ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
isviçrelilerin herkese maaş önerisini reddetmesi
-
adamlar o kadar rahatlar ki garip garip fikirler ortaya koyup onu referandumla reddediyorlar. fanteziye bak
tek başarısı okuyup çalışmak olan kadın
-
evde her gün tek başına atom parçalayan insanların eleştiri oklarına hedef olur.
tacize uğradıktan sonra bayılan kütahyalı kız
-
tacize uğrayan kadının hissiyatını bir erkeğin anlaması imkansız.
normalde cevval, hakkını arayan, lafı gediğine koyan biri olarak bilinirim ve doğrudur da. yeri gelir adamın ağzına ederim, hiç çekinmem. gel gör ki taciz anında çok sessiz, çok naçar kalıyorum ben de. bunun sebebi nedir, psikolojik altyapısı nedir bilemiyorum. çok net olarak hissedilen tek şey aşağılanmışlık oluyor. adam seni durduk yere aşağılıyor ve sen karşılığını veremiyorsun. hani biri sana tokat atsa sen de atarsın ödeşirsin. ama tacizciyi nasıl cezalandıracaksın, yaptığı şeyin erkek tarafı için bir karşılığı yok. dövsen sövsen yine yetmez, karşılık gelmez.
kızcağız belli ki zaten kapalı bir çevrede yaşıyor, korunaklı bir hayatı var. sarsılmış, dengesi bozulmuş. hani dallamanın biri çıkıp da "bir elleme ile de bayılır mıymış insan" filan derse diye söylüyorum, bayılır kardeşim. çok asap bozucu bir şey, tarifi imkansız.
iftira atılan kişinin yapması gerekenler
-
bir örnekle ele alalım konuyu. diyelim ki birisi size nüfuzunu kullanarak sizin ya da çocuklarınızın ya da bir yakınınızın haksız kazanç elde ettiğini söylüyor. yetinmiyor elindeki gücü kullanarak evinize baskın yapıp, hayatın olağan akışına aykırı miktarda parayı evinizdeki 7 kasanın ve ayakkabı kutularının içinde buluyor. bunun üzerine size bu paraları haksız yollardan elde ettin, rüşvet aldın, vs. diyor.
yapmanız gereken nedir? elbette ki bu paranın kaynağını açıklamak, belgeleriyle ortaya koymaktır. mesela o para ev satışından mı geldi? ev nerededir, ne zaman, kime satılmıştır, bunun karşılığında kaç para alınmıştır, bu para neden bankada değil de evde durmaktadır bunların belgelerini ortaya koyarsın iddia çöker. türkiye’de ev alım satımları takas usulü yapılmıyor, 1.200 milyon gibi bir para elden verilmiyor. genelde bu işler için bankalar kullanılıyor. para hareketleri, evin emsal değeri, tapu, ipotek gibi kayıtlar tutuluyor. eğer sen yasalara uygun bir ev satışı yapmış ve parayı yine yasalara uygun yollar üzerinden temin etmişsen bu iftirayı (!) 2 saat içinde çökertirsin.
peki durum böyle değilse? o zaman alnımız ak başımız dik! diye sağda solda böğürürsün ki sesinin tellerini seveyim ben.
fast car
-
okuma yazma bilmeyen cahil cuhela kesiminin herhangi bir kitap bir roman veya bir dokuman okumamis en azindan bir kac kult eski ve dolu film ve veya dizi izlememis eski sarkilari dinlemeyip eski insanlari yaşamları gormemis ve kendi karakter ve etraflarina adeta sanal masallar ve yalanlardan haleler auroralar ören bir takim sözlük kezbanlari ve bize de duserci mericler tarafından hadi arabaya binelim buralardan gidelim demeye calistigi soylenen tracy chapman ablamizin efsane şarkısı.
fast car tam manasiyla felaketin sefaletin kahpelik ve kallesligin icinden cikilmaz derin cukurlarin merdivensiz kuyuların kimsesizlik ve çaresizliğin adeta insanin ruhunu delip geçen yalnizligin o kış o ayaz ve kar buzun şarkısı sanki bir ağıt bir aglayis bir derin dert yanma sitem ve isyan etme öyküsüdür.
simdi motoru calistirip yeniden dinleyelim belki dinlerken uzun zamandir aradığımız uykulara kavusup teslim oluruz çocuklar başlıyoruz..
you got a fast car
ı want a ticket to anywhere
maybe we make a deal
maybe together we can get somewhere
any place is better
starting from zero got nothing to lose
maybe we'll make something
me, myself, ı got nothing to prove...
senin hizli bir araban var bense her yere gidebilecegim bir biletim olsun istiyorum.
belki anlasabiliriz seninle evet belki beraber bir yerlere gidebiliriz.
burasi haric her yer güzel her yer olur yeterki burasi olmasin any place neresi olursa sifirdan baslayalim nasilsa kaybedecek bir şey yok belki bir seyler yapabiliriz ben kendim ve zaten benim ispat edecek kanitlayacak hic bir seyim yok.
you got a fast car
ı got a plan to get us outta here
ı been working at the convenience store
managed to save just a little bit of money
won't have to drive too far
just 'cross the border and into the city
you and ı can both get jobs
and finally see what it means to be living...
senin hizli bir araban var benimse bizi buralardan alip goturecek bir planim.
az biraz para biriktirmek icin bakkal köşelerinde çalışıyorum goruyorsun.
fazla ileriye gitmemize gerek yok fazla sürmeyelim yeterki siniri gecip su kahpe kasabadan sefaletten cikip sehrin icine girelim.
orada ikimizde bir is bulur ve sonunda yasamanin ne demek oldugunu anlamaya baslariz.
see, my old man's got a problem
he live with the bottle, that's the way it is
he says his body's too old for working
his body's too young to look like his
my mama went off and left him
she wanted more from life than he could give
ı said somebody's got to take care of him
so ı quit school and that's what ı did..
goruyorsun babamin bir problemi var icki siseleriyle birlikte yaşıyor o böyle ne yaparsın.
calismak için cok yasli olduğunu söylüyor hep ama aslinda genç vücudu boyle bitik görünmemesi gereken yaşta.
annem olacak kadin bizi bırakıp gitti hayattan fazlasini istiyormuş evet babamin ona verebileceklerinden fazlasini.
boyle olunca mecburen yasli bitkin ve alkolik babama bakmak icin okulumu bıraktım evet bunu yaptim.
you got a fast car
ıs it fast enough so we can fly away?
we gotta make a decision
leave tonight or live and die this way...
senin hizli bir araban var belki ama fakat yeterince hizli mi bizi buralardan goturmek için
oyleyse bir karar verelim ya bu gece cekip gidecegiz veya bu sekilde yasayip öleceğiz evet bu şekilde.
so ı remember when we were driving, driving in your car
speed so fast it felt like ı was drunk
city lights lay out before us
and your arm felt nice wrapped 'round my shoulder
and ı-ı had a feeling that ı belonged
ı-ı had a feeling ı could be someone, be someone, be someone...
evet hatırlıyorum senin arabanla hizli cok hizli surdugumuzu o kadar hizliydik ki sarhos gibiydim şehir isiklari onumuzde uzanip gidiyorlardı.
ve evet senin kolların omzumda güzeldi hisler güzeldi iste tam o anda kendimi o ana oraya ait hissettim ve biri olabilirdim evet birisi olabilirdim ben de...
you got a fast car
we go cruising, entertain ourselves
you still ain't got a job
and ı work in the market as a checkout girl
ı know things will get better
you'll find work and ı'll get promoted
we'll move out of the shelter
buy a bigger house and live in the suburbs...
evet senin hizli bir araban var.
süzülüp gidiyor eğleniyorduk ikimiz ama senin hala bir isin yok ve bense bir markette kasiyer olarak calisiyordum evet checkout girl...
ısler daha iyiye gidecek biliyorum sen bir is bulacaksın ve ben terfi alacağım icinde yaşadığımız bu küçük barakadan taşınıp daha büyük bir ev alip sehrin hemen dışında yasayacagiz...
you got a fast car
ı got a job that pays all our bills
you stay out drinking late at the bar
see more of your friends than you do of your kids.
ı'd always hoped for better
thought maybe together you and me'd find it
ı got no plans, ı ain't going nowhere
take your fast car and keep on driving...
senin hizli bir araban var benimse tum faturalarimizi odeyen bir işim.
ama sen geceleri gec saatlere kadar barlardasin ve içiyorsun tipki babam gibi.
kendi cocuklarindan daha fazla arkadaslarini görüyorsun evet tipki babam gibi...
ben hep daha iyisini umut ettim seninle birlikte bulacağımız daha iyi yerleri benim baska planlarim yok baska bir yere gitmiyorum
sense o hizli arabani al ve surmeye devam et...
yalnız yaşamanın öğrettikleri
-
yemek yapiyorsun, yiyorsun, artiyor, sonra onu yemek istemiyorsun mesela tekrar. baska bir sey cekiyor canin. iste oyle zamanlarda, artan yemegi bir kaba bosaltip, buzluga attiginda, istersen bir hafta sonra cikarip isit ye tadi degismiyor. hem cope dokmemis oluyorsun, hem ayni yemegi yapmak icin tekrar ugrasmiyorsun.
yalniz bu dondurup, sonra isitip yedigimiz yemek yine artarsa, o zaman tekrar dondurmuyoruz. bir yiyecek bir kere dondurulur, bir kere cozdurulur. ikincisi olmaz. deli gibi mikroorganizma urer, zehirlenmeye kadar gider, tehlikelidir.
ek: queen of the damned uyandirdi. ufak kaplara bolup dondurursan en temizi, diyerek... yemin ediyorum aklima gelmemisti bu. her seferinde ''tekrar donduramam, o yuzden hepsini bitirmeliyim'' diye kendimi paraliyordum. gerizekaliysam demek ki...
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"geçen yine bi seçim otobüsü dinliyorum. nasıl aklım çelindi, nasıl fikrim değişti anlatamam."
2017 muazzam bir tasarruf yılı olacak
-
(bkz: passat mı çekeyim yanlarına)
hastası olunan sözler
-
"olmamasına razıyım. oluyormuş gibi olmasın yeter." - f. kafka
yurtiçi kargo
-
bunlrin bug'ini buldum, bana paket gelecegi zaman eger secenek varsa kapida odeme istiyorum, ese dosta da soyledim onlar da bisi gonderecekleri zaman karsi taraf odeyecek diye seciyorlar.
sonra kargocular beni bulabilmeye basladilar.
gezi'yi türkiye'de 72 milyon insan destekledi
-
oğlum tamam yazar adam yanlış yapmış olabilir ama, bir sene önceki entry'i bulup hataları ortaya çıkarıp bir de başlığını açmak kişisel bir garez gerektirir.
debe editi: bu topraklar üzerinde haksızlığın karşısında olduğu için zarar gören,hayatını kaybeden hiç kimse unutulmayacaktır.
(bkz: cem garipoğlu'nun suç ortakları)