hesabın var mı? giriş yap

  • yer: migros

    kahramanlar: bir evli çift ve bir kasiyer.

    malzemeler kasadan geçer. kadın 1 metre arkada erkek de kasiyerin önündedir.

    kasiyer: beyefendi toplam 120 lira. 90 lira hediye puanınız var. buradan çekmemi ister misiniz?

    erkek: evet ordan çekelim 30 da nakit vereyim

    kadın: hayır sami ordan çekme dursun onlar, lazım.

    erkek: çekmeyin hanımefendi, durcakmış o, biz ev alcaz çünkü onla seneye.

  • ne kadar not sayılır bilemem ama;

    ders:din kültürü ve ahlak bilgisi

    ortaokulda bir dönemdi. yine aynı bilindik din kültürü soruları; islamın şartları, haram nedir, orucu ne bozar vsvs. son soru da yine bilindik: "x suresini ve türkçe mealini yazınız."

    cevap:

    "hocam ben onu ezberleyemedim onun yerine size bir cami çizeyim artık ne verirseniz."
    tam puan olmasa bile ucundan bişeyler vermişti o çizime.

  • istanbul gibi bir şehirde asla eleştiremeyeceğim ailedir. sahile uzak bir yerde oturuyorlarsa bahsettiğiniz o açık hava, deniz kenarı, park gibi alanlara ulaşmak saatlerini alır. arabayla gezseler ayrı dert, toplu taşımayı kullansalar ayrı dert. her hafta her hafta balkonda oturmak da biraz sıkar. dolayısıyla geriye tek bir alternatif kalıyor, o da avm'ler.
    azıcık kafayı çalıştırırsanız, bu aileleri değil bu ailelerin mahkum edildiği alternatifsizliği garip bulursunuz. herkes aptal bir siz akıllı değilsiniz.

  • okur-yazar oranının %5'lerden %95'lere çıkması,

    1925 - ankara hukuk fakültesi'nin kurulması

    1928 - hıfzısıhha müessesesi'nin kurulması

    1932 - türk dil kurumu'nun kurulması

    1935 - maden tetkik arama enstitüsü'nün kurulması

    yüksek ziraat enstitüsü, devlet istatistik enstitüsü, halkevleri, türk kuşu gibi bilim öğreten kurumların kurulması... saymakla da bitmez.

    en çarpıcı olanı ise, 1936 yılında ilk türk uçağının imali için araştırma geliştirme çalışmalarının başlatılıp, 1940 yılında ilk türk uçağının imal edilmesinden sonra, atatürk'ün ölümünün ardından 1950'de uçak fabrikasının adnan menderes tarafından amerikadan alınan maddi destek karşılığında kapatılması.

    bu kez kendi ayağına sıktın sıtark.

  • başlığın en beğenilen entrysini debe'de görünce genelleme yapmanın pek doğru olmadığını yazmak için biraz içimi dökeyim istedim.

    annem akciğer kanseri olduğunu öğrendiği vakit babamla evliliklerinin 36. yılıydı. doktor bizimle konuştu, nispeten şanslısınız dedi. kaburga kemiğinin üzerinde yoğunlaşmış, iki kemiği alıp tedavi etmeyi deneyeceğiz. ameliyat başarılı geçer umarım dedi. babam bir yandan gözünden akan yaşları sildi bir yandan da şükürler olsun diye sevindi. yaklaşık 12 saat sürdü ameliyat. hatta doktor bey ameliyattan çıkınca bayıldı o derece zordu. annem yavaş yavaş iyileşti. o süreçte babam resmen bebek gibi baktı. doğru düzgün internet kullanmayı bilmeyen adam yemek sitelerinin kurdu oldu. her gün sevdiği yemekleri yapıyordu kendisi. yoğun işi vardı ama gelir gelmez mutfağa dalıyordu. ulan bugün size bir musakka yapacağım var ya böyle bir şey yemediniz hayatınızda diye geyik muhabbetini başlatırdı. evdeki herkes bilirdi ama ses etmezdi, o musakka bizim için değil annem içindi. günler güzel geçmeye başladı çünkü annemin sağlığı yerine gelmiş, yüzünün rengi yerinde, pikniğe gidiyoruz, eğleniyoruz vs rüya gibi.

    aradan 1.5 yıl geçti. öksürük başladı. kontrole gittik, hastalığın akciğerde nüksettiğini öğrendik, en ileri evre. öğrendiğimiz gün kuzenin düğünü var. annem çok neşeli, herkes orada, düğünden önceki gün herkes öyle eğleniyor ki kendi arasında, kardeşimle ben hariç. sadece ikimiz biliyoruz annemin herkese veda gecesi olduğunu, böyle bir kalabalığın bir sonraki buluşmasının cenazesinde olacağını. düğün bitiyor, ertesi gün biz söylüyoruz lisan-ı münasiple mevcut durumu. doktor bize "gerçekçi olacağım şansı varsa altı ay yaşar" dediği zaman yaşadığım hissi kimse yaşamaz umarım, altı ay da yaşayamadı zaten. biz bunu anneme söylemedik tabii. ama kendisi anlamıştı. kimsenin umudu yoktu. tek kişi hariç, babam. bebek gibi baktı yine ona. kemoterapi çok ağırdı. yerinden kalkacak dermanı olmuyordu iki gözümün çiçeğinin. babam altını temizlemeye varana kadar her şeyi hiçbirimize bırakmadan kendisi yaptı. bir akşam fenalaştı, evindeki son akşamı oldu. bir saha getiremedik yanımıza.

    8 yıl bitti. hala ilk gün gibi. bu süreçte babam hala çocuk gibi hassas. biz dahil olmak üzere herkes "uygun biriyle" evlenmesinin iyi olacağını söyledi ama o hâlâ yanaşmıyor buna. tek kelime: istemiyorum.

    babamın ağzından cafcaflı sözler duymazdık biz. öyle romantizm falan çok uzak şeylerdi. 12 yaşından beri dişiyle tırnağıyla hayat mücadelesi verip bir yerlere gelmişti. çocuk olamamak böyle bir etki bıraktı belki üstünde. annem hep derdi sizi de dışarıya çıktığınız zaman pencereden bakıp aslan oğlum benim diye uğurluyor diye ama biz bunu hiç duymadık kendisinden. seviyorum, aşığım kelimeleri dökülmedi hiç ağzından ama bir daha yüzünü asla göremeyeceği annemin adının her geçtiğinde gözlerine bakarım. o yemyeşil gözler hemen buğulanır, hemen lafı değiştirmeye çalışır.

    neyse çok uzattım. belki istisnadır, belki azdır bunu yapan ama yok değil kardeşim işte. gözümle gördüm ben, birebir yaşadım.

  • oyun hakkında bazı bilgiler:

    1- ana karakterimizin ismi ''eivor''. erkek ya da kadın karakter ile oynayabileceğiz.

    2- karakterimizin saçını, giysilerini, savaş boyasını ve daha fazlasını özelleştirebileceğiz.

    3- oyunun haritası norveç ve ingiltereden oluşuyor.

    4- ingilterede ziyaret edebileceğimiz üç büyük şehir: london, manchester ve jorvik.

    5- hemen hemen bütün silahları çift el kombinasyonuyla kullanabileceğiz. örneğin sağ elde kılıç, sol elde balta umrumda mı dünya?

    6- ekipmanlar geliştirilebilir ve özelleştirilebilir olacak. bu sayede oyunun başında edindiğimiz bir ekipmanı geliştire geliştire oyunun sonuna kadar kullanabileceğiz.

    7- oyun boyunca güç kazanmak level sisteminden daha ziyade ekipman ve yeteneklerle sağlanacak.

    8- geliştirici ekip, düşman çeşitliliğin önceki oyunlara kıyasla çok daha fazla olduğunu söylemiş. kombat için ise çok daha vahşi olacak demişler. öyle ki, düşmanlarımızın başını ve diğer başka uzuvlarını kesebilecekmişiz.

    9- baskınlara gitmek için kullanacağımız bir gemimiz de olacak. ayrıca gemi mürettebatını da özelleştirebileceğiz. tıpkı odyssey deki gibi.

    10- oyunda baskınların dışında çok daha büyük savaşlar da yer alacak.

    11- oyunda yerleşim yeri inşa edeceğiz. demirci, talim alanı, kışla, dövmeci vb ögelerle de yerleşim yerimizi genişletip güçlendirebileceğiz. klan üyelerimiz de bizimle birlikte burada yaşayacak.

    12- önceki oyunlarda karşımıza çıkan hidden ones ve order of ancients tarikat/örgüt/oluşum bu oyunda da yer alacak.

    13- oyunun bir noktasında karakterimiz, suikastçilerle tanışacak, onlarla birlikte çalışacak ve hidden blade edinecek.

    14- king alfred the great kötü karakter olarak oyunda yer alacak. vikingler de kesin minnoş bebiş gösterilecek bu oyunda demedi demeyin.

    15- origins ve odyssey de yer alan, günümüzdeki karakter olan layla'nın hikayesi bu oyunda da devam edecek. zerre umrumuzda mı? hayır.

    16- açık dünya aktiviteleri arasında avcılık, balıkçılık, zar ve içki oyunları yer alıyor.

    17- önceki oyunlarda bize yardımcı olan drone kartalımızın yerini drone kuzgun alıyor.

    18- oyunu 15 stüdyo birden geliştiriyor. liderlik koltuğunda ise origins ve black flagin geliştirici stüdyosu olan ubisoft montreal yer alıyor.

    kaynak: jorraptor youtube kanalı

    ign

    game informer