hesabın var mı? giriş yap

  • yalçın abi'ye katılıp "iktidarsızım, kocalık görevimi yapamıyorum karım beni terketti" diye 70 milyonun önünde ağlamaktan çekinmeyen ama eczaneye gidip bir mavi hap almaya utanan adam gibiyim; bütün dünyaya seni sevdiğimi haykırabilirim ama sana söylemeye utanırım...

  • insan gözüyle görünmeyecek anların fotoğrafını çekmeyi başaran fotoğraf sanatçısı, elektirik mühendisi. mavi arka plan önünde 30 kalibrelik bir merminin elmanın ortasını delerek çıktığı anı fotoğraflayarak imkansızı başarmıştır. üstelik bunu 1964 yılında, o günkü teknolojisiyle başarmıştır. profesör olduğu massachusetts institute of technology (massachusetts teknoloji enstitüsü) bir sunum için çekmiştir bu fotoğrafı. sunumunun başlığı ise "how to make applesauce" yani "elma püresi nasıl yapılır". başka çalışmaları da olmasına rağmen bu fotoğraf ile anılmasının nedenini "hayal gücünüzü ele geçiriyor. görür görmez ne olduğunu anlıyorsunuz." olarak açıklamıştır.

    how to make applesauce?

    1964 yılında saniyede 853,44 metre/saniye hızla ilerleyen bir mermi çekirdeğini yakalayacak enstantane hızına sahip bir fotoğraf makinesi yoktu.

    edgerton, günümüzde kullanılan elektronik flaşların atası olan stroboskopik * flaşları kullanarak karanlık bir odada hareket halindeki bir mermiyi fotoğraflayabilmiştir. çektiği fotoğrafta, mikrosaniyenin 1/3'i kadar süren bir anı yakalamıştır.

    uzmanlar, flaşı üretmekten çok, deklanşöre basma zamanını tutturmanın zorluğunu vurgulamışlardır. insan refleksleri, bir merminin manuel yolla fotoğrafını çekmek için çok yavaş kalmaktadır. edgerton, bunu sağlamak için, sesli bir komutla deklanşöre basılmasını sağlamış ve tetikleyici komut sesi olarak, merminin sesini kullanmıştır. kadrajın dışına koyduğu mikrofon, silah ateşliğinde, merminin ortaya çıkardığı ses dalgasını yakalayarak, deklanşörü tetikleyecek bir mekanizmaya iletmiştir.

    edgerton, sonraki çalışmalarında muzların, balonların ve iskambil kağıtlarının içinden geçen mermi çekirdeklerini görüntülemiştir.

    kısa ve parlak bir flaş ortaya çıkartmak için metalik yakıtlar ve oksidan maddeleri birleştirerek piroteknik flaşları kullanılırken, edgerton, daha hızlı yanıp sönen ve kontrolü daha kolay bir flaş üretmiştir. massachusetts teknoloji enstitüsü'nde 1920'lerde yüksek voltaja maruz kaldığında elektriğin, iki elektrot arasında bir saniyeden daha kısa bir süreliğine sıçramasına neden olacak xenon gazıyla dolu bir flaş tüpü geliştirmiştir.

    edgerton, xenon yerine hava kullanan bir mikroflaş da geliştirmiştir. geliştirdiği rapatronic camera sayesinde ikinci dünya savaşı sırasında yapılan nükleer bomba testlerini fotoğraflamayı başarmıştır. rapatonic kamera 10 nanosaniye kadar kısa bir pozlama süresiyle hareketsiz bir görüntü kaydedebilen bir kameradır. süt damlasının tacı, süt damlası, mermi üç balonu delerken, mermi oyun kartını yırtarken, boby jones golf sopası ile, antik silah ateşlenirken, durma zamanı, servis gibi pek çok fotoğraf çalışması vardır.

    bugün edgerton'ın çektiği fotoğraflar washington'da bulunan smithsonian amerikan sanat müzesi'nde sergilenmektedir.fotoğrafları sanat müzesinde sergilense de, edgerton "beni sanatçı sanmayın. ben bir mühendisim. ben sadece hakikatlerin peşindeyim" demiştir.

    1992 yılında, edgerton'u onurlandırmak üzere, massachusetts teknoloji enstitüsü'nde, edgerton merkezi kurulmuştur. merkezin direktörü j. kim vandiver, edgerton'un çalışmalarını halen ders olarak verdiklerini ve öğrencilerin fotoğraflayacak tuhaf şeyler bularak, kendi mermi çekirdeği fotoğraflarını çekmelerini istediklerini, yeni neslin elmaları sıkıcı bulduğunu, ruj ve renkli tebeşirler gibi objelerin daha çok ilgi çektiğini beyan etmiştir.

    1988 yılında abd başkanı tarafından yeni ve önemli teknolojinin geliştirilmesine önemli katkılarda bulunan amerikalı mucitlere verilen onur ödülü olan abd ulusal teknoloji ve yenilik ödülünü,

    1981 yılında spie* altın madalya ödülünü almıştır. bu ödül spie'nin en yüksek onurudur ve fotonik ve optik mühendisliği ile ilgili enstrümantal bilimler alanındaki en yüksek ödüllerden biri olarak kabul edilir.

    1973 yılında mühendislik alanında abd ulusal bilim ödülünü,
    1941 yılında franklin enstitüsü tarafından verilen bilim ve mühendislik dalında verilen howard n. potts ödülünü almıştır.

    süt damlasının tacı;

    https://webmuseum.mit.edu/…iamed/hee-nc-57001.l.jpg

    https://webmuseum.mit.edu/…iamed/hee-nc-36002.l.jpg

    süt damlası;

    https://webmuseum.mit.edu/…iamed/hee-nc-35013.l.jpg

    mermi üç balonu delerken;

    https://webmuseum.mit.edu/…iamed/hee-nc-59001.l.jpg

    mermi oyun kartını yırtarken;

    https://webmuseum.mit.edu/…iamed/hee-nc-64003.l.jpg

    boby jones golf sopası ile;

    https://webmuseum.mit.edu/…iamed/hee-nc-38024.l.jpg

    antik silah ateşlenirken;

    https://webmuseum.mit.edu/…iamed/hee-nc-36004.l.jpg

    durma zamanı;

    https://webmuseum.mit.edu/…iamed/hee-nc-52001.l.jpg

    servis;

    https://webmuseum.mit.edu/…iamed/hee-nc-49012.l.jpg

    kaynak : https://www.cnn.com/…n-bullet-apple-snap/index.html

  • birebir şahit olduğum iki olay ile biraz olsun anlaşılabilecek durum;

    mekan : barcelona'da bir cadde.

    bir adam 6-7 yaşlarındaki 4-5 çocuğu gezdiriyor. çocuklar yorulmuş olmalı ki el ele tutunmuşlar ve taksiye binmek içim kampanya yapıyorlar:

    taksi porfavor!
    taksi porfavor!

    diye küçük küçük bağırıyorlar.

    adam onları yürütmekten vazgeçip taksi tuttu mu bilmiyorum ama bu kadar sevimli bir şekilde ihtiyaçlarını dile getiren çocuklara karşı geldiğini sanmıyorum.

    şimdide ikinci olay.

    yer : istanbul, ikea.

    5 yaşında falan bir çocuk, ter içinde kalmış, yürümekten yorulmuş, babasının önünü kesip bacaklarına sarılıp kendisini kucağa aldırmak istiyor. babanın eli kolu dolu, kucakta yer yok. bunun üzerine çocuk çığlık atarak ağlamaya başlıyor. baba çocuğu sakinleştirmeye çalışıyor ama çocuk ancak kucağa alınırsa susacak. sonunda baba dayanamayıp elindekileri bırakıp çocuğa tokatı çakıyor. çocuk daha da bağırmaya başlıyor. ama baba rahatlamış gözüküyor.

    "şimdi ağla" deyip yoluna devam ediyor. yani "ağlamaya değer bir şeyin olsun" der gibi.

    bu kadar.

  • eylemci gençlerden biri ntv mikrofonlarına "biz tatmin olmadık, onlar kendilerini nasıl tatmin ediyorlar?" diyerek, çok haklı ve manidar bir soru sormuştur.

  • nostalji güzellemesi sevmiyorum ancak şu kısmı vurgulamak istiyorum; o zamanlarda hatta 90'larda da orta halli anadolu lisesinde okuyan bir öğrencinin geleceğe dair umudu vardı. eğer çalışır ise başarılı olabileceğini istediği mesleği yapabileceğini biliyordu. temel motivasyon da buradan kaynaklanıyordu aslında.

    şimdi orta okulundan üniversiteye kadar bakın kimsenin bir umudu yok. en iyi liseyi en iyi üniversiteleri okusan ne olacak ki? sen 5000 tl maaş için kıvranırken, o parayı 15 saniyede burnuna pudra şekeri olarak çekenler var.

    bu ülkenin şuanda en yoksul ve yoksun kesimi eğitimli kesim sanıyorum. eğitime yapılan yatırımın(elbette başkaca çok artıları olmakla birlikte) ekonomik anlamda neredeyse hiç karşılığı yok. yani mesele o yıllarda iyi eğitim vardı bu yıllardaki eğitim kötü değil sadece. bu çocukların güzel bir geleceğe inanmalarını sağlayamadıktan sonra vereceğiniz eğitimin içeriğinin pek bir önemi yok maalesef.

  • yalnız program bildiğin ak parti nasıl %49 alıyorun cevabı. troll haricindeki herkes bildiğin faşist. en ufak farklılığa bile tahammülü olmayan, saygı duymaktan aciz ve buna rağmen sürekli saygıdan bahseden bayık ötesi bir insan grubu. şiddete meyilinden tut, linç kültürüne, kitle psikolojisine kadar minyatür bir toplum önizlemesi niteliğinde.

  • "bu millet" sevmemiş olabilir. yüce türk milleti sevdi ve eserine sahip çıkacaktır.