hesabın var mı? giriş yap

  • insanlar için geçerli olmayan düşünce. keşke olabilse ama evcil hayvan almak için bile insanlar güzellik kriterini ön plana koyuyor. kedi sahiplendirme sitelerine bakıyorum, zaman zaman bacağını gözünü kaybetmiş biçareler oluyor. ama kimse tek bacaklı bir kedi istemiyor. çünkü kedi biblo gibi bir şey herkes güzelinden istiyor. mesela şu zavallı yuva bulamıyor kendine, oysa evde beslenen herhangi bir kedinin yaptığı her şeyi yapabilir; bütün kediler gibi mırıldanabilir, uyur, sana gelip sırnaşıp kendini sevdirebilir, bunların hepsini yapabilir. sonuçta ev kedisinden kimse terlik getirmesini ya da bekçilik yapmasını beklemiyor. ama hayatın gerçeği bu işte, dış güzellik her zaman en önemli şey. evladın bile güzelini kayıran yaratıktan ben ne bekliyorsam...

    edit: fotoğrafını paylaştığım kedicik nihayet yuva buldu kendine. her şeye rağmen iyiler var, umut var.

  • kargonun içeriği ne olursa olsun insanı saran his, duygu.

    sanırsın 15dk sonra dünyayı kurtaracak bilgiler gelecek anasını satıyım, evde bekliyorsun, internetten yolunu gözlüyorsun falan. içinden biber salçası çıkıyor, kavurma çıkıyor.

    garip yani.

  • şu yargılanacaksınız lafını kemalistler söylese anlarım da bu cemaat abilerine ne oluyor onu çözemedim. ülkedeki her türlü rezilliğin, nifağın, pis işlerin altından sizin imzanız çıkıyor. sanki dün yurt dışına kaçan zekeriya öz sizden değilmiş gibi tavır aldınız bir anda. gören de sanır ki cemaat yıllardır ülke bekası için çalışan, vatan sevdalısı bir oluşum. bazen çok gülesim geliyor, bazen de bulut.

    (bkz: #25809734)

  • çanakkale savaşı süresince mustafa kemal ile liman von sanders arasında, savaşın gidişatı ve genel yönetimi bakımından esaslı görüş ayrılıkları olmuştur. von sanders - bir alman olarak, doğal biçimde kendi ülkesinin çıkarlarını düşünmüş ve - ingilizleri mümkün olduğunca çanakkale'ye yığıp, dikkatlerini batı cephesinden uzaklaştırmaya, güçlerini bölmeye yönelik bir strateji izlemişken; mustafa kemal, hemen her koşulda düşmanı hızla ve temelli yok etmeyi ön plana almıştır.
    bunun en tipik bir örneği, ingilizlerin karaya çıkarma yaptıkları 25 nisan 1915 günü yaşananlardır. von sanders muhteşem (!) bir öngörü ile ingilizlerin saros körfezinden çıkarma yapacağını düşünüp, ona göre bir savunma planı yapmıştır. mustafa kemal ise ingilizlerin çıkarma yapacağı yeri mutlak bir doğrulukla öngörmüş ve tarihe o meşhur "süngü tak!" talimatını vererek geçtiği gün yaşanmıştır.
    son olarak, von sanders'in o sırada hala saros körfezi çevresinde dolaşıp durduğunu, oysa asıl ingiliz çıkarma birliklerinin çoktan çıkarmaya başladıklarını söylemekten ben utanıyorum da şu günlerde bile bir yerden kıvırıp, atatürk'e laf atacak adamlar utanmıyor diyerek işbu entryime son veriyorum.

  • yahu corba olmus bu.

    simdi teslanin uzaktan ampul yakma deneyinde kullanilan teknikle haarpin bir alakasi yok. bambaska teknolojiler bunlar. tesla'nin bir de "deprem makinesi" vardi, ama o da bidigin matkabi yere vurup, binanin resonant frekansina uydurmaktan ibaretti. yani buradaki mantik su herhalde: ionosferden seken dalgalar, fay hatlarinin rezonant frekansina uyarlarsa, orayi yeterince sallarlar, hatta kirilma yasanir yani deprem olur..

    millet de diyor ki, haarp'in yolladigi dalgalarin frekansi ve enerji seviyesi oyle ki bu imkansiz. bunu birak, stratosferi bile dogru duzgun etkileyemediginden hava kosullarinda da degisiklik yaratamaz. zaten ionosfer dogal olarak surekli degisiyor gece ve gunduz arasinda, o degisimlerin de hava kosullarina bir etkisi yok, kaldi ki haarpin etkisi bu dogal degisimlere kiyasla cok daha dusuk.

    diyelim isin bilim kismindan anlamiyoruz. hepimizin elektromanyetik dalga uzmani olacak hali yok. o zaman mantigimizi calistiralim:

    haarp gizli bir proje mi? hayir. ilgili butun raporlar, finansman bilgileri, deney sonuclari halka acik. sadece raporlar degil, tesisin kendisi de halka acik bazi gunlerde. bolgedeki liselerle programlari var, gidip orada calisiyor ogrenciler. abd vatandasi bile olmayan bir suru yabanci tesiste calisiyor arastirma gorevlisi olarak. projenin spesifikasyonlari gizli askeriye birimlerince veya savunma sanayince degil, universitelerce belirlenmis. oyle bir tane universitenin bir tane adami da degil bu isten sorumlu olan: university of alaska, the leland stanford university, penn state university (arl), boston college, dartmouth university, cornell university, virginia tech, university of maryland, university of massachusetts, mit, polytechnic university, ucla, clemson university and the university of florida. yani dunya kadar insan -bircogu yabanci- bu ise bulasmislar.

    ulan bizim dandik sirketteki musterilerin yarisiyla konusabilmek satis elemanlarindan secret veya top secret clearance isteniyor, alt tarafi network kurulacak, burada herifler deprem yaratacak silah bulmuslar, elin cinlisi rus'u gelip ehliyetini gostererek tesiste takilacak aylarca. beyler, agalar, cilgin misiniz?

    ve japonya gibi bu depremlerden zarar goren onca ulkenin askeriyesi, gizli servisleri salak, girenin cikanin belli olmadigi, dingonun ahirina donmus bu tesisi sabote etmiyorlar. yahu koordinatlarini web sayfasina koymus adamlar, birileri icbm atacaksa veya sinsi sinsi denizaltidan fuze sallayacaksa kolaylik olsun diye herhalde.

    dahasi onca yildir hepi topu 250-300 milyon dolara mal olmus ve bilimsel yonu acikca bilinen sistemi baska kimse de kurmuyor; milyarlarca dolari tanka topa yatiran ulkeler parayi denklestiremiyorlar, mal mal bakiyorlar abd 22 senedir bununla ugrasirken.

    komplocu arkadaslarin bazen sabirlari tasiyor ya hani, sebep gostermeden kendileriyle dalga gecenlere diyorlar "bi siz akillisiniz zaten" diye. ben de putin olsam, chavez olsam, kuzey koredeki dumbuk cuce olsam aynisini onlara soylerdim, "bi size malum oldu, bizimkilerin aklina hic gelmemisti bunlar, hemen basliyoruz calismalara.. cuk kafali japon askerlere de soyledik, alaskayi istila edeceklermis" (tabii once eksi sozlukte bir hesap acar, oyle soylerdim. ra ra ras putin nickini alirdim. kimyongiller. hugo boss. bosta degillerse sahibinden alirdim, hayir diye bir cevap tanimazdim)

  • salaklık eninde sonunda kaybettirir işte, bir dümen tutturmuşsun, yedi sülaleni kurtaracak parayı öyle yada böyle bulmuşsun, ne mal gibi milletin gözüne gözüne dolarları, hayatını sokarsın. vizyonsuzluk işte kendin için yaşa lan hayatını her zaman, gösteriş için değil.

  • öyle insanlarla karşılaşıyorsunuz ki bu okulda... son dönemde okulda artan güvenlik önlemleri kapsamında, güney kampüste petekler olarak tabir edilen yerde gece birden sonra oturmak yasaklandı. olaya gelirsek; bir zaman burada sabaha karşı beş sularında alkol alıyorduk. güvenlik geldi, yasak olduğunu kampüsün başka yerlerinde devam edebileceğimizi ama şuan buradan kalkmamız gerektiğini söyledi. 5-10 dakika süren pazarlıklar sırasında bir arkadaş "burası boğaziçi, liberal bir üniversite burası" gibi(oldukça aptalca) bir söz söyledi. bunlardan boğaziçi'nde çok duyar, bulursunuz da şu cevabı verecek güvenliği kaç okulda bulursunuz bilmiyorum: "ben de liberalizmden tarafım ama siyasi liberalizmden, ekonomik liberalizme karşıyım. o noktada adam smith'le ayrışıyoruz."

    ilginçlik burada bitmedi. güvenliği, yarım saat daha oturmaya ikna ettik. yarım saat sonra güvenlik araçla geldiğinde hala oturuyorduk. içkilerimizi bitirdik ve bizi arabayla evlere bıraktılar.

  • haberin girişine bak :

    "trabzon'un çaykara ilçesinden 51 yıl önce heyelan nedeniyle van'ın özalp ilçesindeki iki köye göçen karadenizliler, yöre halkıyla yıllardır huzur içerisinde yaşıyor."

    sanki çeçenistan'a göçmüşler adamlar. göçtükleri yer yine bizim toprak. anadolu ajansı nereye varmaya çalışıyorsun?