hesabın var mı? giriş yap

  • sömestr tatilinden önce kızımın okuluna gittim. öğretmenin de fotokopi işi var, çocuklara dağıtacak. bizim veletleri göndermeye kıyamıyor, kendi uğraşıyor. beni görünce "akck hanım, siz biraz ilgilenin. ben fotokopileri çektirip geliyorum." dedi. "hadi devam edelim okumaya, eren sen başla." dedim. "nereden başlamamı istersin canım?" dedi. ilk darbeyi yedikten sonra ben toparlayana kadar sınıf savaş alanına döndü. arkadaş birine sus dersin, öteki konuşur, biri susar, diğerinin çişi gelir. o minnak çocuklardan çıkan sesin desibeli mevcut modern ölçme cihazları ile ölçülemez bile.
    durum bu iken, bu insanlar sizin evde dizginleyemediğiniz çocuklara günlerini adıyorlar. evet bu onların işi, evet bilerek seçtiler ancak seçerken maaşlarını ve şartlarını da gözettiler. kaldı ki bu devirde ayda 2.500 tl maaş almak komik bir rakam. insan gibi yaşayayım desen yaşamazsın, gidip bir yerde bir yemek yiyeyim, sonra da sinemaya gideriz desen 5 kez düşünürsün. ancak bitmedi öğretmenler ile derdiniz. sizin o (benimki de dahil) iflah olmaz veletlerinize günde 1 saat katlanmam için bana ayda 2.500 tl verseler, 1 ayın sonunda ya akıl hastanesine daimi misafir olurdum ya da arkama bakmadan kaçardım. az insaf, az saygı...

    bildirendirme editi: ayrıca ücretli öğretmenler, çalışma saati başına para aldıkları için; zorunlu ya da resmi tatil olan her gün ve saat maaşlarından kesiliyor. öğretmenleri değil de, devletin emek hırsızlığını sorgulayalım bence. bakarsınız sonra her birimiz emeğinin karşılığını tam almasa bile emeğimize yakın bir para ile insanca yaşayabiliriz.

    teşekkür editi: monami'ye düzeltme için teşekkürler.

  • celta vigo teknik direktörlüğünden istifa etmemden sonra aradan 5 sezon geçmesine rağmen takımın hala kendine bir teknik direktör bulamaması, bunun neticesi hiçbir oyuncu satın alamaması ve sözleşmesi sona eren oyuncuların da üçer beşer başka takımlara gitmesi... en son baktım takımda iki oyuncu kalmış onlar da birbirlerinden nefret ediyorlar. biri diyor ki falanca kendini fazla beğeniyor, öteki de filancanın tutumu takımın* ahengine zarar verebilir diye düşünüyor... manyak olmuşlar...

  • suriye iç savaşına taraf olup, kafa kesen teröristlere silah göndermenin ülkemize menfaati ne onu da bir söyler misiniz?

  • hiç bir olaya karışmamak şart oldu.artık tek yapılabilecek kendi aileni ve akrabalarını korumak.bu devirde insanlık, yardımlaşma, vs gibi kavramlar çöp olmuştur.herkesin yaptığı yanına kar kalıyor.önce yalandan bayılarak düşene yardım edenleri soydular, otostop çekip, gasp ederek kimsenin durmamasını sağladılar , ihtiyacı olmadığı halde dilenerek, yardımlaşmayı bitirdiler, şimdi de bu olay, tüm insanların içindeki iyiliği yok ettiniz.

  • yapılan bazı paylaşımlarda kendini gören ali, metroda kitap okurken tanımadığı bir kızın fotoğrafını çektiğini ve kızında fotoğrafın altına "entel olcam kız tavlıcam diye kendini yırtan izban kekosu :d terliklerine bayıldım :* " yorumunu görünce biraz da duygusallık ile yazdığı ve bir kitap sayfasında paylaştığı alttaki yazı ile bir kez daha düşündürmüştür hepimizi.

    yazıdan önce değinmeden geçemeyeceğim şey ise, şu sosyal medya zımbırtısı yüzünden her şeyden haber çıkarma, dalga geçme veya bilgelik taslayanları görmek ( paylaşımı yapan kız ve onun gibiler) ne kadar mide bulandırıcı olsa gerek. her sabah normal hayatta ne tarz birisi olduğunu bildiğin insanlar dünya'nın filozofu, enteli geçinir değil mi çevrende, hepsine haklısın hep bir sus diyesin gelir mi?

    işin komiği insanları hala kıyafetleri, ayakkabısı vs. yargılayacak ölçüde sadece potansiyele sahipler. kıyafet insanda izlenim bırakır evet ama bu önyargı olmamalı. diğerleri için hayat gittiği tatil de en güzel fotoğraf açısını bulmak için milyon kare, pahalı ya da ünlü bir restoran ise sınıf etiketleri, ödenemeyen kredi kartları ile alınan şeylerin fotoğraflarını paylaşmaktan, telefona gömülen hayatlardan ibaret.

    ha, bir de en nefret ettiğim kitap okumak marifet değildir önemli olan okuduğun ve yaşadığındır. herkes kitap okur, kimisi sabahtan akşama ama boş okur, önemli olan bir şey çıkarabilmektir. bu yüzden bunları yazma gereği duydum, başkalarının hayatlarını bilmeden kimileri kitaplardan bir şey çıkarmaya çalışırken kimileri de popüler kültürün meraklısı ama her ne hikmetse bu ülkenin filozofları kesilir diyeyim de, yazının devamını siz okuyun.

    ali uçar arkadaşımızın paylaşımdaki ifadesi,

    "arkadaşlar fotoğrafta ki şahıs benim ve hiç utanmıyorum karşımda oturmuş olan kıza veya çevremde hiç kimsenin namusuna bakmadığım için.. evet ben cebi çok zengin bir insan değilim hatta ilkokul 6 sınıf terkim annem babam ayrı toplumun huzurunu kaçıran soytarı olmadım utanıyorum...

    çalmıyorum çalışarak kazanıyor param yettiğince kitap almaya kütüphaneye gitmeye çalışıyorum çok utanç duyuyorum böyle bir insan olduğum için...

    elbisem kirli terliğim bindiğim metroya uygun değil işte zihnimi kirletemiyorum utanıyorum. ama her ne olursa olsun bana kitaplar böyle olmayı öğretti insan olmayı hayvanlaşıp çevremi kirletemiyorum üzgünüm utanıyorum...

    ali uçar"

    https://www.facebook.com/…199100475/?type=1&theater

  • şarkıyı " recep tayyip erdoğan hepsi boş hepsi yalan bir gün hayat bitecek dersin görmüşüm rüya” şeklinde yorumlamış, el işareti yapmış... 10 ay hapis..

    r.t.erdoğan’ın bir grup akademisyen için söylediği “alçak, zalim, kapkaranlık, cahil, tiksinti verici, vatan haini, lümpen, terör örgütünün maşası, ahlaksız, mandacı artığı, ruhu kirlenmiş” sözlerine açılan hakaret davasına , mahkeme “ifade ve düşünce özgürlüğü” kapsamında olduğuna hükmetti.

    davalı erdoğan olunca ifade özgürlüğü

  • 90'lar diyenlere hatırlatalım; o yıllarda hiçbir et ve süt ürününün çakması yoktu. kaşar kaşardı, sucuk sucuktu...
    hileli ürünler ve hilekâr insanlarla mücadele vardı. şimdi kıyma diye alıyorsun sakatat artığı çıkıyor. 90'lar girsin size.
    90'lar kalitesindeki sucuk ve salamlar yine lüks. sahtesine razı olduk ama sahteleri de lüks!

    son 20 yılı içeren yıllardır. salam diye kauçuk çiğneyenleri hesaba katmazsak.