın hayal edilmesi, onun nasıl birsey olacağı, acaba doğru mu yaptık, daha erken değil miydi, bu boktan dünyaya bir canlı getirmek bana mı kaldı, ona bana sağlanamayan şeyleri sağlayabilecek miyim, bana mı benzeyecek annesine mi sorularıyla geçen dokuz koca ay. sezeryan tarihinin belli olduğundaki içinde kopmaya başlayan fırtınalar.
    ve büyük gün.
    ameliyathane önünde hastanede neden sigara içilmiyor lan şeklindeki küfrediş. anne babanızın olm tamam kendine gel telkinleri. doktorun hemşireye ufak dozda bir anti-depresan verelim emri. 15 dakikalık bir operasyonun yıllardır sürüyormuş hissi. elin ayağın birbirine dolaşması.
    veeeee
    hemşirenin kollarına bıraktığı minik şey. "şey" çünkü ne olduğuna karar vermek güç. "şey" çünkü dünyada onu anlatmak için bir kelime türetilmemiş. şey çünkü o aslında sen. şey çünkü ben ne büyük sevgiler yaşadım tezinin çürütüsü.
    hoşgeldin kızım bebeğiiimmmm
    kimsenin ağlatamaz dediği sen kollarındaki minik şeye bakarak hüngür hüngür ağlıyorsun. kollarındaki savunmasız canlının sıcaklığı bütün benliğini yakıyor. yaprak gibi titretiyor içini bedenini.
    kimselere vermek gelmiyor içinden. hemşire "almam lazım bazı kontroller yapacağım" dediğinde yavrusuna gelen saldırı karşında aslanlaşan kediyi şimdi çok daha iyi anlıyorsun.

    hastaneden eve gelişi, ağlaması uykusuz geceler, annesinin emzirdiği anlardaki olağanüstü büyü, doğallık. ben neden emziremiyorum neden tek vücut olamıyorum serzenişi.
    ilk sokağa çıkışı, ilk gülüşü, ilk ses çıkarışı, ilk dişi,ilk,ilk,ilk,ilk,ilk...................

    seni çok seviyorum
    hoş geldin kızım
    hoşgeldin şimalim
    baban

  • son edit: arkadaşlar mesaj kutum kadın yazarların mesaj kutusuna döndü. yeşil hiç sönmüyor. genel talep bu videodaki mağdur çocuğa ulaşılması. onlarca insan hiç tanımadıkları biri için kenetlenmiş durumdalar. gerçekten motorculardan bu denli bıkılmış. geri kalan mesajlar da zaten "adres ver çetemizle seni dövmeye gelcez" diyen barzo motorcular, swh. mesajda bile çoğul konuşuyolar, tekli yazmıyolar:d yumruğu atan vitaminsizin ya da "dokunmayın ayırmayın" diyen çakalın kim olduğunu bilmiyorum. o yönde bir mesaj atan da olmadı henüz. videodakilerin akıbeti nedir onu da bilmiyorum.

    edit: çokça mesaj geldi. sürücü zaten sinyalini öncesinde vermiş. yani motorcu çetesi haybeye adam dövmüşler. link. yani bu motorcuların böyle kalabalıkken ali kıran baş kesen takılmaları ama tek olduklarında ''abii, abiii sinyal vermezseniz ölürüz abiii'' modunda takılmaları bana mı komik geliyor sadece bilmiyorum. al işte vermiş adam sinyalini. ne vardı sanki şöyle arabanın içinden 4 tane goro kılıklı adam inseydi de, bunların suratlarını kasklarıyla bütünleştirseydi, swh. mülayim çocuğa denk gelmişler işte. bu arada bir nebze içimizi soğutması açısından, aziz yıldırım görünce r çizen motorcu videosunu da paylaşmamı istemişler, swh. link ''kalabalıkta atar, tenhada yan yatar motorcular derneği'' kurun, başkanınız da bu adam olsun. r reis.

    https://twitter.com/…tatus/1359035888135675905?s=21

    linkinden görülebilir.

    kafalarına geçirdikleri kask ve kamerayla kendilerini robocop sanan bir güruh bunlar. sesleri kalabalıkken çıkar, tek başlarına olduklarında "hüü seni kaydettim youtube'a atacamm" diye ağlarlar. bu arada çocuğun sinyal vermediği de meçhul. "verdim abi sinyal" diyor. özür de diliyor.

    mesela bu dövdükleri çocuk o ilk yumruğu atana mermi sıksa, net olarak meşru savunma hakkını kullanmış olurdu. böyle yumruk mu atılır? yere düşmüş, saldırıya devam ediyor. daha ne olacak yasal savunma için?

    hadi hepsini geçtim, her gün birileri hata yapıyor bize. hepsini dövecek miyiz böyle topluca?

  • genellikle çocuklukta yaşanan travmalara karşı geliştirilmiş bir savunma mekanizmasıdır. yaşadığı büyük olumsuzluktan kaçış yolunu bulamayan çocuğun beyni, bulunduğu ortamı gerçek değilmiş gibi göstererek bireyin yaşadığı kötü olayla baş edebilmesini sağlar. ilerleyen yaşlarda kişi her kaygı/stres anında istemsiz olarak bu savunma mekanizmasını kullanabilir yani depersonalizasyon yaşayabilir.

  • kutsal kitaplarda sembolize edilmiş öyküleştirmeler barındıran dizi.
    --- 4x1 ---

    saligia'nın s'si olan ve satan*'ın en sevdiği büyük günah kibir işlenmekte bu bölüm. satan ile karşılaşması arabayı satan ilkkan'ın başına gelmektedir.

    sürekli övülmekte, kibirlendikçe satan ile yakınlaşmakta, dönüşmekte hatta aralarına katılmak üzere olmaktadır. ilkkan ersoy ve yılmaz'a “hayatınızda benim gibi gibi var diye yerlere kapanıp dualar edeceğinize” derken o meşhur tanrı-insan-satan ilk kavgası hikayesine atıfta bulunmaktadır.

    bu musallat olan tayfa da -ki yılmaz ilkkan ile yatak odasında konuşurken tam olarak bu kelimeyi söyler “sana çok fena musallat oldular”- önce 1 kişi olarak başlayıp 2-3-4 diye gider ve nihayetinde bir sürü bireyden oluşan aynı şekilde davranan grubun keşfi ile sürer. bu da kitab-ı mukaddeste kendini tanıtırken “we are legion” diyerek sürüden bahseden satanın hikayesini görselleştirmiştir.

    “biz bunu bir grup yavşak arkadaş grubu zannediyoruz, değil, değil.” - yılmaz

    legion'u yendikten sonra aynada hiçbiri yoktur sadece 3 arkadaşın yansımaya vurduğu görülür. ve şu cümle ile perde aralanır:

    “gidiyoruz ilkkan'ım, gerçeklere gidiyoruz”

    şimdi ilginç bir noktadan söz edelim. yılmaz ve ersoy şehir merkezinde kapısı bile olmayan brandadan bir sokak arası meydana girdi, bir alt kattan kurtardıkları arkadaşlarını battaniyeye sarıp çıktı ve bir anda açık gökkubbenin altında pastoral düzeyde kırsal bir çayırda yürür oldular. bu nedensiz değildi:

    solda ağaç var sağda otlayan bir hayvan. ağaç yine son kez değineceğimiz kutsal kitaptaki “iyi ile kötünün bilgisi ağacı”, ağaç tarafının uzaklarından gelip hayvana doğru yürüyen bu 3 insan, yalın gerçekliğin sadece doğa ile doğallık ile yakalanabileceğini anlamıştır belki. kibirsiz, ego kavramı olmadan olanı ile yaşayan hayvanlar ve her şeyi kendi yorumuyla tanımladığını ve bildiğini sanan insan olanlar. gerçeklere gidildi.

    son olarak bu sahne arkaplanında verilen soundtrackın yaratıcısı samuel karl bohn'a teşekkür ederim. kulağımızın pası silindi.

    bunların hepsi böyle olabilir ya da olmayabilir ben olaya böyle baktım diyelim. sevgiler.

    --- 4x1 ---

  • kendi halinde olmak isteyen adamın instagram'da işi ne? hahah "kendi halime bırakın beni bakın bunlar jilet yaralarım, (kına da var bak) müslüm, ferdi falan varoşları bilirim ben falan hadi şimdi kendi halime bırakın"

    millet de bunları bi şey sanıyor işte.

    tanım: ergenlerin sevgilisi, ergenlerin okuduğu, kalemi zayıf edebiyatçı.