hesabın var mı? giriş yap

  • serie a: ertelendi
    avusturya ligi: ertelendi
    la liga: ertelendi
    ligue 1: seyircisiz
    premier lig: seyircisiz
    avrupa ligi: seyircisiz
    şampiyonlar ligi: seyircisiz
    süper lig: zabaha gadar burdayıkk

  • futbolu zerre takip etmeyen şahsım tarafından daha iki gün önce öğrendiğim gerçektir.

    slaven bilic'in gelişini de ligin 3. maçında öğrenmiştim.

    her neyse, lan adam roberto carlos, sivas'ta oturuyor şu anda. brezilya'nın kumsallarından sivas'ın soğuğuna bir hayat hikayesi. kangallarla dans.

    her şeyi geçtim, bu adam nereye sıçacak lan!

    not: insanın aklına ilk "ağzına sıçsın amua goduum" demek geliyor, biliyorum.

  • hülya avşar’ın 10 yaşındaki kızı zehra çilingiroğlu’nun hülya dergisinin son sayısından itibaren köşe yazarı olması ve engin hayat deneyimlerini okurlarıyla paylaşması durumu. kendi adıma, zehra çilingiroğlu’nun bir “küçük virginia woolf ” olduğundan ya da onun yazarlık yeteneklerinden şüphem yok. ama türk medyasındaki sarsısıcı entelektüel rekabet nedeniyle zehra çilingiroğlu’nun yazarlığının daha çok hülya avşar’ın kızı olmasından kaynaklandığını düşündüğüm için – tamamen saçmalıyor da olabilirim- başlığı da bu şekilde açtım.

    şimdi konumuza dönelim ve hemen zehra çilingiroğlu’nun ilk yazısından bazı alıntılar verelim:

    -her çocuk gibi ben de hafta içleri alışveriş yapmaktan ve arkadaşlarımla buluşmaktan keyif alıyorum. tabii derslerimden arta kalan zamanlarda... hafta sonları da ormana gitmeyi, balık tutmayı ve sahilde koşmayı seviyorum.(...) annem gibi ben de ayvalık'a bayılıyorum. hafta sonları annemle fırsat buldukça antalya'ya kaçıyoruz. kışları kayağa gitmeyi ve londra seyahatlerini çok seviyorum.

    - sizin hiç tahta oyuncağınız var mı? taa ki nişantaşı'nda açılan tayga toys'a uğrayana kadar benim de yoktu. 'sihirli annem' dizisinde severek izlediğim inci türkay'ın açtığı mağazada, sadece kesilmesi uygun olan ağaçlardan yapılmış oyuncaklar satılıyor.

    -bay majör'le klasik müzik masalları dizisi bence harika. bay majör isminde bir müzik araştırmacısı, kimi zaman anlatıcı, kimi zaman maceranın içindeki biri olarak karşımıza çıkıyor. dizi çobanın mevsim yolculuğu (vivaldi), şatoda üç saat (bach), büyük sır (mozart), duygu makinesi (beethoven) isimli dört kitaptan oluşuyor. üstelik her birinde bulunan müzik cd'lerini, hem yalın olarak, hem de seslendirilmiş versiyonlarıyla dinlemek mümkün.

    ...........................

    10 yaşındaki kızını kendi ismini taşıyan, her ay kendi resmini kapak yapan dergide köşe yazarı yapmak nedir allahaşkına? hayır zehra çilingiroğlu’nun yeteneğinden tabii ki kuşkum yok. “üstelik her birinde bulunan müzik cd'lerini, hem yalın olarak, hem de seslendirilmiş versiyonlarıyla dinlemek mümkün”..müş. bu cümleyi kurmakta hala zorlanırım mesela ben. 17 yaşımda bu cümlenin dörtte birini kursaydım belki de babam bizi terk etmezdi. neyse kişisel acılarımla sizi üzmek istemem.

    aslında beni bir ertuğrul özkök okuru olarak asıl rahatsız eden; “kışları kayağa gitmeyi ve londra seyahatlerini çok seven” zehra çilingiroğlu’nun canımdan çok sevdiğim, kişisel yol göstericim, aykırı düşünür ertuğrul özkök’e rakip olma ihtimali. biliyorsunuz “haftasonu las vegas’da çok ünlü bir restorandaydım. yanımda çok ünlü bir türk iş adamı, onun güzel eşi ve al pacino vardı” yahut “dün akşam petrus bana yeni bir şarap göndermiş. tattım. ve o an dünyanın gerçekten yaşamaya değer olduğuna inandım” türünden yazıları biz ertuğrul özkök’ten öğrendik.

    peki ne olacak şimdi? aydın doğan bey, yarın bir gün, zehra çilingiroğlu'nu hürriyet genel yayın yönetmeni yaparsa? biz ertuğrul özkök'ü nereden ve nasıl takip edeceğiz? skyturk'ten mi? oh, ulu tengrim, öyle çok korkuyorum ki....buyrun bu da zehra çilingiroğlu'nun köşe yazarlığıyla ilgili bir haber linki:

    http://www.internethaber.com/…_detail.php?id=115435

    edit: kidmanist ve kibritsuyu'na düzelti için çok teşekkürler. ben korkudan, üzüntüden ne dediğimi biliyor muyum arkadaşlar?

  • insanı şoke eden cinsten bir şey.

    ulan gurme olmak için bu kadar okumak gerekiyorsa bizim tarhana çorbası içmeye hakkımız yok amk, bir de adamı beğenmiyorlar.

  • açıkçası elinin altında müzik, kitap, film seçenekleri olan biri neden sıkılır hiç anlamam. ulan keşke gün bitmese bu üçlüyü çevirip dursam.
    can sıkıntısı çok ciddi bir lükstür.

  • benim kuzenler evlenmeye başladığında ben bacak kadar çocuktum. onun için hayatımda hiç ''olm kuzenle yarıldık gülmekten'', ''yine geçen yaz kuzenle...'' gibi hikayelerim olmadı, ağzımı yaydıra yaydıra ''kanka vuar yaa kuzeen bana bir karıa yuapmışş...'' gibisinden cümleler kuramadım. benim akranım iki tane kuzenim varsa da, bir tanesi müslüm gürses konserinde üstünü başını yırtıp kendini jiletleyen bir tip. diğeri de, denizli'de yaşayan kendi halinde, eline yareni versen ''gavurmalaa geynesın e-heyyy'' diye çalar, vermezsen ''nerde acep benim yarenim gaari'' demez, öyle mazbut gocıman bir çocuktur. yani öyle kuzenle ortamlara akalım gibi bir durumum olmadı hiç.

    tabi bu evlenen kuzenlerin ilk geceden itibaren icraata geçmesi ile bizim hanede elektrik, su, telefon faturasının yanına sabit gider kalemi olarak küçük altın da eklenmeye başladı ki, artık babam ''söyle yeğenlerine kunnamasınlar artık! şerefsizim boşarım seni'' diyerek annemi tehdit etmeye başlamış hale gelmişti. e haliyle annem de yeğenlerine gidip ''az düzüşün enişteniz kızıyor bak'' diyemediği için bunlar çılgınca üremeye devam etti. misal bayramlarda bizim antre lc waikiki nin ayakkabı reyonu gibi olurdu, her aile ferdi sırtına dört tane çocuk alma ile mükellefti.

    zaman ilerleyip geneli mütaasıp bir hayat süren kuzenlerimin çocukları büyüdükçe interneti kullanmaya başladı ve sülalenin batıya bakan ender yüzlerinden birisi olarak beni pek bi sevdikleri için internet faaliyetlerine beni de ortak etmeye başladılar. her gün facebook'tan onlarca arkadaş ekleme talebi geliyor, ben liseden berru'dur, eski işyerinden nihan'dır heyecanı ile açtıkça; safinaz ablamın 2 ve 4, ömer abimin 1 ve 3 numaralı çocuklarını arkadaş listeme ekleyip kendi içimde klanımı kurmaya başlıyorum. bazen bakıyorum bizim sabinin arkadaş durumu ne diye, listesinde 35 tane arkadaşı görünüyorsa bunların 22 tanesi mutual friend yani yaşları 13 ila 18 arasında değişen diğer yeğenler.

    ulan bir bakıyorum içinde onlarca şirinlerin olduğu fotoğrafta şirin baba olmuşum. bir bakıyorum leğenin içine yerleştirilmiş bebeklerin en çirkini olmuşum. profilime giriyorum bir bakmışım jelibonlar sıraya dizilmiş, ben en öndeki mor ayıcık. düşünmüyor da eşşoleşşekler ''-bu adamın yaşındayken babamızın dört tane bebesi vardı, ne hakkımız var bu herifi bekar kaldı diye maymun etmeye?'' diye. birisi görecek de rezil olacam diye günde yirmi kere sayfamı kontrol ediyorum yeminlen.

    kaç kere tehdit ettim sıpaları yine de beni çok sevdiklerini öne sürerek ısrarla yapıyorlar. alın şimdi de fıstık yeşili civciv olmuşum mınısikiim.