hesabın var mı? giriş yap

  • 75-80 yaslarinda bir "dede"nin nişantaşı'nda kaldırımda şaşkınlıkla etrafa bakışı, ayaklarının dibinde 2 file portakal, biri patlamış ve kaldırıma saçılmış...bastonuyla portakalları kendine doğru yuvalarması, yanindan solaryum karası bir kadının hayret ve şaşkınlıkla, portakallardan birinin üstünden atlaması, hemen sonra portakal değip de pisletti mi acaba diye beyaz topuklu çizmelerine bakması ve hızla uzaklaşması... dedenin şaşkın yüzünün asılması, ve buna daha fazla dayanamayıp kırmızı ışıkta duran ve içinden olayların izlendiği dolmuşu terk etmek, dedeye doğru yürümek...

    bir gün kadiköy - beşiktaş vapurunda bir evsizi göze kestirmek, uzaktan izlemek, elinde kocaman ağzına kadar dolu büyük boy bir çöp torbası olduğunu görmek, geminin kıç tarafına yöneldiginde martılara ekmek getirmiş olduğunu fark etmek, insanların ondan uzaklaşması, içeri girmesi, belki kaçması, korkması...sonra yanına gitmek, dönüp "sen de atmak ister misin?" demesi... koluna girmek...birlikte dakikalar geçirmek...onun bir seylerin "daha fazlasi" olduğunu idrak etmek...

    kalamışta sokak aralarında akordeon çalan gencecik bir çocugun, 3-5 hafta üstüste aynı sokağa gelişi, apartmanlardan para atanlar oldukça, onların evlerinin altında daha uzunca kalarak boşnak veya rus ezgileri çalması, 1 hafta kadar sonra artık gelmediğini fark etmek...

    5 yaşında bir çocugun kendinin 5 katı yaşında birine "ne güzel olurdu sen çocuk olsan" demesi...

    karganın tekini çatıdaki su birikmiş olukta, gagasıyla çevirmek suretiyle, ekmeğin iki tarafını da ıslatırken yakalamak...

  • çöpden bulduğu et ve kemik parçalarını, yanan sokak lambasının ampulünün üst kısmına gelen metal yerinde, arkalı önlü çevirmek suretiyle ısıtıp yediğine bizzat şahit olduğum, aşiret şeklinde yaşayan, süper zeki, en az 100 yıllık ömürleri olan kuş.

  • sigara kullanan biri olarak "benim" dediğim tiptir. araba dediğin zaten küçücük alan, nereye üflersen üfle içeri doluyor duman. ayrıca sağa sola dökülen külü de cabası. benim arabama kızım da biniyor, o el kadar çocuğu leş gibi kokan aracın içine oturtamam kimse kusura bakmasın. benim aracıma binen kişi, yarım saat bir saat artık ne kadar süreyse sigara içmeden durmalı. durmazsa da binmesin çok da umurumdaydı.

  • bir ortadoğu uzmanına göre, başına gelen en basit musibet de bile "ben/biz nerede hata yaptım/yaptık" diyerek ders almak yerine "bunu bana/bize kim yaptı" paranoyası ile komplo teorileri üretmesidir. bu nedenle "bir musibet bin nasihatten iyidir" atasözü de, olan bitenden ders almamakta ısrarlı, bildiğini okuyan ortadoğu insanı için geçerli değildir.

  • ağır gelmesidir.

    jazz müziği armonisi en karışık türlerden biridir. genelde hem çok sesli hem de armonisi karışık olan müzikler türkiye'de pek tutmaz.

    bir diğer örnek için (bkz: klasik müzik)

  • başlık: beyler bu başlıkta yadsınamaz kelimesini
    entry 1: cümle içinde kullanıyoruz

    entry 2: yadsınamazını kaçırdım kaza edicem

  • koşarak otobüse yetişmeye çalışan bir amcanın, ayağına takılan taşı* alıp kenara koyması ve bunu fark eden otobüsten başka bir amcanın, aracı onun için bekletmesi.
    türkiye'de yaşamayı böyle insanlar çekilir kılıyor.