hesabın var mı? giriş yap

  • ekşiciler ülke kursa ne olur

    1. hindistan gibi 5.000 tanrıları falan olur bence. hangi rock grubunu aratsam tanrı diyolar amk
    (fakir bide gurursuz ?, 09.04.2014 11:48)

    2. nutellanın haklarını almaları lazım bir de yoksa ülke ekonomisi batar

    bir de yıkılmayan sandalye

    bir de evi olsun ister

    bir de içmeyen kocası

  • üst edit: etiyopya türkiye ile aynı saat dilimindedir. saat farkına sebep olan meridyenlerden veya buna benzer bir etkiden söz edilmeyen bu fark kültür kaynaklıdır.

    etiyopya'da gün bize göre sabah 6'da ağarır. ekvatora yakın olduğundan bu saat yıl boyu pek değişmez. bu arkadaşlar tutmuşlar, sabah 6'da gün başlıyorsa biz saati de bu saatten başlatalım demişler.

    etiyopya'da bize göre sabah 06:00 olan saate onlar 00:00 demektedirler. bu nedenle de bize göre 12 olan öğlen onlara göre 06:00'dır. biz akşam 18:00'de paydos ederiz. onlar için ise gece yeni başlıyor bebeğim, yani saat tekrar 00:00. (bkz: sabahlar olmasın)

    tekrar yazıyorum. bu fark bir saat farkı değildir. kültürel bir şeydir.

    başka başka şaşırmak için (bkz: etiyopya takvimi)

    karşılaştırmalı tabloyu da ekliyorum. amme hizmeti olsun:

    dünya etiyopya
    00:00 06:00
    01:00 07:00
    02:00 08:00
    03:00 09:00
    04:00 10:00
    05:00 11:00
    06:00 00:00
    07:00 01:00
    08:00 02:00
    09:00 03:00
    10:00 04:00
    11:00 05:00
    12:00 06:00
    13:00 07:00
    14:00 08:00
    15:00 09:00
    16:00 10:00
    17:00 11:00
    18:00 00:00
    19:00 01:00
    20:00 02:00
    21:00 03:00
    22:00 04:00
    23:00 05:00

    edit : başlığın etiyopya'da öğlen saatin 6 olması ya da etiyopya'da öğle saatinin 6 olması seçeneklerinden biri olması gerekir. tutturamamışım.

  • kız arkadaşımın kankasının çökerttiği önerme.

    not: napiym abi, ben `güzel kıza yanaşmak için çirkin kankasıyla arkadaş olma` stratejisini uygulamaya çalışıyordum, bi baktım çirkin kızla sevgili olmuşuz. ben de kaderime razı oldum.

  • okul yıllarında hiçbirşey beni matematik dersleri kadar sıkmayı başaramadı. bu matematikle değil, tamamen öğretmenimizin yaklaşımıyla ilgili bir durumdu. kendisi yaşamı normal hayat ve matematik hayatı olarak ikiye ayırmış olan bir kişilikti. derste kımıldamanıza bile izin vermezdi. yere düşen kaleminizi eğilip alamazdınız mesela. öyle yani.
    herneyse benim sıra altından kitap okuma, yanımdakilerle konuşma, yazışma ve hatta camdan dışarıyı izleme girişimlerimin hepsi başarısızlıkla sonuçlanmıştı. atatürkün gençliğe hitabesinde ve istiklal marşımızda kaç harf olduğunu sayalı 2 hafta kadar oluyordu. sınıfımızın zemini enine 84 boyuna 132 parça taştan oluşuyordu. ben dakikada 14 kez nefes alıyor ortalama 18 kez göz kırpıyordum. deli pösteki sayar gibi lafı benim için artık sadece pösteki sayar gibi şekline dönüşmüştü. hiç işinize yaramayacak şeyleri saymak delilik değildi, aksine akıl sağlığınızı koruyan uykunuzu kaçırıp zihninizi dinç tutan yararlı bir aktiviteydi ama sınıfta sayılabilecek şeylerin sayısı giderek azalıyordu. günlerden bir gün bir harita method yaprağında kaç kare var sorusu zihnimde bu yapraktan kaç adet kağıt gemi yapılabilir şekline dönüştü. evet işte aylardır aradığım, ihtiyacım olan şey buydu... origami.
    ilk denemeler tabi ki başarısızlıkla sonuçlandı. sevgili öğretmenim uzunluğu 5 cmyi geçen her gemiyi fark ediyor, yapım işlemi tamamlanır tamamlanmaz kaçak mal taşıyan bir gemi tespit etmiş sahil güvenlik botu gibi yanıma yanaşıyor ve el emeği göz nuru eserlerime el koyuyordu. daha küçük gemiler yapılmalıydı evet daha küçük, çok daha küçük. sene sonuna doğru kareli defterin bir karesinden gemi yapabilir hale gelmiştim. bu gemiler büyükleri kadar rahat tanımlanamıyor, öğretmenimin radarında tespit edilse bile ne oldukları çıkarılamadığından büyük bir tehlike atlatılmıyordu. sene sonunda matematikten geçmiş, akıl sağlığımı korumuş ve final sınavının soru kağıdından yapılma 286 parçalık bir filoyu matematik öğretmenime hediye etmiştim.
    öğretmenleri seviniz arkadaşlar. onlar içinizdeki yaratıcılığın aynasıdır.

  • hayatımda gordugum en büyük kezban taksim'de karsıma cıktı, bir aksamüstü galatasaray civarlarında kendisine adres sordum "hahahah orayı bilmiyor musun gercekten, tanısmak mı istiyorsun? bu numaraları ben yemem" demisti bana. ben de adres stresi ve bir yeri bulamayan kamil imajıyla kuyruguma arkama sıkıstırarak yoluma devam etmistim.

    sonra arkadan gelen bir lavuga yoneldim "bilader dedim suraya nasıl giderim" kardes dedi yuz metre git solda gorursun.

    belki sözlük yazarıdır o kız, bilemiyorum.

    aksam sözlüge gelip, taksimin sapık dolu olması diye bir baslık acmıs olabilir.

  • hem konum hem de içerik olarak aslında ingilizce bilip gene de altyazıları okumaya benzer..
    bilirsin aşağıda farklı bir şey yok, ama gene de gözlerini alamazsın.

  • çok az bilinen bir hikayedir bu aslında. hazır karabağ savaşı bitmişken bu hikayedende bahsetmesek olmaz. ayrıca her türk'ün bilmesi gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. adam öyle bir deha ki şu an dil ucu sınır kapısı olarak isimlendirilen bölgeyi parasını kendi servetinden verip 13 kilometrekarelik araziyi iran'dan satın alarak vatan toprağı yapıyor ama bu 13 kilometrekarelik alan öyle bir noktada ki sadece jeopolitika bilen ve ileri görüşlü birisinin anlayabileceği bir 13 kilometrekare olsa gerek.

    https://hizliresim.com/q75sjk

    bölgenin önemine gelirsek o zamanlar nahçıvan denilen bölge iran ve ermenistan arasında sıkışan bir alan. atatürk nahcıvanın türkiye'nin orta asya'ya açılan kapısı olduğunun farkında o yüzden o zaman sıkı ilişkiler kurduğu iran şahı rıza pehlevi yi ikna ederek bu bölgeyi kendi cebinden para ödeyerek türkiye'ye bağlıyor ve dil ucu diğer adıyla türk kapısı olarak bilinen bölge ile nahçıvan birleştiriliyor. yıllar yıllar sonra ilk karabağ savaşında bu bölgeden nahçıvana silah ve gıda yardımı yapılarak bölgenin ayakta kalması sağlanıyor. atatürk bu hamlesiyle türkiye'nin orta asyadaki soydaşları ile bağlantısının kopmasını engelliyor denilebilir hemde sadece 13 kilometrekarelik alanla. peki bu gün ne mi oldu ? karabağ savaşını azerbaycan kazandıktan sonra türk koridoru ile türkiye nahçıvan azerbaycan birbirine bağlandı ve bu bölgeye demir yolu hattı kurulacağı açıklandı. dolayısı ile tüm turan bölgesine hazar denizi üzerinden ulaşım sağlandı ve bütün hepsi atatürk'ün cebinden satın aldığı bu 13 kilometrekarelik alan sayesinde oldu. banada bu gün paşa'nın ileri görüşlülüğünü bir kez daha selamlamak düşer

    ayrıca bizzat nahçıvan başkonsolosluğunun sitesinde de geçer kaynakcanlara gelsin.

    http://naxcivan.cg.mfa.gov.tr/…%9f%c4%b1%20bilinir.