ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
prospect theory
-
özetle aynı miktarda parayı kazanma ve kaybetme riskine, insanların eşit değer vermediğini, kayıp riskinin genellikle daha ağır basan bir motivasyon olduğunu gösteren teori. yüzde elli ihtimalle 1000 lira kaybedilecek yahut bin lira kazanılacak bir oyuna insanlar ekseri girmemeyi tercih ediyorlar imiş.
mesut özil
-
adam bizim milli takımı seçse şu an evinden maçı izliyor olacaktı. bir ihtimal trt'nin dandik yayınıyla izliyor olacaktı. ironiye gel. almanya'yı seçti dünya kupasını kaldıracak şimdi.
adam ileri görüşlüymüş.
bir dersten kalmadan önceki son sözler
antonov an-225
-
dünyanın en büyük uçağı. altı motorludur, maksimum 600.000 kilogram ile havalanabilir. uzunluğu 84 metre, kanat uzunluğu 88.4 metredir. tam dolu depo ile 15,400km yol katedebilir. 32 adet tekere sahip bu uçan öküz yakınlarda türkiye'ye de inmiştir.
sevgilisinden yeni ayrılanlara tavsiyeler
-
zamanında nazım hikmet'ten diye paylaştığım yazıdır. ki o dönem ortalıkta dönüyordu. ben de yaralı bir zamanımda paylaşmıştım. nazım hikmet'e ait değilmiş. neyse kim yazdıysa yazı çok güzel, ki o dönem bu yazı bile iyi gelmişti bana. umarım yaralı dostlara az da olsa yara bandı olur.
bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. hani ağzınla kuş tutsan "bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin. yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. iyi halin cezanda indirim sağlamaz. sen, "ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye cevap verecektir. ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın.özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "peki o ne yaptı" deme. herkes kendinden sorumludur aşkta. sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? hayatı ıskalama lüksün yok senin. onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın. her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "acılara tutunarak" yaşamayı öğreneli çok oldu. hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.yine içeceksin rakını balığın yanında. üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası.... sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir.yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. elbet bitecek güneşe hasret günler. ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini... hayatı ıskalamaya lüksün yok senin.....
karizmatik cevaplar
-
çalıştığı için gündelikçi tutan kadın bi gün aklına gelir çalışana sorar:
- sen biz yokken hiç yemek yemiyorsun galiba? dolaba baktım hiçbir şey eksilmemiş.
- hayır yemiyorum.
- aa niye kuzum?
- arkamdan dolaba bakıyorsunuzdur diye..
- ?!
ben danla bilic sorularınızı bekliyorum
-
merhaba;
sorum: abuk subuk makyaj videoları çeken, botoks manyağı, vasıfsız, idot, sığ, eğitimsiz, niteliksiz, boş, hem de boştan bile daha boş, son derece riyakar ve zırcahil youtuber'lerin; 13 yaşındaki neslin duygularını sömürerek, gerizekalı gibi büyümelerine sebebiyet vermesi durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
not: bu arada severek izliyoruz danla hanım...
twitter hesabım: https://mobile.twitter.com/mudaraa_
adil kullanım kotası
-
an itibari ile doldurmuş olduğum kotadır. nasıl mı ? parasını verip metal gear solid v the phantom pain ve the witcher 3 wild hunt aldım, indirdim ve kotam bitti. şimdi eylül ayının kalan 28 gününde 3 mbps gibi bir hızla internet keyfi (!) yaşayacağım. "korsanı engelliyür bu kota, millet o kadar indirme yapmiyür bu varken." diye gezen gerzeklere selam olsun.
ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste
-
ömrüm çürüdü levent trafiğinde
şimdi yola çıksam, varışım gecenin köründe
zaten geri döneceğim on saat içinde
ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste
ya da gideyim bari lan
benim evim bağdat caddesinde
ne güzel otobüsümüzdün sen 500t
güzergahının uzunluğu 62 kilometre
oksijensiz solunumu öğrendim senin içinde
ne gidicem lan eve yatarım ben ofiste
ya da gideyim bari lan
benim evim bağdat caddesinde
muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebilecekleri
-
korkmadan çözümleyebileceğimiz bir kelime.
bak şimdi: birileri var diyelim,
1-başarılılar
2-başarısızlar
bunlar dışında kalanların tek görevi var: başarılıları, başarısız hâle getirmek, yani "başarısızlaştırmak". bunları 2'ye ayırabiliriz;
1- başarısızlaştırıcılar
2- başarısızlaştırıcı olmayanlar
başarısızlaştırıcı olmayan insanları başarısızlaştırıcı hâle getirme işlemi: başarısızlaştırıcılaştırmak
bu insanları bir anda bu hâle getirme eylemi: başarısızlaştırıcılaştırıvermek
bu insanları bir anda bu hâle getirme eylemine yeterlik eki getirirsek: başarısızlaştırıcılaştırıverebilmek
şimdi bunu olumsuzlaştıralım: başarısızlaştırıcılaştırıveremeyebilmek
olumlusu: başarısızlaştırıcılaştırıverebileceklerimiz
olumsuzu: başarısızlaştırıcılaştırıveremeyebileceklerimiz
siz kimsiniz?
başarısızlaştırıcılaştırıveremeyebileceklerimizden değilsiniz...
peki biz size nasıl davranıyoruz?
başarısızlaştırıcılaştırıveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesine davranıyoruz.
yani "aslında istersek sizi başarısızlaştırıcılaştırıverebiliriz ama öyleymişsiniz gibi davranmıyoruz. bu kelimeyi söylediğimize göre, bizden her şey beklenir." demek istiyoruz.
şimdi başarısız yerine muvaffakiyetsiz kelimesini koyalım, ünlü uyumuna göre düzenleyelim:
buyrun, kelimemiz şuymuş:
muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesine
isterseniz bunu da böleriz, sorun değil:
muvaffakiyet-başarı
muvaffakiyetsiz-başarısız
muvaffakiyetsizleştirmek-başarısızlaştırmak
muvaffakiyetsizleştiricileştirmek-başarısızlaştırıcılaştırmak
buraya kadar pek sorun yok aslında,
bundan sonra biraz karmaşıklaşıyor:
muvaffakiyetsizleştiricileştirivermek-başarısızlaştırıcılaştırıvermek (bir anda başarısızlaştırıcı hâle getirmek)
muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimiz-başarısızlaştırıcılaştırıveremeyebileceklerimiz (başarısızlaştırıcı hâle getiremeyebileceklerimiz)
muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizden-başarısızlaştırıcılaştırıveremeyebileceklerimizden (başarısızlaştırıcı hâle getiremeyebileceğimiz insanlar, yani başarısızlaştırıcılaştırabiliriz ama başarısızlaştırıcılaştıramayabiliriz de.)
onlara
muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesine davranabiliriz. çaktırmayın.
kaynak: kedim.
rabbimiz sizi biraz korku ve açlıkla sınar
-
fransız devrimi, rönesans ve aydınlanma dönemlerine az kaldığını bize gösteren demeçtir. teşekkürler erdoğan. bu ülke sana çok şey borçlu(!) türkiye tarihinin ortaçağı da böylece tarih sahnesinden kapanmış oluyor. sırada pozitivizm ile birlikte din ve bilimin ayrılması var.
edit: bakalım altın vuruşu yapacak türk descartes'ımız ne zaman çıkacak*
bim'de 19.99 tl'ye satılan 2015 le yılbaşı paketi
-
12'lik bili bili yumurtada koparmıştır.