hesabın var mı? giriş yap

  • okumamis ise degersizdir kafasindan ne zaman cikabilecegimizi cok merak ediyorum. bu usta normalde cok degerlidir ama bizim ülkemizde üniversite bile okumamis asgari ücrete calismasi kafasi gercekten cok komik.

    bu pide ustasi ülkemizde de yaklasik 30 35 civari aliyordur ve o nasil yazilimci gibi kod yazamiyorsa, yazilimcida kürege ve firina anca uzaktan bakabilir ve bu seviyeye bir kac ay icinde hicbir usta gelemez.

    almanya´da sihhi tesisatci su an mühendis kadar aranan bir meslektir ve maaslari neredeyse mühendislere yakindir.

    bence anlamsiz bir karsilastirmadir.

    not: pide ustasi v.s degilim. insaat mühendisiyim.

    edit: ben okuyanlar değersizdir gibi bir şey söylememişim ama bu konu da çok mesaj atan olmuş. ikincisi tesisatçılar mühendislerden çok kazanıyor da dememişim yazdıklarımı okumadan mesaj atmayın varsa fikriniz yazın okuyalım.

  • 1- türkiye bugün şampiyon olmadı, finale çıktı.

    2- türkiye hep şampiyon olmuyor. 1-2 ay önceki şampiyonluk, milletler ligi'ndeki ilk şampiyonluğumuzdu.

    - olimpiyatlar'da ve dünya şampiyonası'nda madalyamız dahi yok.

    - eğer 3 eylül'de şampiyon olursak 1949'dan beri var olan avrupa şampiyonası'nda ilk defa şampiyon olmuş olacağız.

    - bir turnuvanın en başarılı takımı olmak için de bir iki şampiyonluk değil, o turnuvanın tarihinde en fazla şampiyonluk almış takım olmak gerekiyor. yani tüm zamanların en başarılı ülkesi olmak için yalnız bir nesil değil, nesiller yetiştirmek gerekiyor.

    3- voleybolda rekabet çok yüksek. türkiye'nin hem avrupa'da hem de dünyada çok zorlandığı güçlü rakipleri var.

    4- voleybol bir olimpiyat sporu ve tabiki önemli bir spor. internetteki kaynaklara göre dünyada en sevilen 5. spor ve 900 milyon takipçisi var.

    5- sporla dünya barışı arasında bir bağlantı var.
    - gelişmişlikle sporda başarılı olmak arasında bir bağlantı var.
    - kadın haklarıyla kadın sporu arasında bir bağlantı var.
    - başarının alkışlanması ve ödüllendirilmesiyle hakkaniyet arasında bir bağlantı var.
    mesele bunları anlayabilmekte herhalde.

  • altta kalan kol karıncalanırsa çekin olum aptal olmayın.

    edit: “altta kalan kol karıncalansa da çekmem felç olsa da çekmem” gibi bir şeye cevaben yazmıştım.

  • eğer bu kazaya audi değilde reno neden olsaydı muhtemelen bu haber; d-100'de maganda dehşeti olarak olarak verilirdi. şimdi haber çok masum d-100'de makas kazası olarak geçiyor.
    klasik bir habercilik mantığı; zengin ailenin çocuğu kazaya neden olursa şablon şu: iki ay sonra okulundan mezun olacaktı ama olamadı, sevgilisi son yolculuğuna gözyaşlarıyla uğurladı, daha hayatının başındaydı gibi gençlik vurgusu, gülümseyen hayat saçan fotoğraf seçimi.
    sıradan gariban biri kazaya neden olursa trafik canavarı oluverir. öldü de allahtan kurtulduk toplumca gibi bir bakış açısıyla haber veriliyor.
    iki yüzlü bir toplumun iki yüzlü bir medyası da olur haliyle...

  • şimdi bu fiyatları euro kuru ile çarpıp “domatesin kilosu almanya’da 11 lira len haline şükret len” diyecek birileri illaki çıkacaktır.

  • nolan'ın gotham'ı chicago iken, burton'ın gotham'ı gothamdır. gece yarısı bağcılar'da olma huzursuzluğunu verir burton gotham'ı; bir de gotiktir, grotesktir. batman'in ruhunu iyi yansıtır. nolan gotham'ı adamı germez, en fazla öğle vakti etiler gibidir, klasik amarigan şehridir işte. senaryo olmasa at gitsin nolan gotham'ını.

    haa ama nolan'ın batman serisi senaryo olarak daha derindir, burton ona göre masalsıdır ama bu başka bir versusun konusu.

  • tüm tarihi bir düşünün. medeniyetler kurulup yıkılıyor, şehirler kurulup yıkılıyor, insanlar ölüyor. büyük savaşlar, soykırımlar, antlaşmalar yapılıyor. devrimler, revizyonlar, politik atışmalar oluyor. ateş, yazı, barut, biyolojik savaş bulunuyor. birileri sinemayı, müziği keşfediyor, at yerine tren ve daha sonra araba ve uçak kullanılmaya başlanıyor. inşa edilen saraylarda soylular yaşıyor, askerler yaşıyor ve ölüyor.

    sonra sen doğuyorsun...

    ve çirkinsin....

    sırf bu yüzden istenmiyorsun, reddediliyor ve bir de üzerine dalga geçiliyorsun. zaten toplasan bu koca devran üzerine yaşayacağın yıl sayısı olsa olsa 85 ve mutlu olamıyorsun. çünkü çirkinsin. istediğin kişiyi sevemiyorsun, istediğine açılamıyorsun, hadi bir şansını denedin, hep karşı tarafın eski sevgilisini dinliyorsun, çünkü çirkinsin....

    sonra ölüyorsun. medeniyetler kurulup yıkılıyor, şehirler kurulup yıkılıyor, insanlar ölüyor. büyük savaşlar, soykırımlar, antlaşmalar yapılıyor. devrimler, revizyonlar, politik atışmalar oluyor. bilinmedik mikroplar, adı sanı duyulmadık silahlar peydah oluyor. birileri yeniden sinemayı ve müziği keşfediyor, uçak yerine yer altı trenler, ve uzay turizmi ortaya çıkıyor. inşa edilen gökdelenlerde zenginler yaşıyor.

    senin mezar taşın toprağın altında kalıp artık arkeolojik bir değer kazanıyor.

    oysa ki sen çirkindin. istediğin gibi yaşayamadın, istediğini sevemedin. bu koca devranda ne para ne de pul, sadece birini sevmek istedin, onu da yapamadın. toz zerresi bile değilsin.

    zaten 80 sene yaşayacaksın, onda da çirkinsin.

  • diş hekimi olarak, kesinlikle diş hekimi demek istiyorum. diş ağrısına sadece diş hekimi iyi gelir ne yazık ki.

    su yazanlar olmuş, diş hekimliğindeki bazı hastalıklar uyaranla başlar, uyaran ortadan kalktığında da devam eder, bu hastalıklar semptomatiktir, akut olarak başlar, gece uykudan uyandırır. bu hastalıkların ilerleyen evrelerinde, soğuk su o ağrıyı azaltır. bu yüzden bazı vakalarda soğuk, bazı vakalarda sıcak su kısa sürelide olsa ağrıyı azaltabilir.

    kolonya, alkol, ağrıyan diş bölgesine ilaç basmak, sabunla yıkamak, tütün basmak mantıklı ve tedaviye yönelik müdahaleler olmadığı gibi daha ciddi sorunlara da yol açabilir. eğer bu şekilde olan çağ dışı tedavileri sürekli yapıyorsanız ağız kanserine yakalanma ihtimaliniz artar.

    diş ağrısını antibiyotikte kesmez ne yazık ki. diş ağrısının birden fazla sebebi olabilir. bunları anlamadan kullanılan antibiyotikler karaciğerinize zarar yapmayın. detaylı muayene olarak kurtulabileceğiniz bir hastalığınız varsa, onu daha kompleks hale getirmeyin.

    ağrıyan dişi çektirelim, başka çözüm yok demişler. yıllar yıllar önce çekim için endike olan hastalıklar, bugün kanal tedavisi ya da başka bir tedavi ile kurtarılabiliyor. ne yazık ki bu düşünce de çağın dışında.

    diş hekimliği kliniğinde ilaç kullanımı, pre ve post operatiftir daha çok. tedavi etkene yöneliktir. çekimden önce bakteriyemi riskinden dolayı ilaç verilir. onun dışında klinikte ilaç kullanımı nadirdir. apse varsa dişinizde, önce apse drene edilir, apsenin etkeni kanaldan kaynaklıysa kanal tedavisi yapılır (bir kaç seans sürebilir.), apse kaynağı periodontal dokularsa ilaç tedavisi önerilebilir.

    ilaç kullanımı enfeksiyonu önlemek içindir. yoksa diş ağrısını geçirmez. mide kanaması, hamile, 75 yaş üstü insanlar, kalp ve damar cerrahisi geçirmiş hastalar, diabet hastalarında ilaç kullanımı mümkünse hiç olmamalıdır. özellikle nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar.

    antibitoyik kullanımı diş hekimliği kliniğinde, akut iltihaplar, subakutlar, profilaksi (endokardit riski) ve cerrahi girişim için kullanılmalıdır. onun dışında kullanılması kontraendikedir.

    gözünüz için bilmediğiniz bir ilacı gözünüze damlatmıyorsanız, dişiniz içinde bilmediğiniz bir ilacı kullanmayın. daha ciddi sorunlara yol açabilir.

    düzenli diş hekimine gitmek, diş ağrısının en büyük tedavisidir sayın yazarlar. geçmiş olsun.

  • sadece türkiye'de yaşanabilecek olay değildir. ihmaldir doğru. türkiye'de yaşanabilecek olay pilotun haritasız da giderim lan demesidir, çok şükür ki böyle bişey olmamış.