hesabın var mı? giriş yap

  • ulan bildiğin ortalık karıştı, biz(fenerbahçe) tamamen olayların dışındayız... bi burukluk var içimde, resmen bizsiz kaos yaşıyor insanlar. alışık değiliz olm biz, dışardan olayları izlemeye.

  • evet düşünülebilir bi’ araçtır. bu vergiler ve bu fiyatlarla ancak düşünülebilir. sürülemez ama çok güzel düşünülür.

    kapat gözlerini, 3’e at şimdi. vınnnnnmm.

  • ben, kalorifer tesisatını değiştirdim!

    yorgun argın geldim asansör beklerken apartmanın giriş katındaki teyze seslendi bana. kimi kimsesi yok biliyorum. adamakıllı parası da yok "kombi çalışmıyor bi bakar mısın?" dedi. geçiştirecektim ama hava eksi sekiz derece! kombisi yanmazsa teyzeye ne olur?

    içeri girdim bi baktım kombinin basıncı düşmüş su bastım kombiye. iki üç dakika lafladık. bu arada bi baktım ki mutfaktaki kalorifer borusu arkadan çatlamış. yerlere şıp şıp su damlıyor.

    "teyze boru çatlamış çalışmaz bu kombi" dedim. teyzenin anlamaz bakışlarıyla birlikte sucumu aradım. durumu anlattım.

    "abi şunları, bunları satın al ben yarın gelirim." dedi. not aldım. "borcumuz ne olur?" dedim.

    "5.000 olurda sana 4'e yaparız" dedi. o an kafamda 5.000 lira kazanmak için kaç saat çalışıyorum diye düşündüm. düşündüm. düşündüm.

    adamı iptal ettim. bi anlam veremedi.

    gittim sucunun dediği malzemeleri almaya. dört - beş dükkan gezdim. en sonunda açık bi nalbur buldum aldım dediklerini fazla fazla.

    450 lira tuttu! (o da çok ya neyse)

    geri geldim evime çıktım. yemeğimi yedim üstümü başımı değiştirdim. pcyi açıp youtube a girdim. beş on video izledim. pc ile birlikte teyzeye geri indim.

    teyzeye dedim ki "çayın var mı?" kafasını onaylar anlamda salladı.

    önce suyu kes peteği sök...

    adamın istediği şeyleri aldıkta bende boru kesme makası yokki!

    geri çıktım komşuları gezdim bulamadım. bir bıçağı ocakta ısıtıp boruyu kestim. ama bu sefer de peteği bağlayacak kadar pay kalmadı. boruları birbirine bağladım. kombiyi yaktım çalışıyor.

    teyzeye dedim ki "bugünlük bu petek iptal, gece yatarken mutfağın kapısını kapalı tut. yarın hallederiz."

    çünkü malzemelerim eksik, ertesi gün temin etmem lazım.

    teyzeyle çay içtik, lafladık.

    teyzenin evi ısınınca çıktım yukarı.

    ertesi gün iş yaparken bir yandan yeni videolar izledim. bu sefer eksik parçaları nasıl yapacağımın planını yaptım. almam gereken ekstra parçalar vardı.
    teyzeye geri gittim.

    yeniden yapmaya başladım. bi sonraki çay molasına kadar tamamladım. tekrar denedim çalışıyor!

    bu arada şunu söylemem gerekir ki, kombi - petek - ısınma gibi alanlarda herhangi bir bilgi birikimimde yoktu. youtube sayesinde 4000 lira masraftan kurtuldum.

  • çomarların hav havlamasına sebep olmuştur.

    ayrıca; devlet ticarethane mi lan, bana kimlik vermesi gerekirken satıyor?

  • olmamıştır mesela. evet tıp çok ilerledi ama hala ne kadar para dökseniz de sonuç vermeyen kısırlık vakaları var. bu kimsenin seçimi değil.

    veya başka bir hastalığı vardır, kaza geçirmiştir, çocuk yapamadan eşini kaybetmiştir, baskasından çocuk istemiyordur falan....uzar gider bu liste.

    varoluş görevimiz çocuk yapmak değil, öncelikle insan olmak. aramızdan bazıları çocuk yapmasa da dünya başının çaresine bakar, rahat olun siz. daha bugün 3 yaşında bir yavrumuzun ölüm haberiyle yüreğimiz dağlandı, demek istediğim herkes aynı standart hayatı yaşamıyor bu dünyada.

    bir de son olarak, hayat kısa falan derler ama, hayat aslında ettiğiniz büyük lafları size yedirecek kadar uzun. umarım böyle bir şey olmaz tabi.

  • hamile bi fizik hocamız, namı diğer sallabaş, bacaklarını açmış, yayılmış bir vaziyette sandalyede oturuyo, artık hamileliğin son günleri, zor oturup zor kalkıyo haliyle.. bi ara etekleri de baya açılmıştı, bizim arkadaşlardan biri de güzelce uyardı hocayı: "hocam bebeğiniz gözüküyo.." (bkz: kocaeli anadolu lisesi)

  • ingiltere, galler ve iskoç ritlerine bağlı toplam 300 bin üyesi haricinde, dünyanın çeşitli bölgelerinde ve tarihin farklı zaman dilimlerinde binlerce üyesi olan kardeşlik. sahip oldukları mitler, ritüelleri ve yeminleri dolayısıyla ilk bakışta ürkütücü görünseler bile aslında değillerdir. yardımsever bir birlikteliğin tohumlarını yüzyıllar evvel atmışlar ve bugün de sürdürmektedirler. keza, amerika birleşik devletleri'nde öksüz çocuklara, hür masonlar derneği tarafından yapılan bağışların 5 yılda 25 milyon dolarlık bir miktara ulaşması da bunun en büyük kanıtlarındandır aslında. sembolleri, tapınağın inşasında sorumlu olan ustabaşıların sahip olduğu bir gönye ve bununla ters bir kompozisyon oluşturacak şekilde yerleştirilmiş pergeldir. masonluğa kabul edilen kişiye ise sembolik olarak 24 inçlik bir çekiç hediye edilir, ki bu çekiçin 24 inçlik olmasının sebebi günün 8 saatinin tanrıya şükretmek, diğer 8 saatini sahibi olduğu işi, kardeşlerine ve kardeşliğe fayda sağlamak adına hakkını vererek yapmak, diğer 8 saatinde de tanrının emaneti olan bedenini dinlendirmesi gerektiğinin anımsatılmasıdır.

    süleyman tapınağı'nın inşasında görev alan, vasati 30 bin işçinin kendi aralarında kalfa-çırak ilişkisi ışığında şekillenen bir hiyerarşiye sahiplerdi ve hür masonların -başka bir deyişle farmason- bu hiyerarşisi 3 dereceden oluşmaktaydı. kendi içlerinde "operatif" ve "spekülatif" olarak ikiye ayrılırlar. operatif masonlar, ekmeklerini taştan çıkaran işçilerdir ve hür masonlukla alakaları olmayabilirdi. spekülatif masonlar ise, halk dilinde "godoman" olarak tabir edebileceğimiz para babaları, uzun lafın kısası "beyaz yakalılar"dır.

    insanlara korkutucu gelmesinin temelinde yatan şey ise, şüphesiz ki inisiyasyon törenleridir. bilhassa baş masonluk mertebesine yükseliş töreninde, süleyman tapınağı'nın baş mimarı olan hiram abiff'in öldürülüş sahnesi, locadaki masonlar tarafından canlandırılır. bir başka neden ise, ettikleri ketumluk yemininin ciddiyetini ve durumun hassasiyetini simgelemek için başvurulan yöntemlerdir;

    "bu kardeşlik yeminini bozarsan bedenin, suyun iki kez çekildiği bir sahile gömülecek ve evren'in yüce mimarı tarafından medcezir ile cezalandırılacak, kalbin yerinden sökülecek, dilin boğazının kökünden kopulacak ve bağırsakların deşilecektir."

    bu yemin törenlerinde mason adayına beyaz bir içlik giydirilir. beline üç tur zincir dolanır ve sol paçası sıvanır. üstadı muhteremin ve locanın karşısına bu şekilde çıkan ve masonluğu onaylanan kişi, bütün kıyafetlerini ve üzerindekileri lobide bırakmıştır ve üstadı muhterem ona şu soruyu yöneltir;

    "hür mason arşivlerine kaldırılmak üzere, maddi değeri olmayan metal bir eşya vermeni istiyoruz. arşivlerimize, diğer kardeşlerimizinkilerin yanına kaldırılacak."

    bunu duyan mason adayı paniğe sürüklenir, çünkü üzerinde bir içlik ve bir zincirden başka hiçbir şey yoktur. kendini kötü hisseder ve loca karşısında küçük düştüğünü hisseder. içeriye gittiği takdirde iğnesini ya da kol düğmelerini getirebileceğini söylemeye yeltendiği anda üstadı muhterem;

    "bu anı hafızana kazımanı istiyorum. içinde bulunduğun aciz ve utanç verici durumu. eğer ki bir gün kardeşlerinden biri, senin şu anda olduğun konumda olursa ve senden yardım isterse, bu yardımı bir saniye bile düşünmeden vereceğine artık eminiz."

    elbette bu insanların, bu kadar büyük sırların gizliliği karşısında edinmesi gereken bir savunma mekanizması da vardır ki, bunun adı "gizlilik"ten başka hiçbir şey değildir. kendi aralarındaki tokalaşmaları, bir nevi şifreleme taktiğidir. şöyle ki, iki mason karşı karşıya geldiklerinde ve bunu teyid etmek istediklerinde şöyle bir diyalog yaşanır;

    (tokalaşmalar, masonluğun derecesine göre eli sıkan kişinin baş parmağının,
    sıkılan elin işaret parmağının avuca bağlandığı yere bastırılmasıyla başlar.
    bu sinyali alan diğer mason, sorar.)

    - bu tokalaşmanın bir adı var mı?
    + elbette var.
    - söyleyecek misin?
    + adını bu şekilde öğrenmedim, bu şekilde veremem.
    - peki nasıl verebilirsin?
    + harfleri böler ya da sırasıyla veririm.
    - böl öyleyse.
    + ja.
    - kin.
    + jakin.

    diyalog sırasında işaret parmağının avuca bağlandığı noktaya bastıran kalfa mason,
    teyid işleminden sonra işaret parmak ve orta parmağın birleştiği noktaya basar
    ve "password accepted" tadında bir yeşil ışık yakar.

  • saçma sapan bir gelenektir. hukuken de karışıklıklara sebep olur. zira evlilikle değişmediğinden soyad da aynıdır. staj yıllarımda bir davaya denk gelmiştim. duruşmalı bir idare yada vergi mahkemesi davasıydı.

    aile komple davacı.
    şu dedenin ismi verilmesi geleneği bir yerde kırılmış ailede ve çocuklardan birine babanın ismini vermişler. sonra dedeler de aynı isim döngüsüne girmiş. velhasıl ailenin erkeklerinin neredeyse hepsinin ad soyad aynı. hakim duruşma boyunca kafayı yedi. beyan alacak yanılmıyosam soyad mümin'di. celal mümin. hangi celal mümin? celal mümin oğlu celal mümin.

    adama diyo ki kaç çocuğun var. 3 tane. isimleri ne? celal, celal, biri de allahtan kız olmuş. neden isimlerini aynı koydun? birine babamın ismini diğerine dedemin ismini koydum diyo.

    velhasıl hakim kimin kim olduğunu çözemedi. zaten katip de bişeyleri yanlış yaptı. sinirlendi bi sonraki duruşmaya erteledi ifadeleri.

    not: henüz tc kimlik no yoktu, mahkeme salonunda pc ve printer değil daktilo vardı.