ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
tavukgöğsünde tavuk olduğunun öğrenildiği ilk an
-
çok pis bir andır.
o ana değin bir sürü tavuk göğsü tatlısı yemiş, fakat bunun içinde gerçek tavuk parçacıkları olduğu aklınızın ucundan bile geçmemiştir. rengi ve kıvamı nedeniyle tavuk göğsü ismi verildiğini zannetmişsinizdir, oysa ortada mecaz falan yokmuştur meğersem.
çok pis bir andır, çünkü akla evvelden yenilen kol börekleri geliverir.
(bkz: kol böreği) (bkz: allahım lütfen)
bagaja yatırılan bebeğin feci sonu
-
buna sorumsuzluk denilmez. resmen çocuğu öldürmüşler cinayetten yargılanmalı. işte bu yüzden öyle önüne gelen anne baba olmamalı.
fenerbahçe
-
"fenerbahce kulubunun her tarafta mazhar-i takdir olmus bulunan aseri mesaisini isitmis ve bu kulubu ziyaret ve erbab-i himmeti tebrik etmeyi vazife edinmistim. bu vazifenin ifadesi ancak bugun muyesser olabilmistir. takdirat ve tabrikatimi buraya kayd ile mubahiyim."
m.k. ataturk
kız arkadaş bulmanın imkansızlaşması
-
bakın puanlama sistemi ile anlatacağım ;
erkek : ortalama bir üniversite okumuş, kıdemli mühendis, 15.000 tl geliri var, tipi, boyu ortalama, espri yeteneği ortalama, ortalama genel kültürü var, ortalama model arabası var, kirada tek başına oturuyor, instagramda 163 takipçi; 7 puan verelim
kadın : lise sonrası devam etmemiş, bir işe girip bir çıkıyor, sabit geliri yok, ailesiyle yaşıyor, ortalama boy, ortalama güzellik, genel kültür ortalama altı, instagramda 761 takipçi. ; 4 puan verelim
7 puanlık erkeğimiz, 4 puanlık kız ile tanışmak için mesaj atar. ancak 4 puanlık kızımız, 7 puanlık erkeğin profilini inceler, 'ay bu hadsiz ne cesaret bana mesaj atıyor' diye düşünür. mesaja cevap bile vermeye tenezzül etmez. tanışma gerçekleşmez.
yapılmış en aptalca dalgınlık
-
lise yıllarım.. bir arkadaşın uzak bir semtteki evine ulaşmaya çalışıyorum.. arkadaş, evini dolmuş güzergahı üzerinden landmarklar vererek tarif etmiş bana.. "şu binayı görünce ayağa kalk, ışıklara gelince 'inicem' de.. aman kaçırma ışıkları!" filan diye.. stres içinde işaretlediği yerleri görmeye çalışıyorum, gördükçe de verdiği talimatlara uyarak ilerliyorum..
derken o falanca binayı gördüm, ayağa kalktım.. ışıklara 25-30 metre kala "inecek var!" demeye niyetli bi şekilde kapıya ilerledim lakin muvaffak olamadım.. çünkü ön göğüste kocaman kırmızı harflerle yazılmış "bismillahirrahmanirrahim" yazısı nöronlarımın en düğüm olanlarını harekete geçiriverdi*"bismillahirrahmanirrahim" diye haykırıverdim.. dolmuş ta zınk diye durdu üstelik.. kapı açıldı, bütün yolculara huşu çöktü, indim!
herkesle aram iyi olsun insanları
-
kendisini bir kenara koymuş, başkalarının görüşlerini önemseyen, "hayır" diyemeyen, içinde koca koca ukteler biriktiren insandır.
yaran fıkralar
-
adamın birisi bir gün, trabzon'a gitmiş, bir meyhanede oranın yerlisi bir adamla kafa demlemeye başlamışlar.
bir ara, karadenizli'nin belinde, kabzası havalı, elde oyulmuş bıçağını görmesin mi???
-bıçağına bayıldım, demiş adama, masaya bir 50 lik banknot basarak, aldım gitti!
-pen piçaumi vermem!!! demiş karadenizli....
-al, sana 100 o zaman!! diye vurmuş 100 lük banknotu masaya!!
-vermem! demiş kararlı bir şekilde karadenizli!
-oooo amma uzattın ha, demiş bizimki. bak bu son teklifim! al sana 300 tl. daha da param kalmadı!!!
-haçan sen anlamiymisun, vermeyeceğum dedum piçağumi!!!
adam takmış bi kere bıçağa!! çıkarmış bileğindeki rolex saati...
-bak arkadaş, bu var ya bu, hayatında göremeyeceğin kadar para eder. bak son teklifim, veriyon mu bıçağı?
-haçan arkadaşum, ne istersen iste, piçagumi isteme penden!!!
-sen ne kaçırdığının farkında değilsin galiba!! bak, bu saat var ya, som altındır, kadranı sedef, düğmesi de yakut.
-haydaa, sen penu anlamaysun kaliba!!! vermeyceum daaaa!!! .. hele bak....diyelum ki aldum saatinu, verdum piçagimuuu ... yarin celdum kahveye, ha burda bir kahve içeceum...kalkti pirisu dedu baa "-ananu s..eyum.!!ha pen ne diyeceum ona, "altiyi çeyrek geçiii ???"
20 temmuz 2016 rte'nin açıklayacağı büyük karar
-
bence emine'yi boşayacak, bu karambolde en makul iş o.
çok afedersiniz öpüşenleri bile uyarmıyoruz
-
kurnazca bir laf. öpüşmenin aslında ahlaksızca olduğunu ancak tahammül ettiklerini demeye getiriyor. o meşhur hoşgörüleri gibi bir şey, yani yaptığınız şey için aslında sizi öldürmemiz gerekir ama yaşamanıza izin veriyoruz büyüklüğü.
16 mayıs 2022 ümit özdağ'ın kılıçdaroğlu tweet'i
-
muhelefetin içine yerleştirilmek istenen truva atı ümit özdağ yemeden içmeden muhalefete çakıyor. bunu göremeyecek kadar kör ve iqsuz muhalefet seçmeni. vay amk
edit: dün fazla çetrefillendiremeden girdiğim entrynin üzerine çok büyük çoğunluğu entry'nin farklı kaynak ve linkle desteklenmesi içerikli mesajlar geldi. kılıçdaroğlu, saray'ın trolleri ile birlikte aynı dilin ve içeriklerin paylaşıldığı bu video üzerine şu açıklamayı yapmış.
https://twitter.com/…luk/status/1526483822694612992
projenin tamamının anlatıldığı bir diğer video: https://twitter.com/…?s=20&t=kpluzt8wvkt7s10sutwmkg
2017 miss turkey güzelinin tacının geri alınması
-
basit işleri bile düzgün yapamamanın sonucu olan hadise.
öncelikle miss turkey organizasyonunu önemserim. sonuçta her medeni ülkede böyle yarışmalar vardır ve bu yarışmalar ülkelerin bir rengidir. bizim ülkemizde ise siyaset her işe karıştığı için bu yarışma bile "sözde muhafazakarlaşmadan" nasibini alarak ana akım medya tarafından gösterilmesi sakıncalı bir etkinliğe dönüşmüştür. bunun yanında yarışmanın aday seçimi, jüri üyesi seçimi gibi unsurlarda da kalitesizleştiği açıktır. yani yarışmanın organizasyon komitesi de miss turkey markasının değerini düşürecek yanlışlar yapmışlardır. bir kere bu gerçekleri bilelim.
şimdi herkesin üzerinde uzlaştığı bir konu var ki adaylar genel itibarıyla hayal kırıklığı yaratmış olsalar da birinciliği daha çok hak eden kişiler vardı. evet çoğunluk tarafından güzelliği nedeniyle birinci olması beklenen başka bir aday heyecandan ya da sosyokültürel seviyesi düşük olduğu için iki lafı bir araya getirememiş ve bu sebeple kendisinin dereceye girmesi jüri tarafından uygun görülmemiş de olabilir. ancak bu durum tanınmış bir isme sahip ve o ismi taşıyan ünlü bir ismin akrabası olan birincinin kayırıldığına dair güçlü algıyı ortadan kaldırmaz. şimdi demek ki ilk hata burada. bir yarışma yapıyorsanız kimseyi kayırmayacaksınız.
ikinci hata ise şu sosyal medya meselesindeki dikkatsizlik. 20 adayı belirlerken sosyal medyadaki paylaşımlarına bir bakmanız gerekirdi. çünkü toplumda sosyal medya üzerinden ciddi bir linç kültürü hakim. beni bu kızın attığı tweet hiç ilgilendirmeyebilir ancak siz birini toplum önüne taşıdığınızda o kişinin sosyal medya davranışları bir şekilde birileri tarafından gündeme getirilir. o nedenle bu kızları korumak adına olaya önceden müdahil olmalıydınız. demek ki ikinci hata da burada.
peki sonuç ne oldu? birinci olan aday bir gecede hem torpille yarışmayı kazanmış damgası yedi hem de tweet'i ortaya çıkınca neredeyse vatan haini suçlamasına maruz kaldı. halbuki belki de bu aday ne torpil için ekstra bir talepte bulundu ne de zamanında ünlü değilken attığı bir tweet'in bu kadar sorun yaratacağını düşündü. şimdi bu aday bir şekilde gecenin mağduru oldu bence.
peki ya organizasyon komitesi ve jüri? onlar ise dün gece adaylardan birini kayırma konumundalardı. bugün ise kayırdıkları kişinin tacını geri alarak (bu geri alma eylemi haklı da olabilir o meseleye girmiyorum) belki de bazı siyasilerden övgü toplayacaklar.
işte bu domino taşı etkisiyle gelişen olaylar silsilesinde sebep ilk cümlede gizli aslında: işini düzgün yapmamak. oysa herkes iyi niyetli hareket etse, profesyonellikten ayrılmasa kimsenin canı yanmayacak. ancak eminim ki dün birinci olduğuna çok sevinen aday bile bugün lanet olsun şu yarışmaya girdiğim güne diyordur.
velhasıl yaşananlar bu ülkede farklı mecralarda karşımıza çıkan iş bilmezliğin bir özetidir aslında. o nedenle bizim iş ahlakını mutlak surette öğrenmemiz ve içselleştirmemiz gerek. hırslarımızdan, art niyetlerimizden kurtulup yaptığımız şey her neyse onu düzgün yapmaya çalışmamız gerek. başarabilir miyiz? istersek evet. peki bunu istiyor muyuz? işte ondan hiç emin değilim.