hesabın var mı? giriş yap

  • kapitalizmin dayattığı şekilciliği iliklerine kadar işlemiş beyin yoksunu ''kaşarlara'' verilen ayar. instagram profili sözde ''düzgün'' olsaymış dm atınca cevap verirlermişmiş. bunlar kezban değil kaşar kaşar.

  • ramiz dayının gençliğini canlandıran abimiz oyunculuk konusunda beni büyülemiştir. hiçbir türk dizisinde bir kabadayı karakteri bu kadar iyi oynanmamıştı zannımca. kendisini izledikçe canım ihaleye fesat karıştırmak veya çıkar amaçlı suç örgütü kurmak istiyor.

  • birazcık ortalama üstü güzelliğe sahipse çok normaldir. 1 ay önce açtığım feyk kadın hesabımın 700 takipçisi var şimdi. ayrıca tsk'da sosyal medya yasaklanmalı. bütün uzman çavuşları hesabıma topladım. az çaba göstersem darbe yaparım aq.

  • kemal kılıçdaroğlu hariç herhangi birisidir. kemal kılıçdaroğlu olumsuz bir şeyden sorumlu tutulamaz, tutulması akıldan bile geçirilemez.

  • kendinize saygı duymak istiyorsanız, size yapılan hiç bir saygısızlığı affetmeyin.. insanlar her saygısızlık sonrası daha da cesaretlenir size karşı, saygı sizin kişiliğinizdir, çizgilerinizdir. çizgileri olmayan insanlar saygı görmezler.
    ego hep bize kötü bir şey gibi sunuluyor, oysa ki kararında ve yönetilebilir bir ego her insan için olmalıdır.

    ayrıca, dozunda kötülük her insan için gereklidir..

    debe editi: çok fazla soru geldi, dozunda kötülük nasıl oluyor diye,
    bir insana kızmanız gerekiyorsa kızacaksınız, ayrılmanız gerekiyorsa ayrılacaksınız, siz bunları yapmazsanız bu enerji karşı tarafa geçer ve onlar hadsiz bir şekilde bunu yapar.

    zorunlu edit: bu entrynin debeye girmesi çok şaşırttı beni, çok fazla insan mesaj attı ve cevap veremedim.
    size zamanı olmayanın mutlaka başka birine zamanı vardır, size saygı duymayanın başka birine saygısı vardır.
    net olun ve size saygısı olmayan insanları şutlayın hayatınızdan, pollyanna olmayın.

    ve unutmayın herkes her şeyi bilerek ve isteyerek yapıyor, cezasız bırakırsanız yaptığının doğru olduğunu düşünür ve tekrar tekrar yapar..

  • şöyle demiş giderayak şiirinde.. doğru demiş.. demiş de, okuduğum anda yüreğimden vurmuş beni.. ve benim gibi olanları.. ve karar verdik.. biz bu boktan dünyadan değiliz.

    handan, hamamdan geçtik,
    gün ışığındaki hissemize razıydık;
    saadetinden geçtik,
    ümidine razıydık;
    hiçbirini bulamadık;
    kendimize hüzünler icadettik,
    avunamadık;
    yoksa biz...
    biz bu dünyadan değil miydik?

  • aşağıdaki liste rulo pasta ve ekler odaklı olup tamamen kişisel notlar içermektedir.

    inci pastanesi: bahariye'deki şubesinden alman pastası veya rulo pasta alınarak mutlaka çay bahçesine inilmeli. hatta giderseniz elli yıldan uzun süredir buranın emektarı olan tevfik abi'ye bir selam verip halini hatrını sorun, ben de selam söyleyin.

    elif pastanesi: moda caddesi üzerinde bulunan bu tatlı pastanenin pastaları çok başarılı olmakla birlikte eklerleri de bulunduğu raftan göz kırpıyor, aklınızda olsun.

    eyfel pastanesi: bir zamanlar fırtınalar estirirken, eskisi gibi kalamayıp değişen bir pastane olsa da pastaları başarılıdır.

    pasta sanatı: ruhumu teslim edebileceğim yegane yer. böğürtlenli, limonlu, çilekli, muzlu, karamelli ve aklınıza gelebilecek her türlü malzemeyle ekler yapabilen müthiş yer. seviyorum merkez!

    maria's cheesecakes: amerikalı maria ablamızın türkiye'ye yerleşmesi ve ardından en iyi bildiği işi yapmasıyla gelişen bir hikayesi var buranın. inanılmaz lezzetli, birçok farklı çeşitte üretim yapıyorlar. tavsiyem, belçika çikolatalı cheesecake.

    seval pastanesi: çengelköy'de bulunan, 1952'den beri hizmet veren küçük güzel bir pastane. kremalı tüm pastaları şahane, özellikle muzlu rulo pastası. muzlu rulo önemli.

    hafız mustafa: sütlü tatlılarının üzerine söylenebilecek tek bir kelime dahi yok. kazandibi rocks.

    şekerleme / çikolata kategorisinde ise;

    şekerci cafer erol: badem ezmesiyle yaptıkları ve meyve-sebze şeklini verdiklerini tatlıları, taze olarak ürettikleri akide şekerleri (bergamotlu tercih sebebidir) çok lezzetlidir. (buradan yaptıracağınız küçük bir paketle sokak sokak gezerek moda burnu'na giderseniz aldığınız keyif kat kat artar, bence.)

    ali muhiddin hacı bekir: glikoz şurubu kullanmadan ürettikleri bol fındıklı lokumlarını, benim gibi lokum sevmeyen biri bile sinsi sinsi yiyor. söyleyeceklerim bu kadar.

    çikolata dükkanı / asuman: bir dönemin sosyal medya ivmesiyle yükselişe geçen ve kavanoz tatlı konseptiyle çikolata ve çikolatalı tatlı satışı yapan bu işletmenin açık çikolataları oldukça başarılı. özellikle bademli, frambuazlı, portakallı ve kahveli çikolatalarını denemeniz gereken bir konu olduğu kanaatindeyim.

    kemal usta waffle's: bu abimiz kadıköy'de agar.io oynar gibi takılmakta. her sokakta bir şubesini görebildiğimiz ilginç bir zincir olma yolunda hızla, durmaksızın ilerliyor. kendisinin waffle'ını vazgeçilmez yapan ise malzemesinin tazeliği, bolluğu ve kullandığı sosların lezzeti.

    mendel's: the grand budapest hotel'deki tatlıcıdan esinlenerek bu ismi alan mekanın konsepti de bu filmin üzerine. sunumdaki birtakım artizan hareketler ver her servis öncesi sunumu çekip çekmeyeceğinizin sorulması dışında gerçekten çok leziz tatlılar üretiyorlar. filmdeki tatlı da burada mevcut.

    cafe wien: bu mekan en iyi tatlıcı olmaktan ziyade viyana tatlıları yapan sevimli bir mekan. reasürans çarşısı'nın içinde yer alıyor, farklı bir şeyler denemek isteyenler için sona iliştireyim. ha bir de, bu kıvamda şişhane'de türk alman kitabevi cafe var ki, onlar da alman tatlılarını başarıyla üretmekte ve kalplerimizi çalmaktalar.

  • amerikadayım o zaman. tatil için eve gelecem, kardan dolayı uçak ertesi sabahın körüne erteledi. telefonda anneme söyledikten sonra yattım uyudum.
    o zamanlar modemler dial up, hattım da tek. kabloyu bi telefona bağlıyorum, bi modeme, öyle bağlanıyorum. gece de yatmadan azcık internette takılmışım, sonra da unutmuşum, telefon kablosunu modeme takılı bırakmışım.cep telefonunun da şarjı bitmesin mi?
    neyse ben sabah saatin alarmıyla kalktım, hazırlanıyorum filan, kapı çaldı. alla alla dedim, sabah 7 mi ne zira.
    uyku mahmurluğuyla açtım, karşımda bir kadın, türkçe olarak "anneniz sizi aramış ulaşamamış, uçağınız varmış, sizi uyandırmamı istedi."
    ????
    kimsin ya sen? neden türkçe konuşuyorsun? annem seni nerden tanıyor? neler oluyor? ben nerdeyim? yoksa ben aslında türkiye'ye gittim de kar-mar hepsi rüya mıydı? ya da manyak mısınız?
    meğer neymiş, sonra çözüldü: evimin hemen yanında bir türk restoranı vardı, annem bana ulaşamayınca ağır uyuduğumu da bildiğinden uçağı kaçırırım korkusuyla gitmiş internetten o restoranı bulmuş, aramış, rica etmiş, kadınceyiz de kırmamış gelmiş.
    ama yuh yani. ben o an aşırı dumur olmuştum, sanırım bi daha o kadar dumur olmadım hatta.

  • ya ben zaten 600 tl bağkur haraçı ödüyorum her ay.

    bir de zorunlu emeklilik yapmaya kalkarlarsa vallaha billaha kendimi sahte bi cinayete kurban gittirir öldü diye raporlattırır bir de cenazemi kaldırır nüfus kaydında "öldü" diye işletirim.

    kimliksiz biri olarak yaşarım hayatımı. abdden aldığım ehliyet vardı yolda trafik çevirmesinde falan soran olursa abd vatandaşıyım derim

    valla yeter ya. bir tc pasaportu bu kadar yük getirir mi içine ettiğimin dünyasında ya. türküz diye ebemize yüklene yüklene doymadınız be.