ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
konya'dan ankara'ya günübirlik gelip giden kız
-
oysaki üniversiteyi bir iki sene evvel kazansaydı abla evinde kalacaktı.
evdeki hesabı çarşıya uymayan kız, kızımız.
cumhurbaşkanına tayyip diyorlar
-
ama tayyip'e "cumhurbaşkanı" demiyorlar.
bir düşün neden acaba?
hamiş: böyle de disosiyatif kimlik bozukluğum var gibi olmuş: kendim çalıp kendim oynamışım gibi :) yok yahu, üstte birisi feryat ediyordu eskiden, su içerken testiden. neyse.
ingmar bergman
-
persona filmi hakkında (yukarıda bir kısmı alıntılanmış) şöyle bir itirafta bulunmuştur:
"persona, yaratıcısını kurtaran bir yaratıdır. iki kez zatürree ve antibiyotik zehirlenmesinden mustarip bir hastaydım. kelimenin tam anlamıyla üç ay boyunca dengemi kaybettim... hastanedeki yatağımda oturup tam önümdeki kara bir lekeye baktığımı hatırlıyorum çünkü kafamı kıpırdatsam bütün oda dönmeye başlıyordu. artık hiçbir şey yaratamayacağımı düşündüm. bomboştum, neredeyse ölüydüm... bir gün birden, iki kadının yan yana oturup ellerini karşılaştırdıklarını düşünmeye başladım. bu tek sahneyi muazzam bir güç sarfederek not edebildim. sonra, birinin konuştuğu ötekinin sustuğu iki kadın hakkında çok küçük bir film yapabilsem -belki 16 mm- benim için o kadar zor olmayacağını düşündüm. her gün biraz biraz yazdım. öyle hastaydım ki uzun metrajlı bir film yapmak henüz aklımdan geçmiyordu. ama kendimi buna alıştırdım. her sabah onda, yataktan kalkıp masaya geçtim, oturdum, bazen yazdım, bazen yazamadım. hastaneden çıktıktan sonra, deniz kıyısına gittim. hâlâ hasta olduğum halde senaryoyu bitirebildim ve planı gerçekleştirmeye karar verdik. yapımcı çok anlayışlıydı. sürdürmemi, pahalı bir proje olmadığı için kötü olsa bile her an bırakabileceğimizi söyleyip durdu. temmuzun ortasında filmi çekmeye başladım. hâlâ hastaydım, ayağa kalktığımda başım dönüyordu (…) bir gerçeklik krizi beni düşüncemi açıklamaya yöneltti. gerçek nedir ve kişi ne zaman gerçeği söylemelidir? cevabı o denli güç geldi ki sonunda gerçekliğin tek biçiminin sessizlik olduğunu düşündüm. sonunda, bir adım daha ileri giderek, bunun da bir rol, bir cins maske olduğunu keşfettim. ihtiyaç duyulan şey bir adım ötesini bulmaktır."
edit: güncelleme
italyan kahvaltısı
-
otelinizin muazzam bir kahvaltısı var diyen italyan arkadaşa sövmekle geçmişti ilk günkü italya kahvaltım. espresso, her çeşit kruvasan, bin çeşit kadar marmelat ve reçel. kolay adapte olan bir insan olduğum ve tatlıyı sevdiğim için alıştım ikinci gün.
yine de merak edip klasik italyan kahvaltısı hep böyle midir, diye sordum 70'lerindeki meslektaşıma. böyle derken? dedi. işte kruvasan, marmelat ve espresso böyle boktan mıydı hep geleneksel italyan kahvaltısı, dedim. yok benim gençliğimde farklıydı her şey, dedi. nasıldı, dedim. kahvaltı sadece espresso ve sigaraydı, çok güzeldi, dedi.
sonra beatles'ın 1965 yılındaki velodromo vigorelli milan konserine gitmek için evden nasıl kaçtığını anlatmaya başladı.
(bkz: ipek'e yardım elini uzat)
ali koç'un galatasaray'ı satın alması
-
febe müzesinin kupalarla doldurulması başka türlü mümkün olmadığından, aklına gelen en pratik çözüm olarak gerçekleştirmek isteyeceği eylemdir.
kilo vermek
-
bir haftadır diyetisyen kontrolünde diyetteyim ve bir haftadir açım her akşam 60 dakika yürüyorum yarın kontrole gidecegim ve eger bi degisiklik olmamişsa diyetisyeni vuracağım.
edit: 2 kilo vermişim diyetisyeni vuramadım öptüm arkadaşlar
yaran facebook durum güncellemeleri
-
yakışıklı erkeklere gelen arkadaşlık istekleri:
- pelin
- selin
- buse
bana gelen arkadaşlık istekleri:
- günahkar sokakların tövbekar kızı
- cemaati döven girl
- vefasız alemin yorgun bacısı
yazıklar olsun....
6 ağustos 2021 özhaseki yerli ve milli açıklaması
-
(bkz: bak şurdan özhasektir git)
belediyeleri mal olarak gören birinin akla zarar açıklaması. "yangında ilk sorumluluk belediyelerindir" açıklamalarından sonra sol belediyeleri hedef gösteren, dışlayan bombok bir açıklama daha.
hiç matematik bilmeyen birine full çektiren hoca
-
universiteyi kazanip ilk calculus 1 vizesinde kocaman bir sifir alacak ogrenci yetistirmektedir ayni zamanda.
50 bin araç geçecek diye niye para harcayayım
-
bir troll ağlıyor gözleri yaşlı.
1.si bu tünel projeleri "istanbul 7 tepe 7 tünel" sloganıyla başladı.
ve 3. tünelden sonra durduruldu.
durduran kişi bizzat reis-i cumhur.
o zamanki açıklaması da, "metroların daha efektif olduğunu gördük, tünelleri bırakıp metro yapacağız" demişti.
o zaman gıkı çıkmayan troll gelmiş, şimdi "inanmoyoraaaaaaaam" yapıyor.
mayışlar yatmış.
iyisiniz.
ekşi itiraf
-
o şeffaf sütyen askılarını ilk gördüğümde sütyenin tamamını şeffaf sanmıştım öyle.
sürekli gezen beyaz yaka kız
-
bizim şirketteki kızların ekseriyetle çoğu böyle. şirketteki erkeklerle ev fiyatları, araba fiyatları, döviz, borsa, nereye yatırım yapmalıyız gibi konuları konuşurken. bu kızlar sadece nereye gitsem, ne giysem, bak aşırı pahalı markadan ne aldım veya yaa iphone 15 çıktı benim iphone 14 eskidi yaa diye ağlarken görüyorum. işin komik yanı, bu iphone 14ü eskiyip 15 almak isteyen arkadaşın 2 katını kazanan arkadaşımda iphone x bende de iphone 11 var. anlayacağınız bu kızların gelecek kaygısı yok. para biriktirme derdi yok. ne kazanıyorsa anlık harcıyor çünkü beklenti de yok onlardan. iki gün sonra evlenmek istediğinde çocuğa soracağı ilk şey evin araban var mı olacak ama kimse ona sen şimdiye kadar kazandığın parayı ne yaptın diye sormayacak.