hesabın var mı? giriş yap

  • ülkede,
    adalet olmadığı için avukatlığın,
    güvenlik olmadığı için polisliğin,
    habercilik olmadığı için gazeteciliğin,
    eğitim sistemi olmadığı için öğretmenliğin pek bir anlamı kalmadı.
    bilim olmadığı için de mühendislik bitiyor.

    hadi herkes imam olsun.

  • tetriste iyimserlerin cok sık dustugu stratejik bir hatadir.
    risk almaktir, onerilmez.

    acikta kalan bosluklari buyuk bir cubugun
    kapatacigini dusunup cubuk beklemek
    buyuk olasilikla oyunu kaybettirir.

    onun yerine bosluk sineye cekilmeli
    ve gelecek hamleler dogru oynanmaya calisilmalidir.

    ayrica bosluk icin cubuk bekleyenlerde
    gercek hayatta da bir takim mental rahatsizliklar olusur.

    misal trafikte ilerliyorsunuzdur.
    araclar kirmizi isiga dogru sagli sollu bosluklari doldururlar.
    ancak sol seritte en az 3-4 araclik bir bosluk kalir.
    cok tetris oynayan bunye bu durumdan
    korkunc rahatsiz olur ve dua etmeye baslar
    allaam nolur otobus gelsin o boslugu doldursun.
    sonra mucize gerceklesir.
    sol seritten upuzun bir otobus gelir boslugu doldurur.
    hayatta da bonus kazanilmis olur.

  • ilk ifadesinden daha dehşet vericidir.

    ilk ifadesinden anladığımız kadarıyla suphi tecavüz etmek amacıyla kızı kaçırmış, kız biber gazı sıkıp direnince öldürmüş. dna'sının bulunması korkusuyla ellerini kesmiş. ceseti yok etmek için yakınlarına haber vermiş, ortak akıl sonucu yakmaya karar vermişti.

    değişen ifadeye göreyse kaçırıldığı korkusunu yaşayan müşterisini sakinleştirmek yerine ona vurmuş, dakikalarca işkence etmiş, canlı canlı ellerini kesmiş. bir sinir harbiyle kızı darp ettiğini düşünsek bile saatlerce süren eve gidip gelmeler, telefonda görüşmeler, birilerini beklemelerin sonunda dahi içi soğumamış (olay da kaçırıldığını, kötü muameleye maruz kalacağını düşünen bir kızın savunması) cesete kötü muamele ederek onu yakmıştır.

    bu ifade gerçek ifade varsayalım. şayet adalet bu ifadeye daha az ceza verecekse ben artık bu ülkede yaşamak istemiyorum. ya da ben de derhal yola çıkıp işime gelene bu tarz işkenceler yapmayı planlıyorum. işsiz güçsüz adamım. her türlü dexter'lığa gönüllüyüm. amacım tecavüz değil, sadece böyle insanlar beni tahrik ediyor. sinirleniyorum. onları dövüp, hırıltılar çıkarırken ellerini kesip cesetlerini yakmak istiyorum. kötü bir niyetim yok.

  • bu adam, teleskobunun farklı renk filtrelerinden geçen ışığın, farklı sıcaklıkta olduğundan şüphelenir. bunu test etmek için teleskobun arkasına basit bir tayf ölçer koyar, böylece güneş ışığını renklerine (bkz: gökkuşağı) ayırır.

    üç tane termometre yapar. her birinin ışık düşen noktasını da siyahtan yapar ki olabildiğince ışığı soğursun, adam gibi sıcaklık ölçsün. termometrelerden iki tanesini kontrol olarak ışık düşmeyen noktalara koyar, 3. termometreyi de sırayla her renge (mavi, yeşil, turuncu, kırmızı vs.) koyup ölçüm alır. bir de bakar ki, tam beklediği gibi, ışık düşen termometre kontrol termometrelerinden her defasında daha sıcaktır! böylelikle, her rengin bir sıcaklığı olduğunu doğrulamış olur.

    daha da önemlisi, maviden kırmızya gittikçe sıcaklıkların giderek arttığını fark eder. yani renklere göre bir düzen vardır. sonra bu manyak tutar merakından, bir de kırmızının hemen yanındaki kısma, yani "kırmızının biraz ötesine" koyar termometreyi. bir de bakar ki, termometre hala kontrol termometrelerinden daha sıcak! üstelik diğer bütün renklerden daha sıcak! işte tam bu noktada herschell "infrared/kırmızıöte"yi keşfetmiştir.

    herschel, bu kırmızıöte'deki ışıkla başka deneyler de yapar. bu ışığa (latince ısı'dan türeterek) "calorific rays" der. (bkz: kalorifer) kırmızıöte'deki ışınların da, tıpkı bildiğimiz ışık gibi kırıldığını, yansıdığını, soğurulduğunu ve ortamlardan geçirildiğini fark eder.

    bu anlamda herschel, gördüğümüz ışığın yanısıra, görmediğimiz ışığın/radyasyonun da farkına varır ve çocuksu merakıyla bilimde sessiz bir çığır açar. gel de hasta olma...

    not: bu entry 28 şubat 2016 ekşisözlük direnişi süresince katalanca olarak sunulmuştur. (bkz: bütün entry'lerini katalancaya çevirmek) bundan çok daha kaliteli yüzbinlerce entry bu süreçte yok olmuştur. bir zamanlar devletin milletini ebleh yerine koyması yasaktı, bazı yasaklar özlenebiliyormuş.

  • + ya bu elbiseye o kadar para verip aldım ama küçük geliyor bana. fermuarı kapanmıyor! kıçım başım gözüküyor. oysa ne hayallerim vardı....
    - senin hayallerinin bittiği yerde benimkiler başladı...

  • fotoğrafı geçin geçin, dış görünüş bu, lisedeki haliyle mi kalacaktı. zaten biraz para ve zaman ayırırsanız herkesi ortalama bir güzellik seviyesine getirirsiniz.
    ama o yazılanlar nedir öyle? ne kadar çirkin ne kadar ayıp şeyler yazılmış. bu yıllık komitesinin editörü yok muymuş? ben bizim lisede bu işten sorumluydum, böyle bir yazı önüme gelse yazana bizzat kelime kelime yedirirdim.

    saçın düzelir, kilon azalır, dişlerin düzeltilir de bir genç kıza yazılan bu cümlelerin verdiği güvensizlik kolay kolay atlatılmaz. yine göksel iyi gelmiş buralara. kadın boşuna yapmamış o depresyon şarkılarını.
    tepem attı, sinirlerim bozuldu bak yine.