hesabın var mı? giriş yap

  • osmanlı sarayında padişahları eğlendirmek için soytarı bulunmazdı pek. üçüncü murad'ın falan vardı iki cücesi. oysa abbasîler, fatımîler, emevîler vs. sayısız soytarıyla doldurmuşlardır sarayları. selçuklularda da yoktu bu soytarılar.
    haremde soytarılar ve maymunlar vardı lâkin padişahtan ziyade harem ahâlisine hizmet ederlerdi bunlar.

    osmanlı imparatorluğu, padişahın resmî görüşmelerinde ciddiyetten asla taviz vermezdi. elçiler, padişahın yüzüne bile bakamazlardı değil sırıtmak.
    yine şairlerin hicivleri pek iyi karşılanmazdı. bu arada nef'î hakkında bilinen bir yanlış şudur ki kendisi sultan dördüncü murad'ı hicvettiği için değil, vezir bayram paşa'yı hicvettiği için öldürüldü.

    osmanlı padişahları içerisinde ironik olarak nükteye en çok gülen ve eğlenmeyi seven padişah dördüncü murad idi.
    tabii onun da resmî kararlarda şakası yoktu. tütün içeni, gece sokakta el feneriyle dolaşan adamı vs. oracıkta öldürdüğü bilinmektedir.

    tabii harem hayatları nasıldı bilmiyoruz. hâtunlar, padişahları etkilemek için şakalar yapıyorlardır elbette. yaşamışlar bu hayatı.

  • 33 yaşındayım ve oyun oynamayı çok severim. steam hesabımda da 55 kadar oyun var. bazı oyunlar gerçekten sanattır. film izlemenin nasıl yaşı yoksa, oyun oynamanın da yaşı yoktur.

  • çift toynaklılar (artiodactyla) takımının alt takımlarından biri olan gevişgetirenler (ruminantia) alt takımına üye olan hayvanların çok odalı midelerinden bir bölümün ismidir.
    (bkz: şirden)

    bilinenin aksine bu organın insanoğlu tarafından yegane tüketimi, içine pirinç doldurup alkolü gecelerin sonunda üçer beşer hüpletmek üzerine kurulu değildir; klasik tipte yapılan peynir üretiminde önemi büyüktür.

    sütün peynire dönüşebilmesi için, sütün içindeki proteinlerin enzimler aracılığıyla parçalanması ve bu şekilde pıhtılaşma olması gerekir. pıhtılaşmayı başlatıcılar ise günümüzde ikiye ayrılır. bunlardan biri mikrobiyal yolla elde edilen ve günümüzde endüstride kullanılan starter kültürlerdir. diğeri ise binlerce yıldır kullanılan ve hayvansal kaynaklı enzimler içeren rennet (rennin) ismi verilen mayalardır.bu kimozin ve peptin isimli iki aktif bileşene sahip enzim, henüz ot yemeye başlamamış sütle beslenen buzağıların/oğlakların şırdanından elde edilir.sütten kesilmemiş hayvanların kullanılmasının temel sebebi ise hayvanın zaten bunu kendi anne sütünün parçalamak üzere midesinin bu bölümden sentezlemesinden kaynaklanmaktadır.(bkz: şirden mayası)

    -ki peynir üretimi içinde adımlardan biri yukarda belirtiğim üzere sütün içindeki proteinlerin enzimler tarafından parçalanması aşamasıdır.

    hayvansever arkadaşların vay ki ne vay diye elerinden peynirleri fırlatmasına gerek yok.bugün peynir üretim sürecindeki bu geleneksel adım, endüstriyelleşme ile birlikte büyük oranda terk edilmiş durumda.tüm dünyada olduğu gibi türkiye’de de, daha yüksek hacimde üretim yapmak ve maliyetleri düşürmek için geleneksel mayalar yerine starter kültürler tercih ediliyor.

  • gelmeyin yalan söylüyorlar. akademik çalışmalar için verilen bap ödeneklerini artırsalar ve halen devam eden çalışanlara belgelendirmek şartıyla aylık belli bir akademik çalışma ödeneği verilse daha mantıklı olurdu. ama mutlaka dışarda endonezya vb ülkelerde desteklenecek çok değerli ilahiyatçı bilim insanları vardır kesin. ...

  • evvela genel olarak yapılan yanlışları bertaraf ederek başlayalım:
    birincisi "cafe de paris" adı altında sunulan iki farklı (nasıl desek) çeşni mevcutmuş. bunlardan biri ünlü ve tescilli bir sos olup orijinal formülü sır gibi saklanır olmuş. diğeri ise bu sosa öykündüğünden adını bu sostan alan ve ızgara etlere eşlik etmek için hazırlanan bir tereğayı formülü olup orijinal sostan apayrı bir bünye imiş.

    ikincisi ise yukarıda bahsettiğimiz ünlü sosun adından kaynaklanan bir yanlış değerlendirmeyle fransa kökenli olduğu düşünülse de de kaynağı isviçre'nin cenevre kenti'nde bulunan cafe de paris adlı restoran imiş. rivayet odur ki sosun asıl mucidi iş bu restoran'ın sahibi freddy dumont'un kayınpederi ve bir başka restoran işletmecisi olan (‘restaurant du coq d'or' ) mösyö boubier imiş. boubier'in kızı freddy dumont ile evlendiğinde sosun tarifi bir nevi ceyiz olarak dumont ailesine geçmiş.

    le monde gazetesi bir zamanlar orijinal "cafe de paris sosu"nun gizli malzemesinin tavuk ciğeri olduğunu açıklamış. yanı sıra kullanılan diğer malzemeler taze kekik ve kekik çiçekleri, %19 yağlı krema, beyaz dijon hardalı, tereyağı, su, tuz ve karabiber demiş le monde. ancak ingiliz "the independent", le monde'un "le relais de venise – l'entrecôte" adlı restoranı kaynak gösterek verdiği haberin restoran yetkilileri tarafından doğrulanmadığını duyurmuş sonradan. sonuç olarak sosun orijinal tarifi hala saklı tutulmakta ve sadece lisans sahibi sayılı restoranlarda sunulmakta imiş.

    öte yandan "cafe de paris terayağı" ise aslen daha özgür bir reçete ile üretilebilen ve oda sıcaklığına getirilen tereyağı ile karıştırılan maydanoz, mercanköşk, dereotu, biberiye, tarhun, fesleğen ve kekik gibi kokulu otlar, curry, karabiber gibi baharatlar ve dijon hardalı, kapari, frenk soğanı, arpacık soğan, sarımsak, worcestershire sosu, ve hamsi gibi diğer çeşnilerin karışımını içerebiliyormuş. bütün bu içerikle zenginleştirilen tereyağı tekrar soğutulup donduktan sonra küpler halinde kesilerek servis sırasında pişmiş etin (özellikle antrikot) üzerine yerleştirilirmiş.

    ne yediğimizi bilelim. değil mi efendim?

    http://en.wikipedia.org/wiki/café_de_paris_sauce
    http://www.cafedeparisbutters.co.uk/the-history

  • bu zamanda yolda ananıza sövseler bile kavga etmeyin gençler.
    kimsenin şeyi o kadar uzun değil, ananı s*kyim deseler bile s*ki uzanmaz o kadar, hemen namus meselesi hâline getirmeyin olayı. duymazlıktan gelip yolunuza devam edin.

    sokakta size bulaşık olan hiç bir piç kurusu sizin canınızdan daha kıymetli değil. doğal olarak söyledikleri şeylere deli saçması gözüyle bakın.

    üzüldüğüm gençtir.