hesabın var mı? giriş yap

  • antik pers mitoloji anlatılarında ve m.ö. 600'lerde iran'da geniş bir taraftar kitlesine sahip zerdüştlük inancında kötülük ve karanlığın tanrısıydı.

    ahriman, öfke, açgözlülük, kıskançlık, yalancılık, ve arzın ontolojik düzleminde ne kadar olumsuz ve zararlı duygu varsa arkasındaki güçtü. ayrıca dünyaya kaos, ölüm, hastalık ve diğer kötülükleri de getirmiştir. islam dininde şeytan ve/veya şeytani güçlerin karşılığıdır.

    erken dönem zerdüştlüğün düalist doktrini gereği iyi ve kötü varlıklar dünyanın kontrolü için savaşırdı - göklerden gelen ahura mazda ve yeraltından gelen ahriman. bu iki varlik kudret bağlamında eşdeğerdi ve her biri sırayla üstünlük kazandı. ahura mazda ateşi, güneş ışığını ve yaşamsal enerjileri temsil ediyordu. ahriman ise karanlığın ve ölümün efendisiydi. zerdüştler daha sonra ahura mazda'yı ahriman'a karşı nihai zaferin sahibi ulu hükümdar olarak görmeye başladılar. ayrıca insanlar ve tanrılar bu iki güçten birini seçmek zorundaydılar.

    iblislerin iblisi ve tüm kötülüklerin kaynağı ahriman aslen primitif bir çöl ruhuydu ve zerdüştlükte kötülüğün kişileşmiş haliydi. bu nedenle ölümsüz değildi ve sonunda yarattığı terör iyicil güçler tarafından alaşağı edilecekti.

    kötücül tanrı olarak ahriman'a ilişkin farklı anlatılar vardır. bunlardan birinde, iyi tanrı ahura mazda evreni ve spenta mainyu (ışık, hakikat ve yaşam ruhu) ve angra mainyu (karanlık, aldatma ve ölüm ruhu) adlı ikizleri yaratmıştır. ikizler üstünlük için savaşırlar ve savaş alanları dünya'dır. zamanla spenta mainyu, ahura mazda'nın içine çekilmiş, angra mainyu ise ahriman'a dönüşmüştür.

    tema, bu iki güç arasında amansızca devam eden bir savaştan söz eder, hatta bu mücadele çağlara bölünerek binlerce yıl sürecektir. dördüncü çağdan sonra, ahriman'ı ve onun tüm kötülük güçlerini yok edecek üç kurtarıcı ortaya çıkacaktır. bu efsanenin alternatif bir varyasyonunda ahura mazda evreni yaratırken bir hata sonucu angra mainyu'yu yaratmıştır.

    bir başka efsaneye göre ahriman ve ormazd (ahura mazda'nın kısaltması) yaratıcı tanrı zurvan'dan doğan ikizlerdir. zurvan ilk doğan çocuğun kral olacağını ilan etti. ahriman da ilk olmak için kendini rahimden dışarı attı. zurvan verdiği söze bağlıydı, ancak ahriman'ın hüküm sürebileceği zamanı sınırladı. bunun sonunda ahura mazda başa geçecek ve iyilik ve ışık içinde hüküm sürecekti. dünya şu anda ahriman'ın yönetimi altındadır; bu yüzden yıkıci doğal felaketler, kuraklık, kıtlık, savaş, hastalık, salgın hastalıklar ve diğer kötülükler vardır. ahriman, yönetiminde kendisine yardımcı olması için hastalık, kötücül akıl, zorbalık, düşmanlık, şiddet, gazap ve yanlışlık gibi negatif kavramları yeryüzünde yaymakla görevli altı adet başdemon yarattı. bu altı başdemon, antagonistleri altı başmelekle iyiliğe ve ışığa karşı mücadele etmektedirler.

  • buradan hepsine seslenmek istiyorum; bütün mavi ve yeşil gözlüler objektife iyice girin tamam mı la.. iyice yapıştırın yüzünüzü makineye aferin. yoksa allah korusun anlayamayız renkli gözlü olduğunuzu..

  • para amaç olduğu için normal bir insan parayı unutmaz diye düşünülmüş sistem. kart araç, para amaçtır. insanlar kartı unutuyor diye böyle uygun görmüşler ama parayı unutmayı nasıl becerir insan akıl sır ermez.

  • ziraat fakultesinden bi arkadasimin anlattigi olay:

    -cocuklar bakin bu bocegin adi blatica germanica
    -hocam nerden anliyosunuz ya..
    -cocuklar ayagindan tabiki, ayaklar cok onemlidir. sen soyle bakim bu bocegin cinsi ne?
    -hocam ben ne bilim, boyle sacma seymi olur nerden anlayim ben? ne alakasiz ders almisiz bilsek secmezdik, ne bocegi, ne ayagi?
    -cik disari sakin bi dahada dersime gelme!!
    cocuk tam disari cikarken hoca sorar:
    -senin adin ne?
    cocuk kapinin disindan ayagini sallar
    -ayagimdan tanisana pezevenk!

  • şey değil mi bunlar ya ubercileri müşteri gibi çağırıp, köşede sıkıştırıp döven; havaalanı saldırısı olduğunda milleti soymaya çalışıp insanlığı ayaklar altına alan topluluk?

    hmm itfaiyeli bi söz vardı hatırlayamadım şu an.

    edit: bir üstteki arkadaşla hemen hemen aynı entariyi giymişiz. ben yazarken o entry yoktu. bence çok güzel olmuş, ne kadar yazılırsa o kadar hatırlamış oluruz.

  • bırakın ülkem adına, tüm beyaz tenliler adına bi garip onu orada kavruk abilerin önünde altını alırken görmek. japonun bile zencisinin yarıştığı dalda kazanmak için doğuştan gelen fiziksel sınırlarını baya zorlamak gerekiyor, tebrik ederim.

  • o askerin orda durma amacı bu zaten. yoksa o sıcakta tüm gün niye dikilsin? onun girip girmeyeceğine o asker karar vermez. karar zaten verilmiştir, o asker de uygular.

    edit : ya sevgili hümanist ve anti-militarist arkadaşlar. o silah kuş vursun diye verilmiyor o askere. ayrıca o bir asker, hoşgeldiniz demek için orada değil. orası da avm girişi değil. dünyaya dün gelmiş gibi davranmayın.

  • dokuz yıl önce soğuk bir bayram tatiliydi. her fırsatta kaçtığım yer olan köye, dedemin yanına gitmiştim. tatilimin son günü, evde yalnız kaldığımız bir anda dedem bana seslendi. koştum gittim, "gel dedi, yanıma otur" oturdum. kolunu attı, sarıldı, iki damla yaş düştü gözlerinden. şaşırmıştım. çerkes ihtiyarları sert olur. sert adamdı benim dedem de. neredeyse altmış yıl aynı yastığa baş koyduğu babaannem öldüğü gün bile tek damla gözyaşı görmedim ben bu adamın gözlerinde. bana yakında öleceğini, bir daha görüşemeyeceğimizi söyleyerek vedalaştı ve helalleşti benimle. o an tek düşündüğüm şey dedemin bunamaya başladığıydı ama çok geçmeden ölüm haberini aldım. ölürken bile kendini bozmadan öldü. durup dururken " oğluma (babama) haber verin, ben ölüyorum" demiş, yatmış ve ölmüş. bir daha asla ne bir bayramın tadı oldu eskisi gibi, ne de köyün. evin direği yok o öldüğünden beri ve kimse yıl 1934, ağustosunun 26'sı diye başlayan hikayeler anlatmadı bir daha. ve eminim ki dünyada bir kez daha bu kadar saygı duyacağım bir insan olmayacak.