hesabın var mı? giriş yap

  • erasmus ne içindir?

    ülkelerin sahip olduğu bilginin yayılması ve kültürel kaynaşma.

    erasmus'a niçin gidilir?

    başka ülkedeki bilgi, beceri ve tekniği kendi ülkene getir. farklı kültürleri tanı ve o kadar da farklı olmadığını öğren, yabancı dil tecrübesi edin.

    bu mal ne anlamış?

    erasmus, devletin parasıyla boş beleş gezme işidir.

    kişinin ekonomik yararı nedir?

    bu işin parası zaten ödemiş (her ülkenin belli kurallar çerçevesinde havuza attığı para vardır.), sen gitmezsen yedekten başkası gidecek veya bütçesi seneye aktarılacak.

    sonuç nedir?

    iyi yapmış.

  • mimarlık fakültesinde, strüktür derslerinde ders konusu olarak işlediğimiz merhum köprü.

    ayrıca körpünün yıkılış videosu haricinde olay yaratmış bu fotoğraf, yanılmıyorsam ödül almıştır.

    kaçan adam sağ kurtulmuştur ve bir de konuyla ilgili röportajı bulunmaktadır.

  • 5 yıldır içinde bulunduğum guruh.

    emin olun bir süre sonra sevgilisizlik alışkanlık yapıyor ve karşı tarafa nasıl davranacağını unutuyor insan. en basit yavşama cümlesi bile ağızdan çıkmıyor.

    bu kadar ağır eleştirmeyin lütfen. bizim de bir kalbimiz var. :/

  • burada da şöyle bir ayrım var ama:
    adam ne kadar zeki olduğunu ısrarla gözünüzün içine sokmaya çalışabilir, şimdiye kadar edindiği bilgi birikimini entelektüel terör haline getirebilir. ve sonunda da dünyanın en itici insanlarından biri birisi olur. girdiği her ortamda schopenhauer konusu açabilir.

    diğer gruptakilerse, "tam o anda" zekalarını konuştururlar. bu tür adamların garip bir çekiciliği vardır. birden değil, yavaş yavaş içine düşersiniz. böyledir.

  • tinnitus genellikle yüksek sesli bir konsere gittikten sonra geçici olarak yaşayabileceğimiz “kulak çınlaması” sorunu olarak düşünülür. bununla birlikte, 25 kişiden birinde, günlük yaşamlarını uzun vadede etkileyen ve genellikle depresyon gibi zihinsel sağlık koşullarıyla birlikte gözüken kulak çınlaması bulunur. bu ses her zaman çınlama olarak duyulmaz, sorunu yaşayanlarca bazen uğultu olarak da tanımlanır.

    bazı insanlar için ses, kalp atışlarıyla senkronize olarak belirir. buna “pulsatil tinnitus” denir. tinnitus genellikle içten gelen bir sestir. etkilenen kişinin bir ses olarak algıladığı, ancak beyinde üretilen bir sinyaldir. daha nadiren de olsa kulakların yakınından geçen damar ve kaslardan gelen "gerçek" ve bazen algılanabilen sesler de duyulabilir. buna, “somatosound” denir.

    *tinnitus'un nedeni nedir?
    algılanabilir ses veya somatosound, yüksek tansiyonla ilgili olabilir. ancak kulak tinnitus hastalarının çoğunda sorunun ne olduğunu açıklamak daha zordur. tinnitus’un büyük olasılıkla kulaktaki veya beynin işitme ile ilgilenen kısmı olan işitsel korteksteki hasar veya değişikliklerden kaynaklandığı bilinmektedir.

    hasar, yüksek sese tekrar maruz kalmaktan veya sadece yaşlılık kaynaklı olabilir. sebebini ayırt etmeyi zorlaştıran bir yön de insanların tinnitus ile ilişkilendirdikleri sesi, buna neden olan hasar meydana gelene kadar her zaman duymamalarıdır. araştırmalar, sinyalin başlangıçta beyin tarafından maskelendiğini, ancak stres gibi diğer tetikleyiciler devreye girdiğinde, bu yerleşik "gürültü önleyici sistemi" bozulur ve sinyal, işitsel korteksteki değişikliklerle beyinde sürdürülür.

    *kimlerde görülür:
    tinnitus olma olasılığı daha yüksek olan birkaç grup insan vardır:
    işitme kaybı olanlar bunlardandır. bazı tahminlere göre, tinnitus olan her 10 kişiden 9'unda bir miktar işitme kaybı da bulunur. tinnitus, müzisyenlerde, askeri personelde de yaygındır.

    daha nadir olsa da hamilelerde de bu risk bulunur. hamilelikle birlikte kan hacmi ve basıncında, su tutulmasında ve dolaşımdaki hormonlarda meydana gelen değişikliklerin kulaktaki doku veya sinirleri etkileyerek beyne gönderilen sinyalleri değiştirebileceği düşünülmektedir.

    ayrıca 2021'de yapılan bir çalışmada covid-19'un tinnitus’a neden olabileceğini gösteren kanıtlar görülmüştür. ancak, kulakların veya beynin covid-19 nedeniyle doğrudan etkilenip etkilenmediği veya tinnitus’un pandemi sırasında ortaya çıkan duygusal stres tarafından tetiklenip tetiklenmediği net değildir.

    *kendi kendine iyileşir mi?
    hafif vakalar, gürültülü bir konsere gitme örneğinde olduğu gibi, genellikle birkaç gün içinde düzelir. bununla birlikte, bilimsel çalışmaların semptomların daha uzun süre devam ettiği kişilere odaklanması daha olasıdır. 1992-2016 yılları arasında yayınlanan çalışmalardan elde edilen kanıtları gözden geçiren araştırmacılara göre, semptomlar, kişinin ilk fark etmesinden sonraki ilk dört ayda iyileşme eğilimindedir. bu süre sonrasında bir değişiklik olması ise beklenmemektedir.

    birçok insan tinnitus ile yaşamayı öğrenmek zorunda kalır. hastalık yaşam kaliteleri ile ruh sağlıkları üzerinde ciddi etkilere yol açar. bazı araştırmalar, tinnitus’un depresyon ve anksiyete gibi durumları daha da kötüleştirebileceğini öne sürmektedir. ayrıca tinnitus olan kişilerde daha fazla stres ve kaygıya neden olan hiperakuzi (normal ses seviyelerine karşı artan hassasiyet) gelişmesi de çok yaygındır.

    *tedavi yöntemleri nelerdir?
    çoğu durumda, tedavi yoktur. tedavi, kulak çınlamasını doğrudan tedavi eden ilaçlardan ziyade, antidepresanlar ve anti-anksiyete haplarından oluşur. bilişsel davranışçı terapi, insanların sesle ilgili olumsuz düşünceleri ve duyguları yeniden çerçevelemelerine ve sağlıklarını iyileştirmelerine yardımcı olurken, eğitim ve danışmanlık safhaları, sesin kötü bir şeyin belirtisi olmadığına dair güvence sağlar.

    bazıları, tinnitus’u maskelemek için beyaz gürültü, müzik veya akıllı telefon uygulamaları aracılığıyla çalınan sesleri kullanan ses terapisinden fayda görür. işitme kaybı olanlar için, işitme cihazları ya da koklear implantlar kullanılarak tinnitus iyileştirebilir ancak herkese uygulanamaz. sinir ve beyin stimülasyonu potansiyel olarak heyecan verici yeni tedavilerdir. epilepside kullanılanlara benzer implantların yardımcı olabileceğine dair sağlam kanıtlar vardır, ancak bunlar beyin cerrahisini içeren seçeneklerdir.

    daha güvenli bir seçenek ise vagus sinirinin kulakta veya boyunda bulunan, beynin işitsel korteksine uzanan dallarını uyarmaktır. çalışmalar, tinnitus’un algılanan ses şiddetinin daha düşük stres seviyelerinde, biraz da olsa azaldığını göstermektedir. avustralyalı araştırmacılar ise bazı tinnitus’u birkaç gün boyunca geçici olarak susturduğunu iddia ederek, hastaların kafalarının dışına sarılı elektrotlar kullanılan beyin stimülasyonu üzerinde çalışmaktadır.

    kaynak: science focus

  • haklı sebepleri olabilir. "ahaha çok güldüm amana koyim" diye mesaj gelirse ne yapacaksın başka."ahaha beğenmene sevindim seni gidi piç kurusu puşt" diye mi geri dönüş yapalım.

  • şarküteri reyonundan alışveriş yapmayı bir türlü beceremediği andır.

    şarküteri reyonları hep kâbusum olmuştur, millet orada kendinden emin biçimde durup, "bilmem ne peyniri, bilmem ne çökeleği, bilmem ne sucuğu istiyorum, evet, hepsini biliyorum ben hahayy" diye telemesini, çerkesini, çeçilini (ne demekse) tarif ede ede anlatır, yok taşlık, yok incik bilmem ne, bissürü ayrıntısı var o reyonun. hangi et daha çabuk pişer, antrikot mu daha lezzetlidir, bonfile mi, bileceksin. bununla övünen insan var lan. ama gel gör ki, bende yok böyle bir bilgi. sıfırım yani.

    ****play****

    adam,
    -buyrun, dedi.
    -peynir alacaktım, dedim.
    -ne peyniri olsun, diye sordu.
    -dana, dedim.

    ****pause****

    ama tamamen sallıyorum, dananın şarküteri reyonuyla ilgili bir şey olduğunu biliyorum, ama danadan ne yapılır, dana hayvanı nasıl bir hayvandır, en ufak bi fikrim yok. ağzımdan öyle bi dana çıkıveriyo, hani istiyorum ki adam benim ne istediğimi bilsin, "aaa sana süper ezine peynirim var, ondan vereyim!" desin, ya da "çok güzel köy peynirim geldi, 250 gram sarayım." desin, "hee olur." diyeyim.

    benim bildiğim bi öküz var, bi inek var, bunlar evleniyo, buzağı oluyo falan. düvesini, güvesini, danasını, camışını inan bilmiyorum. hangisinin peyniri olur bilmem, benim için peynir, babanın satın alıp eve getirdiği, masaya konan bir şeydir, peynir peynirdir, bunun dört ayaklı arkadaşlarımızın devreye girmesiyle bu kadar karmaşık olmaması gerekir!

    ****play****

    -ne peyniri olsun?
    -ıahh, şey peyniri olsun, hmmmm, şey, mmmmm, dana!?!?

    adam,
    -dana değil de inek peyniri olur, dedi.
    -haa inek inek, dedim. (bozuntuya da vermiyorum.)

    sıra geldi salam almaya. o da ayrı bi zulüm.

    -ne vereyim, dedi.
    -inek inek, dedim bu sefer.

    ****pause****

    ama kendimden çok eminim. inek abicim, bildiğin inek yani, sonuçta onu da devirip yatırıyolar, cart diye kesiyolar, eti yenen bi canlı sonuçta, elbet salamı da olur.
    inek dediğin şey ettir, salam da ettir, o halde inek salamdır yani.

    tamamen p ise q, q ise p, işte bu kadar! düz aristo mantığı.

    ****play****

    -dana demek istediniz herhalde, dedi.
    -ahaha evet evet, dana tabi, hatta yüzde yüz dana, dedim. (yüzde yüz oranı da bi yerlerden aklımda kalmış, yüzde yüz dana, yüzde elli hindi falan, öyle bi oranlar uçuşuyo kulağımın etrafında ama bir an önce versin de gideyim diye sabırsızlanıyorum.)

    sonuç olarak inek peynirimi ve %100 dana salamımı alıp kasaya koşuyorum ama biliyorum ki bir sonraki seferde yine düşünücem, dananın peyniri oluyo muydu, koyunun nesi oluyodu, hangisi sertti, hangisi yımışaktı diye.

    kısacası alışveriş yapmayı hâlâ bilmiyorum, büyük işi bunlar.

  • ayağında terlik olan biri bacak bacak üstüne atmışsa terliğin topuğuna vurup ayaktan fırlamasını sağlamak. harika.