ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
atmosferik black metal
-
ergen hater'ı ne kadar çok olsa da, bu türün tanımını ve karakteristiğini tam anlamıyla karşılama açısından, en başarılı temsilcisi, wolves in the throne room'dur. tabii, kendileri arz-ı endam edene dek, bu ünvanın sahiplerinin summoning (tema olarak epic olsa da icra, fazlasıyla atmosferik) ve drudkh olduğunu söyleyebiliriz. zira drudkh da sonradan nsbm-folk ve post karışımına kayarak ile saf abm'den uzaklaşmıştır. çoğu zaman folk türleri ile iç içedir ancak dengeyi yakalamak, her baba yiğidin harcı değildir.
selçuk inan
-
oyun komutu cok basit olan fulbolcu,
if burak yilmaz yilmaz bos,
pas burak yilmaz
else
pas yandaki adam
ekleme: arkadaslar selcuk'ta oyun sirasinda gözlemlenen 3 saniye gecikmenin sebebi de bu program. su komutu calistirmasi 3 saniye aliyor. komut cökerse selcuk da cöküyor ve arkasini rakibe dönüp faul yapiyor. olay bundan ibaret.
linkedin bakıcı ilanı rezaleti
-
ağır üslup değil de; yurdum insanının kötü huylarından bıkmış bir anne isyanı gördüğüm ilandır.
yaprak dökümü
-
cem ölüp diziden kurtulmuştur. darısı başımıza.
yedi yıl savaşı
-
1756–1763 yılları arasında devam etmiştir. savaşın nedeni büyük britanya ve fransa arasındaki sömürge yarışıyken, avusturya ve prusya içinse orta avrupa'da hakim olmaktır.
savaşa taraf olan prusya, britanya, portekiz ile küçük prenslikler bir cephe oluştururken, karşılarında fransa, avusturya (kutsal roma imparatorluğu), rusya, isveç, ispanya ve bazı küçük prensliklerle babür devleti ve sardinya krallığı sayılabilir.
bu uzun süren savaş yayıldığı coğrafyalar açısından bakıldığında bir dünya savaşı olarak da nitelenebilir. avrupa, afrika, hindistan, kuzey amerika, güney amerika, ve filipinler'de çatışmalar yaşanmıştır.
savaş sonunda, büyük britanya louisiana hariç tüm yeni fransa'yı, bengal ve florida'yı ele geçirdi. fransa louisiana'yı ispanyollara devretti. ardından, britanya ispanyollara küba'yı ve manila'yı iade etti. avrupa'da ise status quo ante bellum durumu oluştu, yani savaş öncesi sınırlara dönüldü.
fransa'nın hindistan'daki kolonilerinin büyük britanya'ya devretmesi, hindistan'da büyük britanya hakimiyetinin başlamasına neden olurken, amerika kıtasının kolonileştirilmesi de son bulmuş oldu. fransa'nın britanya karşısında gerilemesi fransız devrimine giden yolu bir anlamda açarken, prusya da avusturya'yı gerileterek alman birliğine öncülük edecek gücü kazanmıştır.
sabah 07.00'de uyanacak olmanın verdiği huzur
-
her insanın hayatında en azından bir kere yaşadığı huzur.
güzelce yüzünü yıkıyorsun. pencereyi açıp dışarı doğru geriniyorsun. kuş sesleri... güneşin yavaş yavaş doğuşu. sevdiğin kıyafetleri giyiyorsun...
şaka lan şaka. perdeyi bile açmıyorum, güneş yüzüme vurmasın diye. pantolonu asansörde giyiyorum. sokayım böyle hayata.
cep telefonu rehberinde kayıtlı fantastik isimler
-
(bkz: neco)
yillar yillar once*, sinif arkadasim necmettin'i telefona neco diye kaydetmistim. gel zaman git zaman, neco ile muhabbetim kesildi ama numarayi silmedim hic, hep telefonda durdu.
ıki yil once whatsapp yukledigimde neco ismine karsilik turbanli bir kiz geldigini gordum, herhalde kiz kardesidir dedim kurcalamadim fazla. fakat zaman gectikce o resimler degisti, ama hep ayni kiz resimlerde olmaya devam etti. resimlerde evlendi, cocuk sahibi bile oldu, ama hala neco olarak kayitli olmaya devam etti.
sonradan anladim ki bizim neco numarayi kullanmayi birakinca bu gsm firmalari numarayi baskasina vermis, sonuc olarak bizim neco olmus sana necmiye.
hala neco diye kayitli duruyor kizin numarasi, yakinda ikinci cocugu gelecek resimlerden anladigim kadariyla, merakla bekliyoruz*
passat mı çekeyim yanlarına
-
kıvırcık saçlarına
ar düşmüş uçlarına
bu milletin .larınaa
passat mı çekeyim yanlarına...
(bkz: allahım bu nasıl bir acı)
sakal sert bakış dar pantolon çorapsız ayakkabı
-
en alt donanım paketi.
leyla ile mecnun'dan akılda kalanlar
-
(bkz: akılda mı kalanlar)
yer yarılsa da içine girsem denilen anlar
-
18-19 yaşlarımdayken yaşadığım utanç verici bir olay ile yaşadığım andır.
(ön bilgi: fazla kilolardan muzdarip bir kızcağızdım o zamanlar)
kalabalık bir bijuteri dükkanında takılara bakıyordum. dükkan sahibi de iki adım ötemde, bir arkadaşı ile sohbet ediyordu. gözüme takılan bir küpeyi elime aldım, standın arkasında diğer bir renginin daha olduğunu görüp, onu da incelemeye başladım. bu sırada dükkan sahibi bana bir şeyler söyledi. ne dediğini anlayamadığım için, "bana mı dediniz?" dedim.
böyle dememle adamın yüzünün bembeyaz kesilmesi bir oldu. birden özür dilemeye başladı. "yok hanımefendi size demedim yemin ederim" (bu arada adamın bu aşırı tepkileri üzerine etraftaki herkes bizi izlemeye başladı) "yemin ederim hanımefendi size demedim, arkadaşın soyadı tosun biz ona hep öyle tosun diye hitap ederiz"...
dışarıdan bakınca şöyle bir diyalog olmuş:
-tosun
-bana mı dediniz?
iyi ki efendim dememişim :(
oooff offf...
suudi arabistanlıların mültecileri taraması
-
o askerin orda durma amacı bu zaten. yoksa o sıcakta tüm gün niye dikilsin? onun girip girmeyeceğine o asker karar vermez. karar zaten verilmiştir, o asker de uygular.
edit : ya sevgili hümanist ve anti-militarist arkadaşlar. o silah kuş vursun diye verilmiyor o askere. ayrıca o bir asker, hoşgeldiniz demek için orada değil. orası da avm girişi değil. dünyaya dün gelmiş gibi davranmayın.
jelko obradoviç
-
o tahtaya 31 çizse gidip çekecek 1 milyon kişi var.