hesabın var mı? giriş yap

  • kendimden yola çıkarsam muhtemelen aynı zamanda da tahammülsüz bir insandır.
    kendini çok becerikli gördüğünden değil, etraftaki insanların beceriksizliğine ya da işi layığıyla kotaramamasına uyuz olma ihtimali yüksektir. hem benim işimin, benim sorumluluğumda olan bir şeyin başkasını yormasına gerek yoktur hem de işime karışılmasındır.
    belki de insanların gerçek yüzleri yüzünden onlardan yardım isteyeceğine kendi kendine debelenmeyi daha az yorucu bulmuştur.

  • geçmişte başka kadınlarla yediğiniz boklardır. beş senelik mevzu da olsa o gün kavga ettirir. boş bulunup da dillendirmeyin.
    misal:
    - ben bu restorana gelmiştim daha önce.
    - kimle?
    - eee...tek başıma?
    - ...

  • ilk gece en eğlencelisidir. tüm gün tuhaf bir şaşkinlik içindesinizdir, onlarca kişi ile tanişmişsinizdir. komutaniniz koğuşa gelir, babacan bir ses tonu ile gençler bir süre beraber olacağiz, burada herşey sizlerin rahati, güveni ve konforu için tasarlandi. sizlerin memnuniyetinizden bizzat ben sorumluyum lütfen en ufak şikayetinizi bize bildirin diye bir konuşma yapacak aralara da sıcak bir iki espri katacaktir.

    daha ilk akşamdan koğuşta en az iki üç kafa adam bulacak, artik hayattaki ilgi alanlariniz neyse onun üzerine konuşmaya başlayacaksinizdir. memleketin dört bin yanindan toplanmiş bir mozaik size eşsiz bir kültür sütlaci sunacak. ilk geceniz büyük ihtimalle farkliliklarin çatişmasindan kayanaklanacak, ateşli bir entellektüel etkileşime sahne olacaktir.

    o sirada koğuşunuza dalacak olan yardimsever ve sizin duygularinizi en iyi anlayacak olan üst tertipler size inanilmaz dostane şekilde yaklaşacak, askerlikle ilgili tüm tüyolari verecekler, hatta kendi aralarinda popüler şarkilarin yaylalar versiyonu şekline getirdikleri küçük rondu sahneleyecek sizi sıcak ve güvenli bir ortamin içinde bulunduğunuza ikna edeceklerdir.

    bu uzun sohbetlerin ve tatli kaynaşmalarin olduğu ilk akşamda, yastik kavgalari, ebelemeç, bazen sobelemeç gibi çocukluğunuzu andiran oyunlar yer alacak sabahin ilk işiklarina kadar koğuştan kahkahalar yükselecektir.

    uyumadan önce isterseniz 24 saat sicak suyun hazir olduğu süper steril duşlarda yikanabilir kendinize gelebilirsiniz. ertesi sabah ordunun sizin için hazirladiği egzersiz programi, içtima eğlencesi ve özel görevlere hazirlik için bir kaç saat deliksiz uyumaniz gerekecek.

    merak etmeyin arkadaşlarinizi taniyacak ve iyice kafa olanlarla toplanip ayri bir koğuşa geçmek için komutana dilekçe vermeniz için önünüzde daha uzun zaman olacak. askerliğinizin tadini çikarin.

    henüz askere gitmedim, ama sanirim buna benzer bir sistem uygulaniyordur.

  • elini tutmak isterse, sen çekersen,

    çekmene şaşırırsa, şaşırmasına şaşırırsan

    şaşırdığına üzülürse, üzüldüğüne üzülürsen, üzüldüğüne inanmazsa,

    üzüldüğüne inansın diye alttan alırsan, alttan alınca acındığını sanırsa,

    acındığına inandığına kızarsan, kızdığına kızarsa, kızmasına kızarsan

    artık sevgili olur musunuz bilinmez ama sadece arkadaş olunmadığı ortaya çıkar.

    bu durumda, o anla ilgilidir.

    bazı çeşitlemeleri olabilecek andır bunlar gibi.

  • iki taraf da süzme geri zekalı.
    umarım çocuk falan yapıp çoğalmazlar ve aptal genetik dizilimleri kozmik boşlukta yok olup gider.
    gece gece işsizliğimin zirvesindeyken boşluğuma geldi, okumuş bulundum.

    edit: gacının instagram sayfasına baktım da... la olum ananız babanız sizi okusun diye şehir dışına yolluyor siz n'apıyonuz lan? tamamıyla entel varoş. köyüne dön bacım.

    edit: allah sizi kahretsin! en çok favlanan yazım bu olmamalıydı. püüü!

  • eskiden bilerek sacmaladigini düşünüyordum bu konusmadan sonra anladim ki bu cocukta ciddi psikolojik sıkıntılar var. cok talihsiz bir konusma

  • hayatim boyunca gosteri sanatlarina ilgi duydum.
    kendimi hep bir tiyatro sahnesinde ya da nefis bir filmde sahane bir performansla hayal ettim.
    kucuk bir ilkokul ogrencisiyken, okul koridorlarinda kollarindan cekilerek siniflara sokulup bir seyler anlatmam icin israr ederdi insanlar.
    bir keresinde bir sinifin onunde sadece durdugumu hatirliyorum ve onlarin katila katila guldugunu.
    ilk defa 4. sinifa giderken bir tiyatro oyunu icin ogretmenimin hic dusunmeden secmesi, sinif arkadasimin annesini canlandirmak filan, bunlar hep gulumseten detaylar olarak aklimda kaldi.
    iyi bir taklitciydim. hala, arkadaslarim herhangi bir sey izledikten sonra, telefonla arayip.
    "bak bunu iyi izle, senden de izlemek istiyoruz" derler.
    liseye giderken en buyuk hayalim konservatura gidip egitim almakti. ama ailem ve hatta sulalem yuzunden bu hayali gerceklestirmem mumkun degildi.
    oyle icimde patladi yani sahne hayali.
    seneler sonra kizimin okulunda hazirlanan, egitim amacli dans ve drama gosterisinde izledim ilk once arkadaslarimi.
    oldukca amator bir girisimdi ama ayni olcude buyuleyiciydi.
    sozlukten de ve yillarca ayni apartmanda komsuluk yaptigim bilge hatunu cok kiskandim mesela o gosteride izleyince.
    bir sonraki sene yine gerceklesecegini duyunca da biraz tereddutle ben de katildim.
    sifirdan basladik. aylarca on calisma koregrafi calistik gec saatlere kadar.
    gercekten butun yoruculuguna ragmen muthis bir duyguydu.
    ve sahne gunu geldi catti.
    yuzlerce insan karsisina cikacak olma heyecani, becerebilecek miyim korkusu ile..
    ve sahne !
    benim gosterimde; hayatin hizi, mekaniklesmesi insanin ama sonunda elimdeki kagittan okudugum insan oldugumuzu hatirlama ani...
    sadece kopan buyuk alkisi hatirliyorum.
    tabi ki, ozne degildim. zaten dans dramada ozne yok. bir butunun parcasisiniz. bir sorunun, bir cozumun.
    hayatimin en buyuk hayalini gerceklestirmistim. titreyerek ciktigim sahnede baktigimda isiklardan baska bir sey gormuyordum.
    ta ki kizimla birlikte selamlamaya ciktigimda salonda kopan alkis tufanina kadar.
    sanirim, gercek anlamda mutluluk buydu...

    sonra, oyun cikisi bir ogretmenimizin;
    -kizim sizinle tanismak istedi. bir turlu veli oldugunuza ikna edemedim.
    demesiydi o gece ve belki butun hayata yayilacak kuvvetteki gulumseten detay.

    hayatta her sey mumkun...