hesabın var mı? giriş yap

  • türk polisi'nin işini ne kadar ciddiyetle yaptığına dair de ciddi emareler içeren bir hikayesi olan aile.

    evden kaçıp sokakta bayılan tecavüze ve işkenceye uğramış çocuk var.
    aynen geri postalanıyor.
    gerçekten bravo.

  • "devrimci muhalif ruhum seçime kadar" türküsünün demirtaş'çası.

    sırrı'ya oy vermemiştim, cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzlukları ortaya çıkmışken chp'ye saldırması komik duruyordu. demirtaş ise bana hitap etti. benim akp bıkkınlığıma oynadı. sosyalizm dedi, kadın hakları dedi, çocuk işçiler dedi. oyumu aldığı seçimin hemen sonrasında da cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğunun mimarını ayakta alkışladı.

    ben sırrı'ya kızmadım. çünkü niyeti az çok belliydi. ama demirtaş'a kızgınım. çünkü görüyorum ki herkesin gözlerinin içine baka baka yalan söylemiş. kürt milliyetçi tabanın istekleri özgürlükçü türkiye tabanının isteklerinden daha önemliymiş. gezi'deki tavrını unutmamak gerekirmiş.

    sana oy verdiğim için kendimden özür dilerim demirtaş.

  • gerçekten anlamıyorum. coğrafi olarak mükemmel seviyede turistik ve bereketli toprakları olmasına rağmen ;
    - ekonomide başarısızız.
    - turizmde başarısızız.
    - futbolda başarısızız.
    - eğitimde başarısızız.
    - sanatta başarısızız.

    söyleyeceklerim bu kadar.

  • ne zamandır başlığını açmayı düşündüğüm hede. zaten açılmış bile.

    saate 30km hızla giden tırı saatte 32 kilometre hızla giden tır sollarken saatte 34 km hızla giden tır dur ben şu 32 km hızla giden tırı neden sollamıyorum ki diyerek en sol şeride geçince ortaya çıkan durumdur bu. tırlar yan yana ele ele tutuşmuş sanki bir halaya gidiyor gibidirler. bu arada da arkalarında birikmiş minik araç toplulukları en az 17 dakika süren bu trafik destanına hayretler içinde şahit olmaktadırlar.

  • evlerinde ilk kez misafiriz banyoya gireceğim baktım su kaynar “anne bu nasıl ılıştırılacak” dedim “ha ona öyle gir alışırsın kızım, soğuk suyu ben bilmiyorum” dedi. kendi evinde insan suyun yerini bilmez mi? öyle yıkanması imkansız o kadar sıcak, neyse kayınpederi bekledim ona sordum bana hemen diğer vananın yerini gösterdi. az aptal olsan kadın bildiğin haşlayacak.

    yazlıkta 10 kişiye yemek yapıyorum, çocuk da 3 yaşında bahçede oynuyor, bi geldim mutfaktan ki açmış bahçe kapısını gitmiş. “anne gördün mü oğlanı” “yok ben gazete okuyorum senin çocuğun ya dikkat etmedim” dedi.

    kendi düğünümde şarkı söyledim ben, bir gün tv da müzik programı izliyoruz. “senin sesin nasıldır” dedi bana. “anne düğünde söyledim ya nasıldı” dedim “ne bileyim iyi olsa aklımda kalırdı kötü olsa da kalırdı demek ki vasatmış” dedi.

    oturuyoruz yan yana birden işaret parmağıyla sırtımı dürttü, ne oldu anne dedim hayırdır, “kıyafet mi katlanmış yoksa etin mi taşmış ona baktım, etin taşmış” dedi.

    daha bunlar gibi onlarca say say bitmez.

    vicdan yok, sınır yok, şefkat yok.

    değil kayınvalide evlat olsa sevilmez.

    edit: eltime anlattığım dedikodularla debeye girmiş olmam çok komik oldu:))

    eylem tok ve oğlunu unutmayayım burası muz cumhuriyeti değil.

  • aşısı ilk kez 18. yüzyılda istanbul'da yapılmıştır denilmiş, tam olarak öyle değil.

    aslında çiçek hastalığı, aşı dediğimiz olayın icadını sağlayan hastalıktır. çiçek aşısının en ilkel örneği çin'de uygulanmıştır. çiçek hastalığını bir sefer atlatmış insanların bu hastalığa bir daha yakalanmadığı tarih öncesi dönemlerden beri bilinmektedir. çinliler; çiçek hastalığını atlatmış kişilerin teni üzerinde oluşan yaraları, başka insanların teni üzerindeki kesiklere sürüp onların da atlatılabilir seviyede hafif bir hastalık geçirmesini sağlıyorlardı. bu yöntem bazı insanların ölmesine sebep olsa da bir çok insanın hastalığa bağışıklık kazanmasını sağlıyordu.
    uygulama orta asya üzerinden osmanlı imparatorluğu'na yayıldı. yöntem, istanbul'daki ingiliz büyük elçisi tarafından fark edildi ve büyük elçinin bu yöntemi ingiltere'de tanıtmasıyla bu ülkede de kullanılmaya başladı. derken bir ingiliz doktor, ineklerin çiçek hastalığının çok zayıf bir versiyonunu taşıdığını fark etti ve ineklerdeki hastalığın insanlara aktarılmasını sağlamak için aşılama denilen metodu geliştirdi.

    ingilizcede aşılamak anlamına gelen 'vaccination' kelimesi, latincede inek anlamında gelen 'vacca' dan gelir.