hesabın var mı? giriş yap

  • bugüne dek ilk defa ne olduğu konusunda kesin sonuç elde ettiğimiz; birbirlerinin yörüngesinde olan iki nötron yıldızının, elektromanyetik spektrumun her alanında gözlemlenebilmiş kütle çekimsel dalgasıdır. dalgaların dünyaya ulaştığı sırada kütle çekimsel dalgayı tespit edemeyen virgo kütleçekim teleskopunun kör noktalarına odaklanıp, tam adresleme yapılarak ngc 4993 galaksisindeki parlak ışıma, 130 milyon yıl önce gerçekleşmiş çarpışmanın tespit edildiği alan olarak kayıtlara geçti. 100 saniyeden fazla süren ilk kütle çekimsel dalga olması ve bunu takiben yoğun gamma ışıması gözlemlenmesi sayesinde (ki uzun zamandır çarpışan nötron yıldızlarının imzası olduğundan şüpheleniliyordu) sadece bu iddiayı gerçeklemesi açısından bile astronomi dünyasında, kendi yaşam süremizde karşılaşabileceğimiz eşsiz büyüklükte bir kozmik olaydır.

    nedir bu nötron yıldızları? nötron yıldızları patlayarak dış katmanlarını kaybetmiş yıldızların supernovaya dönüşmüş iç çekirdekleridir. arda kalan çekirdek, yerçekimi tarafından kendi içine doğru sıkıştırılarak, şayet kütle yeterli ise yoğunluk belli bir noktaya ulaştığında karadeliğe dönüşür, eğer kütle yeterli değilse de elektronlar, protonlarla birleşerek nötron ve nötrino ları oluşturur. nötronlar pauli dışarlama ilkesi sebebiyle kendi aralarında birleşemez, bu yüzden de neutron yıldızı santimetreküpte 1 milyar tonluk inanılmaz bir yoğunluk oluşturarak bir arada kalır. birbirlerinin yörüngesinde olan iki nötron yıldızı, enerjilerinin bir bölümünü kütle çekimsel dalga olarak yayar. birbirlerine ne kadar yaklaşırlarsa bu dalga o kadar güçlenir ve yaşadığımız olayda olduğu gibi, kütleçekimi 100 milyonlarca ışık yılı öteden tespit edebilme şansına sahip oluruz.

    bize ne sağladı? çarpışma sonrası yayılan ışığın spektrumu, patlamada oluşan elementleri gözlemlememizi sağlar. altın ve platin gibi ağır elementlerin bu gibi patlamalar sonucu oluştuğunu da bu sayede öğrendik ve bu gözlemler sayesinde ağır elementlerin evrende dağılımı konusunda zamanla daha fazla bilgi elde edebiliriz. bunun haricinde: nötron yıldızları ve karadeliklerden aldığımız bu önemli yer tespit verisi sayesinde galaksinin herhangi bir yerinde gerçekleşen büyük olayları konumlama ve anlamlandırma kabiliyetimiz de arttı.

  • new york knicks'in en büyük dezavantajı olduğunu düşündüğüm müthiş stat. lebron, wade ile oynadığı son maçtan sonra "son maçımız ya staples center ya da msg'de olmalıydı zaten." diye açıklama yapıyor; ölü nowitzki, tek bir isabet bile bulamadığı emeklilik öncesi seyirciyi selamlama maçlarından sonra biz daha ölmedik dercesine 5/7 isabetle 14 sayı buluyor. koca bir lig, bu stada gelip en iyi performansını göstermek için -çok afedersiniz- kamışı yağlamış bekliyor.

    knicks zaten berbat bir takım, orası ayrı konu ama madison square garden da onların bu boktan oyunlarına körük tutuyor. james harden, stephen curry gibi adamlar, kariyer sayı rekorlarını bu salonda kırmışlar. lebron, jordan, kobe gibi yakın zaman efsaneleri bu salonda en az bir kez 50'nin üstüne çıkmışlar. wilt chamberlain azmanını saymıyorum bile. yalnız benim için en ilginci, 2006-07 sezonunda 32 sayının üstüne çıkamamış richard hamilton'ın, bu salona gelmeden önce mesir macunu yemesi ve msg potalarına -aynı zamanda kariyer rekoru olan- 51 sayıyı bırakmasıdır.

    oynadığı stattan en olumsuz etkiyi gören takımlar diye sıralama yapılsa, trabzonspor'un önünde new york knicks birinci sırayı alır.

  • benim ödediğim vergiler sayesinde kaldırımdan yürüyenler burayı eleştirenleri eleştiriyor. in lan o kaldırımdan. it. ben verdim parasını.

  • yer : taksim'de thy nin önündeki otobüs duragi
    zaman : üniversite yillari

    nazli yarim ile bekledigimiz otobüs uzaktan görününce o tarafa dogru bir hareketlenme oldu toplulukta... biz de elimizden geldigince hareketlendik...
    zaten ufak tefek olan kiz arkadasim zorlanmaya baslayip geri kaldi, ben de bir centilmen ve erkek arkadas kisvesi altinda elinden tutup otobüse dogru çektim, ama ne zor çektim bir ben bilirim...
    tam otobüse binerken "bu is bu kadar zor olmamaliydi, neden direniyor gibi ki sanki ?" diye düsünüp arkama döndüm ve benimkinden daha farkli hatta hiç benzemeyen kelalaka bir hatun kisinin elinden tutup otobüse dogru çekistirdigimi farkettim, ama daha da garip olan, kizin diger elinden tutup benden kurtarmaya çalisan, tam ters istikamette çekistiren çocukcagizdi... (nisanlisiymis, sonra uyandik mevzuya)
    bu esnada asil eli tutulmak istenen nazli yar ise, az ötede ebleklesmis bir surat ifadesi ile olayin nasil gelisecegini merakla izlemekteydi...
    çok fena gülüstük...

  • geçen akşam otobüste ayakta gidiyorum. zaten cüsseliyim bir de elimde çanta var. otobüsün önünden "arkadaşlar sağlı sollu ilerleyelim" diye bağırıyorlar. çift sıra ikili koltukların olduğu koridora tek başıma zor sığıyorum, adam sağlı sollu diyor, bak sen. neyse, dedim, sabredelim biraz daha. sonra yaşlı bir teyzem başladı konuşmaya, "sanki otobüsun arka tarafı başka yere gidiyor. illa orta bölümde bekleyecekler". bize laf sokuyor aklınca, bunu duyan diğer yaşlı teyzeler de koroya katıldılar. "hiç... insanımız böyle işte... iki adım ilerleyip de herkes rahat etsin diye uğraşmazlar. cık cık cık.". diğer taraftan bir amca bağlandı, "yürünsenize evladım, bak yolcular binemiyor". elimdeki çantayı kaldırdım havaya, "amca nereye yürüyeyim, hani, göster de yürüyeyim, nereye yürüyeyim?" dedim. sonra, bir kaç yolcu daha katıldı isyanıma, "bitti işte daha yolcu almayın, akraba olacaz burda" falan... sonra teyzeler biraz yumuşar gibi oldu, "aslında buraya minibüs seferi de koymalılar, çok yoğun bir yer". "olur mu canım, bu kadar sıkışık trafiği daha da felç mi etsin?"...

    ah benim koyun insanım... otobüsün zar zor geçtiği daracık yollara, bu yetmezmiş gibi sürekli bir tarafı kazılıp tekrar yamanan asfalta, yetersiz otobüs seferlerine ve toplu taşıma seçeneklerine değil de birbirinize kızın. "sağlı sollu yürüyün" diye birbirinize bağırın böyle. yer dar diye birbirinize kızın, siz birbirinize kızasınız diye yeri dar tutanlara değil.

  • kavitasyon ile ilk seansta 2 cm inceldiğini iddia edenlerle birlikte, aldığımız şehir fırsatı indirimiyle gittik. önce sauna ardından masaj en sonda kavitasyon yapılacaktı. kendini diyetisyen diye tanıtan gencecik hanım kızımız bizi ölçtü, tarttı bunları bir kenara yazdı. sonra sauna sonra masaj en sonda kavitasyon, çıktık tamam bitti herşey. bizi karşılayan hanım kızımız tekrar geldi.
    - nasıl memnun kaldınız mı?
    + sanki gevşedik biraz.
    - şöyle geçin lütfen (bel çevresini ölçeçek)
    - aaaaa 2 cm incelmişsiniz.
    + öyle mi? (karşısında aptal var sanki, ilk geldiğimizde gevşek gevşek ölçtü belimi şimdi sıka sıka ölçüyor, 2cm incelmişim.)
    - şimdi şöyle geçin lütfen (tartacak)
    + peki tamam.
    - siz lütfen basküle bakmayın.
    + nasıl yani?
    - aşağı bakarsanız kilolu çıkarsınız.
    + aaaaa ama siz iyice aptal yerine koydunuz bizi, aşağı bakma yukarı bakma. dalga mı geçiyorsunuz siz bizimle?
    - olur mu öyle şey hanımefendi.
    +olur olur, diyetisyenim diye birde bizi kandırıyorsun. nerden mezun oldun, hangi okul bunu öğretti sana?
    - şey ben liseden...
    + liseyi bitiren diyetisyen mi oluyormuş, ne okudun ne eğitimi aldın da bizi kandırmaya çalışıyorsun?
    - aslında ben kursa gittim...

    biz yaptırdık, sinirlenip geldik. sizler yaptırmayın böyle şeyler. geçin ayna karşısına, belinizi gevşek gevşek ölçün. sonra gidin bir duş alın gelin sıkarak tekrar ölçün belinizi, bakın nasıl inceliyorsunuz. birde tartılırken aşağı bakmayın, kilolu çıkarsınız, eşinizden dostunuzdan yardım alın bakın nasıl zayıflıyorsunuz.