hesabın var mı? giriş yap

  • dün tuvaletini kullanmak istediğimde, bana otelin sahibiymişim gibi bir edayla kapılarını açan, çok zarif ve samimi güvenlik görevlilerini bünyesinde barındıran otel. tuvaletin yolunu göstermek üzere, koridor boyunca bekleyen çalışanlar vardı. hiç birinde, "iyi hadi geç de kullan bari" ifadesini görmedim. uğurlarken, "kolay gelsin" dediler. bin kere orda konaklasam, bu etkiyi bırakamazlardı üstümde. başlarındaki insan kimse, onu da öpüyorum güzel yanaklarından.gözlerim doluyor; eyyorlamamı sonlandırıyorum.

  • ''büyük'' petro, 1678'de tahta geçtiğinde rusya, avrupa'da hiçbir ağırlığı olmayan sıradan bir devletti. 10 yaşında preabrazenskoye köyüne sürgüne yollandığında latince, almanca ve flemenkçe öğrendi. batı medeniyetine hayranlık duymaya başladı. 1697'de kendisini topçu mihaylov adıyla gizleyerek yanında 200 kişiyle avrupa'ya gitti. almanya'yı ve hollanda'yı gezerek amsterdam ve zaandam tersanelerinde birkaç ay kaldı. bir işçi gibi çalışarak köningsberg'de topçuluk, amsterdam'da marangozluk ve londra'da gemi inşası eğitimi aldı. avrupa'yı tümüyle inceledi ve örnek modeller hazırlattı. geri döndüğünde başa geçerek askerliği zorunlu hale getirdi ve rusya'nın ilk milli ordusunu kurdu. ateşli silahların kullanılmasını yaygınlaştırdı. kara ve deniz orgusunda ağır silahları kullanabilecek kadroları yetiştirmek için akademiler kurdu. baltık denizi ve karadeniz'de rusya'nın ilk limanlarını kurdu. osmanlı imparatorluğu'ndaki yeniçeriler'e benzeyen ve sürekli problem çıkaran strelitz'leri yok etti. iktidarının ilk yılları rusya ekonomisinin en geri olduğu yıllara rastladı. durumu düzeltmek için geniş çaplı bir reform hareketi başlatarak lonca sistemini geliştirdi ve sanati sektörlerini devlet tekeline aldı. tahta çıktığında 21 olan mal çeşiti öldüğünde 200 e çıkmıştı. ülkenin ticaret hacmini 7 kat arttırdı, rus takvimini avrupa'ya uygun hale getirdi. slav alfabesinde köklü değişiklikler yapıp modernleştirdi. st. petersburg kentini inşa etti ve 1724'te bilim ve sanat akademisi'ni kurdu. batı dillerindeki birçok kitabı rusça'ya çevirtti, eğitim sistemini laikleştirdi, ortodoks kilisesini devletin kontrolündeki bir kurum haline getirdi, eğitimi yalnızca soylulara sunulan bir şey olmaktan çıkarıp köylüleri destekledi ve avrupa'ya çok sayıda öğrenci yolladı.

    17. yüzyılın başlarında rusya'nın osmanlı imparatorluğu ile avrupa dışına çıkarılması önerilirken 18. yüzyılın başlarında rusya avrupa'da son kararı veren güçlerden olan bir ''imparatorluk'' haline geldi.

  • · korkmayın. eğer hala heyecanlıysanız kesinlikle trafiğe çıkmayın. trafik heyecan atma yeri değil, heyecan da hiçbir kazaya bahane değil. heyecan, henüz araba kullanmayı öğrenmemiş olduğunuz anlamına gelir.

    · sarı ışıkta durulmaz hocam.

    · yavaş kullanabilmek ustalık ister, sabır ister. sür'ate özenmeyin; marifet değildir. yürümeyi öğrenmeden koşmaya çalışmayın.

    · gereğinden fazla yavaş kullanmak da marifet değildir. trafiğin akışına ayak uydurun. trafik sizin akışınıza uyarsa kulaklarınız çınlar.

    · vites, vitese bakarak değiştirilmez. nasıl öğreniyorsanız öğrenin yerlerini.

    · vites, kadrandaki değere göre de değiştirilmez. arabanın anlık devri ve önünüzdeki yolun eğimine bağlı olarak değiştirmeli.

    · direksiyon kız gibidir. nazik kullanmanız lazım. incitirseniz sarsılırsınız.

    · dönüşünüz bittikten sonra direksiyonun düz konumuna gelmesi için elle çevirmeyin. kendi kendine düzelir o. hızınızı ona göre ayarlamayı öğreneceksiniz.

    · dikiz aynası kullanmıyorum veya kullanamıyorum diye bir durum sözkonusu değildir. kullanacaksın arkadaşım.

    · sinyalin gereksiz olduğu gibi düşüncelere girmeyin. sinyal diğerlerine saygı kadar tedbirdir de.

    · parmakla yol istemeyin, trafikte en çok buna sinir oluyorum.

    · direksiyon hakimiyetini kavrayabilip kavrayamadığınızı en iyi kendiniz bilirsiniz. eğer kavrayamamışsanız teyple, telefonla uğraşmayın.
    canınız yanar. başkasınınki de yanar.

    · bir cadde veya sokakta dur/kalk şeklinde ilerlerken bir aracın sağından hızla geçmeyin. karşıdan karşıya geçen yayalar olabilir, dikkat edin. yayalara zaten dikkat edin. çocuklara fazla fazla dikkat edin. motorsiklet, bisiklet ve diğer tekerlekli araçlara dikkat edin.

    · trafikte kul hakkı mefhumu yoktur. yol hakkı vardır. kaza olmadığı sürece yol hakkı mefhumu da yoktur.

    · zırt pırt kornaya basmayın. minibüsçü gibi ne o öyle?

    · diğer sürücülere ve yayalara karşı toleranslı olun. her zaman...

    · otobüslere mümkün olduğunca yol verin. dolmuş ve taksicilerinse yolundan çekilin. onlar alırlar o yolu. çok dikkat edin. *

    · biri size makas atıyorsa veya hızla geliyorsa rotanızı ve hızınızı sakın bozmayın. o sizi görüp o esnada ne yapmayacağınızı kestirebilir. kendinizi kurtarmak çabasıyla farklı hareketler yapmaya çalışıp faciaya yol açmayın. bırakın geçsin gitsin.

    · trafik sıkışırsa sinirlenmeyin. kurtuluşunuz yok.

    · otobanda trafik sıkışmışsa, şerit değiştirerek ilerlemek sadece zaman kaybettirir.

    · son olarak... antifiriz benzin deposuna konulmaz. etmeyin, eylemeyin...

  • dershaneye yeni başladığım dönem, her gün aynı saatte 8:10 geçe otobüse biniyorum. bir gün sabah otobüs duraktan hareket etmiş gidiyor, ıslıkla durdurabildim, sonra da bindim.

    ertesi gün 2. kez gene bizim sokağın başında ıslıkla durdurdum. 3, 4, 5, derken, şoför alıştı. artık otobüse binmek için, durağa kadar yürümüyorum, otobüs geliyor, sokağın başından alıyor.

    bir gün gene sokağın başındayım ve artık otobüse yalnız da binmiyorum, yanımda aynı otobüsü bekleyen insanlar var. tam otobüs karşıdan geliyorken, bir kitabımı evde unuttuğumu fark ettim ve eve döndüm. evden döndüğümde otobüsün hala beni beklediğini gördüm. şaşkınlıkla otobüse bindim.

    şoför : bak, burada bu kadar insan sen okula geç kalma diye bekliyor. bir özür dile herkesten.
    ben : özür dilerim, kitabımı almayı unutmuşum. otobüsün bekleyeceğini sanmıyordum.
    teyze : olsun evladım, sen ders çalışmana bak!
    şoför : ama bak bir daha olmasın, tamam mı?
    ben : tamam, abi.

    sonrasında geçen zamanda şoförle sohbeti koyulaştırdık. karışık kaset hazırladım ona, bir sene boyunca otobüste dinledik. en dumur edici olan da, benim dershane bittikten sonra, benim otobüse bindiğim yer otobüs durağı oldu.

    şoför de benim dershane bittikten sonra, efsanevi bir şekilde kayboldu. şimdi kimbilir nerede, ne yapıyordur?

  • şu an çalışmakta olduğum firmanın bekleme salonunda bir aday 1 saatten fazla süredir bekletiliyor.
    bu bekletmenin arka planı şu şekilde: görüşmeyi yapacak olan prenses tam 1 saattir kafeteryada. bekletilen kadını zaten işe almayacaklar, pozisyon doldu. bir diğer prenses sadece ilanı kapatmaya üşendiği için her gün en az 2 kişi aynı muameleyi görüyor. sonra bu iki prenses terasta birlikte çay sigara ve bomboş muhabbet.
    herkes işini insan gibi yapsa ihya olacağız bence, her zaman en kolayı sisteme sallamak.

  • izin almadan tuvalete bile gidemeyecek üçlünün hamlesi imiş. 2 saat geçmeden yalanlarlar daha sonra da "en çok ben bağlıyım, çok yalarım" diye açıklama yaparlar.

  • fenerbahçe'de olsa sadece türkiye kupası maçlarında oynar, 60. dakikada yerini caner'e bırakırdı.